Bakan Nebati: Enflasyon düşmeye devam edecektir
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Akşam Future&Trends Summit 2023" programına katıldı. Bakan Nebati "Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde, ve bu düşüş eğilimi devam edecektir" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin enflasyonun düşmeye devam edeceğini açıkladı. "Akşam Future&Trends Summit 2023" programında konuşan Bakan Nebati "Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde, ve bu düşüş eğilimi devam edecektir. Zira; Küresel emtia ve enerji fiyatlarında normalleşme başladı. Kurlardaki volatilite azaldı. Üretici fiyatlarının tüketici enflasyonu üzerindeki artırıcı etkisi azaldı.
Beklentilerde iyileşme başladı. Ayrıca iş dünyamız da enflasyonla mücadelemize fiyat sabitleme kararlarıyla destek oluyor. Sizleri ve tüm iş dünyamızı da fiyat sabitleme kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum" ifadesini kullandı.
Bakan Nebati'nin açıklamaları şöyle:
Esasen daha da mutluluk verici olan, medya ve iş dünyamızın milletimizle beraber ülkemizin müreffeh yarınlarını inşa etmek idealiyle bir araya gelmesi; geleceğe yön verme inancına sahip olmasıdır. Esasen daha da mutluluk verici olan, medya ve iş dünyamızın milletimizle beraber ülkemizin müreffeh yarınlarını inşa etmek idealiyle bir araya gelmesi; geleceğe yön verme inancına sahip olmasıdır.
Milletimizin bu yöndeki gayret ve cesareti, ülkemizin son 20 yılda kaydettiği başarılarla birlikte giderek artmıştır. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, o düşmanlarına adeta parmak ısırtan dev projelere imza attıkça; o küresel siyaset ve ticarette giderek öne çıktıkça; o masmavi semalarda teknoloji harikası yerli ve milli hava araçlarımızı uçurdukça; milletimiz de bir zamanlar baskılanmış olan özgüvenini yeniden ve çok daha güçlü bir şekilde kazanmış; geleceğe daha umutla bakar, yön verir hale gelmiştir.
İşte bugün, burada, çeşitli sektörlerden iş insanlarımızla geleceği konuşmak üzere bir araya gelmemiz, bu ruhun yansımalarından biridir. Kendisine duyduğu güvenle, yani özgüveniyle Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek olan irade, işte burada ortaya konan iradenin ta kendisidir. Bu vesileyle, sürdürülebilirlik odağında Gelecek ve Trendler Buluşmasını organize eden Akşam Gazetesi’nin tüm çalışanlarına ve bu toplantının gerçekleşmesine katkı sunan herkese milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Bu Zirvenin, ülkemizin geleceğine yön verecek sektörlere dönük potansiyel fırsatları şimdiden değerlendirebilmemiz ve muhtemel riskleri öngörebilmemiz bakımından çok faydalı olacağına inanıyor; ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Gelin, yarına geçmeden önce, bugüne ve ekonomiye dair kısa bir ufuk turu yapalım. Bildiğiniz üzere tüm ülkeler son yıllarda birçok sorunla mücadele ediyor. Ticaret savaşlarıyla başlayan gelişmeler sonrasında tüm dünyayı etkisi altına alan salgın, küresel ticareti olumsuz yönde etkilerken küresel u da tetiklemiştir. Geçtiğimiz sene Şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı da, enerji ve gıda başta olmak üzere tüm emtia fiyatlarını daha önce görülmemiş zirvelere taşımıştır. Birçok ülke merkez bankasının sıkılaştırıcı adımları uyguladığı bu dönem, küresel ekonomide resesyon kaygılarının ve istihdam daralmalarının artmasına neden oldu.
Tüm ülkeler, belki de 2’nci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş ölçüdeki bir kriz ortamıyla mücadele etmek durumunda kaldı.
Ancak Türkiye, böylesi sancılı bir dönemde dahi, büyümede, sanayi üretiminde, istihdamda, ihracatta ve turizm gelirlerinde bir yandan Cumhuriyet tarihimizin rekorlarına imza atarken diğer yandan da dünyadan oldukça pozitif yönde ayrışmayı başarmıştır.
Bu başarılarımızın temelinde,
o Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, 20 yıldan bu yana dirayetle uyguladığımız politikalar olduğu gibi,
o yaklaşık 1 sene evvel yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı Türkiye Ekonomi Modelini devreye almamızın da büyük katkısı vardır.
Dün de malumunuz geride bıraktığımız 1 yılı tüm detaylarıyla değerlendirdik ve bu yıla dair hedeflerimizi milletimizle paylaştık.
