Türkmen doğalgazı için Rusya ile flört eden Batı şirketleri pişman olabilir
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurad Niyazov, dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerinden birisinin üzerinde oturuyor ve Rusya`nın hem asıl pazar hem de Türkmen gazının transit rotası olmasına izin verme riskiyle flört halinde.Türkmenistan`ın kendisinin de hedeflediği piyasalara, Rusya`nın el atma çabalarından da açıkça görülebileceği gibi, iki ülkenin rakip ihracatçılar olması, bu çifte bağımlılığı özellikle tahripkar kılıyor.
Türkmenistan dışındaki ana ihraç boru hattı Rusya`dan geçtiği sürece, Moskova bu rekabetteki avantajının tadını çıkaracak.Rusya, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olsa da, Türkmen gazını ucuza alıp, üzerine kar koyarak Batı`lı ülkelere satmayı teklif ediyor. Bu stratejinin, Batı`nın pişmanlık duyacağı jeopolitik içerikleri olabilir. Mevcut durumda suçun büyük bölümü Cumhurbaşkanı Niyazov`a ve mevcut ikilemden kaynaklanacak benzer sorunları engelleyebilecek Hazar Denizi boru hattı projesine (Trans - Caspian Pipeline Project - TCPP) gösterdiği yaklaşımda yatıyor.
1 Ocak`da, Rus hükümeti, Gazprom şirketi ve bağlaşığı Itera geçen yıl uygulamada olan zaten düşük satın alma fiyatını yükseltmeyi reddedince, Türkmenistan Rusya`ya gaz naklini durdurdu. Rus tarafı 2000 yılında 30 milyar metreküp Türkmen gazının, bin metrekübünü 36 ve 38 dolar arasında değişen fiyatlardan satın aldı ve Avrupa`ya transit ücreti de içinde olmak üzere, 80 - 90 dolardan tekrar sattı. Bu arada Rusya, Türkmenistan`a olan borcunun yüzde 60`ını takas yöntemiyle - normalden aşağı Rus malları ve servisleriyle ödedi.
10 milyarı Batı`ya yönelik olmak üzere, 30 milyar metreküp Türkmen gazının Rusya`ya aktarımını kapsayan, 2001 yılı tedarik kontratı görüşmelerinde, Türkmenistan bin metreküp başına 41 dolar istedi ve sonradan 40 dolara indi. Rus tarafı ise 2000 yılının dördüncü çeyreğinde ödediği 38 doların üzerine çıkmayı red etti. Bu fiyat, Türkmenistan`ın başabaş noktasını yakalamasını zar zor sağlarken, 40 dolar bile mevcut uluslararası petrol fiyat dinamikleri hızına erişebilen bir rakam değil.
Fransa, Almanya ve İtalya`nın önde gelen bazı gaz ihraç eden şirketleri, Aşgabat karşısında Moskova`nın yağmacı stratejisini kabul etmeye eğilimli görünüyorlar. Bu şirketler ve diğer AB ülkeleri mevcut durumda, Rusya ile uzun dönemli anlaşmaya vararak, gaz ihracatlarını çeşitlendirme ve arttırma arayışındalar.
Ancak, Rusya`nın kendi gaz üretimi ve ihracatı durgunlaşma, hatta yeni bölgelerin açılması için sermaye yatırımına gidilmediği takdirde, azalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu yüzden, Rusya`nın Türkmenistan`ın çıkarlarını zedelemek pahasına bir çözüm tasarlıyor gibi görünmesine ilişkin fazla bir şikayet yok.
Ancak bu çözüm, daha ileri aşamalarda, hem Rus hem de Türkmen gazını Batı`ya satan Rusya`nın pozisyonunu güçlendirerek, Avrupa`lı ülkelere bumerang gibi geri dönebilir. Bu çözüm, Rusya`nın gaz kaynaklarını ve Türkmenistan`dan gelen gazın etkin olarak Moskova`nın kontrolü altında tek bir havuzda toplanması anlamına geliyor. Bu yöntem, piyasa rekabeti yerine, tekelciliği teşvik edebilir ve AB ülkelerinin gaz - tedarik kanallarını çeşitlendirme hedefinin tam tersi bir sonuca yol açabilir.
