Philips, yüzde 20 büyüme planlıyor
1994 kriziyle `hatırı sayılır` bir küçülmeye giden Türk Philips, 6 yılda cirosunu 4`e katladı. Kuruluş, bu yıl geçtiğimiz yıla oranla yüzde 20`nin üzerinde bir büyüme planlıyor.
1994 kriziyle `hatırı sayılır` bir küçülmeye gittiklerini ve 2000 yılında 94`e göre cirolarını 4`e katladıklarını belirten Türk Philips Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Atok İlhan, 2001 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 20`nin üzerinde bir büyüme planladıklarını açıkladı.
2000 yılında serbest satılan bilgisayar monitörlerinde yüzde 40 pazar payı ile birinci sırada yer aldıklarını kaydeden İlhan, ikinci atılımlarının ise, yüksek spesifikasyonlu renkli televizyon grubunda yaptıklarını söyledi. Aydınlatmada hem ampul, hem de armatür grubunda atılım gerçekleştirdiklerini belirten İlhan, otomobil radyosu ve kişisel bakım ürünlerinde de büyüdüklerini ifade etti. Islak - kuru elektrik süpürgesi ve medikal sistemlerde de birinci sıraya oturduklarını kaydeden İlhan, TV üreticilerine satılan resim tüpü, özel çipler ve faksta ise ikinci olduklarını anlattı.
2001 bütçesini, yılın ilk üç dört ayının 2000`e nazaran daha düşük talep olacağını göz önünde bulundurarak yaptıklarını anlatan İlhan, 2000`in son döneminde gelen krizin kendiliğinden tokat olduğunu belirterek, `2001`de hükümetin alması gereken tedbirler sinsilesinden en önemlisi büyümeyi düşürmeden talebi frenlemek` dedi.
Yüksek teknolojiye ağırlık veriyor
Philips`de değişime dayalı bir üretim sistemi bulunduğunu kaydeden İlhan, üretim merkezlerinin pahalı ülkelerden ucuz ülkelere, yani Avrupa`dan, pazarı büyük olan Çin`e kaydığını ifade etti. Türkiye`de elektronik ürün pazarının ağırlığının hala normal teknolojide olduğuna dikkat çeken İlhan, Philips`in yüksek teknolojiye ağırlık verdiğini vurguladı.
Philips`in 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren, Orta Asya bölgesini Türk Philips`e bağladığını hatırlatan İhlan, Türkistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Gürcistan, Azerbeycan ve Ermenistan`ın kendi yönetimlerine girdiğini belirtti.
`Yabancı sermaye açık kapamaya gelmemeli`
Türkiye`de yabancı sermayenin, `Sıkışınca gelip, dış ticaret açığını kapatacak kaynak` olarak görüldüğünü öne süren İlhan, Türkiye`ye yabancı sermaye gelmesi için, rakip ülkelerin uygulamalarına benzeyen veya onlardan daha iyi şartlar sunan birçok olgunun birarada olması gerektiğini belirtti. Yüksek enflasyon ve yüksek faiz ortamına yabancı sermayenin gelmeyeceğini kaydeden İlhan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan`ın en fazla yabancı sermayeyi çeken ülkeler olduğuna değindi.
Yabancı sermayenin spekülatif amaçla borsaya gelip para getiren değil, iş kuran, adam istihdam eden, katma değer yaratan satış yapan, vergisini, katmadeğerini veren kuruluş olduğunu hatırlatan İlhan, `Yabancı sermayenin artık ülkesi de, rengi de yok. Siyasi istikrar, ekonomik istikrar, sağlanacak rekabetçi imkanlar olmalı. Yabancı sermaye açık kapamak için değil, Türkiye`de ortamın müsait olduğunu gördüğü için gelmeli. Yerli yatırımcının yatırım yapmadığı ortamda yabancı sermaye neden yatırım yapsın?` diye konuştu.