Bank of New York`un Türkiye temsilcisi Neslihan Tombul, `Programlananın üzerindeki borçlanma isteği yabancıların kafasında soru işareti yarattı` dedi.Yılın ilk sekiz ayında 7.4 milyar dolarlık dış kaynak girişi sağlayan Türkiye`nin ek borçlanma arayışı dış piyasalarda şaşkınlık yarattı. 2000 yılı borçlanma programında hedeflediği altı milyar doların yüzde 95`ini yılın ilk yarısında gerçekleştiren Türkiye bir anlamda içeride uygulamaya konan istikrar programının rüzgârını arkasınaaldı. Buna paralel olarak uluslararası piyasalarda gelişmekte olan ülkeler lehine oluşan olumlu beklentiler de Hazine`nin işini kolaylaştırdı."Altı ayda hedef tamam" Nitekim yıl için hedeflediği borçlanmanın neredeyse tümünü ilk altı ay itibarıyla gerçekleştiren tek ülke Türkiye olmadı. Aynı dönemde Arjantin yıllık hedefinin yüzde 90`ını, Meksika da yüzde 99`unu gerçekleştirirken, Brezilya ise hedeflenenin yüzde 19 üzerinde boçlandı. Türkiye`nin yılın ikinci yarısında da aktif bir borçlanma politikası izleyeceğinin anlaşılması dış piyasalarda kredi kalitesinin düşebileceği endişesine bağlı olarak merak uyandırıyor. Türkiye`nin dış borçlanmasında önemli bir rol üstlenen finans kuruluşlarından Bank of New York`tan Neslihan Tombul: "Her zaman olduğu gibi Türkiye`de beklentiler gerçekleri aşıyor. Sağlanan kaynakların nerede ne şekilde kullandırılacağı tespit edilmeden hesapsız borçlanılması yabancıların kafasında soru işaretleri yarattı" diye konuştu. Diğer gelişmekte olan ülkelere bakıldığında yılın ikinci yarısında Brady-eurobond swap`ları gibi pasif yönetimi operasyonlarının ağırlık kazanması bekleniyor. Brady-eurobond swap bir taraftan nakit akışını rahatlatırken, net bugünkü değer tasarrufu ve itfa süresinin uzatılması gibi faydalar sağlayabiliyor. Öte yandan sendikasyon kredilerinin yılın ikinci yarısında gelişmekte olan piyasalar için en büyük finansman kaynağı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Kredi notu elverişli ve dış piyasalarda iyi tanınan Türk bankalarının sendikasyon başarısı bunun göstergesi. Yukarıdaki özellikleri taşıyan Türk bankaları ilk çıkılan miktarın üzerindeki kredileri giderek azalan maliyetlerle temin edebiliyor."Petrol fiyatı etkilemez " Borçlanma piyasalarını uzaktan izleyenlerin aklına takılan bir diğer soru ise yükselen petrol fiyatlarının yaratabileceği etkilere ilişkin. Dünyanın benzer bir krizle karşılaştığı 1970`lerin sonlarını hatırlatan Neslihan Tombul, "O dönemde artan petrol gelirlerine bağlı olarak ellerinde atıl fon biriken petrol ihracatçısı ülkeler bunu piyasaya enjekte etmişti. Bu fonlara hücum eden Latin Amerika ülkeleri ise geri ödemede sorun yaşamış ve 1980`li yıllarda mali bir kriz yaratmışlardı. Ancak petrol fiyatlarındaki son gelişmeler ve şu anda yaşananlar o dönemle tıpatıp aynı değil. Mevcut yüksek fiyatları piyasada artan volatilitenin bir sonucu olarak görmek lazım. Kanımca fiyatlar koordineli bir çabayla aşağı çekilecektir. Kaldı ki petrol ihracatçıları da o dönemdeki gibi uzlaşmaz bi tavır içinde değil. Ilımlı açıklamaları var" diye konuşuyor. Bank of Mitsubishi`den Satoru Mori de son dönemdeki petrol fiyatlarındaki artışın henüz makro dengeler kanalıyla kredi piyasalarına yansımadığını ifade ediyor. Satoru Mori, "Şayet böyle bir etki oluşursa öncelikle Avrupa`da hissedilir. Halen piyasalarda görülen spread`ler kredi arz-talep dengesinin bir sonucu olarak gözüküyor" yorumunu yapıyor. (RADİKAL)