Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz 'Canlar Buluşması'nda
İstanbul'da düzenlenen 'Canlar Buluşması'nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Birbirimizi olduğumuz gibi görmemiz, kabul etmemiz ve bir arada yaşama kültürünü geliştirmemiz çok kıymetli bir şey. Bu işin bir tarafında da aslında çok büyük ortaklıklar var. Bu ortaklıkları görmemenin de son derece yanlış olduğunu düşünüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İstanbul Valisi Davut Gül, Bakırköy'de bir otelde düzenlenen 'Canlar Buluşması' kahvaltı programında Alevi kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi
"İŞLENEN SAVAŞ SUÇLARINA KARŞI ÇIKMAK İÇİN İNSAN OLMAKTAN BAŞKA BİR KİMLİĞE İHTİYACIMIZ YOK"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bizim siyasi anlayışımızın özünde; insanı yaşat ki devlet yaşasın zihniyeti var. Geçmişimizden tevarüs ettiğimiz bir zihniyet ve her alanda da bunun bizim için bir ölçü olduğunu ifade etmek istiyorum. Kalkınmada da gelişmede de, demokraside de, uluslararası ilişkilerde de, her alanda insanı esas aldığınız zaman birçok mesele kendiliğinden yerine oturuyor zaten. Dininden, dilinden, çeşitli özelliklerinden bağımsız olarak eşrefi mahlukat yaratılmışların en şereflisi olarak insanı merkeze almak hakikaten hepimiz için bir ölçü olmalı. Bugün Gazze'de yaşananlara baktığımızda da aynı ölçüde yaklaşılması gerektiğini görüyoruz. Gazze'de İsraillilerin, İsrail yönetiminin Filistinlilere yaptığını kınamak için ona karşı durmak için Müslüman olmanız gerekmiyor. İnsan olmanız yeter, orada yapılana karşı olmak için. İşlenen savaş suçlarına, insanlık suçlarına karşı çıkmak için başka bir kimliğe ihtiyacımız yok gerçekten. Sadece insan olmamız, insani bir bakış açısıyla yaklaşmamız yeter "dedi.
"DEVLET OLARAK GÖREVİMİZ İNSANLARIN İNANÇLARINI RAHAT YAŞAYACAĞI ORTAMI HAZIRLAMAK"
Yılmaz, "Alevi - Bektaşi geleneği bu toprakların en köklü geleneklerinden, yaklaşımlarından. Milyonlarca insanımızın gündelik hayatında da çok önemli yere sahip ve bizim büyük bir zenginliğimiz. İki yönlü bir mesele yaşadığımıza inanıyorum ben. Bir taraftan farklılıklarımızı ortadan kaldırmaya, birbirimize daha fazla benzetmeye çalışanlar var. Ben bunu doğru bulmuyorum açıkçası. Birbirimizi olduğumuz gibi görmemiz, kabul etmemiz ve bir arada yaşama kültürünü geliştirmemiz çok kıymetli bir şey. Bu işin bir tarafında da aslında çok büyük ortaklıklar var. Bu ortaklıkları görmemenin de son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Aynı Allah'a, peygambere, kitaba inanan, Hazreti Ali sevgisini, ehlibeyt sevgisini paylaşan bir toplumun çok büyük ortaklıkları olduğunu da görmemiz gerekiyor. Bu büyük ortaklıklar, bu büyük paylaşımla birlikte paylaştığımız değerleri görerek, bir taraftan da farklılıklarımızı da unutmadan, onların da bir zenginlik olduğunu görerek, bir arada, bir olarak, beraber olarak iri ve diri olarak yaşamak zorundayız. Bunu yapmadığımız zaman bizi düşünmeyen ve bizim menfaatimizi, geleceğimizi düşünmeyen başka amaçlarla bu farklılıkları bir çatışma konusu haline getirmeye çalışanlara hizmet etmiş oluruz. Hiçbir topluluk homojen değil. Dolayısıyla bizim devlet olarak, hükümet olarak görevimiz insanlara bir inancı dayatmak, fikri dayatmak, bir anlayışı dağıtmak değil sahip oldukları inancı, anlayışı, geleneği en rahat bir ortamda hayata geçirmeleri için bu ortamı ve şartları hazırlamaktır. Yaşam tarzı bastırılan, kimliği bastırılan toplumlar huzursuz olurlar. Türkiye Yüzyılına adım atıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin Yüzyılı vizyonunu ortaya koymuş durumda. Türkiye Yüzyılı, özgürlüklerin, insanların yaşam tarzlarını rahatlıkla istedikleri gibi inandıkları gibi yaşadıkları ama bir taraftan da farklılıkları çatışma konusu değil zenginlik olarak gördükleri bir dönem olacaktır inşallah" ifadelerini kullandı.
"FARKLILIKLARI ZENGİNLİK OLARAK GÖRME KÜLTÜRÜ TOPLUMUN EN İNCE DAMARLARINA KADAR SİRAYET ETMİŞ"
Toplantının açılış konuşmasını yapan İstanbul Valisi Davut Gül ise, "Bizim topraklarımızda Alevi meselesi, Sünni meselesi milletin vicdanında yerini bulmuş ve büyük ölçüde çözüme kavuşmuş bir durumda. İnsanlara baktığımızda, isimlere baktığımızda bu topraklarda ne kadar Ramazan ismi varsa o kadar Muharrem ismi var. Bu topraklarda ne kadar Ömer varsa, Ebubekir varsa, Osman varsa o kadar Ali var. 85 milyonun vicdanında ehlibeyt sevgisi yerini almış, birlikte yaşama kültürü, farklılıkları zenginlik olarak görme kültürü toplumun en ince damarlarına kadar sirayet etmiş. İnşallah bunu birlikte yaşatacağız" diye konuştu.