Enerji, 2023 hedeflerinde itici güç olacak
Avusturyalı Dörfler sayesinde elektriğe kavuşan Türkiye’de, enerji sektörünün sanayi üretimi ve nüfus artışına bağlı olarak ciddi büyüme göstermesi bekleniyor.
Enerji, her zaman en önemli gündem maddelerinden biri. Çünkü tüketim her geçen yıl artıyor. Yıllık 150 milyar lira işlem hacmine sahip olan Türkiye enerji sektörü, son yıllarda önemli değişiklikler yaşıyor. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleşmesiyle başlayan değişim süreci EPİAŞ’ın (Enerji Piyasaları İşletme AŞ) kurulmasıyla devam etti. Hızla artan enerji talebi neticesinde Türkiye’nin başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatına bağımlılığı artarken, yüzde 80 oranında dışa bağımlı olunduğu gözleniyor. Ülkemizin halihazırda toplam enerji talebinin yaklaşık yüzde 26’sı yerli kaynaklardan karşılanırken, üretimin yüzde 30’u kömür, yüzde 42’i doğal gaz, yüzde 4’ü rüzgar ve yüzde 22’si hidroelektrikten geliyor.
İLK SANTRAL TARSUS’TA KURULDU
Elektrik enerjisi ilk defa 1878 yılında günlük hayatta kullanılmaya başlanmış, İlk elektrik santralı 1882’de Londra’da hizmete girmiş. Türkiye’de elektrik enerjisi ise ilk kez 1902 yılında Tarsus Belediyesi’nde çalışan Avusturyalı Dörfler sayesinde 2 kw gücündeki küçük bir su türbini ile gerçekleşti. İlk büyük santral ise 1913 yılında İstanbul Silahtarağa’da kurulan 15 MW güce sahip termik santral oldu. Avusturyalı Dörfler’in sayesinde santrala kavuşan Türkiye elektrik piyasası bugün yıllık 150 Milyar lira işlem hacmine sahip. Son dönemde yapılan özelleştirmeler ve piyasa serbestleşmesi yolunda yapılan hamlelerle bulunduğu bölgenin ilgi odağı haline gelen sektörün yapısına yakından bakıldığında; 2001 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulmasıyla elektrik piyasası serbestleşmede öncü oldu. 1970 yılında kurulan Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), 1993 yılında Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞ (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) unvanlı iki ayrı şekilde teşkilandırılsa
da 2001 yılında TEAŞ yerini yeni yapılandırılmış olan EÜAŞ, TEİAŞ ve TETAŞ’ a bıraktı. Kasım 2004 tarihinde yayınlanan ilk Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği ile Türkiye Elektrik Piyasası’nda üretim optimizasyonunu hedefleyen Gün Öncesi Dengeleme sistemine geçildi. 2009 yılında yayımlanan yeni bir Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği ile dengelemeden uzlaştırmaya her manada saatlik yürütülen bir piyasa yapısına geçiş yapıldı. Gün Öncesi Planlama adı altında yürütülen bu piyasa aslen bir geçiş süreci olarak değerlendirildi.
YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYI ARTIYOR
Türkiye’nin enerji kaynakları; kömür, petrol, doğalgaz, jeotermal, nükleer, güneş enerjisi olarak sıralanıyor. Enerji kaynakları kendi içerisinde sınıflandırıldığında yenilenebilir enerji kaynakları ve yenilenemeyen enerji kaynakları olarak karşımıza çıkıyor. Sektör yakından incelendiğinde, termik santrallerin (kömür ve doğalgaz) ağırlıklı olduğu elektrik üretiminde, özellikle verilen teşviklerin etkisiyle son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarındaki (RES, HES ve jeotermal) artış dikkat çekiyor. Türkiye’deki kurulu gücün içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 40’a ulaşmış durumda. Özellikle cari açık için önemli bir risk oluşturan enerji talebi, son yılarda Türkiye’de hidroelektrik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının ön plana çıkmasına neden oldu. Ülkemizin coğrafi ve jeolojik yapısı nedeniyle sahip olduğu yer altı zenginlikleri yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak için önemli bir fırsat oluştururken, devlet bu kaynakları kullanmak için gerekli bürokratik engelleri azalttı ve yasal altyapı oluşturdu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu 2015-2019 stratejik planına göre, 2019 yılına kadar hidroelektrik santrallerinin 32 bin MW, rüzgar santrallerinin 10 bin MW, güneş santrallerinin 3 bin MW ve jeotermal santrallerinin 700 MW kurulu güce ulaşması planlanıyor.
NÜFUSTAKİ ARTIŞ İLE BÜYÜYECEK
Türkiye’de 2014 yılında toplam elektrik üretimi 250 milyar kWH’e yükselirken, elektrik tüketimi ise yaklaşık 256 milyar kWH. Türkiye’nin bugünkü kişi başı elektrik tüketimi 2500 kWh civarındayken, OECD ülkelerinde bu değer yaklaşık 8000 kWh civarında. Bir diğer deyişle, Türkiye tüketim anlamında 1950’ler Avrupa’sı seviyelerinde. Bu da ekonomik büyüme, sanayi üretimi ve nüfus artışına bağlı olarak büyüme gösteren enerjiye önümüzdeki yıllarda talebin artacağını gösteriyor. Artan enerji talebine bağlı olarak ülkedeki kurulu güç yatırımları hız kazanırken, geçmiş yıllarda yapılan projeksiyonların da üstüne çıktığı gözleniyor. Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) verilerine göre, Türkiye’deki 2011 yılında 52.911 MW olan toplam kurulu elektrik gücü bugün 72 bin MW’a dayanmış durumda.
ELEKTRİK TALEBİ %5,3 ARTACAK
Son on yıl içerisinde, dünyada doğal gaz ve elektrik talebinin Çin’den sonra en fazla arttığı ikinci ülke konumunda bulunan Türkiye’nin önümüzdeki dönemde de ekonomik ve sosyal gelişme hedefleri ile tutarlı olarak, enerji talebi artışı bakımından dünyanın en dinamik enerji ekonomilerinden biri olmaya devam etmesi bekleniyor. Onuncu Kalkınma Planı’nda sanayinin öncelikli dönüşüm programları içine alınması ve nufüs artışı etkisiyle önümüzdeki yıllarda enerji talebinde artışın devam etmesi bekleniyor. TEİAŞ tarafından hazırlanan baz senaryoya göre, 2014-2023 arasında ortalama elektrik talebinin yüzde 5,3 büyümesi beklenirken, toplam elektrik talebinin 2018 yılında 319.980 milyar kWH’e, 2023 yılında ise 415.680 milyar kWH’e yükseleceği öngörülüyor.
ENERJİ BORSASI YENİ DÖNEMİN BAŞLANGICI OLACAK
Enerji piyasasında bir diğer sıcak gündem ise Enerji Borsası. Geçtiğimiz yılın sonunda devreye giren borsa, yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Uzun vadeli hedef, Türkiye’yi bölgenin en önemli enerji aktörlerinden biri haline dönüştürmek. Borsa İstanbul bünyesinde faaliyet gösterecek Enerji Borsası’nı işletmek üzere kurulan Enerji Piyasaları İşletim Anonim Şirketi’nin (EPİAŞ) tescil işlemleri sonuçlandırıldı. EPİAŞ, artan piyasa katılımcı sayısı, ürün çeşitliliği ve işlem hacmi ile likiditenin en üst düzeye ulaştığı, piyasa birleşmeleri yoluyla ticaret yapılmasına imkân tanıyan bir enerji piyasası işletmecisi olacak.
(Borsa İstanbul Magazine 6. Sayı)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN
- Şirketler Borsa İstanbul'un sunduğu olanakları kullanarak nasıl fon temin edebilir?
- Pay halka arzı ile borçlanma aracı ihracı arasındaki temel fark nedir?
- Halka açılan şirketler kâr payı dağıtmak zoruda mı?
- Kamuya aydınlatmada şirketler ticari sırlarını koruyabilir mi?
- Halka açılma sonrasında şirket kontrolünün kaybı söz konusu olur mu?
- Şirketlerin kendi isteği ile Borsa kotundan/kaydından çıkması mümkün mü?
- Halka arzda hangi yöntem daha çok uygulanıyor, ortak satışı mı, sermaye artırımı mı?
- Halka arzda tahsisler nasıl yapılıyor?
- Halka Arz Maliyetleri ne kadardır?