Türkmenistan, Moskova`nın fiyatlandırma koşullarını 2000 yılında, Rusya`nın daha önce engellediği gaz ihracatını gerçekleştirebilme ümidiyle kabul etti. Mevcut durumda, ülke 2001 yılı için Rusya ile çabucak bir tedarik anlaşması imzalama gereksiniminde.
Cumhurbaşkanı Niyazov, içinde bulunulan zor durumun uzamasından, öncelikle kendisini suçlamalı. Kendisi, kişisel olarak, bir hayli ümit vaad eden Hazar Denizi boru hattı projesini askıda bıraktı. Proje, Türkmenistan gazının, Azerbeycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye`ye ve potansiyel olarak, Balkanlar ve Tuna Avrupa`sına ihracını içeriyor. ABD destekli bu proje, dünyanın en hızla büyüyen ulusal doğal gaz pazarı olarak değerlendirilen Türkiye ve diğer transit ve müşteri ülkelerce de oldukça olumlu karşılanıyor. Ne varki, Niyazov, anlamsız finansal ön koşullarda ısrar ederek, Bechtel, General Electric ve Shell`den oluşan TCPP konsorsiyumuyla süren görüşmeleri dondurdu.
Projenin başlamadan önce, hemen gerçekleşecek kazanç için bastıran Türkmenistan Cumhurbaşkanı, Rus çözümüne kıyasla, TCPP`nin uzun vadeli avantajlarını gözardı etti. Türkmenistan`ın elde edeceği avantajlar içinde şunlar olabilirdi: piyasa fiyatlarından satış olanağı, tamamı nakit ödeme, siyasi bağlamda dost transit ve müşteri ülkeler, Türkmenistan`da Batı`lı bir modernleşme oluşumu, ve her şeyden ötede, Moskova`nın Türkmen gazı üzerindeki baskısının sona ermesi.
TCPP projesi geri çekilmedi, ya da olumsuzlanmadı, yalnızca askıya alınmış durumda. Ancak, derhal harekete geçilmediği taktirde, Rus gazını Türkiye`ye getirecek rakip Mavi Akım projesinin arkasında kalabilir. Transit boru hattının, Karadeniz denizyatağı boyunca, İtalyan devletinin kontrolündeki Gazprom`un ortağı ENI tarafından Rusya`dan Türkiye`ye çekilmesi planlanıyor. Bu arada, Türkiye`nin Botaş şirketi bu boru hattının Türkiye ayağını Türk bölgesine şimdiden döşüyor. Aynı pazara, ilk safhada yıllık 16 milyar metreküp, daha sonraki safhada 30 - 32 milyar metreküp gaz sunmayı planlayan Mavi Akım ve TCPP karşılıklı münhasır olarak değerlendiriliyor. Uluslararası finansman, daha süratli gelişme gösteren ve Türkiye ile tedarik anlaşmasını garantileyen projeye akacak.
Türk hükümeti, eşine az rastlanacak bir şekilde yüzünü Türkmenistan`a çevirdi ve Niyazov`u ihtiyatlı bir şekilde Amerika destekli TCPP`ye yönlendirmeye çalışıyor. Ancak, Türkiye oldukça fazla miktarda gaz eksikliği çekiyor ve acilen rahatlamaya gereksinimi var.
Mavi Akım ise TCPP`ye kıyasla önde olmanın tadını çıkarıyor. Ankara, aynı zamanda ciddi olarak, Türkiye`nin doğusumda, Erzurum`a yerleştirilen bir boru hattıyla, İran`dan gaz ihraç etmeyi de düşünüyor. Hazar Denizi`nin diğer yakasında, British Petroleum Amoco tarafından işletilen ve 2003 yılı itibariyle faaliyeti planlanan devasa Şah Deniz offshore gaz bölgesiyle Azerbeycan da, Türkiye pazarını hedefliyor. Azerbeycan geçen yıl, her iki tarafı da tatmin edecek bir şekilde, TCPP`nin Güney Kafkas ayağındaki kapasiteyi paylaşma yönünde Türkmenistan ile anlaşabileceğini, dolayısiyle maliyet etkinliğini maksimize edebileceğini de gösterdi.
Hazar Denizi Boru Hattı projesi, Türkmenistan için uygulanabilir tek; Türkiye, Gürcistan ve Azerbeycan için de en iyi opsiyon. Ancak, Niyazov acilen devam yönünde karar almadığı taktirde, TCPP opsiyonu süratle uzaklaşacak.(THE WALL STREET JOURNAL)