Factoring Büyüyor Ama Sorunlarıyla
Yaklaşık 12 yıllık geçmişi olan factoring sektörü birçok probleme karşın, büyümeye devam ediyor. Tefecilerle karıştırılmanın sancısını yaşayan sektörün en büyük problemi halen bir yasanın olmamasından kaynaklanıyor.
Factoring sektörü Türkiye’de yaklaşık 12 yıldan beri faaliyet gösteriyor. Ama birçok sanayi veya ticaretle uğraşan işadamı daha hala factoring sektörünün nimetlerinden yararlanmıyor. 1998 yılında yaşanan krizle birlikte sektörün ticari hayatta ne kadar önemli bir yere sahip olduğu anlaşıldı. Fakat sektörün hala kendine ait bir yasası yok. Ama yine de sektör umudunu koruyor.
TEB Factoring Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Uçar, factoring şirketlerininTürkiye’de yaklaşık olarak 12 yıldan beri faaliyet göstermesine karşın, bu 12 yıl içinde sektörün ve sektörün sunduğu ürünlerin tanıtımının yeterince yapılmadığını düşünüyor. Ancak elbette gelinen noktada, 1999 yılında 5,2 milyar dolarlık işlem hacmi olduğunu belirten Uçar,“Piyasaların içinde olan ve her türlü finansal enstrümanı profesyonelce kullanan finansman yöneticileri factoringi zaman zaman bankalara alternatif, zaman zaman da factoringin gerçek fonksiyonlarının farkına vararak kullanıyorlar” diyor. Piyasada yoğun bir rekabet olduğunu belirten Uçar, şöyle konuşuyor:
“Ancak halen factoringin tüm ürünlerini sunabilen şirketler çok sayıda değil. Ayrıca sektör diğer finansal sektörler gibi çok zorlu bir yıl geçirdiği için kar marjları daraldı. Sadece finansman hizmeti sağlayan factoring şirketleri için de daha zor bir yıl oldu. Factoring sektörünün durumunu yıl sonu ciroları ve karlılıkları ile hepimiz kısa sürede göreceğiz. Altyapısı hazır ve elemanları eğitimli olan çok az factoring firması bu yılı başarılı bitireceklerdir. Faiz oranlarının düştüğü tek haneli enflasyon rakamlarının hedeflendiği bir piyasa ortamında factoring şirketlerinin bugün sundukları hizmet seçenekleri ile var olmaya devam edemeyecekleri ve factoringi artık gerçek fonksiyonları ile de uygulamak zorunda oldukları bir gerçek”.
Factoring sektörünün sorunlarınıyıllardır sürekli konuşulan ve sürekli geliştirilmeye çalışılan bir konu olduğunu söyleyen Uçar, “Elbette herkesin bildiği gibi bir takım sorunlar ve eksikler var. Factoring şirketlerinin bankalar kanunu gibi bir finansal kiralama kanunu yok” diyor. Factoring şirketlerinin yasal çerçeve olarak halihazırda, Borçlar Kanunu’nun temlike ilişkin 162 ve 172’inci madde hükümleri ile, Ödünç Para Verme İşleri Hakkında 30,9,1983 tarihli ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 545 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 13’üncü maddesi hükümlerine göre Hazine Müsteşarlığı’nca hazırlanmış ‘Factoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik’ hükümleri ve Genel Vergi ve Ticaret Yasaları çerçevesinde hizmet vermeye çalıştığını belirten Uçar, ancak factoring sadece ödünç para vermekten ibaret bir finansman türü veya aracı olmadığını, dolayısıyla ayrı bir yasal düzenleme ile factoring tam bir yasal çerçeveye oturtulması gerektiğini söylüyor. Uçar, factoringin fonksiyonlarını tam olarak icra edebilmesi için gerekli olan başlıca yasal düzenlemelerden birinin de, faturanın kıymetli evrak olarak kabul edilmesi için kanuni düzenleme gerekliliği olarak belirtiyor. Sektörün diğer bir problemi de factoring şirketlerinden alınan damga vergisi problemi. Damga Vergisi Kanunu’ndan factoring şirketlerinin dışında diğer sektörlerin de şikayetçi olduğunu söyleyen Uçar, bu problemden devletin de rahatsız olduğunu savunuyor.
Factoring şirketleri kullandıkları ön ödeme ve yaptıkları hizmet karşılığında elde ettikleri faiz ve komisyon03.05.1991 tarihli bir müktezasına dayandırılıyor. Bu konunun da düzenlenecek bir Factoring Kanunu’nda açıkça yer alması gerekiyor. TEB Factoring Genel Müdür YardımcısıSüleyman Uçar, factoring şirketleri için Hazine Müsteşarlığı’nca belirlenmiş bir hesap düzeni olmasına rağmen sektörde bu konuda tekdüzeliğin olmadığını, Maliye Bakanlığı THP gibi factoring şirketlerinin de tek düzen bir hesap planının olması ve bunun zorunlu olması, raporlama standartlarının sağlanması gerektiğini belirtiyor. Uçar sözlerine şöyle devam ediyor:
“Temlik aldığınız alacaklarla ilgili satıcıya ön finansman sağlarsınız. Bu da belirlenen limitler dahilinde olur. Limit belirleme sürecimiz birkaç aşama ile gerçekleşir. Pazarlama ve kredi departmanlarının bilgi alma süreci ve istihbarat çalışmasından sonra Kredi Komitesi’ne gelen firmalarla komite kararı olumlu olursa, burada belirlenen limitler dahilinde çalışmaya başlanılır. Dikkat ettiğimiz hususlar firmanınbilançolarının düzgünlüğü, aktifyapısı, bağlı olduğu grup veya sermaye yapısı, güvenilirliği ve temlik edilecek alacaklarının kalitesinin ve ödenebilirliğinin araştırılması gibi çok çeşitli ve her finansman sağlayan kuruluşun dikkat ettiği kriterlerdir”.
Uçar, sektörün geleceğini iki türlü düşünülebileceğini söylüyor. Birincisi sürecin farkında olanlar ve var olacak olanlar, diğeri de yeni gelişmelere ve sürece ayak uyduramamış olanlar. Uçar, “Factoring artık tüm ürünleriyle var olmak zorundadır. Bu konularda gerekli çalışma ve altyapıyı hazırlamış olan şirketleri daha verimli bir gelecek bekliyor. Çünkü factoring halen çok bilinmeyen birçok şirkete ulaştırılması gereken ve anlatılması gereken bir finansal üründür. Türkiye’deki dünya standartlarına uygun yeni uygulamaları ile de gelecekte de daima var olan bir finansal ürün olacaktır” diyor.
HALA EMEKLEME
AŞAMASINDAYIZ
GisadFactoring Genel Müdür Yardımcısı Hakan Çerçel, Türkiye’de factoring sektörünün ilk uygulama zamanı ile bugünü karşılaştırdığımızda pozitif yönde ciddi anlamda gelişme ve değişme olduğunu gözlemlemekle beraber Türkiye’de factoringin halihazırda emekleme aşamasında olduğunu belirtiyor.
Böyle bir kanıya varmak için Türkiye’de ticaretin içindeki firmaların ne kadarının factoringi tanıdığına bakmanın yeterli olabileceğini belirten Çerçel,Türkiye’de factoring kanunu olmaması, piyasada 100’ün üzerinde factoring şirketi olarak işlem yapan firmanın bulunması, factoring konusunda yetişmiş personelin yetersizliği, piyasada yer alan factoring şirketlerinin büyük bölümünün Türkiye’deki factoring derneğine dahi üye olmamış ve buna bağlı standardizasyonunun asgari müşterek olarak bile sağlanmamış olmasının Türkiye’de factoringin yeterince tanınmamasına neden olduğunu düşünüyor. Çerçel, “Her yönüyle yeterince tanınmayan bir ürünün ise gelişimi son derece güç oluyor. Factoring şirketlerinin sayısı artıkça standart bir ürünü standart dışı işlemler ile uygulayan şirketler varoldukça factoring şirketleri ile kalite arasında bir orantıdan söz etmek mümkün değil” diyor.
Her factoring şirketinin öncelikle kendi içinde kaliteye önem vermesi ve kendi şirketindeki işlem kalitesinin artmasının factoring sektörüne hizmet edeceğini düşünmesi gerektiğini savunan Çerçel, kendilerinin factoring sektörüne Gisad Factoring A.Ş., olarak 1999 yılında katıldıklarını ve factoring tecrübelisi bir kadro oluşturmak suretiyle sektörde doğru, kaliteli bir şirket olarak hizmet vermeyi amaç edindiklerini söylüyor.Çerçel, “Uzun yıllardır factoring sektörünün içinde olmanın verdiği tecrübe ile çok iyi biliyoruz ki, eğer factoring firmalara çok iyi ve tam anlamıyla açık bir şekilde anlatılırsa, bir gün firmalar bu finansal enstrümanı uygulayacaklar” şeklinde konuşuyor.
Gisad Factoring olarak müşteri seçiminde özellikle factoring yaptıklarının bilincinde olarak ticari alacağın doğmuş olup olmadığının kontrol ettiklerini belirten Çerçel, doğmuş bir ticari alacağın finansmanı konu olduğunda da şirket içinde oluşturdukları uzun yıllardır factoring şirketleri ve bankalarda çalışmış bir kadrodan teşkil olan kredi ve risk kontrol departmanının devreye girdiğini vurguluyor. Çerçel, şirketlerindeki kredi komitesinin de işlem gelmeden çok daha önce alacağını temlik etmek isteyen firma ile ilgili istihbarat ve mali analiz değerlendirmesi ile limit belirlendiğini söylüyor.
Hakan Çerçel, “Hükümetin cesaretle almış olduğu ekonomik kararlar ve tedbirler doğrultusunda enflasyon geriledi.Buna bağlı olarak faiz oranları düşmeye başladı. Hatta hükümetin 2001 yılı için hedeflediği enflasyon oranları ciddi olarak küçüldü. Bu nedenlerle sektörün geleceğine son derece pozitif bakıyoruz” diyor. Çerçel, olumlu düşünmelerinin gerekçelerini şöyle anlatıyor:
“Bunun temel sebebi de factoringe gerçekten inanıyor olmamız, factoringin finansman dışında da fonksiyonları olması ve doğru yapan firmaların ayakta kalacağını düşünmemiz. Marjların ciddi azalmasından dolayı doğal eleme sonucu factoring şirket sayısının azalacağını düşünüyoruz”.
Doğuş Factoring’in Genel Müdürü Nezih Tokat ise factoring sektöründe kalitenin gittikçe arttığını söylüyor. Tokat, factoring sektöründeki kaliteyi artırmak için, factoring cirosunun yüzde 10 ile yüzde 15’ininyurtdışı factoring olarak yapılması gerektiğini söylüyor. Artık bankacılığın sadece bireysel kredi, gayri nakdi kredi (teminat mektubu-akreditif) ve döviz kredisi verdiğini,kısa vadeli nakit kredilerini ise leasing şirketleri tarafından sağlandığını söyleyen Tokat, piyasanın da süratle buna doğru kaydığını vurguluyor.
Nezih Tokat,factoringin mevzuat yönetmeliğiyle ilgili olarak da şunları söylüyor: “Factoringin mevzuat yönetmeliğigayet basit. Sadeceüç sayfadan oluşuyor. Türk Ticaret Kanunu’nun genel hükümlerine Borçlar Kanunu’nun temlik hükümlerine tabi. Bir factoring şirketi öz sermayesinin en fazla 15 katı kadar bankalardan kredi alabilir. Mevduat toplayamaz. Herhangi bir menfaat yani faiz karşılığı 3’üncü kişilerden borç alamaz”.
Doğuş Factoring Genel Müdürü Nezih Tokat factoringin karlı bir sektör olduğunu söylüyor. “Organizasyon maliyeti bankacılıkla kıyaslanmayacak kadar düşük. Kar marjı yüksek. Zira faiz bankacılıkta olduğu gibi verilen nakit para üzerinden değil, işleme sunulan çek veya fatura üzerinden alınıyor. Ayrıca çek tutarı üzerinden de yüzde 5 ile yüzde 1 arasında olmak kaydıyla bir komisyon alınıyor” diyor.
Bankacılıkta faiz riski, kredi riski, kur riski, yönetim riski ve likidite riski olmak üzere 5 çeşit risk bulunduğunu, buna karşılık factoringte ise likidite riskinin bulunmadığını söyleyen Tokat, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Factoring şirketinin verdiği kredi, factoring işlemi yapan şirketlerin bilançolarında nakit kredi olarak gözükmediği için factoring işlemi yapan firmaların bilançoları ilk bakışta daha kredibil-rantbıl gözüküyor. Halka açık şirketlerin yılın son aylarında bankalar yerine factoring şirketlerini tercih etmeleri factoring şirketlerinin bu özelliğinden kaynaklanıyor.Bu da kredi veren kuruluşları, şirketlerin bilançolarını incelerken yanıltıyor. Bu yüzden Merkez Bankası yeni uygulama olarak factoring şirketlerince verilen kredileri memzuç kredi risk bildirim föyüne dahil etti”.
Factoring işleminde kredi verirken firma bilançosu asıl olmakla beraber, işleme kabul edilen çekin kalitesinin kredi limitini belirlemekte çok önemli rol oynadığını söyleyen Tokat, zira bilançoların firmaların geçmişteki durumunu da gösterdiğini, verilen kredinin de firmanın geçmişteki performansı ile ödeneceğini belirtiyor. Bu nedenle Nezih Tokat, “Ticari alışverişten doğmuş müşteri çekleri ile işlem yapıldığı için factoringsektöründeki sıkıntılı kredi hacmi, banka sektörü ile kıyaslanamayacak kadar düşük” diyor.
ÖzFinans Factoring Genel Müdür Yardımcısı Ercan Öngen,factoringin çok hızlı büyüyen bir enstrüman olduğunu söylüyor. Ama ne yazık ki, Türkiye’deki factoring sektörünün dünya standartlarına ulaşamadığını söylüyor. Öngen“Son 5 yıldan beri factoring sektörü hızlı bir şekilde büyüyor. Avrupa’da bu sektör 30 yıldan beri var. Aynı seviyeleri yakalamamız oldukça zor görünüyor” diyor. Factoring konusunda da Avrupa Birliği normlarına uymamız gerektiğini belirten Öngen, Avrupa ile bu birliği sağlarken etik kurallara da dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Öngen sözlerine şöyle devam ediyor: “Şu an için factoring sektörünün herhangi bir yasası yok. Ödünç para veren kişilerle bir tutuluyoruz. Müşterilerimizi seçerken tabi ki kriterlerimiz var. Biz müşterilerimizin özellikle bilançolarına çok dikkat ediyoruz. Tabi ayrıca geçmişi, ahlaki yapısı, ürettiği ürünleri de müşteri seçimimizde oldukça etkili bir konu”.
Süzer Factoring Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Fevzi Sarıoğlu, önümüzdeki yıl 1-2 yıl factoring sisteminin çok yaygın bir şekilde firmalar tarafından kabul edileceğini ve şirketlerin factoringi hangi dönemlerde kullanabileceklerinin artık tamamen oturacağını söylüyor. Daha uzun bir süreçte factoring kullanımının çok geniş bir kesime yayılacağı ve çok daha hızlı çalışan bir sistem olarak firmalar tarafından tercih edileceğini belirten Sarıoğlu, gittikçe gelişen ekonomik faaliyetlerle ve yurtdışı açılımlarla, sektörün daha büyük hacimlere ulaşacağını düşünüyor. Fevzi Sarıoğlu’na göre sektörel sıkıntıların en önemlisi factoring ürünü ile tefecilik arasındaki kesin ayrımın fark edilmiyor olmasından kaynaklanıyor. Sektörün gittikçe tanınması ve avantajlarının anlaşılması ile birlikte bu sorunun da aşılacağını düşünen Sarıoğlu,sektörü etkileyen diğer bir dezavantajın da enflasyondan evvel piyasa faizlerinin beklenenin çok altında seyretmesi ve factoring firmalarının 6 ayda gerçeği yansıtmayan faiz enflasyon ilişkisi nedeniyle düşük karlarla çalışmak zorunda kalmaları olduğunu vurguluyor. Sarıoğlu, “Halen Türkiye’de factoring şirketleri yurtdışındaki firmalar kadar tanınmasa da, en kısa sürede aynı düzeye geleceğine inanıyoruz. Bankacılık sektörünün kendi içindeki rehabilitasyon ve kurumsallaşması ile de, factoring sisteminin yurtiçi ve yurtdışı payını yükseleceği kanaatindeyiz” diyor.
‘Firma bilançosu çok önemli’
Factoring sektöründe kalite artıyor. Kaliteyi artırmak içinfactoring şirketlerinin cirolarının yaklaşık yüzde 15’ine yurtdışı şartı konulması gerekiyor. Factoringin mevzuat yönetmeliği gayet basit. Üç sayfadan oluşuyor. Türk Ticaret Kanunu’nun temlik hükümlerine tabi. Bir factoring şirketi özsermayesinin en fazla 15 katı kadar bankalardan kredi alabilir. Mevduat toplayamaz. Herhangi bir menfaat karşılığı 3’üncü kişilerden borç alamaz. Factoring işleminde kredi verirken firma bilançosu asıl olmakla beraber işleme kabul edilen çekin kalitesi kredi limitini belirlemekte çok önemli bir rol oynuyor. Kredi limitini çeklerin kalitesi belirliyor. Zira bilançolar bilindiği gibi geçmişteki durumları gösterir. Verilen kredi ise geçmişteki performansı ile ödenir. Bu nedenle ticari alışverişten doğmuş müşteri çekleri ile işlem yapıldığı için, factoring sektöründeki sıkıntılı kredi hacmi, banka sektörü ile kıyaslanamayacak kadar düşüktür.
Doğuş Factoring Genel Müdürü
Nezih Tokat
‘Sektörde pozitif yönde gelişmeler var’
Türkiye’de finansal sektörünün gelişimine baktığımızda bu finansal tekniğin Türkiye’de yaklaşık 12 seneden beri uygulandığını görüyoruz. İlk uygulama zamanı ile bugünü karşılaştırdığımızda pozitif yönde ciddi anlamda gelişme ve değişme olduğunu gözlemlemekle beraber Türkiye’de factoringin halihazırda emekleme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir kanıya varmak için Türkiye’de ticaretin içindeki firmaların ne kadarının factoringi tanıdığı konusundaki yaklaşımlar yeterli olacaktır. Türkiye’de factoring sektörünün bir kanununun olmaması, piyasada 100’ün üzerinde factoring şirketi olarak işlem yapan firmanın bulunması, factoring konusunda yetişmiş personelin yetersizliği, piyasada yeralan factoring şirketlerinin büyük bölümünün Türkiye’deki factoring derneğine dahi üye olmamış ve buna bağlı standardizasyonunun asgari müşterek olarak bile sağlanamamış olması Türkiye’de factoringin yeterince tanınmamasına neden oluyor. Her yönüyle yeterince tanınmayan bir ürünün ise gelişimi son derece güç oluyor.
Gisad Factoring Genel Müdür Yardımcısı
Hakan Çerçel
Factoring sektörünün problemleri
- Factoring sektörünün en önemli problemi bankalar kanunu gibi bir yasasının bulunmaması.
- Türkiye’de faturanın kıymetli bir evrak olduğu hala kabul edilmedi. Sektörü olumsuz etkileyen diğer bir konuda bu.
- Damga vergisindeki karışıklıklar.
- Piyasada çok fazla factoring şirketinin kurulması. Böylece factoring şirketleri ile kalite arasında bir orantıdan söz etmek oldukça zor.
- Factoring şirketleri tefecilerle aynı kefeye konmak istemiyor. (E.P.TREND)