Türkiye, Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'ni neden imzalamadı?
Türkiye, Soma’da yaşanan maden faciasıyla yasa boğulurken, madenlerde güvenlik konusu bir kez daha acı bir şekilde gündeme gelmiş oldu
<ımg class="yeniImg" border="0" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cf5c94601c04688fbdae4e.jpg">
Türkiye, Soma’da yaşanan maden faciasıyla yasa boğulurken, madenlerde güvenlik konusu bir kez daha acı bir şekilde gündeme gelmiş oldu. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni imzalamadı. Lübnan’dan, Zimbabve’ye 28 ülkenin imzaladığı sözleşmeyi, Türkiye’nin neden imzalamadığı merak konusu.
ımg>SOMA’da maden ocağında meydana gelen kaza, Türkiye’yi yasa boğdu. Birçoğu yıllardır çözüm arayan sorunları da yeniden kamuoyunun gündemine taşıdı. Hurriyet.com.tr'den Merve Erdil'in haberine göre; bunlardan biri de Türkiye’nin iş kazalarının ve meslek hastalıklarının en yoğun olduğu sektörlerden biri olan madencilik alanındaki Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmesini neden henüz onaylamamış olduğu. 1995 tarihli ‘Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için birçok girişimde bulunulmasına karşın, bu konuda henüz bir gelişme sağlanamadı. Sözleşme, maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor. ILO’nun sağladığı bilgilere göre, sözleşmeyi bugüne kadar 28 ülke onaylamış. 28 ülke arasında Brezilya, ABD, Rusya, Ermenistan, Almanya, Zimbabve gibi ülkeler yer alıyor. ILO Madencilik uzmanı Martin Hahn, Türkiye’nin henüz onaylamadığı sözleşmeyle ilgili “Bu sözleşme madencilik sektörüne özgü önlemler içeriyor. Ve bu önlemlerin tamamı, madencilikte iş sağlığı ve güvenliği sonuçlarını düzeltmek için önemli bir çerçeve çiziyor” diyor.
TEK TEK ÖNLEMLER VAR
Türkiye’nin, 155 No’lu “İş Sağliği ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme”yi 2005 yılında, 187 No’lu “İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi”ni ise bu yılın başında imzaladığını dile getiren Hahn, “Bunlar iş sağlığı ve güvenliği açısından iki merkezi sözleşme ve ülke çapında iş sağlığı ve güvenliğinin gelişmesi açısından bir temel oluşturuyor. Türkiye’de madencilik sektörünün önemini göz önüne alırsak, Türkiye’nin 176 numaralı sözleşmeyi onaylaması bu sektördeki iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını daha odaklı şekilde ele almasını sağlar” diye ekliyor.
BİR ÇOK GİRİŞİM VAR
Türk-İş Eğitim Uzmanı Özcan Karabulut ise 176 numaralı ILO sözleşmesinin onaylanması için daha önce girişimleri olduğunu ancak sonuçsuz kaldığını anlatarak, şunları söylüyor: “176 no’lu sözleşme onaylanmadan, iç hukuka yansıtılmadan, bunun ruhuna uygun önlemler alınmadan, madenlerde yeterli önlemlerin alınmasının güç olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Bize göre özellikle madenlerde bu iş kazalarının önlenmesi için bu sözleşme onaylanmalı ve iç hukuka aktarılmalı. Bu sözleşme bir kanun gibi, ayrıntılı maddeleri var, madenlerde alınması gereken önlemleri tek tek sıralıyor. Madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliğini uluslararası alanda da güvence altına alıyor.”
İşverene yükümlülük
“Peki neden imzalanmıyor” diye sorduğumuz Özcan Karabulut, şunları söylüyor: “İşverene belli yükümlülükler getiriyor. İşverenler, iş sağlığı ve güvenliğine her zaman maliyet unsuru olarak bakar. Bu maliyetten kaçınmak için. Türkiye’de taşeronlaşmanın bütün iş kollarında yaygın olduğunu biliyoruz, maden ocaklarında da taşeron işçi var. Taşeron işçi uygulaması, sendikasız, örgütsüz, bir bakıma köle koşullarında çalışma anlamına geliyor. Taşeron işçiler, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı koşullarda çalışıyorlar. İş kazalarına, meslek hastalarına herkesten daha çok açıklar. Tabii ki 176 numaralı sözleşmenin onaylanması taşeronlaşma sorununu çözmez ancak onaylanırsa ileri bir adım atılmış olur. Dünyanın en iyi yönetmeliğini de çıkarsanız uygulama kısmı çok önemli. Denetimlerin etkin olması gerekiyor. İşverenin de bunları uygulması gerekiyor. İş sağlığı ve güvenliği herşeyden önce bir kültür meselesi; işverenin, işçinin sağlıklı çalışma ve yaşama hakkının bir insan hakkı olduğunun bilincinde olması gerekiyor. Bir Avrupa Birliği ülkesinde biz bu tür sorular sorduğumuz zaman işverenin uygulamaması gibi birşey söz konusu olamaz. Alınacak uzun bir mesafe var.”
