Factoring Ve Leasingde Yeni Düzenleme Kapıda
Mali sektörün tümünü içine alacak bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle üst kurulun, Mali Sektör Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu adını alması bekleniyor. Kurulun başkanı büyük ihtimalle yine Temizel olacak.
Türkiye ekonomisinin gündeminden bir türlü düşmeyen bankacılık sektöründeki olaylarEgebank’ın patronu Murat Demirel’in tutuklanması ve Etibank ile Bank Kapital’in de fona devredilmesiyle yeni bir boyut kazandı. Mali sektörde yeniden yapılanmanın şart olduğu artık her kesim tarafından kabul ediliyor. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu’nun faaliyete geçmesi ve başına da dürüstlüğünden ve bilgisinden şüphe edilmeyen Zekeriya Temizel’in gelmesi bankacılık sektörüne dair olumlu bir havanın doğmasına neden oldu. Ancak, mali sektörün bankacılık dışındaki dallarında da yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu net bir şekilde ortaya çıktı.
Bu ihtiyacın daha yüksek sesle ifade edilmesine Egebank’ın eski patronu Murat Demirel’in bankanın iştiraki olan Ege Leasing aracılığıyla başka bir şirketine 9 trilyon lira aktardığının ortaya çıkması neden oldu. Leasing ve factoring şirketlerinin de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu gibi bir kurum tarafından denetlenmesi gerektiği konuşuluyor. Özellikle Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yetkililerinin de konuyla ilgili ısrarları sonucu büyük bir olasılıkla bu yılın sonunda bütün mali sektör bir çatı altında toplanacak. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu ise Mali Sektör Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu adını alacak. Kurumun başkanının ise yine Zekeriya Temizel olması bekleniyor.
Murat Demirel’in leasing şirketini hortumlaması özetle şöyle gelişti: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun, 22 Aralık 1999 tarihinde Egebank’a el koymasıyla birlikte yüzde 65’ine sahip olduğu Ege Leasing’in çoğunluk hissesi de bankaya geçti. Fakat, Murat Demirel, Ufuk Konca, Şaban Ayhan Tatlıgil, Yelda Ilgaz ve Emine Mehtap Ceylan’dan oluşan Ege Leasing Yönetim Kurulu Üyeleri olağanüstü genel kurul yapmamakta direndi. Bu sebeple idari girişimlere başlayan ancak başarılı olmayan Egebank’ın yeni yönetimi 16 Haziran 2000 tarihinde mahkemeye başvurdu. Banka mahkemeden 11 Temmuz tarihinde olağanüstü genel kurul toplama yetkisi aldı. 7 Ağustos tarihinde de toplandı ve Murat Demirel’den yönetim kurulunu devraldı. Yönetimi devralan Ege Leasing’in yeni yönetim kurulu üyeleri araştırmalarına başladı. Yapılan araştırmalar sonucunda çok ilginç belgeler ele geçirildi. Murat Demirel ve Egebank’ın üst düzey yöneticilerinin leasing müşterilerinin çek ve senetleriyle Kocaeli’nde bir arsası dışında varlığı olmayan Demport Liman İşletmeciliği adlı bir şirketin yüzde 70 hissesini çok yüksek fiyatla satın aldıkları ortaya çıktı.
Murat Demirel’in sahip olduğu Ege Finans Holding’e ait Demport’un yüzde 70’inin yani 70 bin adet hissenin tam 9,1 trilyona Ege Leasing’e banka fona devredildikten yaklaşık üç ay sonra 8 Mart 2000 tarihinde satıldığı anlaşıldı. Paranın 547 milyarını müşteri çek ve senetleriyle 3 trilyon 128 milyar lirasını da nakit olarak ödeyen Ege Leasing’den Ege Finans Holding’e toplam 3 trilyon 676 milyar lira peşin ödeme yapıldığı öğrenildi. Toplam 9 trilyon 61,3 milyar liraya devredilen hisseler böylece nominal değerinin 12 bin 600 kat fazlasına satılmış oldu. Dava dilekçesinde, yapılan kötü niyete dayandığı ve muvazaalı yani danışıklı olduğunu iddia eden banka, Demirel’in şirketine aktarılan paranın iadesini müşterilerin çek ve senetlerine de ihtiyati tedbir konulmasını istedi. (Milliyet-4 Kasım 2000)
Bütün bu gelişmelerle birlikte leasing ve factoring şirketlerinin de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu tarafından denetlenmesi ve kurumun adının da Mali Sektör Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu olarak değiştirilmesi gündeme geldi. Peki daha önce bu iki sektör nasıl denetleniyordu? Leasing ve factoringşirketleri şu anki mevzuata göre Hazine ve Merkez Bankası olmak üzere iki kurum tarafından denetleniyor. Şirketler kendileri hakkında üç ayda bir rapor hazırlıyorlar ve bu raporları Hazine’ye bildiriyorlar. Ancak ekonomi çevreleri bu şirketlerin denetlenmesinde Hazine ve Merkez Bankası’nın yeterli olmadığını düşünüyor. Özellikle Hazine’nin yetişmiş eleman sayısının yeterli olmaması şirketlerin denetimi konusunda en büyük engellerden birisini oluşturuyor.
