Yurtiçi Roaming Anlaşmaları Yararlı Mı?
Roaming artık bildik bir kelime haline geldi. Peynir ekmek gibi cep telefonu satılan ve kullanılmış cep telefonlarının da elden ele geçmesi sureti ile değerlendirildiği ülkemizde bu tür telekomünikasyon terimlerinin günlük dilimize girmesine şaşırmamak gerekir. Nedir roaming; kabaca bir mobil telefon operatörünün kapsam alanı dışında bulunan bir bölgede, o bölgede faaliyet gösteren bir başka mobil telefon operatörünün altyapısını kullanmasıdır.
Doğal olarak, bu uygulama iki operatör arasında yapılan bir anlaşma sonucu gerçekleşir. Sözkonusu olan bir anlaşma olduğunda da rekabet hukuku açısından bir değerlendirme yapmak gerekmektedir; acaba yapılan anlaşmada rekabeti engelleyici unsurlar var mıdır ve faydaları gözönünde bulundurularak rekabetin kısıtlanmasına izin verilebilir mi? Roaming anlaşmaları ayrı ülkelerde faaliyet gösteren operatörler arasında yapılabildiği gibi aynı ülkede faaliyet gösteren operatörler arasında da yapılabilir. Avrupa Topluluğu resmi belgelerinde roaming anlaşmaları uluslararası ya da yurtiçi şeklinde kesin çizgilerle ayrılmamaktadır. Mobil iletişime dair çıkan ve Avrupa Birliği`ne Üye Ülkelerin yapacakları düzenlemelerde gözönünde bulundurmaları gereken Yeşil Kitap`ta roaming anlaşmaları mobil araç kullanıcılarının diğer bir operatörün ağından yararlanmalarına izin veren ticari anlaşmalar olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası roamingin gereksiz yatırımları önlemesi ve mobil iletişim ağını hızla genişletmesi açısından faydaları genel kabul görmüştür. Yurtiçinde yapılan roaming anlaşmaları da Topluluk hukukunda farklı bir muameleye tabi değildir, zira getirdiği faydalar aynıdır. Topluluk tarafından yeni nesil mobil telefon teknolojisi olan UMTS için çıkarılan düzenlemede yurtiçi roamingin üye devletlerce teşvik edilmesi gerektiği ve gerekirse üye devletlerin bu yönde kararlar alabileceği belirtilmiştir. GSM şebekeleri için de durum farklı değildir. Özellikle nüfusun seyrek olduğu bölgelerde yatırım yapmaktan kaçınan mobil telefon operatörleri, yurtiçi roamingin teşvik edilmesiyle ülke bütününe hizmet verebilir duruma gelebilecektir. Lisans hakkını alan ilk operatör ya da operatörler yaptıkları büyük yatırımların karşılığı olarak geniş kitlelere hitap edebilme ve büyük müşteri portföyü oluşturma imkanına sahip olurlar.
Daha sonra lisans alan operatörlerin ise pazara ilk giren operatörlerle rekabet edebilmeleri için yurtiçi roaming anlaşmalarına ihtiyaçları vardır çünkü yapacakları yatırımlar karşılığında metropollerde önemli bir pazar payı elde etmeleri zor olacaktır. Oysa nüfusun seyrek olduğu bölgelerde yapılan yatırımlar yeni pazarlar yaratacağından pazara sonradan giren operatörlerin da şansı artacaktır. Ancak böyle bir durumda yeni operatörün ayakta kalabilmesi için halihazırda kurulmuş olan diğer operatörlerin altyapısından yararlanması kaçınılmazdır. Aksi bir durum haksız rekabet yaratacaktır; pazara ilk giren operatörler hakim durumlarını pekiştireceklerdir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Topluluk Hukuku da bu konuya değinmiş ve üye devletlere gerekli tedbirleri alma yetkisini vermiştir.
Mobil telefon lisansları her ülkede sınırlı sayıda verilmektedir. Bu da, pazarın tam olarak serbest rekabete açık olmadığını, pazarda rekabetin ancak bir kontrol mekanizması ile tesis edilebileceğini gösterir. İşte bu aşamada yurtiçi roaming anlaşmaları önceden lisans alanlarla, sonradan lisans alanlar arasında bir haksız rekabet yaşanmaması ve iletişim ağının tüm yurda hatta yatırımın verimsiz olduğu bölgelere bile yayılması açısından son derece yararlı ve gerekli görülmektedir.
Pazara sonradan giren ve yurtiçi roaming anlaşması imzalayan firma, yaptığı altyapı yatırımının kendini kurtarmasına yetecek bir zaman zarfında pazara ilk giren firmaların altyapısından yararlanma hakkına sahiptir. Burada önemli olan söz konusu sürenin makul olması gerekliliğidir. Firmanın kendini idame ettirecek duruma gelmesinden sonra ise anlaşmaya taraf iki şirket arasında yurtiçi roaming anlaşması bedel karşılığı sürdürülebilir.
Sonuç olarak; yurtiçi roaming anlaşmaları birbirinin rakibi olan ya da rakibi olabilecek mobil telefon operatörlerinin karşılıklı bir anlaşma sonucu aralarında rekabet etmemeyi taahhüt etmesi açısından Rekabet Kanunu`na aykırıdır. Ancak, gereksiz yatırımların önlenmesi ve iletişim ağının genişleyerek yurt sathına yayılması sureti ile kamu yararının gözetilmesi açısından gerekli bir uygulama olarak algılanmalıdır. Bu şartlar altında, yurtiçi roaming anlaşmaları 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun`un 5. Maddesi kapsamında bireysel muafiyet alabilecek özelliklere sahiptir. Diğer bir deyişle, her ne kadar yapılan anlaşma niteliği itibarı ile rekabete aykırı ise de, hizmetlerin sunulmasını iyileştirdiği ve tüketicilerin yararına olduğu için Rekabet Kurumu`ndan izin alabilir. Ülkemizin geniş bir coğrafi alana sahip olduğu ve kırsal kesimden kentlere göç sonrası şehir merkezlerinde önemli yoğunlaşmaların bulunduğu gözönüne alınırsa, kırsal kesimlerde nüfusun çok seyrek olduğu bölgelere bu tür altyapı yatırımlarının yapılması verimli olmayacaktır. İşte bu aşamada yurtiçi roaming anlaşmalarının faydaları gözönünde bulundurulmalı ve bu anlaşmalar teşvik edilmelidir. (FİNANSAL FORUM)