Süt ürünleri ihracatçısı ürün bazlı destek istedi
Süt ürünlerine destek istendi
<ımg class="yeniImg" border="0" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cf4f17601c04688fbd5bee.jpg">
Süt ürünleri ihracatçıları, sektörel ihracatın artırılması için ürün bazlı destek istedi. Sektör temsilcileri Marketler Yasası’nın da yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade etti
ımg>Süt ürünleri ihracatçıları, sütte üretim fazlasını değerlendirmek için ihracatın artırılması gerektiğini düşünüyor. dunya.com'dan Derya Eğrican Güleç'in haberine göre; Bunun yolunun da ihracatta süt tozu yerine ürün bazlı mali destek verilmesi olduğunu vurgulayan sektör temsilcileri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de dahil olmak üzere tüm dünya ülkelerinde ürün bazlı destek verildiğine dikkat çekiyor.
Dünya Gazetesi’nin Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) bünyesindeki Akdeniz Hayvansal Mamuller
ve İhracatçıları Birliği ile ortak düzenlediği yuvarlak masa toplantısında Türkiye ürün bazlı
destek alınamaması ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenler ile rekabetçi yapının kalmadığı ifade eden ihracatçılar, Süt Ürünleri Tanıtım Grubu kurulmasını istedi. DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın yönettiği, DÜNYA Gazetesi yazarları Dr. Rüştü Bozkurt ve Ali Ekber Yıldırım’ın da birer konuşma yaptığı toplantıda Türkiye’de süt tüketiminin artırılması için atılması gereken adımlar ele alındı.Toplantıda konuşan sektör temsilcileri Marketler Yasası’nın yeniden düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Yamanyılmaz: Yurtdışında başarı için markalaşma büyük önem taşıyor
Akdeniz Hayvansal Mamuller ve İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Can Yamanyılmaz, Türkiye’de süt sektörünün hızlı bir gelişim sürecine girdiğini söyledi. 2010’da 10 milyon ton olan süt üretiminin 2014’te 18,5 milyon tona ulaştığını kaydeden Yamanyılmaz, önümüzdeki 2 yılda bu rakamın 22 milyon tona çıkmasını beklediklerini söyledi. Üretim fazlasını doğru değerlendirebilmek için ihracatın kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Yamanyılmaz, “Ülkemizde süt üretimi artmasına rağmen Avrupa’nın halen çok gerisindeyiz. Almanya, nüfusu Türkiye’den yaklaşık 6 milyon kişi az olmasına, peynir, yoğurt gibi süt ürünlerini fazla tüketmemesine karşın yıllık süt üretimi 28 milyon ton civarında ve bu üretimin büyük bölümü ihracata gidiyor. Türkiye ile Almanya benzer fiyatlarla süt almasına karşın üretip ihraç edilen süt tozu fiyatları farklılık gösteriyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde süt tozu 3,5 dolara satılırken ülkemizde süt tozunu ancak 4,5 dolara mal edebiliyor. Avrupa’daki hükümetlerin süt tozunu sübvanse etmesi sektör temsilcilerini diğer ülkelerin önüne taşıyor” açıklamasını yaptı.
Yalnızca üretimde değil, tüketimde de Türkiye’nin dünyanın gerisinde olduğuna dikkat çeken Yamanyılmaz, “Günlük kişi başı tüketim Avrupa ortalamasının altında. Süt tüketiminin artması için okul sütü uygulaması gibi farklı çalışmalar yapılsa da sektör temsilcileri bunu yeterli görmüyor. Türkiye’nin günlük süt üretimi 50 bin tonken, okul sütü uygulamasında alınan yıllık süt miktarının 45 bin ton. Bu da sektör temsilcilerini memnun etmiyor” dedi. Yurtiçindeki süt ve süt ürünü satışlarının istenilen ölçüde gerçekleşmesinde marketlerden beklentiler olduğuna da değinen Yamanyılmaz, süt üreticilerinin mevcut market uygulamalarından şikayetçi olduğunu anlattı.
