Dışişleri şok etti
AİHM`ye sürekli tazminat ödemekten bıkan Dışişleri Bakanlığı başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yargı kurumlarına mektup yazarak Her olayda cezai işlem uygulamayın diye uyardı.
TÜRKİYE`NİN Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nde (AİHM) ifade özgürlüğü ile davalarda peşpeşe mahkumiyet cezaları alması, Dışişleri Bakanlığı`nı harekete geçirdi. Dışişleri, yargıyı uyararak ifade özgürlüğüyle ilgili her olayda ceza verilmemesini, cezai işlem uygulanmasının kaçınılmaz olduğu hallerde asgari ceza hadlerinin uygulanmasını istedi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu`nun bakan adına imzaladığı uyarı yazısı ve yazıya ek bilgi notu, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları ile Genelkurmay Adli Müşavirliği`ne ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği`ne gönderildi.
Yazıda AİHM Sözleşmesinin fikir özgürlüğüne ilişkin maddesi konusunda belirlediği ölçütler ışığında, bu maddeyle irtibatlı olarak aleyhimizde çıkabilecek ihlal kararları itibariyle aşağıdaki hususların değerlendirilmesi takdirlerinize maruzdur denildi. Yazıda Türkiye aleyhine karar çıkmasını önlemek için dikkate alınması gereken hususlar sıralandı. Ek bilgi notunda da ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddenin, AİHM tarafından yorumlanış tarzı ve çeşitli karar örneklerine yer verildi.
İşte uyarılar:
METİNDE düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili mahkeme kararlarında şu noktalara dikkat edilmesi istendi:
İlgili suç maddelerini, devletin hakim konumu nedeniyle her olayda cezai işlem uygulanmasını gerektirecek şekilde geniş yorumlamamak ve cezai işlemden mümkün olduğu ölçüde kaçınmak. Cezai işlem uygulanmasının kaçınılmaz olduğu hallerde, AİHM`in verilen cezaların ağır, dolayısıyla da korunan menfaatle orantısız olduğu sonucuna varmaması için cezaların asgari hadlerini uygulamak. Toplum tarafından tanınan yetkililere (vali, jandarma komutanı gibi) yöneltilen iddiaları, her zaman hedef gösterme suçunun kapsamında işleme tabi tutmamak. Cezai işlem yapılmasını, kullanılan ifadelerin saldırıya teşvik unsuru taşıması haliyle sınırlamak.
Tehlike sınırına dikkat:
FAİLİN konumunu (AİHM, Zana kararında, Mehdi Zana`nın eski Diyarbakır Belediye Başkanı olduğu, bu nedenle yaptığı açıklamaların ağırlık taşıdığı değerlendirmesini yapmıştır), ifadenin iletilmesinde kullanılan aracın türünü (kitap, dergi, gazete, radyo, TV gibi), yayının etki alanını ve hedef kitlenin büyüklüğünü dikkate almak. (Bu aynı zamanda hukukumuzda kabul edilen tehlike kavramının da gereği gibi kullanılması ile bağlantılıdır. Korunması meşru olan menfaatlerin
`toprak bütünlüğü, ulusal güvenlik, kamu düzeni gibi` gerçek bir tehlike karşısında olup olmadığının tesbiti, örneğin önemli bir konuma sahip olan ya da çok az sayıda basılan bir yayın organında çıkan yazıların hayati menfaatleri ne ölçüde tehlikeye düşürdüğünün tesbiti önem ifade etmektedir.)
TCK 312 ve TMK 8`deki suçları, kullanılan ifadelerin, nefreti ve şiddeti teşvik etmesi halleriyle sınırlı olarak uygulamak.Tayin edilen cezanın, demokratik toplumun korunması için gerekli olup olmadığının irdelendiğinin ve gerekli olduğu sonucuna varıldığının gerekçede belirtilmesi yoluna gitmek.
AİHM`nin yorumları:
DIŞİŞLERİ Bakanlığı`nın 9 sayfalık bilgi notunda ise AİHM`in ifade özgürlüğü hakkındaki kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 10. maddesinin yorumuna dayandığına işaret ediliyor. AİHM`in kararlarından örneklere de verilen bilgi notunda bazı yorumlar özetle şöyle aktarılıyor:
Demokratik toplumların belirgin özelliği, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin egemen olmasıdır.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların bu özelliklerinin bir gereği olup, toplumun gelişmesi ve bireylerin tatmini için vazgeçilmez niteliktedir.
Zararsız olanlar kadar, kırıcı, sarsıcı ve rahatsız edici ifadeler de bu özgürlüğün kapsamı içindedir.
Görüşlerin açıklanması, yayılması, haber ve bilgi aktarımı ve alımı da aynı şekilde ifade özgürlüğüne dahildir.
Türkiye aleyhine 5 bin dava var:
ADALET Bakanı Hikmet Sami Türk`ün TBMM Plan Bütçe Komisyonu`nda verdiği bilgiye göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nde Türkiye aleyhine 2.500`ü Güney Kıbrıslı Rumlar tarafından açılmış 5 bine yakın dava bulunuyor. 5 bin davadan 58`i ülke aleyhine sonuçlandı, 9 davada ise Türkiye lehine karar verildi. 40 başvuru kabul edilemez bulundu, 34 başvurunun da kayıttan düşülmesine karar verildi. 1 Kasım 2000 tarihi itibariyle mahkumiyet kararları nedeniyle ödenen ve ödenmesi gereken tazminat tutarları ise şöyle:
Ödenen:
136.000 İngiliz Sterlini
14.415 ABD Doları
668.265 Alman Markı
980.770 Fransız Frangı
170 milyar TL
Ödenecek:
614.900 Fransız Frangı
516.996 İngiliz Sterlini
973.880 ABD Doları
526.000 Alman Markı
9 milyar TL
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN