Gelişmekte Olan Piyasalarda Sert İniş
Birçok diğer gelişmekte olan ülke Arjantin ekonomisi üç dış unsurdan da etkileniyor: Asya krizinden sonraki dönemde başlayan, petrol dışı mal fiyatlarındaki düşüş; Brezilya ve Avrupa Birliği para birimlerinde görülen önemli kayıplar; ve ABD`nin para politikalarını sıkılaştırması.
Geçen yılın ortalarına kadar, dünya ekonomisindeki en büyük risk, ABD`nin sert bir iniş yaşayacağıydı. Geçenlerde, büyüme, enflasyon ve borsa değerlendirmelerindeki para politikaları bu riskten kaçınıldığına ilişkin görüşün ağırlık kazanmasını sağladı. Eğer bu durum endüstrileşmiş ülkeler açısından doğruysa, gelişmekte olan ülkeler açısından doğru değil. ABD ekonomisinin soğuması, risk almayı olumsuz etkiledi ve ABD yatırım - altı şirket bono derecelendirmelerinde ve AAA ABD Hazine bonolarında açıkça görülüyor.
Spread 1998 yılında gerçekleşen Rusya`daki krizden önceki 140 puandan yine o kriz sırasında 300 puana yükseldi. Bu yıl Nasdaq`daki satış furyası sırasında yine sıçradı, ve geçenlerde en yüksek noktası olan 364 puana tırmandı. Bu keskin tırmanış, riskten kaçınma durumuna işaret ediyor, zira aynı riskle aynı araç şimdi, en yüksek dereceden bonolar için daha yüksek premyum anlamına geliyor.
Aynı zamanda, bu araçların nakit akışı durumu da kuruyor. ABD`deki toplam BB şirket bonoları 1999`daki aylık 7.5 milyar dolar düzeyinden geçen ay 2.5 milyar dolara indi. Gelişmekte olan piyasalar, bir yandan risk almama eğilimindeki, öte yandan nakit para akışı sorununa neden olan bu artıştan dolayı bir hayli sancı çekti. Piyasada nakit para akışının durması çok daha büyük bir çalkantıya ve sonuçta daha yüksek riskler anlamına geliyor. Dolayısıyla, yatırımcıların daha yüksek gelirlere gereksinimi olacak. Birçok diğer gelişmekte olan ülke gibi Arjantin`de bu durumdan dolayı sancılı. Daha ötede Arjantin ekonomisi üç dış unsurdan da etkileniyor: Asya krizinden sonraki dönemde başlayan, petrol dışı mal fiyatlarındaki düşüş; Brezilya ve Avrupa Birliği para birimlerinde görülen önemli düşüşler; ve ABD`nin para politikalarını sıkılaştırması.
En az iki yerel sorun da bu duruma katkıda bulundu. Birincisi, emek piyasalarında esneklik eksiği. Bu şokların çoğuna uyum sağlamaya çalışmak sonucunda işsizlik ve bunun getirdiği sosyal ve siyasal maliyet arttı. İkinci sorun daha politik. Arjantin`de siyasal yelpazedeki görüşleri yansıtan bir koalisyon hükümeti var. Geçenlerde, koalisyonun ikinci partisi üyesi olan başkan yardımcısı istifa etti ve hükümeti içindeki ayrılıklar ortaya döküldü. Ancak, Arjantin derin yapısal değişiklikler gerçekleştirdi. Bunların içinde fiyat ve para biriminde istikrar sağlayan bir para sistemi; ekonominin ticarete hem mallar, hizmetler ve hem de sermaye bakımlarından açılması; özelleştirme ve denetimlere son vermek yoluyla serbestleşme; finansal sektörün olduğu gibi reforma tabi tutulması; çalış ve öde sisteminden tam sermayeli bir sosyal güvenlik sistemine geçiş; ve daha güçlü mali kurumlar kurarak makroekonomik siyasetlerin sürekliliğinin sağlanması.
Bu değişiklikler Arjantin`in çok önemli gerçek şoklardan kaçınabilmesine olanak sağladı. Ancak ekonomik finansal şoklara hala açık. Hükümet içerinden değil dışarıdan borç alma stratejisi uyguladı, böylece özel ellerdeki yerel yatırımların fırsatlarını harcamadı, ve bu da dış yatırım borçlarının artması anlamına geldi. Bu nedenle spreadlerde geçenlerde görülen artış böyle olumsuz bir etki yapabildi. Genel anlamda gelişmekte olan piyasalarda ülke borcu spread, benzer ABD şirket bonolarına kıyasla daha yüksek, zira bunlar değişik bir yasal çerçeveye sahip.
Buna rağmen, bu spreadlerin nasıl hareket ettiğini görmek ilginç. 1993 yılında Arjantin, ABD hazinelerine kıyasla 300 ve ABD BB şirket bonolarına kıyasla 150 temel puan spread`e sahipti. Bugün ABD BB`lerde aynı spread ile, Arjantin ABD Hazinesi önünde sadece 550 - 600 temel puan spread öngörebilir. Aradaki fark, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla`nın yüzde 45`i anlamına gelen toplam kamu borcu üzerinden, GSYİH`nın yüzde 1.5`u Bu durum IMF gibi uluslar arası finans kuruluşları açısından iki ana sorun anlamına geliyor.
Birincisi risk almama durumuna neyin neden olduğu ve nakit para akışındaki azalma. İkincisi bu trendleri hafifletecek önlemler önerme - özelikle, iflas değil de nakit akışı sorunu yaşayan ülkelerde. Bu noktada yaratıcı düşünmek gerekecek. Bir yaklaşım şu olabilir: IMF`nin Şartlı Kredi`lerinin kavramını genişletmek ve, sadece belli bir ülkedeki kriz çerçevesinde değil, burada tartışıldığı şekliyle olmak üzere, genel bir şokta etkilenme durumunu da içermesine izin vermek.
Bunun avantajı nakit sorununun doğasını güçle bir biçimde önlemek olabilir. Bu arada, IFI, risklerden kaçınma ve nakit akışı sorunları gibi dış şoklar gibi çok önemli şoklardan sancı çeken ülkelere yardım etmek için gerekeni yapmalı. (FİNANSAL FORUM - FİNANCİAL TİMES)