Başkan`dan yatırımcılara öneriler...
Ertaş, küçük yatırımcıların kurumsal yollarla borsaya girmelerini tavsiye etti
<ımg hspace="10" vspace="5" align="right" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cf699f601c04688fbe02ef.jpg">SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, küçük yatırımcıların kurumsal yollarla borsaya girmelerini tavsiye etti.
ımg>Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş, Finansal Okuryazarlık ve Erişim Zirvesi`nde yaptığı konuşmada, Türkiye`nin 2023 yılına kadar 250 milyar dolarlık ulaştırma ve enerji yatırımları planlandığını belirterek, Aynı zamanda, ülkemizin 2023 yılına kadar İstanbul`u dünyanın ilk 10 finans merkezinden birisi haline getirme yönünde bir vizyonu vardır dedi.
Ertaş, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Günümüz finans dünyası, son yıllardaki inovasyon ve küreselleşmenin etkisiyle, her türlü finansal ihtiyaç ve duruma uygun, çok çeşitli ürün ve hizmeti sunmaya başlamıştır.
Yeni teknolojiler, elektronik dağıtım kanallarının gelişimi ve finans piyasalarının her geçen gün daha fazla entegre olması, bireylerin finansal hizmetlere erişimini kolaylaştırmaktadır. Daha bu hafta sonu gazetelerde okuduğumuz Google`ın, internet sitesi aracılığıyla bir banka gibi para transferine imkân sağlayacak alt yapıyı hazırladığı haberi bu gelişmelerin en son versiyonudur.
Ancak bu hizmetlerin önemli bir kısmı, toplumların geneli tarafından kullanılmak bir yana, anlaşılır olmaktan da uzaktır.
Finansal tüketiciler, her geçen gün bir yenisiyle tanıştıkları ürün ve hizmetlerin karmaşık yapısını anlamakta zorlanmakta,risk ve getiri hesaplamasını yapmakta güçlüklerle karşılaşmaktadır.
Bunun sonucu olarak da hem kendilerini hem de ülke ekonomisini olumsuz etkileyen yanlış ürün ya da hizmet seçimi yapılabilmektedir.
Bireylerin yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadan aldıkları finansal kararlar, sadece kendilerinin zarar görmesine yol açmamakta, aynı zamanda ulusal ve uluslararası finansal sistemin istikrarınındır.
ABD’de 2008’de başlayan, hemen hemen dünyanın her tarafını etkisi altına alan, günümüzde etkisi değişik bölgelerde değişik şiddette devam eden, ne zaman ve nasıl sonlandırılacağı öngörülemeyen küresel krizin temel sebeplerinden birisi de tüketicilerin yeterli bilgiye sahip olmadan finansal ürün ve hizmetleri satın almalarıdır.
Bu işlemler bir de borçla finanse edildiklerinde önce bireysel, sonra sektörel sonra da ülke ve küresel boyutta kriz kaçınılmaz hale gelmektedir.
İşte bu sakıncaları en aza indirmek amacıyla tek tek bireylerin ve sonuçta toplumların finansal eğitimi, önemi giderek artan ve uluslararası alanda üzerinde her geçen gün daha fazla durulan konuların başında gelmektedir. OECD, finansal eğitimi tüketiciler ya da yatırımcıları bilgilendirme, finansal ürünleri, kavramları ve riskleri kavrama gücünü artırma, finansal riskler ve fırsatların farkında olma, bilinçli tercihler yapma, yardım için nereye başvurulması gerektiğini bilme ve finansal durumlarını iyileştirme amacıyla eylemlerde bulunma konularında gerekli bilgi, beceri ve güveni geliştirilme süreci olarak tanımlamaktadır.
Bu tanımdan yola çıkarak finansal eğitimin iki temel amacından söz etmek mümkündür. Birincisi finansal ürünler konusunda tüketicilerde farkındalık oluşturmak, İkincisi tüketicileri bu ürünlerin risk ve getirileri ile istenmeyen bir durum ortaya çıktığında kullanabileceği yasal hakları konusunda aydınlatmaktır.
Finansal eğitim, finansal piyasaların gelişimini de desteklemektedir. Yapılan çalışmalar eğitimli bireylerin daha ucuz ve daha kaliteli finansal ürün ve hizmet talep ettiğini, bunun da finansal hizmet sağlayıcıları daha etkin ve verimli faaliyet göstermeye sevk ettiğini göstermektedir.
Tüketicilerin farkındalık düzeyinin artmasıyla borçluluk oranlarında azalma, tasarruf oranlarında artış, yatırımcı tabanının genişlemesi, finansal piyasaların büyümesi ve etkin çalışması ile toplumsal refahın artması beklenen sonuçların başında gelmektedir.
Bu tespitler yakın zamanda yapılan uluslararası nitelikteki toplantı ve düzenlemelerde de sıkça vurgulanmaktadır. Özellikle finansal eğitim, finansal erişim ve finansal tüketicinin korunması kavramları ön plana çıkmış durumdadır.
Son dönemde alınan G-20 kararları da, bu 3’lü yapıyı içeren bir ulusal stratejinin geliştirilmesi ve uygulanmasını öngörmektedir.
Avrupa Komisyonu da 2007 yılında almış olduğu bir karar ile tüm AB üyesi ülkeleri, finansal okuryazarlık konusunda ulusal strateji oluşturmaya davet etmiştir. OECD bünyesinde de bu konuda önemli çalışmalar yapılmakta ve kararlar alınmaktadır. SPK olarak biz de OECD bünyesinde yer alan ve dünya çapında finansal eğitim konusundaki ilkelerin ve uygulamaların belirlenmesi amacıyla oluşturulan “International Network on Financial Education” aracılığıyla yürütülen çalışmalara ülke koordinatörü sıfatıyla aktif olarak katılmaktayız.
Geçen hafta OECD tarafından Prag`da düzenlenen yıllık toplantıda gelecek yıl düzenlenecek toplantının Kurulumuzun ev sahipliğinde İstanbul’da yapılması kararlaştırılmıştır. Ülkemiz artık pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da öncü rol üstlenmiş, SPKurulu da standart ve ilkelerin belirlenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir.
Daha geçen hafta Child and Youth Finance International öncülüğünde “Finansal Erişim ve Çocuklar ve Gençler için Finansal Eğitim” konulu toplantı yine Kurulumuzun ev sahipliğinde İstanbul’da yapılmış, toplantıya 102 ülkeden 120’si genç ve çocuk, 407’si yetişkin toplam 527 kişi katılmıştır. Geniş bir coğrafyadan 500’ü aşkın katılım, konunun hem önemini hem de ilginin boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.
OECD ilkeleri ulusal koşulları dikkate alan, paydaşları belirleyen ve bunlar arasında işbirliği ve koordinasyonu pekiştiren,genel farkındalığı artıran bir ulusal stratejinin belirlenmesi yönündedir.
Bu doğrultuda dünyada birçok ülkede ulusal düzeyde finansal eğitim stratejileri belirlenmiş ve hedef kitlelere yönelik çeşitli programlar uygulamaya konulmuştur.
Biz de Sermaye Piyasası Kurulu olarak, ülkemizdeki finansal okuryazarlık düzeyi ile sermaye piyasası farkındalığını artırmaya yönelik çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. Kurulumuz öncülüğünde, sermaye piyasalarında yer alan diğer paydaşlarımız ile yürüttüğümüz yatırımcı eğitim seferberliği, 60’ı aşkın üniversitede bilgilendirme seminerleri, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri arasında son 3 yıldır yurt genelinde binlerce öğrencinin katılımı ile düzenlediğimiz kompozisyon yarışmaları bunlardan bir kaçıdır.
Ülkemiz alınan önlemler sonucunda son on yılda ciddi bir ekonomik kriz yaşamadığı gibi dünya ortalamasının çok üzerinde de bir büyüme hızı yakaladı. Ancak mali kesimin özellikle sermaye piyasası tarafı bu büyümeye aynı hızda cevap veremedi. Bunun pek çok sebebi bulunmasına rağmen bunların içinde finansal okuryazarlığın düşük olması da önemli sebeplerden birisidir. Ülkemizin sağlıklı yarınları için son derece önemli olan finansal eğitim konusu Hükümetimizce Finansal İstikrar Komitesi`nin gündemine alındı ve Komiteye üye Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankamız, BDDK ve TMSF ile birlikte Finansal Eğitim Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı taslağı hazırlandı. Bu çalışmaların koordinasyonu ile ilgili olarak da Sermaye Piyasası Kurulu görevlendirildi. İnşallah bu yıl içinde de uygulamasına başlayacağız.
Değerli konuklar Türkiye uluslararası derecelendirme kuruluşlarının da onayladığı yatırım yapılabilir bir ülke konumunda. Zaten biz böyle olduğunu biliyor ve her platformda da ifade ediyorduk. Bu not teyidi ile birlikte orta ve uzun vadede sermaye piyasalarımızda önemli bir değişim ve gelişim yaşanacaktır.
Sadece ülkemize gelecek yatırımcı sayısı artmayacak, aynı zamanda ülkemize gelen küresel sermaye daha uzun süreli kalacak, firmalarımız ve Hazinemiz daha düşük maliyetle yabancı kaynak kullanabilecek, ülkemize gelecek küresel sermaye sadece portföy yatırımları ile sınırlı kalmayacak, aynı zamanda FDI dediğimiz doğrudan yatırımlara da yönelecek, özellikle son dönemde hızlanan 3. köprü, 3. havaalanı, hızlı tren projeleri, liman projeleri, Kanal İstanbul gibi büyük alt yapı yatırımları ile özelleştirmelerin finansmanına daha uygun koşullarla finansman sağlanabilecektir.
Ülkemiz 2023 yılına kadar 250 milyar dolarlık ulaştırma ve enerji yatırımları planlamaktadır. Aynı zamanda, ülkemizin 2023 yılına kadar İstanbul`u dünyanın ilk 10 finans merkezinden birisi haline getirme yönünde bir vizyonu vardır.
Bugüne kadar yapılanlar ve ortaya konulan hedefler, Türkiye`nin artık farklı bir ligde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu yeni yapıya hem düzenleyici otoritelerin hem sektörde faaliyet gösteren bankalar ve aracı kuruluşlarımızın, hem şirketlerimizin, hem de yatırımcılarımızın hazırlıklı olmaları gerekmektedir.
Yılbaşında yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu, bu Kanuna dayanılarak hazırlıklarını yürüttüğümüz ikincil düzenlemeler, ülkemizdeki Borsaların tek bir çatı altında toplanması ve bünyesine tüm spot ve türev ürünleri, kıymetli madenleri, emtiaları da alacak şekilde yeniden yapılanması, aracılık ve kurumsal yatırımcı sektörünü yeniden yapılandırma çalışmalarımız, Sukuk, gayrimenkul sertifikaları gibi faizsiz yeni finansal enstrümanlar, Finansal Eğitim Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında sermaye piyasalarımızın hem arz hem de talep tarafını geliştirmeye yönelik yapacağımız faaliyetler, sermaye piyasalarımızın gelişimi ve ulusal tasarruf düzeyimizi artırma yönünde son derece önemli adımlar olacaktır.