İktisat Leasing Genel Müdür Yardımcısı Arzu Göker, kendilerinin İktisat Leasing olarak Hazine ve Merkez Bankası tarafından denetlendiklerini ayrıca halka açık bir şirket olmaları sebebiyle Sermaye Piyasası Kurulu tarafından da denetlendiklerini belirtiyor. Göker’e göre leasing şirketlerinin bankacılık gibi çok çeşitli versiyonları olmaması sebebiyle aslında böyle bir kuruma ihtiyaç yok.
Gisad Factoring Genel Müdürü Niso Geron, factoring şirketlerinin de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu’na bağlanmasıyla çok önemli bir adımın atılacağını düşünüyor. Yaşanan son olaylardan sonra böyle bir durumun gündeme gelmesi oldukça iyi olduğunu belirten Geron,“Ayrıca biz KHK ile yönetiliyoruz. Bu sebeple herhangi bir mahkemelik olayda bizim hakkımızı savunmamız oldukça zor oluyor. Bu kuruma bağlanırsak bu tip sorunlarımız da çözülebilir” diyor.
Doğuş Factoring Genel Müdürü Nezih Tokat, factoring şirketlerinin denetlenmesinde yaşanan sorunların mali sektörün bir çatı altında toplanmasıyla giderileceğini düşünüyor. Factoring şirketi olarak kendilerine tefeci olarak bakıldığını söyleyen Tokat, bankaların haklarından kendilerinin de yararlanması gerektiğini ve bunun da bütün mali sektörün bir çatı altında toplanmasıyla ancak gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Tokat, “Örneğin böyle bir kuruma bağlanmakla birlikte bizlerde bankalararası piyasalardan karımızın belirli miktarı kadar borç alabiliriz” diyor.
Factoring şirketlerinin de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu’na bağlanmasının çok yerinde bir davranış olacağını söyleyen Factoring Derneği Genel Sekreteri Erdinç Özselçuk, “Böylece bizler de işlerimizi çok daha rahatlıkla yürütebileceğiz” diyor. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yetkililerinin de mali sektörün böyle bir kuruma bağlanarak, denetlenmesini istediğini hatırlatan Özselçuk, “Büyük bir olasılıkla bu yılın sonuna doğru konuyla ilgili bütün işlemler tamamlanmış olacak. Böylece bizim işlerimiz de kolaylaşmış olacak. Factoring şirketleri şu an için Hazine tarafından denetleniyor. Ama Hazine işlerin yürütülmesi için eleman sayısı açısından oldukça yetersiz kalıyor. Zaten Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel’de bütün mali sektörün bu kuruma bağlanması gerektiğini düşünüyor. Özselçuk, “Ayrıca biz factoring şirketleri olarak KHK ile yönetiliyoruz. Bu kuruma bağlanırsak bizim de bankacılık kanunu gibi kanunlarımız olabilir” diyor.
Bankacılık sektöründe yapılan düzenlemelerin sektöre olumlu yansımasının görüldüğünü belirten Kentbank Genel Müdürü Veysel Bilen, bir banka zora girdiğinde iştiraki kuruluşların da zora girdiğini hatırlatarak, “Bu konuda yakın zamanda gelişmelerin olmasını bekliyoruz. Mali sektörün bir çatı altında toplanmasının olumlu yansımaları görülecektir. Böyle bir düzenlemeye sektör ihtiyaç duyuyor” diye konuşuyor.
Neler değişecek?
• Bütün mali sektör bir çatı altında toplanacak.
• Factoring şirketlerinin kalitesi artacak.
• Factoring ve leasing şirketleri bankacılık sektörü kategorisine girecek.
• Şirketler yerlerinden denetlenebilecek.
• Factoring şirketlerinin bir yasası olacak.
• Şirketlerin mahkemelerde kendilerini savunması çok daha kolaylaşacak.
• Hangi yöneticinin hangi dönemde ne yaptığı anlaşılacak.
• Fona devredilen bir bankanın iştiraki olan leasing ve factoring şirketleri hakkındaki işlemler çok büyük rahatlıkla kontrol altına alınabilecek.
Neler dediler?
‘Sektöre saygınlık kazandırır’
Bankaların Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu’na bağlanması ile birlikte finans sektöründe sadece iki kurum açıkta kaldı.Factoring şirketleri Hazine’ye bağlı. Fakat Hazine kontrol edemiyor. Dolayısıyla factoring sektörünün bir üst kurula ihtiyacı var. Biz sektörümüzün bu üst kurul tarafından denetlenmesinden mutluluk duyarız. Böylece birer tefeci gözüyle bakılan factoring şirketleri de saygınlık kazanmış olur. Factoring şirketlerinin de kalitesi artar. Ayrıca bankaların kazandığı hakları biz de kazanabiliriz. Örneğin böyle bir kuruma bağlanmakla birlikte bizlerde bankalararası piyasalardan karımızın belirli miktarı kadar borç alabiliriz.
Doğuş Factoring Genel Müdürü Nezih Tokat
‘Hazine yetersiz’
Bence factoring şirketlerinin de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu’na bağlanması çok yerinde bir davranış olur. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yetkilileri de bütün mali sektörün böyle bir kuruma bağlanmasını ve bu kurum tarafından denetlenmesini istiyor. Büyük bir olasılıkla bu yılın sonuna doğru konuyla ilgili bütün işlemler tamamlanmış olacak. Böylece bizim işlerimizde kolaylaşmış olacak. Factoring şirketleri şu an için Hazine tarafından denetleniyor. Ama Hazine işlerin yürütülmesi için eleman sayısı açısından oldukça yetersiz kalıyor. Zaten Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel de bütün mali sektörün bu kuruma bağlanması gerektiğini düşünüyor. Ayrıca biz factoring şirketleri olarak KHK ile yönetiliyoruz. Bu kuruma bağlanırsak bizim de bankacılık kanunu gibi kanunlarımız olabilir.
Factoring Derneği Genel Sekreteri Erdinç Özselçuk
‘Mahkemelerde kendimizi savunamıyoruz’
Böyle bir kurum tarafından denetlenmek bizim açımızdan çok faydalı olacaktır. Factoring şirketleri olarak bizi üç ayda bir Hazine denetliyordu. Fakat biz Hazine tarafından denetlenirken bizim şirketimiz hakkında hazırladığımız raporlarlar baz alınıyordu. Yetkililerin bizi gelip yerimizde denetlemesi imkansız. Yaşanan son olaylardan sonra böyle bir durumun gündeme gelmesi oldukça iyi oldu. Ayrıca biz KHK yönetiliyoruz. Bu sebeple herhangi bir mahkemelik olayda bizim hakkımızı savunmamız oldukça zor oluyor. Bu kuruma bağlanırsak bu tip sorunlarımız da çözülebilir.
Gisad Factoring Genel Müdürü Niso Geron
‘Yeni düzenlemeye gerek yok’
Leasing şirketleri zaten Hazine ve Merkez Bankası tarafından denetleniyordu. Biz İktisat Leasing olarak halka açık bir şirket olduğumuz için Sermaye Piyasası Kurulu tarafından da denetleniyoruz. Aslında ben bizim leasing sektörünün tamamen kontrol altında olduğunu ve bir başka kurum tarafından daha denetlenmemizin gerekmediğini düşünüyorum. Bu bize ek bir külfet olabilir. Ayrıca leasing sektörü yapısı gereği bankacılık gibi çok çeşitli versiyonlara sahip değil.(E.P.TREND)