Rakamlar çok net bir şekilde ortaya koyuyor ki küresel düzeyde yaşanan türlü badirelere rağmen, Türkiye, 2022 yılını neredeyse tüm makroekonomik göstergeler bakımından dünyanın geri kalanından çok daha iyi bir noktada tamamlamış; güçlü ilerleyişini yeni zirvelere taşımıştır. Bütçe Gerçekleşmeleri:
Hatırlarsınız, yakın zamana kadar Kur Korumalı Mevduat ve Katılma Hesaplarıyla Hazine'ye büyük bir dinamit koyduğumuzu iddia edip duranlar vardı. Biz, dün son 20 yılın, en güçlü bütçe sonuçlarından birini açıkladıktan sonra bu kesimin şimdi sesleri çıkmaz oldu. Bazıları da bütçede faiz harcamalarının arttığını söylüyor. Ancak bu eleştirileri yapanlar da çok iyi bilirler ki, sadece faiz harcamalarındaki nominal artışa bakmak doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü faiz harcamaları artarken bütçe gider ve gelirlerimiz de artmaktadır. Bu nedenle objektif bir değerlendirme yapmak için faiz harcamalarının bütçe içindeki payına bakmak gerekir.
2022 yılı başlangıç bütçesinde yüzde 13,7 olarak öngörülen faiz giderlerinin bütçe içindeki payını, yüzde 10,6’ya düşürdük. 2002 yılında bu oran yüzde 43 idi, tam yüzde 43!
Kalkıp bu somut kazanımları alkışlamaları gerekirken, şimdi de gitmiş yurt dışı çıkış harcı gibi uygulamalardan dem vurarak sosyal medyada prim yapma peşine düşmüşler.
Anlaşılan masalardan ve türlü algı oyunlarından medet umanların gözleri gerçeklere kör, kulakları da doğrulara sağır olmuş durumda.
Ancak milletimiz kimin Türkiye için gece gündüz demeden hizmet aşkıyla koştuğunu, kimin de çarpıtmalardan medet umduğunu çok iyi biliyor.
Hiç kimse milletimizin gözünü el çabukluğuyla boyayarak iradesini esir alabilecek güçte değildir. Rakamlar ve gerçekler gün gibi ortadır.
Bilinmelidir ki Türkiye Ekonomi Modeli’ni devreye alan Türkiye, güçlü bir üretim ekonomisi olma yolunda emin adımlarla ilerleyişinde kesin kararlıdır.
Enflasyon:
Tek problemimiz var, enflasyon. O da son iki aydır düşüş eğiliminde, ve bu düşüş eğilimi devam edecektir.
Zira
o Küresel emtia ve enerji fiyatlarında normalleşme başladı.
o Kurlardaki volatilite azaldı.
o Üretici fiyatlarının tüketici enflasyonu üzerindeki artırıcı etkisi azaldı.
o Beklentilerde iyileşme başladı.
o Ayrıca iş dünyamız da enflasyonla mücadelemize fiyat sabitleme kararlarıyla destek oluyor. Sizleri ve tüm iş dünyamızı da fiyat sabitleme kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK-YEŞİL DÖNÜŞÜM:
Ekonomide elde ettiğimiz tüm bu kazanımların yanı sıra etkisini daha çok gelecek dönemlerde göreceğimiz birçok tedbiri de hayata geçirmeye devam ediyoruz. Bugün bizleri bir araya getiren bu Zirvenin 4 oturum başlığı da birbirinden kritik ve öncelikli. Şimdi sizlere, bu sektörlerde sürdürülebilirlik perspektifiyle attığımız adımlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Sürdürülebilirlik çalışmaları küresel anlamda yeşil dönüşüm politikaları ile daha kapsamlı ve hızlı bir döngüye girdi.
Yeşil dönüşümden en çok etkilenen sektörlerin başında imalat, ulaşım, konut ve finans sektörleri geliyor. Bizler ülkemizin bu dönüşüme uyum sağlayarak rekabet gücünü küresel anlamda artırabilmesi için politika setimizi hızla hazırladık ve tüm sektörleri kapsayan adımlarımızı ivedilikle atmaya başladık. Bu kapsamda teşvik ve desteklerimizle yeşil yatırımlara ve Ar-Ge faaliyetlerine öncelik vermeye başladık. Binaları çevre dostu hale getirmek ve gelecek nesillere daha sağlıklı, yaşam kalitesi daha yüksek, karbon nötr şehirler bırakmak için harekete geçtik. Üretimimizde önemli yeri olan KOBİ’lerimize yeşil üretime geçişleri için destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz hafta açıkladığımız Hazine destekli KGF paketlerinde 7 milyar lira kefalet limitini, Yeşil Dönüşüm ve Enerji Verimliliği Destek Paketi kapsamında yeşil dönüşümü amaçlayan projeler için KOBİ ölçekli firmalarımızın kullanımına sunduk. Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve konutlarda enerji verimliliğinin artırılması çalışmaları kapsamında “Konutlarda Isı Yalıtım Kredi Paketi”ni uygulamaya aldık. Bu çerçevede uzun vadeli ve uygun maliyetli ısı yalıtım kredisi sağlıyoruz.
Bu ve benzeri kredilere olan ilginizi artırmanızı tavsiye ediyorum. “Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar” konseptine geçişi 1 Ocak 2023 tarihinde zorunlu hale getirdik. Buna göre, belirli büyüklükteki binalar enerji performans sınıfı en az “B” olacak şekilde inşa edilecek ve kullandığı enerjinin en az yüzde 5’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayacak. Yeni dönemde otomotiv sektörünün de çehresinin değişeceğini öngörerek yerli ve milli aracımız Togg’u tamamen elektrikli şekilde tasarladık. İnşallah yakında yollarımızda da görmeye başlayacağız.
