Merkez Bankası milyonlarca veri ile ‘nabız’ tutuyor
Geçenlerde yolum Ankara’ya düştü, Merkez Bankası’ndaki arkadaşlarımı ziyaret ettim. Başkan Murat Çetinkaya, ekibi ve Para Kurulu üyelerinin piyasanın nabzını ne kadar tutabildiklerini merak ettim. İlk aldığım bilgi şu oldu:
İşte Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar'ın bugünkü yazısı...
- Merkez Bankası milyonlarca veriyi toplayıp, sürekli değerlendiriyor. Hallerden büyük marketlere, sadece internetten satış yapanlara, emlaktaki gelişmelere kadar her hareket izleniyor. O veriler harmanlanıyor.
Bu kadar veriyi izleyip harmanlamak, Merkez Bankası’na şu avantajı sağlamış:
- Enflasyonla ilgili gelişmeleri her gün izliyoruz. Yani, her gün, o güne kadarki enflasyon verisi elimize geliyor.
Bunun üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) Tekirdağ’da tanık olduğum, bugüne kadar 11-12 ilde yaptığı bölgesel buluşmayı örnek gösterdim:
- Masada TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile TBB Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan başta olmak üzere 6-7 bankacının bulunduğu 1000 kişilik bir toplantıyı izledim. 100’ü aşkın iş insanı soru sordu, bankalarla sıkıntısını paylaştı. Taraflar için çok işe yarayan bir toplantı oldu.
Ardından benzeri yöntemi Merkez Bankası yönetiminin de izlemesinin yararlı olacağını belirttim:
- Piyasanın, ekonominin nabzı elbette verilerle tutulabilir. Ancak, Başkan Çetinkaya başta olmak üzere banka yönetimi ile Para Kurulu üyelerinin bu tür toplantılarla piyasayla yakın temas kurması iyi olur.
Bunun üzerine şu yanıtı aldım:
- Merkez Bankası’ndan bir ekip her ay 2 bini aşkın firmayı ziyaret ediyor. Detaylı mülakatlar yapıyor. Verilen cevapların Merkez Bankası’nda kalacağı bilindiği için gidilen firmaların yetkilileri rahat konuşuyor. Sonra derlenen bilgiler Para Kurulu’na da sunuluyor.
Bir arkadaşım firma ziyaretleriyle elde edilen bilgilerin öneminin altını çizdi:
- Rakamların arkasındaki hikaye önemlidir. Odaklanma şansı verir.
Merkez Bankası’nın piyasada fiyatlarla istediği gibi oynayan bazı fırsatçılara nasıl baktığını öğrenmek istedim, şu tavrı gördüm:
- İlk bakışta “fırsatçılık” gibi görünen fiyat artışlarının kök sebeplerine de bakmak gerekiyor.
Peki, Merkez Bankası’nın şirketlerin borçlarının yeniden yapılandırılmasına dönük bakışı nasıl?
Bu konuya da yaklaşım şöyle:
- İşini sürekli iyi yönetemeyeni canlı tutmaya çalışmak, doğru yöneteni cezalandırmak olur. Yapılandırma, şirketleri disipline edebilmeli.
Bankada şu mesajın benimsendiği dikkatimi çekti:
- Merkez bankaları, toplumsal refaha katkıda bulunmaya çalışır.
Bu mesaj, şu soruya yol açmış:
- Merkez bankaları toplumsal refaha nasıl katkıda bulunabilir?
Yanıtı da şöyle oluşturulmuş:
- Merkez Bankası, “fiyat istikrarı” ile toplumsal refaha katkı verebilir...
Arkadaş ziyaretinde edindiğim izlenim şu oldu:
Merkez Bankası, milyonu aşan veriyle, firma ziyaretleriyle piyasanın nabzını tutuyor, büyük fotoğrafı çok iyi görebiliyor...
Özellikle faizle ilgili kararları da “büyük fotoğrafı” çok iyi görerek alıyor...
80 KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARMAK YERİNE FİYATLARI İNDİRDİ
MERKEZİ İstanbul’da olan bir şirketin patronu, Anadolu’daki fabrikasına giderken cebinde işten çıkarmayı planladığı 80 kişilik liste vardı. Döndüğünde listeyi kardeşine verdi:
- Ben 80 kişi ile vedalaşmayı yapamadım. Çünkü, hepsinin işe ihtiyacı var. Bu işi sen hallet.
Bir hafta sonra kardeşi Anadolu’daki fabrikaya gitti, o da işçi çıkarma operasyonunu yapamadan döndü:
- En iyisi fiyatları indirip, stokları eritmeye çalışmak. Belki biraz zarar ederiz ama insanların ekmeğini korumuş oluruz.
YENİDEN YAPILANDIRMA KONKORDATOYU FRENLER
AK Bağımsız Denetim’in patronu Doğuş Bektaş, çok sayıda konkordato ilanına aracılık ettiklerini belirten bir mesaj gönderip, şu örneği anlattı:
- Büyük bir şirkette konkordato ilan ettik. 6 ayda 180 çalışandan 70’e düştü. Özellikle 2 banka, 10 milyon kredi borcuna karşı tüm tahsilatlarını yapmasına rağmen 20 milyon teminat tutuyor içeride. Banka şirketin nakit bloke mevduatı olan 2.5 milyon lirayı serbest bıraksa, konkordato ilan edilmeyecekti.
Sonra konkordato konusunda iki aşamalı plan önerdi:
- 2 aşamalı bir sistem kurmak tüm ülkeye nefes aldırırdı. İlk aşaması sadece bankalar tarafından kilitlenen şirketler için “yapılandırma” adı ile benzer süreçle (bir bağımsız denetim raporu ve suistimali önleyen-sorumluyu tarif eden bir dosya ile yine Asliye Hukuk’a başvurarak) banka borçları 6 ay ötelenmeli idi.
Bu ötelemeyi yapan şirketlerin olduğunu belirtti:
- Devletin yeniden yapılandırma şansını herkese tanıması lazım. Ötelemenin kurtaracağı binlerce şirket nefes alır, çalışanları mağdur olmazdı. Durumu daha kapsamlı olanlar konkordato sürecine girerdi.
Bektaş’ın ortaya koyduğu örnek ve öneri, sorunun kaynağını sadece bankalar gibi gösteriyor...
Şirketlerdeki yönetimsel hataların bu işte hiç mi payı yok?
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Etiketler
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN