Emre Kocaoglu; TBMM yeni döneme başlarken
Meclis 21.dönemin ikinci yarısına başlıyor. Türkiye için hayırlı uğurlu olsun.
Sosyal ve ekonomik sıkıntıların cenderesinde boğulan biri ne yapar? Ülkenin rejimi diktatörlükse küsüp içine kapanır, demokrasiyse kızıp siyasete bağırır. Bir demokraside dertli vatandaşlık siyasete bağırmasından değil, bağırmamasından korkmalı. Siyasete bağıran vatandaş, aynı zamanda siyasete güvenen vatandaştır.
Derdini siyasetin çözeceğine güveniyor ki ona sesleniyor!
Ama bizde bazen bu sesin ayarı bozuluyor, üslubun dozu kaçıyor. İş o hale geldi ki, Meclisi ve milletvekillerini eleştirelim derken hakarete varan şeyler söylüyoruz.
Bunca yıldır Meclis elbette yanlış kararlar vermiştir, milletvekilleri yanlış işler yapmıştır. Hangi kurum, hangi insan yanlış yapmaz ki? Ama bu işlerde biraz insaflı olmak lazım. Meclis çalışkan, üretken, uyumlu. Milletvekilleri toplumun en seçkin, en vasıflı kişileri. Her fırsatta Meclis`e ve milletvekillerine bağırıp çağıranlar biraz da aynaya bakıp kendilerini ve kendi kurumlarını görseler ya!
Tevfik Fikret, Millet yaşamaz, Meclis`i müstahkar olurken demiş. Çok doğru. Millete hizmet iddiasında bulunanların, milletin meclisini aşağılamaları doğru mu?
Ben, üsluptaki bu doz aşımının tamamen tesadüfi olmadığını düşünüyorum. Meclisi yıpratmak isteyenlerin gizli emelleri sanki demokrasiyi tahrip etmekmiş gibi geliyor bana. Bunu düşününce de, demokratlığından şüphe etmediğim bazı basın mensuplarının bu tahrip korosuna katılmaları hüzün veriyor.
Bu kasıtlı tahrip faaliyetinin arkasında galiba üst bürokrasi var. Yıllardır ülkeyi aslında onlar yönetmiş. Şimdi Meclis biraz dişli çıkınca, ellerindeki haksız kudreti kaybetmek endişesiyle bağırmaya hız verdiler.
Buna son örnek, İstanbul Üniversitesi`nin açılışındaki olay. Üniversite yönetimi düşünce özgürlüğünü eleştirince, Turizm Bakanı Erkan Mumcu buna karşı çıkıyor ve özgürlükleri savunuyor. Normal bir demokratik ülkede Mumcu`nun savunulması lazım. Ama bizde tersi oluyor. Asker - sivil üst bürokrasiden ve bazı yazarlardan oluşan garip bir koro kuruluyor ve Mumcu`yu topa tutuyor.
Bu çekişmede saflar çok açık. Bir tarafta demokrasi var, öbür tarafta tek parti diktatoryası özlemcileri. Bu tek parti de bildiğimiz partilerden değil, asker - sivil üst bürokrasinin adı konmamış gizli partisi!
Bu meclis, milletin meclisi olduğunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde kanıtlamış bir Meclis. Şüphesiz bu çizgiye sahip çıkacak ve bürokrasi diktatoryası özlemcilerine geçit vermeyecektir. Biliyorum ki, seçilmişlerle atanmışların iktidar mücadelesinde meclisin her üyesi bir Erkan Mumcu`dur!
Şimdi herkes Meclis Başkanının kim olacağını tartışıyor. Ben buna değil, Meclisin bahsettiğim konudaki tavrına önem veriyorum. Anayasaya göre iktidar Meclis`tedir, asker - sivil üst bürokraside değil. Meclisin, Anayasa uyarınca, bürokrasi saltanatına son vereceğine, seçilmiş siyasiler olarak gerçek iktidarın dizginlerini ele alacağına inanıyorum. (FİNANSAL FORUM)