Kanada`daki G-20 Toplantısı Sona Erdi
MONTREAL (A.A) - 26.10.2000 - Berrak Kılıçoğlu - Sanayileşmiş ülkeler grubu G-7 üyeleri ve Türkiye`nin de yer aldığı bazı önemli yükselen pazarların dahil olduğu ``G-20`` oluşumunun bakanlar düzeyindeki ikinci toplantısı, dün, Kanada`nın Montreal kentinde sona erdi. Türkiye`yi Maliye Bakanı Sümer Oral, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ve beraberindeki heyetin temsil ettiği toplantıda, Kanada Maliye Bakanı Paul Martin başkanlığında yapılan oturumdan sonra 9 maddeli kapanış bildirisi yayımlandı. Toplantıda, üzerinde anlaşma sağlanan konular şöyle sıralanıyor: -Uluslararası mali sistemin istikrarı ve sağlamlığı için mali kurumların etkinliğini arttırmak, bu kurumların faaliyetlerini ve karar süreçlerini şeffaflaştırmak ve aralarında en iyi şekilde işbirliğinin sağlanması, Ülkelerin mali krizlere karşı hassasiyetini azaltmaya yönelik uluslararası boyutta siyasi açıdan sağlanan ve kur oranlarına uygun mekanizmalar, ihtiyatlı yatırım idaresi, özel sektörün krizleri önleme ve gerekli olduğu takdirde çözüm sürecine katılımı, şeffaflık, bilgi iletişimi, pazarların bütünlüğü ve mali sektörle ilgili politikalar gibi kilit konularda uluslararası normlar ve yasaların onaylanmasını öngören uzlaşmaya sadık kalınması, -Küreselleşme olarak adlandırılan mali sektörde bütünleşme çabalarını arttırma, yükselen pazarların, uluslararası mali topluluğun stratejik tavsiyelerine ve teknik yardımına güvenmesi gerektiği, -Ağır borç yükü altındaki ülkelerin dünya ekonomisi ile bütünleşmesine yönelik şartların sağlanması. Bu çerçevede, ikili ve çok taraflı alacaklıların borç yükü altındaki fakir ülkelere yardım sürecine katılması.
YOLSUZLUK, KARA PARA AKLAMA VE VERGİ KAÇIRMA;
Yolsuzluk, kara para aklama ya da vergi kaçırma gibi mali suistimallerle mücadele çabalarını arttırma, Bu arada yolsuzlukların uluslararası mali sistemin bütünlüğü ve inanılırlığına zarar verdiğine dikkat çekildi. Bu durumun, önemli makroekonomik bozulmalara neden olduğu gibi ulusal mali sektör için de tehlike oluşturduğu vurgulandı. Pazarın bütünlüğünün, mali istikrar için önemli, öncelikli şart olduğu kaydedildi. -Çevre ve tarım araştırmaları, salgın hastalıklar gibi alanlarda, sınırları aşan ve somut tedbirler alınmasını gerektiren acil ihtiyaçları karşılamak için dünya çapında yardımların arttırılmasına yönelik uluslararası çabalara katkı sağlanması. -Dünya Ticaret Örgütü tarafından yapılan, çok taraflı ticari ilişkilerin serbest hale getirilmesine destek veren uzlaşma ortamının sağlanmasına yönelik ticari kuralların güclendirilmesi çalışmalarının desteklenmesi. -Liberalleşme sürecinin yürürlükte olduğu toplumlarda en hassas durumdaki gruplara yönelik sosyal güvence tedbirlerinin daha etkili hale getirilmesi. -Anılan konularda daha önce alınan kararların denetlenmesi.
EK BİLDİRİ;
Bu arada, kapanış bildirisinin 2`nci maddesine açıklık getirmek amacıyla ek bildiri yayınlandı. Mali krizlere karşı hassasiyetin giderilmesi konusunda kapanış bildirisinde yer alan ilave bölümde, ``kur oranları mekanizmaları, ihtiyatlı borç yönetimi, özel sektörün krizlerin önlenmesine ve giderilmesine katkıları, uluslararası normlar ve kodlar (tüzükler)`` alt başlıkları değerlendirildi. Buna göre, kur oranları rejiminin seçiminde uygun makroekonomik siyasetlere ve sağlıklı mali kurumlara dayanılması gerektiği ifade edildi. Kur oranlarında görülen krizler sadece krizin meydana geldiği ülkeyi değil, uluslararası toplumun diğer üyelerine de sıçradığı hatırlatıldı. Geçmiş yıllarda edinilen tecrübelere göre, makroekonomik siyasetlere cevap vermeyen kur oranı rejimi benimseyen ülkelerin daha fazla mali kriz riskiyle karşı karşıya oldukları kaydedildi. Bu anlamda IMF`nin ülkelere yardım ve danışmanlık etmede kilit rol üstlendiği vurgulandı.
İHTİYATLI BORÇ YÖNETİMİ;
İhtiyatlı Borç Yönetimi başlıklı ikinci alt başlıkta, ülkelerin mali krizler karşısındaki hassasiyetini azaltmaya yönelik küresel stratejik borç yönetimine değinilirken, bunun, kamu sektörünün taahhütlerinin etkili idaresi, özel sektörün dış mali durumunun incelenmesi ve mali sektörün gözlenmesi ve düzenlemelerde açıklık ve etkili mekanizmalarının yürürlüğe konmasına bağlı olduğu kaydedildi. Kamu sektörüyle ilgili taahhütlerin etkili idaresinin finansman maliyetlerinin en aza indirilmesi ile nakit riskinin büyümesi arasında denge gerekliliğini ortaya koyduğu teyid edildi. Borçların ihtiyatlı idaresi özel sektör (bankalar ve diğer mali kurumlar) içinde önem taşıyor.
Diğer alt başlıkta ise özel sektörün krizlerin önlenmesine ve giderilmesine katkısına değinildi. Son 10 yılda yükselen pazarlara yönelik sermaye akımının önemli ölçüde arttığı gözlemlendi. Bu durum yeryüzünde yüz milyonlarca insanın yaşam standardının hızla değişmesine neden oldu; aynı zamanda da bazı önemli krizlerin yaşandığı hatırlatıldı. Özel sektörün borçluların ve alacaklıların yararına, mali pazarların istikrarlı ve etkili büyüme eğilimine girmesine katkıda bulunacağı konusunda ortak görüş sağlandı. Alacaklı ve borçlu arasında iletişimi düzenlemeye yönelik mekanizmaların teşvik edilmesi gerektiği kaydedildi. Öte yandan, normlar (standartlar) ve yasalarla ilgili alt başlıkta özellikle, hükümetlerin önemli konularda ilkeler belirlemesinin teşvik edilmesi, IMF`nin diğer uluslararası kurumlarla işbirliği yaparak bu konularda tek kontrol mekanizması olması gerektiği vurgulandı.