Özel Tüketim Vergisi oranı yüzde 10 olan elektrikli otomobillerin kapsamını genişlettik. Elektrikli araç altyapısını kurmak üzere Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Destek Programını başlattık.
DİJİTALLEŞME- ELEKTRONİK TİCARET
Yeşil ekonomiye geçişin yanı sıra teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme de sektörleri baştan aşağı dönüştürüyor. Tüm dünyada elektronik ticaretin payı giderek artıyor.
Bu süreçte bizler de KOBİ’lerimizi, esnaf ve sanatkarlarımızı e-ticarete ve e-ihracata yönlendirmek üzere, devlet yardımları, lojistik merkezleri ve ihracat bilgilendirme platformu gibi farklı alanlarda yeni projelerin geliştirilmesi konusunda çalışmalara hız vermiş durumdayız. E-ihracatı gümrüklü bölgelerde konsolide edecek modellerin çalışmalarını tamamlamayı ve şirketlerin dijital etkinliklerini arttıracak modeller ve platformlar kurgulamayı hedefliyoruz. Diğer taraftan, e-ticaretin en önemli aktörleri olan ülkeler başta olmak üzere, potansiyel arz eden tüm pazarlara yönelik stratejiler ve yol haritaları da geliştireceğiz.
Yeşil Finansman:
Yeşil dönüşüm, esasen yeşil yatırımlar anlamına geliyor. Bu yatırımlar da tabii ki güçlü bir finansmanı gerekli kılıyor. Günümüzde, finansal yatırımların parasal getirileri kadar çevresel etkileri de öne çıkmış durumda. Bizim de 2053 Net Sıfır Emisyon stratejimizin önemli sacayaklarından biri, ülkemizde yeşil finansman ekosisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.
Bu doğrultuda Bakanlık olarak Kasım 2021’de “Sürdürülebilir Finansman Çerçeve Dokümanı’nı” yayınlayarak stratejik bir adım attık. Yayımladığımız bu doküman sayesinde, kısaca ESG olarak adlandırılan uluslararası “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim” piyasalarından finansman sağlama imkanı elde etmiş olduk. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, önümüzdeki dönemde ESG piyasasında olası bir yeşil tahvil ihracı için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca şirketlerimizin yeşil tahvil ihraçlarını artırmaları için kapsamlı destekler sunacağız. Finans dünyasında sürdürülebilirliğin önemi artarken dijital yatırımlar da eş zamanlı olarak gündemin üst sıralarındaki yerini koruyor. Türkiye’nin Ödeme Sistemi TROY’un yurtiçi ve yurtdışında yaygınlaştırılması amacıyla çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Dijital bankacılık lisanslarını vermeye başladık. Bugün itibarıyla, ülkemizde 4 adet dijital banka faaliyet izni almış durumdadır.
Finans sektörünün ve sermaye piyasalarının, yeniliklere en hızlı adapte olabilen sektörlerin başında geldiğini biliyoruz. Bu nedenle güncel gelişmelerle uyumlu adımlar atarken finans sektörümüzün gelişmesini desteklemeyi sürdüreceğiz.
Her ne kadar sürdürülebilirlik kavramı dünya gündemine son yıllarda oturmuş olsa da esasen birçok kadim medeniyet tabiatla ahenk içinde yaşamış, toprağın, havanın, suyun kıymetine mazhar olmuştur.
Rahmetli halk ozanımız Aşık Veysel; “Hakk’ın hazinesi gizli topraktaBenim sadık yârim kara topraktır” derken vurguladığı esasen farklı bir mesele değildir.
"Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız” diyen Kızılderililerin bu sözleri de sürdürülebilirliğin kadim bilgelikle ifade edilmesinden başka bir şey değildir.
Bizler, önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlik kapsamında tüm alanları destekleyen ve teşvik eden politikalarımızla özel sektörümüzün yanında olmaya devam edeceğiz.
Buradan KOBİ’lerimiz başta olmak üzere tüm reel sektör firmalarımıza açık bir çağrıda bulunmak isterim. Sürdürülebilirliği ve yeşil dönüşümü işinizin merkezine alın.
Şundan emin olun ki önümüzdeki dönemde bunu başaran şirketlerimiz, çevreyi korumanın yanı sıra küresel rekabette de giderek öne çıkacaklardır.
Tekrar altını çizmek isterim ki Türkiye, artık o eski bürokratik, hantal, içe kapanık ve insanımıza efendilik taslamaya çalışanların acı reçetelerine muhtaç bir ülke kesinlikle değildir.
Türkiye, binlerce yıllık birikimiyle ve insan odaklı kendi değerleriyle yol alırken, yarına ve geleceğin dünyasına yön vermeye, trendleri belirlemeye başlamış durumdadır. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Türkiye Yüzyılı vizyonumuz da tam olarak budur. Yarına yön verme iddiası ve özgüvenine sahip olan sizler, inanıyorum ki Türkiye Yüzyılı’nın inşasında çok önemli roller üstleneceksiniz.