İmzalayan ülkeler
Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lübnan, Fas, Lüksemburg, Norveç, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, Ukrayna, ABD, Zambiya, Zimbabve
Çin’i 5’e katladık
TÜRKİYE ölümle sonuçlanan maden kazalarında ilk sırada yer aldı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) 2010 yılında yayınladığı bir rapora göre dünyanın en büyük iki kömür üreticisi Çin ve ABD'de meydana gelen maden kazaları Türkiye'den çok daha düşük çıktı. Çin'de milyon ton başına düşen ölüm sayısı 1.27 iken, aynı oran Türkiye'de 5 kat (7.22) fazla oldu. 48 binden fazla işçinin çalıştığı maden sektöründe son 18 yılda meydana gelen kazalarda toplam 3 bin 98 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye’yi yasa boğan Soma’da ise 2013 yılında 5 binden fazla iş kazası meydana geldi.
Milyon ton taş başına düşen ölüm sayısı
Türkiye 7.10
Çin 4.08
ABD 0.03
48 bin 706
Türkiye’de madenlerde çalışan kayıtlı işçi sayısı.
429
Madenlerde çalıyan kadın işçi sayısı.
740
Türkiye’de kömür ve linyit çıkarılan kayıtlı işletme sayısı
43
Son üç yılda faaliyete geçen kömür ve linyit çıkartılan işletme sayısı.
%13.4
Toplam kazalarda maden kazalarının payı
3 bin 98
1995-2013 arası maden kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısı.
2 milyar ton
Türkiye’nin kömür rezervi.
ILO neler getiriyor?
-Yerin altındaki tüm kişilerin isimlerinin ve muhtemel konumlarının her zaman (yani gün boyunca) doğru şekilde bilinmesi için bir sistem kurulmalı
-Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı koşullarının sağlanması açısından, madenin gerekli elektrik, mekanik ve iletişim sistemini de kapsayan diğer ekipmanlarla inşa edilmesini sağlamalı
-Madenin, işçilerin tayin edilen işleri kendileri ile başkalarının güvenlik ve sağlıklarını tehlikeye atmayacak şekilde gerçekleştirmesine olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi ve çalışmasını sağlamalı
-Uygulanabilir durumlarda, yeraltındaki iş yerlerinin tümünden iki çıkış sağlanmalı, bu çıkışlar yüzeye ayrı ayrı çıkış noktalarından bağlanmalı
-İşçilerin maruz kalabileceği çeşitli tehlikelerin tespit edilebilmesi ve maruz kalınıyorsa bunun seviyesinin belirlenmesi için çalışma ortamının izlenme, değerlendirilme ve düzenli teftişi sağlanmalı
-Erişim izni verilen tüm yer altı çalışma mekanlarının yeterli havalandırması sağlanmalı
-Bir maden işletmesinin doğasına uygun şekilde, yangınların başlaması ve yayılması ile patlamaları önleyecek, tespit ve mücadele edecek tedbir ve önlemler alınmalı
-Bir yerde, işçi güvenliği ve sağlığına ciddi tehdit olması durumunda, operasyonların durdurulması ve işçilerin güvenli bir noktaya tahliye edilmesi garantiye alınmalı
-İşveren, her madende ayrı ayrı öngörülebilen tüm endüstriyel ve doğal afetler için acil müdahale planı hazırlamalı
-İşçilere, hem verilen iş, hem de güvenlik ve iş sağlığı konularında yeterli eğitim programları ve anlaşılabilir talimatlar sağlanmalı. Bu ücretsiz olmalı
-İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda
-İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu
-Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.