Rusya’nın Avrupa’ya ambargo uygulamasının ardından yönünü ilk etapta Türkiye’ye çevirmesiyle sektörde oluşan heyecanın yavaş yavaş azaldığını kaydeden Yamanyılmaz, “Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı gümrük vergileri yüksek. Bu konuda hükümetten destek bekliyoruz. Sürecin hızlandırılmasını istiyoruz. Bu ülkedeki farklı tüketim alışkanları da ihracatçıyı zorluyor. Farklı tüketim alışkanlıkları yeni ürünlerle ya da Türk lezzetlerinin Rusya’da tanıtılmasıyla çözümlenebilir. Süt ürünlerinin cazibesi hem içeride hem de dışarıda artırılmalıdır. Yurtiçindeki sıkıntıların azaltılması için Marketler Yasası önemli. Büyük süper marketlerde büyük bir fiyat baskısı var. Yurtdışındaki etkinliğin artırılması için de tanıtım grubu oluşturulmalı. Su ürünleri tanıtım grubu oluşmasının ardından bu alandaki ihracat 600 milyon dolara ulaştı. Yılda 18-20 fuara katılarak Türkiye’nin su ürünleri tanıtılıyor. Süt ürünlerinin de tattırılıp, tanıtılmasıyla benzer başarıya ulaşılacaktır. Bu bir süreç. Bir anda ciddi ihracat rakamlarına ulaşılmasa da kalıcı olmak önemli. Yurtdışındaki başarı için markalaşma da büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Yıldırım: Hedef pazar seçin
Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, süt ihracatçılarına hedef pazar seçmeleri tavsiyesinde bulundu. “Rusya pazarı açıldı, hadi oraya gidelim demek yerine bir pazar belirleyip orada kararlı olun” diyen Yıldırım, Pınar’ı örnek gösterip,” Ürdün pazarını kendilerine hedef seçip tüm zorluklara rağmen bu pazardan vazgeçmeyerek markasını bu ülkeye yerleştirdi” dedi. Günü birlik değil, orta ve uzun vadeli hedefl er konulmasının önemine değinen Yıldırım, pazar araştırması yapılırken o pazarın tüketim kültürünün de iyi analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. Tüm dünyada kaybolmaya yüz tutmuş ürünleri yaşatma geleneği bulunduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye’deki kaybolmaya yüz tutan peynir çeşitlerinin yaşatılmasına yönelik de çalışma yapılabileceğini söyledi. Süt ve süt ürünlerinin genel olarak hileli ürünler olduğunu belirten Yıldırım, başarı isteniyorsa sektörün kendisine çeki düzen vermesinin de kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Bozkurt: Lisanslı depolara kamu desteğini araştırın
Dünya Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ise ihracatçılara lisanslı depolar için kamu desteklerini araştırma çağrısında bulundu. 3 aydan fazla stoklanan ürünlerin lisanslı depolarda tutulduğunu, bankaların da buna doğru ve ucuz finansman sağladığını kaydeden Bozkurt, “Bu Türkiye’de az tartışılan ama sizin önemli maliyetinizi oluşturan bir konu. Ayrıca sektörün gelişimi için geleneksel yöntemlerin bırakılması, dünyadaki gelişmelerin takip edilmesi önemli. Gelenekten getirdiğimiz tarım ve hayvancılık bilgilerini sıfırlamazsak hepimiz batarız” dedi. Dünyada tarım ve hayvancılığın teknolojik olarak yapıldığını anlatan Bozkurt, Türkiye’ye de bu uygulamaların getirilebileceğini, bunun iyi araştırılması gerektiğini söyledi.
Sektör temsilcileri Rusya'nın KDV uygulamasından şikayetçi
Sektörde Avrupa'nın kıskanacağı çiftlikler oluştu
Akbel Süt Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akbel: Sektörümüz hızla gelişiyor. Türkiye’de Avrupa’nın kıskanacağı çiftlikler oluştu, sanayi gelişti. Bugün artık hızlı ihracat yapabilecek noktaya geldik. Önümüzdeki süreçte de süt üretimi artmaya devam edecek. Ancak iç tüketim yeterli oranda artmıyor. Elimizdeki üretim fazlasını ihraç edemezsek sanayici de üretici de zarar görür. İhraç edebilmek için de rekabetçi bir yapı oluşturmalıyız. Ancak ülkedeki teşvik sistemi doğru değil. Türkiye’deki destekleme yöntemi değişmeli. Sektör iyi büyüdü, büyük çiftlikler oluştu ancak hükümet kaşar peynirine 1 lira, süte 50 kuruş, lor peynirine başka bir oranda destek vermezse bu hayvancılığın geleceği iyi değil.
Islak ürünlerin sübvanse edilmeden ihraç şansı yok
Güney Süt Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vedat Öder: Sektör için Rusya pazarı önemli. Türkiye’nin bu pazarda ciddi yol alacağını umut ediyorum. Ancak bir sorun var. Rusya Avrupa’dan aldığı süte yüzde 18 KDV uygularken Türkiye’den gidecek ürüne yüzde 18’in yüzde 25’i KDV uyguluyor. Türkiye’ye uygulanan KDV Avrupa şartlarına getirilmeli. Bu durum bizim fiyat rekabetindeki gücümüzü kırıyor. Ayrıca Rusya’da bize yakın ülkelerle uzaktaki ülkelere ürün göndermek farklı. Lojistik destek de olmalı. Islak ürünlerimiz sübvanse edilmeden ihraç etme şansımız yok. Bürokratik işlemler yavaş ilerliyor.
Ürünümüzü daha değerli hale getirmeliyiz
Yörük Süt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Öz: Avrupa’da Parmesan peynirini çok yüksek fiyatlara satın aldık. Türk firmaları ise yurtiçinde de dışında da ürün fiyatını nasıl indirip de rekabet edebiliriz düşüncesinde. Avrupa’da ise öyle ürünler üretiliyor ki bir yıllık peynirlerin kilosu 95 TL’den satılıyor. Biz de ürünümüzü ucuza satmak yerine daha değerli hale nasıl getirebileceğimiz üzerine çalışmalıyız. Kendimize, ülkemize özgü değerli bir ürün ortaya çıkarıp bunu değerinde satmaya çalışıp ülke koşullarını değiştirmeliyiz.
Önemli olan döviz kuru, maliyet ve markalaşmak
Başaran Peynircilik Genel Müdürü Emre Karabulut: İhracatta önemli olan döviz kurları, maliyet ve markalaşmak. Markalaşma çok uzun bir süreç. Bu süreçte ihracat için dünya fiyatlarıyla rekabet etmek zorundayım. Hükümet yanımızda olmalı. Hükümet destek verirken, KKTC’deki aynı uygulamayı yapsın yeterli. Süttozu ya da tereyağı destekleri geçici destekler. Rusya pazarı açılınca bizden kendi damak tatlarına uyan Golda peynirini isteyecekler. Bu peynir ise süttozundan değil sütten yapılıyor. Golda peyniri yapmak için süttozuna ihtiyaç yok. Bu nedenle destekler gözden geçirilmeli.
Süt destekleri çok düştü
Kültür Süt sahibi Zeynel Kültüroğlu: Hükümet desteği şu anda çok cüzi rakama düştü. Süt 700-800 lirayken destek veriyordu.Süt 1200 lira oldu halen aynı desteği veriyor. Bizim daha rahat rekabet edebilmemiz için ihracatta da üretimde de devlet desteği olmalı. Burada sadece süttozu olmamalı, diğer ürünlere de destek verilmeli ki eşitlik olsun.
Kişi başına tüketim çok az
*Narin Süt Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Narin: Türkiye’de günlük kişi başı süt tüketimi artırılmalı. Dünyanın çok gerisindeyiz. Süt gibi kıymetli bir ürünü ille de ihraç etmek şart değil, yeter ki iç tüketim artırılsın. İhracat için rekabette destek önemli. Destek ise dahilide işleme belgesine göre yapılmamalı. Firmanın yaptığı ihracat üzerinden rakam alınmalı. Süt ürünlerinin toplamı üzerinden hak edişini firmaya destek olarak verilmeli.
Markete giriş bedelleri de çok yüksek
Torunoğlu Süt Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Torun: İç piyasa dengeli olursa ihracat ardından gelir. Mevcut işletmelerin kuruluş amacı ihracata yönelmek değil. Şartlar bunu getirince mal fazlasını ihracata yönlendirmek için gayret gösteriyor. İç piyasada işler denk gitmeyince ihracatçı da kalmaz. Ürün çok satılsın diye marketler 15 kişiden kaşar peyniri alıyor ve her hafta bir firmanın kampanyası olunca diğerleri ürünlerini satamıyor ve raf ömrü geçip iade ediliyor. Üstelik markete giriş bedelleri de çok yüksek. Raf ücretleri, yıl içinde sağlanacak insört destekleri de ayrı bir şikayet konusu. Her hafta bir süt ürününde kampanya yapılması diğer ürünlerin satılamaması ve raf ömürlerinin sona ermesini de beraberinde getiriyor. Yurtiçinde haksız rekabet de çok fazla. Bir marka bir kenti ele geçirmek isterse ciddi fiyat indirimleri yapıyor ve yerel üreticilerin hepsini bitiriyor. Rekabet kurumu bunu düzeltmeli. Yurtdışında marketlerde süt ürünleri dolapları 3 metreyle sınırlı tutulurken Türkiye’de 20 metreye ulaşıyor.
Destekler istikrarlı olmalı
Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Birim: Sütün üretiminin artması için tüketim de artmalı. Zamanında İç talep yeterli olmadığı için hayvanların kesime gönderildiği dönemler yaşadık. Bu nedenle belli tedbirler belli zamanlarda aktif olarak alınmalı. Biz bu ülkede bir katma değer yaratıyoruz ve ürünlerimizin desteklenmesini istiyoruz. İlgili yerlere başvurularımızı yaptık ancak 2 yıldır sonuç alamadık. Ülkede 2023 hedefl eri konuyorsa artan üretime karşılık pazar dengesi kurulmalı. Tüm ürünlerin sübvansiyonu belli bir dengede olmalı. Yurtdışına istikrarlı fiyatlar verebilmemiz için desteklerin de kısa sürede değişmemeli en az bir yıl vadeli olmalı ki istikrarlı bağlantılar yapılabilsin.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN