Türkiye ve Arjantin`in Düşündürdükleri
Dünyanın finansal itfaiyecileri, biraraya gelerek Türkiye ve Arjantin için milyarlarca dolarlık kurtarma paketleri hazırlarken, yalnızca bir kaç yıl önce, bir kaç ülkenin izole ekonomik sıkıntılarının nasıl bir global finansal paniğe dönüştüğüne ilişkin anılar hafızalarda hala taze.
Bu sefer IMF ve Clinton yönetimi, Çarşamba gününün 7.5 milyar dolarlık acil kredi paketi de dahil, Türkiye`ye 10 milyar dolarlık yardım ve Arjantin için görüşmeleri devam eden yeni finansman sağlamayı düşüncesindeler. Ancak, şimdiden bir ABD resesyonundan rahatsız olup, yeni piyasalara ürkek yaklaşan yatırımcıların, bu iki ülkedeki sorunlara, diğer gelişmekte olan uluslardan para dışarı çıkararak tepki vermesi olasılığı için de kaygılılar. Mevcut durumda Washington`da yerleşik Institute for International Economics, Uluslararası Ekonomi Enstitüsü think - tank şirketinde kıdemli yetkili IMF eski emeklisi Morris Goldstein, Başka sorunlar da olduğu için Fon krizi yerelleştirmeye çalışıyor, dedi. Goldstein, yavaşlayan bir ABD ekonomisi, yüksek petrol fiyatları, hisse senedi piyasası dalgalanması ve Peru`dan Endenozya`ya uzanan siyasi karmaşa olarak adlandırabileceğimiz bu diğer sorunlar, önemli bir gelişmekte olan ülkenin kendisini aniden dış borçlarını ödeyemez bir halde bulması sorunu olmadan da yeterince sarsıcı, dedi.
IMF ve ABD`li yetkililer bu tür bir yayılmanın henüz başgösterdiğine inanmadıklarını söylediler (aslında inansalar da, paniğe yol açmamak için inanmadıklarını söylerlerdi). Bu yetkililere göre, yatırımcılar yalnızca komşu bir ülke bütçesinden fazla harcama yapıyor ya da bankalarının akılcı olmayan krediler açmasına izin veriyor diye bir ülkeden çekilmemek gerektiğini Asya krizinde öğrendiler.
Kıdemli ve tecrübeli bir IMF yetkilisi, Görünen o ki, piyasalar gergin. Ancak, aynı zaman da iyi politikalar izleyen ve tutarlığa kavuşan ülkeleri tanıyıp, ödüllendiriyorlar, dedi. Yatırımcılar için önemli olan bir ölçü de, paralarını ABD bankalarında değerlendirmek yerine, zarı gelişmekte olan ülkelerin bonolarına hangi faiz oranından attıkları. Doğu Asya`da 1997`de başlayan ve Rusya ve Brezilya`ya sıçrayan krizin pik noktasındaki rahatsızlığın yanında hiçbirşey olsa da, hazin bonoları sinirlerin biraz yıprandığına işaret ediyor. J.P. Morgan`a göre, 1 Ocak 1997`de, Hazine bonolarına kıyasla, yeni piyasaların bonoları yalnızca yüzde 3.6 nokta daha fazla faiz oranları ödediler. Rusya`nın rubleyi devalue etmesi ve 1998 Eylül`ünde dış borçlarını ödeyememesi üzerine fark yüzde 10.4 puana çıktı. Bu da yatırımcıların yeni piyasalarda para kaybetmekten ne denli korktuklarının açık bir göstergesi. Finansal kriz rahatladıkça, aralık daraldı ve Ağustos`taki ABD patlamasının tecrübesiz günlerinde, yüzde 5`in altına düştü. O zamandan bu yana ise yeniden 6.3 puana yükseldi. Bu, yurt dışında dolar almaya acıkmış olan Arjantin ve gelişmekte olan diğer ülkeler için önemli bir ekstra maliyet ve kısaca, bir çok gelişmekte olan ulusun mevcut durumda finansal piyasalar dışına itildiği anlamına geliyor.
Clinton yönetimi Hazine Departmanı`nın Türk ve Arjantin sorunlarını kontrol altında tutma yönündeki istekliliği açık. Bakan Lawrence Summers, bu hafta önemli yardımcılarınıö bu sıcak noktalara gönderdi: Müsteşar Timothy Geithner Arjantin`e ve Bakan Yardımcısı Ted Truman ise Türkiye`ye gitti. IMF`nin Çarşamba günü yüklü kredisini açıklamasının ardından, Summers Türkiye`nin finansal istikrarı ABD için önemlidir, açıklaması yaptı. Gelişmekte olan ülkeler giden özel sermayede son 10 yıldır görülen artış, ekonomistlerin finansal salgın hastalıklara ilişkin risk hesaplarını değiştirdi. Daha önce, ekonomistler sorunların ticaret hatları üzerinden hareketlendiğini düşünüyorlardı; eğer Arjantin parasız kalırsa, Brezilya`dan yapılan ithalatı keserdi. Bu bazı durumlarda hala doğru, ancak bugünlerde daha hızlı ve daha fazla zarar veren bulaşıcı rahatsızlık, finansal piyasalar vasıtasıyla taşınıyor. Yatırımcılar Arjantin ya da Türkiye`nin ekonomik prospektlerinden tedirgin olurlarsa, stoklarda, bonolarda ya da dövizlerde bir düğmeye basar gibi dumpinge gidebilirler. Bir ülke kendisini aniden borçlarını ödemekte ve hükümet servislerini finanse etmekte zorlanır bir halde bulabilir.
Daha sonra yatırımcılar, örneğin fazla değerlenmiş dövizler ya da zayıf bankalar gibi benzer sorunlar yaşayan diğer ülkelere de bakarak, bu yatırımlara da aynı şeyi yapabilirler. Diğer yatırımcılarda genel eğilimi çabucak izlerler. Rus ve Macar finansal piyasaları kısa süre önceki karmaşada, Türkiye`yi izlediler.
Londra`da yerleşik Lehman Brothers`ın global şef ekonomisti John Llewellyn,
Yatırımcılar daha iyi bilgilenmiş durumdalar ve bu da istikrara kavuşturucu bir faktör, ancak aynı zamanda insanlar bir ülkeden çekilmek istediler mi, kimse sonuncu olmak istemiyor, dedi. Yatırımcılar, sorunlu olarak değerlendirdikleri ülkelerden çekilince, ABD hükümet değerli kağıtları gibi güvenli yatırımlara yönelme eğilimindeler. Türkiye`ye verilecek krediye ilişkin IMF açıklamasından önceki günlerdeki riski almayı önleme eğilimi, anlaşma açıkandıktan sonra biraz rahatladı. Ancak Llewellyn, eğer, iki ya da üç hafta sürerse, Asya krizi ile eşleşecek bir şey gibi görünmeye başlayacak. O noktada, Türkiye ve Arjantin`in sıkıntısını diğer gelişmekte olan ülkeler de paylaşmaya başlayabilir, uyarısında bulundu. (FİNANSAL FORUM - THE WALL STREET JOURNAL)