Erdemir`in İsdemir`i Satın Alması
Sanayi şirketlerinde:
1. Şirket üst yönetiminde bilgili, işletmede deneyimli, dürüst, işini severek yapan, kendine güvenen ve güvenilen, gücünü dış odaklardan değil, kendinden alan ve kuruluşta uzun seneler çalışan kişiler istihdam edilir. Türkiye`de ve dünyada başarılı kuruluşlar bu hususları dikkatle uygularken, patronların (aile şirketi veya çok ortaklı şirketlerde hakim gruplar) kuruluş çalışmalarına ve üst düzey yöneticilere müdahale etmediklerini, genel kurullarda yönetim kurullarını çok dikkatle seçip, ana konularda yönlendirmeler yaptıklarını görmekteyiz.
Ancak, Türkiye`de ve dünyada genel olarak patron olan hükümetler (iktidardaki partinin üst düzey yöneticileri ile mahalli politikacılar) KİT yönetim kurulları ve üst düzey yöneticilerini tayin ve devamlı müdahale ederler. Her hükümet değişmesi ile KİT`lere kendilerine yakın, tam ehil olmayan kişileri tayin ederler.
2. Özel sektör sanayi kuruluşlarında rekabet ortamında işletme ve yatırım kararları pazar ve finans imkânları çok ciddi araştırmalardan sonra alınır ve kısa sürede ve uygun şekilde tatbik edilir.
Bu hususları tespit ettikten sonra İSDEMİR`in (İskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları AŞ), ERDEMİR (Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları AŞ) tarafından satın alınması olayını kısaca irdeleyeceğim.
İSDEMİR kuruluşundan (1971-1974) bir süre sonra siyasi partilerin yönetimine girdi. Türkiye`de özel sektörün elektrik ark ocaklı uzun çelik (inşaat demiri) üretim tesislerinin 1970-1980`lerde teşviklerle kurulmasında onların rekabetine dayanamayan ve piyasanın esnekliğine uyamayan İSDEMİR`de zararlı dönem başladı.
İSDEMİR`e özelliksiz insanlar tayin edilerek, çalışan sayısı 20.000`lere kadar yükseldi. (Normal personel sayısı taşeronlar dahil 7000-8000 kişidir). Uzun yıllar kapasitesinin çok altında çalışan İSDEMİR, yukarıdaki ve diğer nedenlerle zarar ettiği için gerekli idame yatırımlarını (kapasite büyümeden zorunlu büyük bakım ve yatırımlar) ve büyüme yatırımlarının DPT`nin de frenleri sebebi ile yapamadı. Tesisler eskidi ve demode oldu. (Kuruluştaki teknoloji 1930`lardaki eski Rus teknolojisi idi).
Türkiye`de uzun çelik üretim fazlası ve yassı çelik açığı varken, yıllardan beri hükümetler İSDEMİR`in uzun çelikten yassı çelik üretimine geçebileceğini düşünmedi ve harekete geçemedi. Bu geçişin maliyeti 600 milyon ABD Doları olduğu ifade edilmektedir.
Diğer önemli bir husus, İSDEMİR çalışanlarının yassı çelik üretim tenkitlerine göre yeniden eğitilmesi, taşeron çalışanları dahil sayının azaltılması zorunluluğudur.
ERDEMİR`e gelince:
ERDEMİR, 1960-1965 yılları arasında Amerikan çelik sanayii normlarında (1960 yıllarının gelişmiş teknolojisi) kurulduğu gibi işletme ve yönetim sistemi de 1960`lı yılların en gelişmiş yöntemleri idi. ERDEMİR, ABD, AB ve Japon teknolojisi ve işletme sistemlerini yakından izledi ve kendine aktardı. Dünya yassı çelik teknolojisini ve pazarı yakından izlerken, nihai ürün kapasitesini 33 yılda 380.000 tondan 3.000.000 tona yükseltti. Kaliteyi yükseltme ve maliyeti düşürme KAM yatırımlarını yaptı. Son 4 yılda kapasiteyi 4.500.000 tona yükseltme yatırımlarına başlayamadı.
ERDEMİR, orta ve üst kademe personeli ABD-Japonya ve Avrupa çelik fabrikalarında devamlı eğiterek, deneyim ve bilgilerini geliştirdi. Batılı çelik üreticileri düzeyinde tuttu.
ERDEMİR son yıllarda siyasi müdahalelerin etkisi ve dünya çelik fiyatlarındaki düşmeler sonunda zarar eden yılları yaşarken, satış zorlukları ile karşılaştı.
2000 yılı ilk yarısı dünya çelik fiyatlarının yükseldiği dönemde ERDEMİR iyi kâr yaptı. Ancak, Eylül 2000 tarihinden beri dünya yassı çelik fiyatlarında hafif gerileme ERDEMİR yöneticilerinin de dikkatinden kaçmamaktadır.
Hükümetler, ERDEMİR`in özelleştirilmesinde tereddüt ettiler ve yüksek bedel ile özelleştirerek, satış bedeli ile bütçe açıklarını kapamayı hedeflediler. Basın bütün özelleştirmelerde, Millet malının en yüksek bedeli verene satılması fikrini işledi. Konusunda deneyimli, mali yapısı güçlü ve samimi teklif sahiplerinin özelleştirecek kuruluşu kârlı çalışmaya geçirip vergi ödemesi, kuruluşu büyütüp, istihdam yaratması, döviz kazandırması ve bütçeyi zarar yükünden kurtarması amacı unutuldu. Hatta bu sistemin yanlış olduğu imajı işlendi. Eski sosyalist Doğu Bloku ülkeleri özelleştirmelerini tamamlayıp, ülkelerinin kalkınmasına ve istihdamın artırılmasına katkıda bulundular. AB`ye girmede önümüze geçtiler.
Bu ortamda ERDEMİR`in İSDEMİR`i devralması İSDEMİR`in bütün borçları, personeli kıdem tazminatları, vs. devletçe ödense dahi İSDEMİR`in gerçek anlamda özelleşmesi ve özerkleşmesi söz konusu olamaz. Hem ERDEMİR`in, hem de İSDEMİR`in bugün olduğu gibi yönetim kurullarını, üst düzey yöneticilerini hükümetteki partiler tayin edecekler ve yazımın başında açıkladığım başarılı yönetim hususları gerçekleşemeyecektir.
İSDEMİR`deki memur statüsündeki çalışanların çok düşük olan devlet ücretinden biraz daha iyi olan ERDEMİR, beyaz yakalı personelin ücretleri yükselecektir. İSDEMİR aynı verimsiz ve zararlı çalışmaya devam edecektir.
İSDEMİR`in yassı çelik üretimi için gerekli yatırımlarına başlaması mümkün olamayacaktır. Çünkü, böyle büyük bir yatırıma gene ilgili bakanlık ve hatta Başbakanlıkça kararı verilecektir. Bu karar alınamayacaktır. Yatırım bedeli olan 600 milyon ABD Doları için kaynak bulunamayacaktır. ERDEMİR`in bugünkü finans yapısı da bu yük için yetersizdir.
Böyle bir yatırım için çok ciddi fizibilite raporu, maliyet analizleri ve teknik şartnamelerin hazırlanması, yatırımı gerçekleştirecek ekibin kurulması ve bütün bunları yürütüp gerçekleştirecek ve değişmeyecek (en az 5 yıl) bir patron yoktur.
ERDEMİR gibi çok büyük bir sanayi kuruluşuna, Ankara ve Ereğli`den talip bulmak çok zordur. Dünyada birçok büyük şirketler kendi aralarında birleşmektedirler. Orta büyüklükteki şirketleri de büyükler kendi gruplarına katıyorlar. Petrol, çelik, alüminyum, otomotiv, medya, iletişim ve elektronik şirketlerinde ulusal sınırlar dışındaki birleşmeleri basından izliyoruz. Birleşmelerin incelemeler, müzakereler, pazarlıklar ve resmi mercilerin izinleri ile belli sürede ayları aldığını görüyoruz.
İSDEMİR-ERDEMİR gibi büyük sanayi kuruluşları ihale yolu ile değil, benzer kuruluşlarla görüşmeler ve incelemelerle birleşiyorlar. Batılı devletler özelleştirmeden sonraki gelişmelerle ilgilenmekte, satış bedeli ile değil.
Son 8-10 yılda ERDEMİR de böyle bir gayreti gösterecek, konuya hakim bir ekibi uzun süre görevde kalamadığı, hükümetlerin bütçe açığı kapatmak, basın ve bazı aydınların da milli kahraman edası ile milli varlıkları koruma gayretlerinde bulunduğundan özelleştirme gerçekleşemedi.
ERDEMİR`in sırtına bir de İSDEMİR yükünün konması halinde iki kuruluşun da özelleştirmelerini unutmalıyız.
Bir başka duyum da, SIDEMİR`in (Sivas Demir ve Çelik Fabrikası AŞ) de ERDEMİR`e devredileceğidir. Yanlış iki seçim kampanyası kararı ile kurulan SIDEMİR, birkaç yıl önce özelleştirildi. Yerel kişilerin ve işçilerin kurduğu şirkete verildi. Satın alan şirketin kurucularının bu büyüklükte ve demir-çelik fabrikasını işletecek deneyim, bilgi ve mali güce sahip olduğu incelenmedi ve sonunda fabrika kapandı. Çalışanlar işsiz kaldı. Satın alanlar koydukları sermayelerini kaybederken, ilave zarara girdiler. Devlet de satış bedelinin taksitlerinden bazılarını (belki) alamadı.
Siyasiler günü geçiştirmek için satış yapacaklarına, yerel heveslilere işin zorluğunu açıklamadı. Daha ucuza, fakat işletecek özel sektör uzun çelik üreten firmalar ortak girişimine satsalardı, Sivaslılar, SIDEMİR ve Türkiye için daha iyi olurdu.
KARDEMİR (Karabük Demir Çelik Fabrikası AŞ) de 1 TL`ye yerel müteşebbislere ve işçilere satıldı. Hükümet çok büyük maddi fedakârlık yaptı. Sonuç; KARDEMİR yine zararda. Sermaye artışları ile yeni oluşan borçlarını ödeyerek, ayakta kalıyor.
Devamı meçhul.
ERDEMİR, İSDEMİR ve SIDEMİR`i satın alırsa, oluşacak çok büyük zararları üstlenmek zorunda kalacaktır. Bugün İMKB`de 20.000 TL civarındaki hisse senetleri hızla düşecektir. ERDEMİR`in yüzde 48`ine sahip özel sektör ortaklarını zarara sokmaya hükümetin hakkı yoktur. Statüye göre genel kurul toplantılarında özel sektörün 1 hissesi, 1.5 oya, kamu kontrolündeki 1 hisse 1 oya sahiptir. Genel kurul toplantılarına özel sektörün yüzde 40`ın katılması halinde oylamada yüzde 60 oy ile kamunun yüzde 52 oyundan fazla oyla yönetime kendi adaylarını seçebilir. Hükümet yüzde 48 hissesinin toplantılara gelememesinden yararlanarak, yüzde 48 hisseli ortaklar yokmuş gibi hareket ediyor.
Hükümet, ERDEMİR`e uzun süre değişmeyecek siyasilerin emrinde olmayan, konuyu bilen, deneyimli, dürüst bir yönetim kurulu tayin etmelidir ve İSDEMİR ile SIDEMİR`i ERDEMİR`e satmaktan vazgeçmelidir.
KİT`lerden geri kalanları özelleştirirken de en yüksek bedeli teklif edene değil, kuruluşu kâra geçirip, üretimi, kaliteyi ve istihdamı artıracak kuruluş ve ortaklıklara satmalıdır. Teklif verenlerin geçmişleri, niyetleri, bilgi ve deneyimleri ve mali güçleri çok iyi incelenmelidir. (DÜNYA)