Nihai düşman
Colin Powell, önceki gün Saddam Hüseyin ile Usame Bin Ladin`in terörist örgütü El Kaide arasında `ilişkiler arıyoruz` dedi. Powell, şimdiye kadar, devlet bakanlığımız Ladin`in Afganistan`daki kuvvetleriyle Bağdat`taki acımıza kitlesel bir şekilde gülen Amerika - düşmanları arasında `net bir ilişki` bulamadı, diye devam etti.
Powell, Bin Ladin`e Irak`ın destek verdiği yönünde bir kanıt göstermek istemiyor, çünkü bu, Arap bölgesinde yıkıcı bir rüzgar estirecek. Bu, onun oluşturduğu diplomatik konsensus konvoyunu sınırlayabilir. Sonuçta bu konvoy Irak`a rağmen yoluna devam edecek.
Saklanan terörist ile iktidarda olan terörist arasındaki net ilişki, Irak`ın kuzeyindeki Saddam`ın vahşetinden ABD ve İngiltere hava kuvvetlerinin koruduğu Kürdistan`da bulunabilir.
Kürt kaynakları bana (ve dinleyen başka kişilere de), Iraklı diktatörün, kendilerine İslamın Askerleri diyen El Kaide`nin beşinci kolunun molla ve teröristlerini silahlandırdığını ve finanse ettiğini söylüyor. Bu örgütün amaçları şöyle: Kürdistanlı liderlere suikast yapmak, BM kuvvetlerine sabotaj düzenlemek ve bu bağımsız müslüman bölgesinde dini tutkuları kamçılamak. Bu, Saddam`ın kendi bakış açısına göre yaklaşık 10 yıldır bir sorun olan uçuşa yasak bölgeyi yeniden fethetme planının bir parçası.
Kürt direniş hareketinin önemli üyelerinden birinin Süleymaniye`den cep telefonuyla verdiği bilgiye göre, Saddam`ın gizli servisi tarafından, bu bölgeye Katyusha roketleriyle silahlandırılmış yaklaşık 400 `Arap Afgan` paralı asker sızdırıldı. Bu askerler şimdiden bir üst düzey Kürt yetkili ve Kuran`ı daha insani bir şekilde yorumlayan Müslüman din adamını öldürdü.
Saddam`ın buyruklarını yerine getiren fanatik müslümanlar tarafından yaratılan halihazırdaki doğrudan tehdit, bu bölgedeki kavgalı iki partiyi biraraya getiriyor. Bizim savaş uçaklarımız tarafından korunan yaklaşık 75 bin Kürt savaşçı uzun yıllardan bu yana birbirine düşman olan Mesut Barzani ile Celal Talabani tarafından yönetiliyor. Bu Kürtler Arap ya da Türk karşıtı teröristler değil. Onlar, kadınları ve modernliği küçük gören aşırı dinciler de değiller; aksine, Kuzey Irak`taki müslüman inancı hoşgörü taşıyor.
Kürtler, Bağdat`taki yurttaşlarından Saddam`ın güvenlik kuvvetlerinin olası bir saldırıyı dikkate alarak hızlı bir şekilde ofislerinden, görev mahallerinden çıktıkları yönünde raporlar alırken, Talabani ve Barzani da Saddam`ın beşinci kanat militanlarını saptıyor ve izole ediyor. Kürtler, Washington`dan aralarındaki Afgan teröristlere karşı hareket başlatılması için direktif bekliyorlar ve sabırsız bir şekilde Bağdat`a yapılacak ortak bir ani saldırıya katılmayı bekliyorlar.
Bu durum bizi Başkan Bush`un savaş konseyinin tartışmakta olduğu stratejik karara getiriyor.
Katastrofik malubiyetimize tam anlamıyla çok yönlü bir cevap verebiliyor muyuz? Bu ancak şöyle olabilir: Suudi ve Mısırlı hükümdarlardan istihbarat almaya çalışmak, önemli BM kararlarını görüşmek, intihar eylemcilerinin verdiği zararı sınırlandırmak için çalışmalar ve Bin Ladin`in Afganistan`daki `üs`lerine, dünyanın her yerinde yıllarca züren polis işbirliğiyle devam edecek bir aşamalı hava ve kara saldırısına başlamak. Böylece gelecekte gerçekleşmesi muhtemel terörist saldırılarla da savaşılmış olacak.
Ya da Bir terörist ülkenin kimyasal veya nükleer saldırı gerçekleştirme tehlikesinin büyüklüğünü saptayabiliyor muyuz ve bu ay içinde gerçekleştirilen saldırıya anlamsız bir misilleme gerçekleştirilirse, bu durumu daha kötü hale getirmeyecek mi?
Süper gücümüzün böyle kullanılması belki `tek başına kalma`mızı beraberinde getirmeyecek; iç ayaklanmadan endişe etmeyen uygurlaşmış ülkeler vadandaşlarına yönelik tehlikeyi anlayacak ve bizim tarafımızda yer alacaktır.
İntihar eylemcileri, birlerce insanla birlikte ölebileceklerini gösterdiler ve şimdi komando ve bombacılarımız -belki Afganlar, Türkler ve Kürtlerden oluşan bir müslüman tugayıyla birlikte- onların merkezlerine girecek, kamplarını yok edecek ve mağaralarını bombalayacak. Ama Iraklı bilim adamları şu anda gizli biyolojik laboratuvarlarda ve yeraltındaki nükleer merkezlerde ateşli bir şekilde çalışıyor ve engellenmezlerse, nefretle hareket eden, iktidar delisi Saddam milyonları öldürebilecek bir güce ulaşacak. Bu kapasite onu kutu içine alınmış bir zorbadan dizginsiz bir dünya gücüne dönüştürebilir.
Powell, Başkan Bush`un `Saddam`ın sonraki aşamalarda ne yapabileceği üzerine çalışmadığını` söylediğinde problem yaşanıyor. Terörizmin patronlarının patronunu alaşağı etmek için çalışmanın tam zamanı. `İlerde` çok geç kalınmış olabilir.