Türkler AB`nin İhanet Ettiğine İnanıyor
AB dönüşümlü başkanlığını elinde tutan Fransa, Türkiye`nin birliğe üye olmasının gecikmesini isteyen bazı AB ülkelerinin Yunanistan`ın arkasına saklanmaktan memnun olması durumu ile de karşı karşıya.
Geçenlerde bir Türk gazetesi Türkiye`nin 75 yaşındaki başbakanı Bülent Ecevit`in tek eli üzerinde amuda kalkmışken, her iki ayağı ile sirk oyuncuları gibi hareketler yaptığını gösteriyor. Ecevit`in hemen yanında duran ve Avrupa Birliği`ni temsil eden patronu ona şöyle diyor: Tamam, şimdi boşta duran elinle bize Kıbrıs`ı ver.
Avrupa Birliği üyelik görüşmelerine başlamadan önce Ankara`nın yerine getirmesi gerkeen daha sıkı koşullara işaret eden bu çizimin başlığı, AB`nin bitmek tükenmek bilmeyen talepleri. Bu ayın başlarında, Yunan baskısı altında kalan Avrupa Komisyonu, Kıbrıs`ın Türk ve Rum Kıbrıslılar arasında bölünmüşlüğüne son vermek amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından gösterilen çabaları Ankara`nın Aktif bir biçimde desteklemesi maddesini Türklerin üyeliğine ilişkin yol haritasına dahil etti. Ve geçen hafta, Yunanistan Dışişleri Bakanı George Papandreou, AB`li meslekdaşlarına çağrıda bulunarak, siyasal reformlar yanında, Ankara`nın Ege`deki sorunlara ilişkin Yunan - Türk sınır anlaşmazlığının çözülmesini de talep etti. Bilindiği gibi Papandreou geçen yıl Türkiye ile Yunanistan arasındaki tarihsel yakınlaşmayı başlatmıştı.
Hükümet, Atina`nın Türkiye`nin giriş müzakerelerine onay vermesi için Yunaistan ile sorunlarını çözmesi gerektiğini farkında. Bir AB`li diplomat, Türkiye`nin girişi ile Kıbrıs ve Ege sorunları arasınad bir irtibat olmadığını düşünen biri çok saf olsa gerek, dedi. Bu nedenle, Türkiye, ikili görüşmeler yoluyla bir çözüm bulunmadığı takdirde, Greko - Türk sınır sorunlarını Uluslar arası Adalet Mahkemesi`ne götürmeyi kabul etti. Ancak Türkiye, bu tür sorunları, en azından kağıt üzerinde, ayrı ayrı ele almaya ilişkin olarak, AB`nin geçen Aralık ayında Helsinki zirvesinde verdiği sözü tutmayarak kendisine ihanet ettiğini düşünüyor. Bir Türk yetkilisi,
Helsinki`de bir anlaşmaya varılmıştı ve biz o anlaşma çerçevesinde kalmak zorundaydık, diyor. Bu durumu vurgulamak amacıyla, birliğin dışişleri bakanları gelecek Pazartesi günü Türkiye`nin üyeliğine ilişkin yol haritasını saptamadan önce, Türk diplomatları bu hafta AB başkentlerini geziyor. Kısmen Atina hükümetinin karşı karşıya kaldığı yerel sorunların motive ettiği Yunan baskıları ile Türk taleplerinin nasıl bağdaştırılacağına ilişkin olarak AB içinde sıkı bir tartışma sürüyor.
AB dönüşümlü başkanlığını elinde tutan Fransa, Türkiye`nin birliğe üye olmasının gecikmesini isteyen bazı AB ülkelerinin Yunanistan`ın arkasına saklanmaktan memnun olması durumu ile de karşı karşıya. Ancak Ankara`nın masaya vurma taktiklerinden rahatsızlık duyulsa bile, Türkiye`nin durumu diğer bazı üye ülkeler arasında sempatiyle karşılanıyor. Bir diplomat Eğer biz değerlerin etrafında toplanmış bir birliksek, sözlerimizi tutmak zorundayız, diyor. ABD bir kenara, bazı AB üyesi ülkeler de, Yunanistan`ın baskıları karşısında Greko - Türk gerilimlilerinin çözülmesi sürecinin darboğaza girmesinden korkuyor. Bu arada Türk reformcuları, anti - AB tepksinin hükümetin siyasal reformları gerçekleştirme kabiliyetini de olumsuz etkilediğini söylüyor. Aslında zararsız bir AB talebi olan türkiye`nin Kıbrıs müzakerelerini desteklemesi, Ankara tarafından çok ciddi bir şüpheyle karşılandı, zira bu talep BM`nin adadaki bölünmenin çözümüne ilişkin teklifler açıkladığı gün geldi. Bu BM önerileri Ankarar tarafından bir müzakereinin temeli olarak algılanabilirdi.
Ancak AB ve Yunanistan`dan gelen baskılar olarak algılandı ve Rauf Denktaş`ın, BM müzakerelerinden çekilmesini kolaylaştırdı. Kıbrıs`a bir gönderme ile yaşayabilirdi, ama Ankara bir uyarıda bulunarak, AB`nin Greko - Türk sorunlarını üyelik belgesine dahil ettiği takdirde, Avrupa savunma inisiyatifine verdiği desteği yeniden gözden geçirebileciğini belirtti. Türk hükümeti kendisinde saklı tek silahı kullanıyor - AB`nin planlanan çevik gücü oluşturması için NATO varlıklarını kullanması adına, NATO ile bir anlaşma yapması gerekiyor. Bu bağlamda Avrupa`nın en büyük ordusuna sahip ve NATO üyesi Türkiye`nin de onayına ihtiyacı var. Türkiye`nin üyeliğine ilişkin olarak geçenlerde patlayan bu son sorunlar, Türkiye`nin bir başka korkusunun pekişmesine daha neden oluyor:
AB`nin savunma inisiyatifine ilişkin olarak verdiği, Türkiye`nin kenara konulmayacağına ilişkin sözlere güvenilemez. Bir Batılı diplomat şöyle diyor: Bütün bunlar birbirini kötü bir biçimde etkiliyor. AB`nin 2003 yılı itibarıyla konuşlandırmayı planladığı çevik güce Türkiye de bir tugay gönderme sözü vermişti. Ancak Ankara bu taahhüdün, Türkiye`nin yeni savunma yapılanmasının karar mekanizmasındaki yerine orantılı bir biçimde gerçekleşeceğini ilan etmişti.
Bu nedenle, Türkiye NATO`nun detaylı taktik planlama kapasitesinin AB`ye tek tek durumlar temelinde sağlanmasını talep ediyor. Bunun anlamı şu: AB Kıbrıs veya Türk kıyıları açığında bir yerden operasyon yapmayı düşündüğünde, Türkiye`nin onayını almak zorunda kalacak. (FİNANSAL FORUM - FİNANCİAL TİMES)