Altın ve döviz fiyatlarına dikkat
Hürriyet gazetesinden Neşe Karanfil'in haberine göre; altın ve döviz fiyatlarında kısa sürede yaşanan yükselişin ardından, küçük yatırımcıların da bu alanlara yöneldiği, hatta kredi çekerek altın ve döviz aldığı ifade ediliyor. Ancak uzmanlar “İbre tersine döndüğünde yatırımcılar zarar etme ihtimallerini de göz önüne almalı. Özellikle bir yatırım aracı olarak kullanılan altının tarihine de bakılınca spekülasyona açık olduğu net görülecektir” uyarısını yapıyor.
ALTIN SPEKÜLASYONA AÇIK
Son dönemlerde altın fiyatlarından ciddi yükselişler yaşanıyor. Altının ons fiyatı 2.000 dolar seviyesini aşarak rekor kırarken, gram altın fiyatları da rekor tazeleyerek 480 TL seviyelerinde işlem görüyor. Uzmanlar da yaşanan bu yükselişin ardından altın konusunda vatandaşları uyarıyor. Türkiye’de tasarruflarını yatıran ve hatta duyumlar üzerine kredi çekerek altına yatırım yapanların dikkat etmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, “Çünkü bir anda ellerindeki varlıklardan olma ihtimalleri var. Güvenli liman algısı olan altının bir yatırım aracı olarak spekülasyona açık olduğunu tarihine bakınca da görmek mümkün. Diğer yatırım araçlardan farklı olarak, altının değeri ülke ekonomilerine katkısına bağlı değil. İnsanların yaşamak için konuta, arabalarını sürmek için benzine yani petrole ihtiyacı var ve hisse senetlerinin değeri temsil edilen şirketlerin katkılarına dayanıyor” diyor.
YÜZDE 10’U FİNANSTA
Altının en büyük kullanımının lüks ürünler için olduğuna dikkat çeken uzmanlar sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yıllık altın arzının çoğu mücevher yapımında kullanılıyor. Bu oran yüzde 78 düzeyinde. Elektronik, tıp ve dişçilik dahil olmak üzere diğer endüstriler için de yaklaşık yüzde 12’lik bir kullanım var. Geri kalan sadece yüzde 10’luk kısmı finansal işlemler için kullanılıyor.”
Diğer herhangi bir metadan daha çok, altının fiyatının esas olarak herkesin yükseleceğini düşündüğü için yükseldiğini belirten uzmanlar, “Altının daha önce 2011 ve 2015’teki en yüksek seviyelerindeki sert düşüşler de bunun kanıtı. Zirveye ulaşmasından üç yıl sonra, onsu 800 dolardan fazla düşmüş ve Aralık 2015’te ons başına 1.050 dolara kadar gerilemişti. 2017 sonunda ons başına 1.300 dolara çıktı” ifadelerini kullanıyor.
İKİ KEZ DÜŞÜNÜLMELİ
2010 yılında, dünyaca ünlü yatırımcı George Soros’un, ‘altın en büyük balondur’ değerlendirmesini hatırlatan uzmanlar, şu ifadeleri kullanıyor: “Soros, spekülatörlerin, bir yatırımın gerçek değerinin ötesinde teklif vermesiyle oluşan varlık balonuna atıfta bulunuyordu. Altının gayrimenkul, petrol veya şirket hisselerinin aksine, gerçekçi bir fiyatın dayandırılacağı çok az temel değere sahip olduğunu söyleyen Soros, bu nedenle altını ‘kalabalıkların deliliğine’ en duyarlı yatırım aracı olarak değerlendirmişti. Altındaki manipülasyonun en büyük kanıtlarından biri de 1979-2004 yılları arasında altın fiyatlarının nadiren ons başına 500 doların üzerine çıkması. Son dönemde yaşanan artış arz-talep dengesi ile alakalı değil finansal bir balon. Özellikle küçük yatırımcının bu nedenle altın alırken iki kez düşünmesi gerekiyor.”
2018 DOLARI ZARAR YAZDI
Döviz kurlarında yaşanan hızlı dalgalanmalarda alış yönünde hareket edenler büyük zararla da karşılaşabiliyor. Yapılan hesaplamalara göre yine kurlarda dalgalanma yaşandığı bir dönemde, Ağustos 2018’de 7 lira ve üzerinden dolar alan vatandaşlar 2 yıl boyunca nominal olarak anaparasını kurtaramadı. Reel olarak da doların 2020 yılında koronavirüse bağlı yükselişi öncesi yüzde 40 zarardayken kur yeniden 7 lirayı aştığında bile yüzde 30 zarardalar. Hesaplamaya göre iki yıl önce 7 liraya denk gelen kur 9.1 lira olsaydı ancak dolar alan kâra geçebilecekti. (ANKARA)
Merkez’in elinde olan araç setleri
YÖNLENDİRME: Merkez Bankası piyasalara ilk sinyalini perşembe günü yaptığı açıklama ile verdi. Bütün araçların kullanılacağı mesajı açıklamada yer aldı. Aynı günün akşamında bankacılarla toplantı yapıldı. Sözel yönlendirme de bu dönemde piyasada bir politika aracı olarak sayılmaya başlandı.
