Seçimden sonra ekonomiye çıpa gelir mi?
Seçimden önce geniş toplum kesimlerini tatmin etmek için alınan kararlar devam ederken, yenilerinin gelebileceği beklentisi de var. Buna karşılık son dönemde sade vatandaştan büyük iş insanlarına kadar herkesin birbirine sorduğu soru, “seçimden sonra ekonominin düzelip düzelmeyeceği” oluyor.
İşte Hürriyet Gazetesi yazarı Erdal Sağlam'ın bugünkü yazısı...
Çünkü seçime kadar piyasalarda sağlanan mevcut sakinlik devam ettirilse bile, seçimden sonra ekonomide radikal kararlara ihtiyaç olacağını herkes görüyor. Esnaf seçimden sonra alınacak kararlarla işlerinin yeniden açılıp açılmayacağını sorguluyor, vatandaş da alım gücünün daha fazla düşüp düşmeyeceği, gelirinin ne olacağı yanıtının peşinde.
Yine alınan son kararlar hoşuna gitse bile, insanlar, seçimden sonra harcama artırıcı bu kararların faturasının nasıl çıkacağını da sorguluyor. Bu kararların artık kanıksandığını, hatta olağan karşılandığını söyleyebiliriz ama herkes son kararların faturasının olacağının da farkında. Tabi ki herkes kendi açısından faturayı kimin ödeyeceğini de merak ediyor.
Özetle; seçimden sonra Türkiye ekonomisinin hangi yola gideceği, uzun süreli kalıcı bir iyileşme sağlanıp sağlanmayacağı merak ediliyor. Bu soruların gündemde olması çok doğal, çünkü kimse önünü göremiyor. Önünü görüp ona göre karar almak, örneğin esnaf ve iş dünyası işini sürdürüp sürdürmeyeceğini, sürdürecekse büyüyüp büyüyemeyeceğini görmek istiyor ki; hazırlıklı olsun. Aynı kaygı dar ve sabit gelirli sade vatandaş için de sözkonusu.
İnsanların önlerini görebilmeleri, ileriye dönük plan yapabilmeleri için yönetimin ekonomi politikalarının netleşmesi gerekiyor. Seçime kadar öngörülebilir politikaların açıklanmasını kimse beklemiyor ama şimdiden ipuçlarını alabilmek adına, herkes birbirine son günlerde bu soruyu yöneltiyor.
Çok açık ki; ekonominin artık çıpası kalmadı, yeni çıpa ya da çıpalara ihtiyaç var. Çıpa ya da çıpaların neler olabileceği ise doğal olarak tartışmalı bir konu.
Kimi iktisatçı ve piyasa analisti, sağlanacak yüklü bir kaynakla birlikte, IMF anlaşması gibi güçlü bir çıpanın oluşturulması gerektiğini düşünüyor. Kimisi ise IMF’e artık gerek olmadığını, doğru politikalarla işin düzeltilip, öngörülebilir bir raya oturtulabileceği görüşünde.
PLAN VAR MI?
IMF’li ya da IMF’siz, öngörülebilir bir ekonomik iklimin oluşması için ise ihtiyaçlar belli. IMF çıpası olmasa bile, Türkiye’nin yeniden üretimini artırıp istikrarlı bir trende oturtulabilmesi için yapılacaklar listesi zaten mevcut.
Türkiye’nin üretim yapısının değiştirilip katma değeri yüksek bir yapıya kavuşturulması, bunun için teknolojik sıçrama yapılması gereği ortada, yönetiminden en keskin muhalefetine kadar herkes de bunu söylüyor.
Ancak yine herkes biliyor ki finansal istikrarın sağlanması, enflasyonun yeniden tek haneye, hatta artık düşük tek haneye indirilmesi, doğrudan yabancı sermaye gelişini sağlayacak zeminin yaratılması, bunun için ekonomik ve hukuki adımların atılması şart. Yani çıpa olarak Merkez Bankası’nın bağımsızlığı başta olmak üzere, kurumsal kapasitenin artırılması gerekiyor. Bunun için AB hedeflerine yeniden dönüş ekonomiye büyük katkı sağlayabilir. Kısacası; IMF çıpası olmasa da, Merkez Bankası çıpası, AB çıpası, belki sıkı mali kural çıpası oluşturulabilir.
Aksi takdirde seçimden sonrasına ilişkin güven verebilmek çok zor.
Peki, Hükümet böyle bir yola gider mi, seçimden sonra insanların önlerini görebilmelerini sağlayacak yapısal radikal kararları alır mı?
Umarız, son dönemde ekonomi yönetiminde gözlenen “aşırı özgüven”görüntüsünün altında, seçimden sonra ileriye dönük gerekli adımların atılması planları da vardır.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Etiketler
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN