Turkiye Enerji Darbogazını Aşmak İçin Ne Yapmalı?
Ekonomideki buyumeye paralel olarak her yıl yapılması gereken yatırımların surekli ertelenmesi, son birkac yıldır yetersiz yagmurlar yuzunden verimli calısamayan santraller ve bir turlu onlenemeyen kacaklar...
Turkiye, bu gerceklerin cok acık bir sekilde davetiye cıkardıgı enerji darbogazına dogru adım adım ilerliyor. Gerci gecici de olsa otoproduktorlerin uretimindeki artıs ve Bulgaristan, Gurcistan gibi ulkelerden yapılan ithalatla elektrik kesintileri durdu.
Ancak uzmanlara gore eger bir an once kalıcı onlemler alınmazsa onumuzdeki yıl son 20 yılın en buyuk enerji krizi yasanacak.
Turkiye bu noktaya bir anda gelmedi. Ekonomi surekli buyuyor. Buna baglı olarak enerji tuketimi hem sanayide hem de konutlarda ciddi bir sekilde artıyor.
Ozellikle Anadolu’nun bircok ilinde dev sanayi yatırımcılarının tek tek devreye girmesiyle Turkiye’nin enerji ihtiyacı son 10 yılda katlanarak arttı. 1990 yılında 46.8 milyar kilovatsaat (kwh) elektrik tuketen turkiye, 1999 yılında 91.2 milyar kwh net elektrik tuketir duruma geldi. Yine aynı donemde brut uretim ise 57.5 milyar kwh’den 116.4 milyar kwh’ye yukseldi.
Acık 3.2 milyar kwh: 2000 yılı enerji tuketim talebi 126.8 milyar kwh olarak ongoruluyor. 2001 yılında ise bir onceki yıla gore yuzde 9.3 artıs olacagı tahmin ediliyor. Buna gore Torkiye’nin gelecek yıl tuketecegi enerji miktarı 129.4 milyar kwh’ye cıkacak.
Bu hesaplama cercevesinde hukumet ilginc bir yontem uygulama niyetinde. Ekim 2000-Mart 2001 donemindeki enerji acıgının 3.2 milyar kwh olacagı, bazı kamu fabrikalarının gecici olarak kapatılması, is saatlerinin yeniden belirlenmesi gibi gerceklestirilecek tasarruf tedbirleriyle onumuzdeki 6 ayda 1.5-2 milyar kwh’lik bir enerji tasarrufunun yapılacagı hesaplanıyor.
Kacak 3 milyar dolar
Tabii tum bunlar gecici tedbilrer. Bu konuda en ciddi arastırma ise Turkiye Bilimsel ve Teknik Arastırma Kurumu (TUBİTAK) ve Turkiye Teknoloji Gelistirme Vakfı’nın (TTGV) ortaklasa hazırladıgı Enerji Teknolojileri Politikası Calısma Raporu.
Rapora gore oncelikli olarak enerji kaybının onlenmesi gerekiyor. Buna paralel olarak alternatif enerji kaynaklarının devreye sokulması hatta bunun bir devlet politikası olarak benimsenmesi ongoruluyor.
Turkiye’nin enrji arz-talep dengesinin bouzlması problemin ana kaynagıyken, enerji kayıpları ve kacakları da hic kucumsenmeyecek boyutta. TUBİTAK ve TTGV’nin raporu Turkiye’de her yıl 3 milyar dolarlık enerji kaybının oldugunu ortaya koyuyor. Turkiye boylesine dev kayıplarla ugrasırken, dunya artık her alanda daha az enerji kullanımına gidiyor.
Enerjide verimlilik: Bu, enerjide verimliligi artırmak ve enerjinin etkin kullanımı ile mumkun. Raporda soyle deniliyor:
“Kısa vadede sonucların alınabilecegi bir alan olan enerjinin etkin kullanımı ve enerji tasarrufu,u oncelikle uzerinde durmamız gereken bri konudur. Bu ulusal enerji politikamızın onemli bir ilkesi olarak belirlenmelidir.”
Bu rapor, etkin enerji kullanımının yontemlerini de ortaya koyuyor. Turkiye’de enerji tuketiminin yuzde 92’si yapı, sanayi ve ulastırma sektorlerinde kullanılıyor. Bu yuzden oncelikle bu sektorlerde etkin kullanıma yonelinmesi sart goruluyor.
Tesvik gerekli: Diger bir nokta ise sanayi kuruluslarında enerjinin verimli bir sekilde kullanılması icin TSE tarafından standartların hazırlanması gerektigi. TUBİTAK ve TTGV’nin ortaklasa hazırladıgı Enerji Teknolojileri Politikası Calısma Raporu’ndan TSE standartlarının yakma, ısıtma, sogutma ve ısı aktarım sistemlerinin iyi kullanımı, atık ısı kazanımı ve yeniden kullanımı, direnc benzeri nedenlerle elektrik enerjisi kayıplarının onlenmesi gibi noktalarda bazı standartların hazırlanması gerektigi vurgulanıyor.
Ozel sektorun tevsi ve yeni yatırımlarında az enerji tuketen ekipmanların kullanımının tesvik edilmesi, bunlara gumruk vergisi indirimi saglanması gibi tesviklerin saglanması diger bir oneri olarak karsımıza cıkıyor. Sanayide yapılan calısmaların etkinliginin artırılması icin merkezi bir izleme ve denetleme mekanizmasının da olusturulması gerekti goruluyor.
Binalarda yalıtım: Sanayinin yanı sıra ulasım ve yapı sektorunun de enerji tasarrufu potansiyeli yuksek. UETM’nin yaptıgı hesaplamalar sonucunda bina sektorunde yıllık yaklasık 7 milyon TEP Tasarruf potansiyeli mevcut.
Binalardaki enerji tasarrufunda yalıtım onemli bir unsur. Bu konudaki zorunluluk, 10 Nisan 2000 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 595 sayılı Yapı Denetimi Hakıknda Kanun Hukmunde Kararname ile getirildi. Ancak Turkiye bu konuda da henuz isin basında sayılır.
Elektrik İsleri Edut İdauresi, Devlet İstatistik Enstitusu (DİE) ve Devlet Planlama Teskilatı’nın (DPT) 1998 yılında birlikte yaptıgı “Konutların Enerji Tuketim Karakteristikleri” arastırması, Turkiye’deki 11.5 milyon konutun yuzde 86’sının soba ile ısındıgını ortaya koyuyor. Arastırmada ayrıca, binaların sadece yuzde 10’unda catı yalıtımı, yuzde 9’unda da cift cam oldugu dikkat cekiyor. Catı yalıtımı olan bir bina ile olmayan arasındaki ortalama tasarruf potansiyeli metrekare basına 40 kwh olarak hesaplanıyor.
Kojenerasyona ilgi: Enerji verimliligi etkin enerji kullanımı Turkiye’de artık dilden dusurulmemesi gereken bir konu. Elbette bu tek basına yeterli degil. Mutlaka yeni projelerle enerji uretiminin de artırılması gerekiyor. Ozellikle enerjisizligin maliyetinin her seyden yuksek olması goze alınmak zorunda.
Bunu cok iyi bilen bircok sanayici son yıllarda kendi caplarında bazı cozum yolları bulmaya calısıyor. Ornegin bazı sanayiciler son yıllarda kendi enerjilerini kendileri uretmeye basladı. Otoproduktor yatırımlarında son bes yılda hızlı bir artıs gozleniyor.
“Kendi enerjini kendin uret” anlamına gelen “otoproduktor sistemleri”nin kurulmasının yolu, 1984’te cıkartılan Yap-İslet-Devret (YİP) yasası ile acıldı. Elektrik uretiminde liberalizasyonu getiren bu yasanın gercek degeri 1990’lı yılların basında anlasıldı. Turkiye’nin 2000’li yıllarda enerji sıkıntısına gideceginin sinyalini alan bircok uretici, uretimini garanti altına almak istedi.