ZORUNLU KARŞILIKLAR: Zorunlu karşılıkları artırabilir. Böylece rezervlerde artış olur.
POLİTİKA FAİZİNİ ARTTIRABİLİR: Merkez Bankası geçmişte piyasalardaki dalgalanmalar döneminde olağanüstü toplanarak politika faizinde artışlar yaptı. Ancak bu kez piyasalarda böyle bir beklenti yok. Merkez Bankası geçen yıl temmuzdan itibaren sürdürdüğü faiz indirim sürecine haziran ayında ara verdi. Temmuzda da politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8.25 düzeyinde sabit tuttu. 29 Temmuz tarihinde açıklanan enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 7.4’den yüzde 8.9’a yükseltildi. Temmuz enflasyonu da TÜİK tarafından yüzde 11.76 olarak açıklandı. Piyasada Merkez Bankası’nın son silah olarak faiz artırım seçeneğini kullanacağı tahmin ediliyor. Bu ay Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı 20 Ağustos’ta yapılacak. Gelecek hafta atılan likidite adımlarının etkisi görülmezse, faiz artışının gündeme gelebileceği tahmin ediliyor.
ÖNEMLİ MESAJ
Ancak olağanüstü bir toplantı ihtimali zayıf görülüyor. Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, Merkez Bankası’nın her türlü enstrümanı kullanabileceğine dair mesajının önemli olduğunu belirterek, “Çünkü Merkez Bankası’nın proaktivitesine de güvenilmesi gerekiyor. Likidite önlemleri, yan enstrümanlar, yönlendirmeler oynaklığı azaltmazsa, Merkez Bankası faiz artırabilecek bir pozisyonda olmalıdır. Gerçekleşen enflasyon ve beklenen enflasyon tarafında negatif reel faiz pozisyonunda olmamız itibariyle, faiz artışı, enflasyonun 1.5 –2 puan üzerine doğru yapılmalıdır” yorumunu yaptı.
MERKEZ LİKİDİTE SİLAHINI ÇEKTİ
Piyasada yaşanan hareketliliğe karşı Merkez Bankası, likidite silahını çekti. Merkez Bankası, dün haftalık repo ihalesi açmadı ayrıca piyasa yapıcısı bankalara Açık Piyasa İşlemleri (APİ) çerçevesinde tanınan likidite imkan limitlerini yarıya düşürdü. Böylece politika faizi olan yüzde 8.25’i artırmadan, piyasadaki faizi yüzde 9.75’e yükseltmiş oldu. Merkez Bankası’nın elinde zorunlu karşılıklar, faizi yükseltme gibi silahlar da hazır bulunuyor.
FAİZ YÜKSELDİ
Merkez Bankası dün likiditeye yönelik adımlarını attı. MB’den dün yapılan açıklamada, “Likidite yönetimi çerçevesinde 10 Ağustos 2020 tarihinden geçerli olmak üzere piyasa yapıcı bankalara Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde tanınan likidite imkan limitleri yarıya düşürülmüştür. Güncellenmiş limitler konusunda bankalara ayrıca detaylı bilgilendirme yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Ayrıca 23 milyar liralık dönüşü olan 1 haftalık repo ihalesini de yapmadı. Böylece faiz kendiliğinden yükselmiş oldu. Piyasadaki faiz 150 baz puan yükseldi.
BUNDAN SONRA NE YAPAR?
Merkez Bankası, piyasada yaşanan hareketlilikle ilgili ilk sinyalini, önceki gün yaptığı açıklama ile verdi. Banka’dan yapılan açıklamada, ağustos başı itibarıyla iktisadi faaliyetteki normalleşme süreciyle birlikte, hedefli ilave likidite imkanlarının kademeli olarak azaltılacağı bildirildi. Açıklamada, “Öte yandan, piyasalarda oluşan fiyat gelişmeleri yakından izlenmektedir. Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal istikrar temel amaçları çerçevesinde, elindeki bütün araçları piyasalardaki aşırı oynaklığın azaltılması doğrultusunda kullanacaktır” denildi. Dün de likidite adımlarını attı. Piyasada Merkez Bankası’nın bundan sonra neler yapabileceği de konuşulmaya başladı. (Neşe KARANFİL / ANKARA)
Etiketler
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN