Bankalar yüksek faizden vazgeçmiyor
Kara Ekim`de yüzde 5`leri gördükten sonra yüzde 1`in altına <ımg hspace="10" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cfb507601c04688fbf7129.jpg" align="right" vspace="5">inen Libor faizlerini takmayan İngiliz ve ABD`li bankalar birbirlerine hâlâ yüksek faizlerle borç veriyor. Mortgage ve araba kredilerine uygulanan faizler de yüksek.ımg>
Piyasaların Lehman Brothers`ın çöküşü ile birlikte yaşadığı Kara Ekimde yüzde 5`lere yaklaşan Libor faizleri mali teşvik paketleri ve faiz indirimleri ile yüzde 1`ina altına kadar inince herkes rahat bir nefes almıştı. Kredi piyasalarının rahatladığı, atılan kriz adımlarının ilk olarak bankalar arasındaki borçlanmalarda rahatlama olarak kendini gösterdiği konuşulmuştu. Dün itibariyle 3 aylık dolar Libor faizi yüzde 0,68 seviyesindeydi. Bankaların borç verme gücüne işaret eden Libor-OIS spread farkı geçen hafta yüzde 0,45 seviyelerine kadar düşerek 2008`in şubat ayından bu yanaki en düşük seviyesini kaydetti.
Ancak Libor faizlerini belirleyen British Banker`s Association`ın (BBA) son verilerine göre Libor faizlerindeki düşüşlere rağmen bankaların birbirlerine 3 aylık dolar kredisi vermek için talep ettikleri en yüksek ve en düşük faiz oranları arasındaki spread farkı açılmaya başladı. Yani yüzde 1`in altındaki gösterge Libor faizlerine rağmen bankalar elindeki nakitinden vazgeçmek için daha yüksek faiz talep ediyor. Bu da düşen Libor faizleri ile Libor-OIS spreadlerine rağmen bankaların halen birbirlerine güvenmedikleri anlamına geliyor. Yani her ne kadar Libor faizi düşse de büyük bankalar birbirlerine borç vermek için olması gerekenden daha yüksek faiz talep ediyor. Libor faizlerindeki düşüş ise işin gerçek yüzü olan bankaların birbirinden istedikleri borçlanma faizlerindeki yükselişi perdeliyor.
Libor 1`in altında ama faiz farkları açılıyor
Libor faizi toplam 360 trilyon dolarlık finansal yatırım aracı için gösterge faiz olarak kabul ediliyor. Krizin en fazla derinleştiği ekim ayında yüzde 5`lerin üzerine çıkarak rekor kıran Libor faizleri şu sıralar yüzde 1`lerin aşağısında. Yani yüzde 0 civarında olan gösterge faize oldukça yakın. Ekim ayında yüzde 4,82`ye kadar fırlayan Libor faizleri geçen hafta yüzde 0,66 seviyesine kadar düşmüştü. Buna karşılık 16 banka tarafından raporlanan en yüksek ve en düşük faiz oranları arasındaki spread farkı da mayıs ayında 7,6 baz puan oldu.
Citigroup`un verilerine göre nisan ayında bu fark 4,9 baz puanla daha düşüktü. Hatta Lehman Brothers bankası çökmeden 6 ay kadar önce aynı spread farkı sadece 1,6 baz puan civarındaydı. 3 Aralık`tan 14 Mayıs`a kadar olan dönemde ise Libor faizleri düşse de belirtilen spread farkı 9 baz puan birden genişledi. Bloomberg`e göre bankalar diğer bankalara 100 milyon dolarlık bir kredi vermek için yaklaşık 76 bin dolar faiz talep ediyor. Örneğin İngiltere`de Royal Bank of Scotland son üç ay içinde devlet kontrolü altında olmasına rağmen ülkede en yüksek faizi uygulayan banka oldu. ABD bankaları arasında ise JP Morgan yüzde 0,59 ile en düşük faizi, Royal Bank of Canada ise yüzde 0,94 ile en yüksek faizi uyguluyor. Bu en yüksek ve en düşük faiz arasındaki 35 baz puanlık spread farkı ise 9 Ocak`tan bu yanaki en yüksek seviye.
Tüketici kredilerinde de faizler yüksek
Öte yandan sadece bankaların birbirlerine verdikleri kredilerin faizi değil, tüketicilere dağıttığı mortgage ve otomobil kredilerinin faizleri de kredi piyasalarının kuruduğu ekim ayı döneminden çok farklı değil. Örneğin 30 yıllık mortgage kredisinin yaklaşık faizi ABD`de yüzde 4,82 civarında, 60 ay vadel otomobil kredisinin faizi ise yüzde 6,10`larda. Yani Libordaki düşüş iyi bir sinyal olarak algılansa da interbank piyasalarında faiz oranları ile reel ekonomiyi doğrudan etkileyen tüketici kredilerindeki faizlerde tatmin edici bir düşüş hala yok.
Bu arada, geçen yıl boyunca Libor faizlerinin gerçekten gösterge faiz olarak kullanılıp kullanılmadığı uzun süre tartışılmış, bir çok ekonomist Libordaki düşüşlerin artık kredi piyasaların rahatlayıp rahatlamadığını doğru olarak yansıtmadığını ileri sürmüştü. Öte yandan Libor faizlerindeki düşüş kredi piyasalarında tam anlamıyla bir rahatlama işareti olmasa da, bu düşüş interbank piyasasındaki fonlara olan talebi azaltıyor.
Yani uzmanlar Libordaki düşüşleri bankaların likiditesindeki iyileşme olara değerlendirmekten ziyade, daha az getiri sağlayacağı için para piyasalarındaki kısa vadeli yatırımları azaltacak bir faktör olarak görüyor. Bu yatırımların azalması ise mevduatlarda artış demek oluyor. Bloomberg`e göre son 6 ay içinde ABD bankalarındaki mevduatlar 400 milyar dolar birden artış gösterdi. Yani düşen Libor faizleri yüzünden yatırımcı para piyasalarında kısa vadeli kâr peşine düşmekten vazgeçti, parasını bankaya koymayı tercih etti.