Hızlı gelisme: Turkiye’de otoproduktor yonetmeligi, 1985 yılında cıksa da, bu alandaki ilk yatırım 8 yıl sonra gerceklestirildi. Yalova Elyaf fabrikası’nın 4 megawat (mw) gucunde kurdugu santral 1992 yılında devreye girdi. Otoproduktor yatırımları ozellikle 1995 yılından sonra arttı.
70 yeni basvuru: Su anda Turkiye’de 45 kojenerasyon tesisinin yapımı devam ediyor. Buyuk bolumu 2001 yılında devreye girecek bu tesisler, 1.100 mw enerji uretim kapasitesine sahip olacak.
Enerji Bakanlıgı’na ise 70 proje basvurusu daha var. Onların kurulu kapasiteleri ise 3.200 mw olarak biliniyor. Su anki proje basvuruları da dahil, 2003 yılına kadar bu tesislerin devreye girmesi bekleniyor. Bununla birlikte Turkiye’deki kojenerasyon tesislerinin uretim gucu 6.600 mw’ye ulasmıs olacak.
Amorti suresi: Isı ve elektrik enerjisinin birlikte kullanımını saglayan kojenerasyon sistemlerinin kilovat basına ortalama kurulus maliyeti 500 dolar. Tesisin kapasitesi buyudukce, maliyeti azalıyor. Santrallerin tum sistemleri ithal olarak geliyor. Gaz turbinli ya da dizel motorlu olarak kurulabiliyorlar. Fuel-oil, dogalgaz ve cop gazı kullanılabiliyor. Turkiye’deki kojenerasyon santrallerinde agırlıklı olarak dogalgaz kullanıyor.
10 mw’lık gaz turbinli bir kojenerasyon tesisinin yatırım maliyeti 5-6 milyon dolar arasında degisiyor. Boyle bir tesis icin ortalama 1 donumluk alan yeterli. Boylesi bir yerin fabrika ve toplu konut alanlarına yakın olması tercih ediliyor.
10 mw’lık dizel motorlu bir kojenerasyon tesisinin yatırım maliyeti ise 4-5 milyon dolar arasında degisiyor. 10 mw’lık bir santralde yılda, 60-70 milyon kilovatsaat elektrik üretilirken, açığa çıkan ısı ise tüm üretim proseslerinde kullanılabiliyor. 1 mw’lık bir kojenerasyon yatırımı 2-2.5 yılda kendini amorti edebiliyor.
Fazlasını satıyorlar: Kojenerasyon sistemleri daha çok cam ve seramik sanayiinde yoğun olarak kullanılıyor. Şu anda sanayicilerin ağırlıklı olarak tercih ettiği bu yatırımları toplu konut alanları için de uygulamak mümkün. İstanbul Esenyut’ta kurulan doğalgaz santrali buna bir örnek.
Üreticinin kendi ihtiyacını karşılamak için kurulan bir santraller, ihtiyaç fazlasını satabiliyor. Üretilen elektriğin dağıtımı için merkezi şebeke kullanılıyor. Bunun için otoprodüktörler TEAŞ’a bir kira bedeli ödüyor. TEDAŞ ortalama 7 cent’ten elektrik satarken, kojenerasyon sistemlerinden kilovatsaatini 4 cent’ten alıyor.
Doğalgaz sıkıntısı: Kojenerasyon sistemlerinin önündeki en büyük sıkıntı ise şu anda doğlagazın yetersizliği. Türkiye’deki kojenerasyon sistemlerinin yüzde 90’ında yakıt olarak doğalgaz kullanılıyor. Yaşanan doğalgaz sıkıntısı nedeniyle santrallerin birçoğu tam kapasiteyle çalıştırılamıyor.
Bu arada 6 numaralı fuel-oil kullanımının teşvik edilmesi doğalgaza bir alternatif olarak görülüyor. Halen 6 numaralı fuel-oil’den yüzde 40 Akaryakıt Tüketim Vergisi alınıyor. Bu da fuel-oil’in kullanımını engelleyen bir faktör.
Yenilenebilir enerji: Türkiye bugüne kadar ihtiyacı olan elektrik enerjisini ağırlıklı olarak termik ve hidroelektrik santrallerden karşıladı. Kömür ve su bazlı kaynaklarla çalışan santrallere artık doğalgaz santralleri de eşlik ediyor.
Geçen yıl 116.4 milyon kilovatsaat (kwh) elektrik üreten Türkiye, bunun 81.6 GWh’sini (milyar kilovatsaat) termik santrallerden karşılarken, 34.7 GWh’sını ise hidroelektrik ve diğer kaynaklardan elde etti.
Dünya artık ‘yenilenebilir’ enerji kaynaklarına, yani doğada sürekli kullanıldıkları halde yok olmayan enerji kaynaklarına yöneliyor. Kömür ve doğalgaz gibi birincil kaynakların alternatifi olarak artık yenilenebilir enerji kaynakları içine giren jeotermal, rüzgar, güneş ve biokütle görülüyor.
Sıcak su ısıtıyor: Jeotermal, Türkiye’nin enerjide keşfettiği ilk alternatiflerden birisi. Jeotermal enerjiyi ısıtma ve elektrik üretimi açısından iki şekilde kullanmak mümkün. Maden Tetkik Araştırma’nın (MTA) yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de 40 derecenin üzerinde sıcaklığa sahip, 140 jeotermal saha bulunuyor. Bunlardan 136’sı merkezi ısıtmaya elverişli olarak görülüyor.
Türkiye’de şu anda 52 bin konut jeotermal ile merkezi olarak ısınıyor. İlk defa Balıkesir’in Gönen ilçesinde 1987 yılında kullanılmaya başlanan jeotermalle ısıtma sistemi zamanla Anadolu’nun birçok yerine yayıldı. Kütahya-Simav, Kırşehir-Merkez, Ankara-Kızılcahamam, İzmir-Balçova, Afyon-Merkez, Afyon-kozaklı jeotermalle ısınan bölgelerden sadece birkaçı.
Potansiyel ne?: Yapılan maliyet analizlerine göre jeotermalle ısıtmayı sağlayacak merkezi bir sistem kurmak için 100 metrekarelik bir konuta ortalama 2 bin dolar yatırım gerekiyor. Yalnız bu rakamın içinde ev içi kalorifer tesisatı bulunmuyor. Jeotermal merkezi ısıtma sistemi yatırımlarının, kendilerini en az beş yıl içinde amorti ettikleri belirtiliyor.
Sıcak elektrik: Türkiye’de Aydın-Germencik, Aydın-Salavatlı, Denizli-Sarayköy ve Çanakkale-Tuzla’da bulunan jeotermal sahalarının elektrik üretimine uygun olduğu biliniyor. Türkiye henüz jeotermali elektrik üretiminde yeterince değerlendirilemedi.
Bu konudaki tek örnek, Denizli-Sarayköy’deki jeotermal elektrik santrali. 1984 yılında kurulan ilk jeotermal santrali, 20.4 mw güce sahip.
Bu santralin kuruluşunun üzerinden 15 yıl geçtikten sonra yeni bir jeotermal santralin Aydın Germencik’te kurulması gündemde. YİD modeliyle kurulacak santral 25 mw kurulu güce sahip olacak. Santralin sözleşmesi 5 Şubat 1998 tarihinde imzalandı. Güriş Holding ve ABD’li Ormat ortaklığıyla kurulacak Germencik Jeotermal Santrali, 46.7 milyon dolara mal olacak.
Orme Jeotermal: Türkiye’deki jeotermalle merkezi ısıtma projeleri Orme Jeotermal şirketinin imzasını taşıyor. 1973 yılından bu yana jeotermal ısıtma ve jeotermal uygulamaları konusunda çalışan Orme Jeotermal Yönetim Kurulu Başkanı orhan Mertoğlu, 8’inci Beş Yıllık Kalkınma Planı’na göre 2010 yılında Türkiye’nin jeotermalden 500 mw elektrik üretmeyi planladığını söylüyor. Destek verildiği takdirde bu rakamın 1000 mw’ye çıkabileceğini tahmin ettiklerini sözlerine ekliyor.
Rüzgarlar ışıyor: Jeotermal, elektrik enerjisi üretiminde yeterince değerlendirilemiyor ancak Türkiye’deki rüzgar kaynakları önemli bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor. Rüzgar enerjisi dünyada 1970’li yıllardan bu yana elektrik üretiminde kullanılmaya başlandı. En temiz enerji kaynaklarından biri olan rüzgar enerjisinden elektrik üretiminde, son 10 yılda hızlı bir gelişme kaydedildi.
Dünyada 1999’da rüzgar santrallerinni kurulu gücü 13.506 mw’ye ulaştı. Bu yaklaşık 25-30 bin civarında rüzgar türbininden elektrik üretildiğini ortaya koyuyor. 2000 yılında dünyadaki kurulu gücün 15 bin mw’ye, ulaşacağı tahmin ediliyor. Hedef 2030 yılında dünyadaki kurulu gücün 100-150 bin mw’ye ulaşabilmesi. 2050 yılında ise dünyada üretilen toplam enerjinin yüzde 25’inin rüzgardan elde edilmesi planlanıyor.
Türkiye’deki durum: Enerjide esen rüzgarların, Türkiye’ye ulaşması ise henüz çok yeni. Türkiye’nin ilk rüzgar elektrik santrali (RES) Demirer Holding tarafından Şubat 1998’de kuruldu.
Halen Türkiye’de işletmeye açılan iki rüzgar santrali bulunuyor. Demirer Holding tarafından kurulan 10.2 mw gücündeki santral Çanakkale Bozcaada’da faaliyetini sürdürüyor. ARES ve Güçbirliği Holding tarafından kurulan Çeşme Alaçatı’daki santral ise 72 mw kurulu güce sahip.
Yatırımcı ilgisi: Türkiye’nin RES’leri enerjide ciddi bir alternatif görmesiyle birlikte yatırımcının da bu alana olan ilgisi arttı. En son Çanakkale, İzmir, Bursa, Balıkesir ve Manisa’da toplam 240 mw’lik rüzgar santrali kurulması için açılan ihaleye 28 teklif geldi.
Bilgin Holding’den Polat Holding’e, Yüksel Holding’den Demirer Holding’e kadar birçok şirket bu işin büyüsüne kapılmış duumda. 7 Nisan 2000’de fizibilite raporları alınan bu projeler kapsamında toplam 774.3 mw’lik santral kurulması için teklif verildi. Bu teklifler için halen DPT görüşü bekleniyor.
Öte yandan, 24 mayıs 2001 tarihinde, 16 RES için daha teklif alınacak. Çeşitli bölgelerde kurulacak olan bu RES’lerin toplam kurulu gücünün 390 mw’yi bulması bekleniyor.
Prosedür nasıl işliyor?: Rüzgar enerji santralleri YİD veya kendi elektrik ihtiyacını karşılamak için otoprodüktör olarak kurulabiliyor. Türkiye’de anahtar teslimi rüzgar santrali kuran Dewind Rüzgar Enerji Sistemleri Limited Şirketi Genel Müdürü İsmail Kavuncu’nun verdigi bilgiye göre YİD modeliyle rüzgar santrali kurmak için çalışmalar, yatırımın yapılacağı arazide 1 yıl ölçüm yapılarak, fizibilite için razgar potansiyelinin tespitiyle başlıyor.
Hayat kaynağı: Hayatın kaynağı güneş aynı zamanda en büyük enerji kaynağı. Şu anda 5 milyar yaşında olduğu belirtilen güneşin en az bu kadar daha ömrü var. Bu yüzden güneşten yararlanılması gerekiyor. Türkiye ise güneş ışınlarından cömertçe faydalanan bir ülke.
Nerelerde kullanılıyor?: Güneş enerjisi su ısıtma, kaynatma, pişirme, su damıtma, hava ısıtma, endüstriyel ve tarımsal amaçlı kurutma, binaların ısıtılması ve iklimlendirilmesi, tarımda sera ısıtılması, soğuk hava depolaranının çalıştırılması, elektrik üretimi, güneş fırınları ve metal ergitilmesi gibi bir çok alanda kullanılıyor.
Bu alanların birçoğunda kullanılan güneş enerjisinin henüz elektrik üretiminde adı bile geçmiyor. Dünyada güneş enerjisinden elektrik üretimi ilk kez 1954 yılında Amerika’da bell Telefon Laboratuvarları’nda geliştirilen güneş pilleri ile gerçekleştirildi.
Güneş termik santrallerinin kurulması ise 1970’li yılların sonlarına rastlıyor. ABD bu konuda oldukça mesafe almış durumda.
Güneş kollektörleri: Türkiye elektrik üretiminde güneş enerjisini kullanmasa da birçok bölgede evlerin sıcak su temini için ciddi bir alternatif olarak öne çıkıyor. Özellikle çok güneş alan yörelerdeki evlerin üstünde görülen bu basit kollektörlerin üretimi Türkiye’de başlı başına bir sektör haline geldi. Sektörde 100’ün üzerinde üretici rekabet ediyor.
Üreticilerin yaptıkları değerlendirmelere göre, Türkiye’deki kurulu kollektör miktarı yaklaşık 3 milyon metrekare civarında. Ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz bölgesi’Nde kullanılan bu sistemlerden yılda 120 bin TEP ısı enerjisi üretiliyor.
Güneş pilleri: Bu arada Türkiye, güneşten elektrik üretiminde diğer bir alternatif olan güneş pilleri ile de tanıştı. Güneş paneli ya da güneş modülü de denilen ve güneş enerjisini doğrudan elektrik enerjisine çeviren güneş pilleri, dünyada son 20 yılda hızla gelişti.
Çok küçük kapasiteyle elektrik üretim hacmine sahip olan güneş pilleri daha çok çiftlik evleri gib imerkezi şebekenin olmadığı yerlerde kullanılıyor. Türkiye’de üretilmeyen bu piller ithal olarak geliyor. Güneş pillerinin daha büyük potansiylei olan güneş panellerini bir evin çatısına kaplayıp elektrik enerjisi üretmek mümkün. Bunlar çok maliyetli olduğu için Türkiye’de çok fazla tercih edilmiyor. Özellikle şebekeye yakın yerlerde kurulduğunda sistemin geri dönüşü 10-15 yılı bulabiliyor.
Fiyatı değişken: Güneş pillerinin piyasada, gücü 5 vattan, 150 vata kadar olanları var. Bunların fiyatları kurulan sistem içinde değerlendirildiği için bir şey söylemek mümkün değil.
Biokütle unutulmamalı: Dünyada keşfedilmesine rağmen Türkiye’de henüz farkına varılmayan kaynaklardan birisi de biokütle enreji kaynakları. Ormanlardan elde edilen odun, bitki ve hayvan atıkları (tezek) olarak bilinen biokütle kaynakları arasına modern dünyada enerji ormancılığı ürünleri, tarıma dayalı endüstri atıkları, kentsel atıklar ve enerji bitkileri de giriyor. Günümüzde enerji tarımı ya da enerji yetiştiriciliği denilen yen ibir tarım türü gelişti. Bu tarım C4 (küçük) tipi bitki grubuna giren tatlı sorgum, şekerkamışı, mısır gibi bitkilerle yapılıyor. (EKONOMİST)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN