Çankaya’nın Sınırları Yeniden Çiziliyor
Cumhurbaşkanlığı yetkileri ‘sınırlandırılmalı mı sınırlandırılmamalı mı?’ tartışmasında Ahmet Necdet Sezer dahil, ‘sınırlandırılmalı’ diyenler ağır basıyor. Kısıtlanması istenen yetkiler arasında ise yargı ve YÖK atamaları başı çekiyor.
Çankaya’yı tartışmaya devam ediyoruz. ‘Cumhurbaşkanı yedi seneliğine mi gelmeli, yoksa 5+5 uygulaması mı en güzeli?’ tartışmalarıyla, bitirmek üzere olduğumuz yılın ilk yarısına damgasını vuran cumhurbaşkanlığı, yılın ikinci yarısında da yetkilerinin sınırlandırılıp sınırlandırılmaması konusuyla gündemde. Nasıl tartışılmasın? Konuyu ilk gündeme getiren kişi aynı zamanda Çankaya’da oturuyorsa... Göreve gelişinin ardından cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerinin fazla olduğu yönünde açıklamalar yapan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu istem ardından KHK’ler konusunda net tavır ortaya koydu. Yapılmak istenen yasal düzenlemelerin KHK’ler yoluyla değil, TBMM’den geçirilmesini isteyen Sezer’in tutumu hükümet ortaklarının cumhurbaşkanlığı yetkilerinin gündeme getirmesine neden oldu. Ancak görünen o ki her iki tarafın sınırlandırma ile kastettiği alanlar farklıydı. Yoksa Sezer’den geçtiğimiz haftalarda basına da yansıyan emniyet müdürü ve kaymakam atamalarındaki yetkilerinin, bu kapsam içine alınması yönündeki çalışmalara “Bu kadar da değil” tepkisi gelir miydi?
CUMHURBAŞKANI HAKLI;
Peki o halde ‘Ne kadar?’ sorusunun yanıtını bulalım düşüncesiyle başladığımız haberimizde, farkettik ki bundan önce sorgulanması gerekenler de vardı;
‘Gerçekten böyle bir sınırlamaya ihtiyaç olup olmaması gibi’.Cumhurbaşkanı yetkilerinin kısıtlanmasıyla ilgili bilgilerinin, sadece cumhurbaşkanının basına yansıyan kaymakam ve emniyet müdürü atamalarındaki yetkisinde düşünülen değişikliğe itirazıyla sınırlı olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, cumhurbaşkanının yürütmeye ilişkingörevlerinin öngörülen şekilde kısıtlanamayacağı inancında. “Öngörülen şekilde derken, kısa bir süre önce gündeme gelen yüksek bürokrat atamalarını kastediyorum. Çünkü böyle bir değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir. Zaten yürütmeye ilişkin yetkilerini cumhurbaşkanı tek başına kullanmıyor ki, Bakanlar Kurulu ile birlikte kullanıyor” diyen Sabuncu, cumhurbaşkanının yürütmenin başı olduğunun altını çiziyor. Sabuncu’nun bir başka değerlendirmesi de yargıya ilişkin, “... yetkilerinin değişikliği için ise Anayasa değişikliğine ihtiyaç var”.
Sınırlandırmaya ihtiyaç olup olmadığı konusunun, tamamen siyasi otoritenin tercihi olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Alp ise 1961 Anayasası’nda daha az yetkiyle, daha çok temsilci sıfatını üstlenen cumhurbaşkanı makamının, 1982 Anayasası ile görev ve yetkiler bakımından daha kuvvetli hale getirildiğine dikkat çekiyor.
Görünen o ki siyasi otorite kısıtlanmasından yana? Peki o halde nasıl bir sınırlandırma? Sabuncu’ya göre, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yetkilerinin çok geniş olduğunu ve kısıtlanmasının gerektiğini belirttiğinde, işaret ettiği yargıya ilişkin ve üniversitelerle ilgili olan yetkileriydi. “Ahmet Necdet Sezer’in kendisinin de bir hukukçu olması,cumhurbaşkanına yargı alanında bu denli geniş yetkilerin verilmesini değerlendirebilecek durumda olmasını sağlıyor” diyen Sabuncu,basına da yansıyan yürütme ile ilgili yetkilerinin, zaten sembolik düzeyde olduğunu vurguluyor. Çünkü Sabuncu’ya göre, Bakanlar Kurulu ile paylaştığı bu tür yetkilerde, Bakanlar Kurulu’nun aldığı karara cumhurbaşkanı çok fazla müdahale etmeyip, kimin atanacağından ziyade, atamanın hukuka aykırı olup olmadığıyla ilgilenir.
Bu arada sınırlandırılmaya çalışılan yetkinin, 1982 Anayasası ile genişletilmediğini, 1961 Anayasası’nda yer aldığını kaydeden Sabuncu, böyle bir durumda bu yetkilerin değiştirilmesinin istenmesinin nasıl bir açıklaması olduğunu kendisinin de merak ettiğini belirtiyor. “Üstelik ortak kullanılan bu yetkide inisiyatif zaten Bakanlar Kurulu’ndayken...” eklemesiyle. “Kısıtlama derken, kısıtlamanın hangi ölçüde olacağı, cumhurbaşkanından alınan bu görev ve yetkilerin kim/kimler tarafından kullanılacağı ve tabi bu yeni yetki kullanımının, nasıl denetleneceği gibi önemli noktaların açıklığa kavuşması gerekiyor”tespitini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Mustafa Alp ise sorumlu tutulmayan bir konuda yetki sahibi olunmasının doğru olmadığının altını çiziyor. Alp, “YÖK’e yapılan atamalar gibi üniversitelerle ilgili konularda ve Danıştay’ın dörtte bir üyelerinin seçimi gibi yüksek yargıya yapılan atamalardaki yetkilerinde sınırlandırmadan bahsedilebilir” diyor. “Ancak cumhurbaşkanlığından alınan yetkinin, özerklik tanınarak ilgili kurumların kendi içlerine verilmesi şartıyla”. Alp, bu görüşünün gerekçesini, böylece alınan kararların çok daha yararlı olacağı inancının yanı sıra, Ahmet Necdet Sezer olmasa bile siyasilere daha yakın bir cumhurbaşkanının görevde olması halinde verilecek tek taraflı karar tehlikesinin bertaraf edilmesine dayandırıyor.
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanlığı görev ve yetkileri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101, 102, 103, 104, 105 ve 106. maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
Görev ve yetkileri başlıklı 104. maddeye göre; Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eder; anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Bu amaçlarla anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yaşayacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlar:
Yasama ile ilgili olanlar...
• Gerekli gördüğü taktirde, yasama yılının ilk günü TBMM’de açılış konuşmasını yapmak, TBMM’ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,
• Kanunları yayımlamak,
• Kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek,
• Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü taktirde halkoyuna sunmak,
• Kanunların, KHK’lerin, TBMM içtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasa şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak,
• TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
Yürütme alanına ilişkin olanlar...
• Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
• Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
• Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
• Yabancı Devletlere, Türk Devleti’nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
• Milletlerarası antlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
• TBMM adına Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanlığını temsil etmek,
• Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar vermek,
• Genelkurmay Başkanı’nı atamak,
• Milli Güvenlik Kurulu’nu toplantıya çağırmak,
• Milli Güvenlik Kurulu’na başkanlık etmek,
• Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
• Kararnameleri imzalamak,
• Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
Ve...
Cumhurbaşkanının Anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemlerin dışındaki bütün kararları, başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludur. (TREND)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN