Bağdat`ta savaş korkusu sürüyor
Cuma günü sirenler çalarken sokaktan geçen bir satıcı durumu fazla dikkate almadan satışlarına devam etti. Kimbilir, nedir? dedi ve omuzunu silkti. Belki de sirenler bozulmuştur.
Birkaç dakika sonra, uçaksavar ateşi, kırmızı ve altın renkler saçarak, gecenin gökyüzünü kesip geçince, birçok müşteri göğe şöyle bir baktıktan sonra alışverişe devam etti. Erkeklerden oluşan birkaç grup kurşunlar gökyüzünde uçarken göğe bakmaya devam ettiyse de, Black and White Restaurant`da çalışan garsonlar, olan bitenden dolayı sarsılmışa hiç benzemeyen bir Iraklı aileye hizmet etmeyi sürdürdü. ABD`nin Bağdat`a bomba yağdırmasından bu yana iki yıl geçti, ancak savaş korkusu 5 milyon kişinin yaşadığı bu kentte hala mevcut. Gazeteler hala birinci sayfalarında Amerikan saldırganlarına ilişkin yazılar yayınlıyor; geceleri, televizyon kanalları, 10 yıllık bomba saldırıları ve Iraklı askerlerin marşlarla yürümesini gösteren klipler sunmaya devam ediyor. Dolayısıyla, cuma gecesi ABD ve Britanya savaş uçaklarından roketler Bağdat civarındaki hedeflerin üzerine düşerken, kent sakinlerinin bu saldırıyı serinkanlılıkla karşılamaları o kadar şaşırtıcı değil.
Kapıyı açtık, baktık ve içeri gittik. Bir sonraki gün oğlum okul sınavına girdi, işe döndük, yaşam devam etti, diyen Nasra el - Sadoon, Bağdat`ın resmi İngilizce gazetesinin editörü. O kadar moralsiz bir durumdayız ki, ne olursa olsun, kabul ediyoruz.
Gerçekten de, cumartesi sabahının hareketli Bağdat Borsası`ndaki ticaret aktiviteleri, bir önceki gece gerçekleşen saldırıdan dolayı birkaç yüz yatırımcının darbe yediğine işaret etti. Borsa başkanı Taha el Selam, borsanın erken saatlerde alçak düzeylerden açılırken, cumartesi gününün üç saatlik seansı sırasında yeniden tırmandığını belirtti. Selam, Ticaret adamları bombalara alıştı mı? Bütün Iraklılar bombalara alıştı. İki yıl daha kal, sen de alışırsın, dedi.Cumartesi gününün geç saatlerde gerçekleşen toparlanma süreci, katılımcıların ABD ve Britanya saldırılarının Arap dünyasından sert bir tepki alacağını umduğunu gösteriyordu. Selam`a göre, bu da bu ülkeye karşı 10 yıldan bu yana sürdürülen ambargonun sona ermesine yol açabilirdi.Gerçekten de Türkiye ve Mısır gibi, geçmişte ABD`ye destek veren ülkeler bu saldırıyı kınadı. Bu ülkelerin durumu, ABD`nin Iraklı birlikleri 1991 yılında Kuveyt`ten çıkartmak ve ambargo için oluşturduğu koalisyonun eridiğine işaret ediyordu.
Güney Irak`ta zaman geçiren kişiler cuma gününün saldırılarını zayıf buldu. ABD`nin devriye gezdiği uçuş yasağı bölgesinin ortasında bir yerde yer alan liman kenti Basra`da, siren sesi günlük bir olay ve bombalar, çay bardaklarını titretecek kadar yakına düşüyor. Müttefikler, bu tür operasyonlar sırasında sivilleri hedeflemediklerini iddia ediyorsa da, Iraklılar 1998 yılından bu yana 300 sivilin yaşamını yitirdiğini öne sürüyor. Cuma gecesi, Iraklıların uçaksavar ateşi dışında, Bağdat`ın merkezinde başka bir patlama olmadı. Ne savaş uçakları ne de roketler ortada gözükmedi. ABD savaş uçaklarının Bağdat`ın 50 kilometre yakınına kadar geldiğini söylerken, ABD`li yetkililer cuma günü bombalanan bazı hedeflerin Bağdat`ın hemen dışında yer aldığını söyledi. Iraklılar hedeflenen yerlerden birisi olan el - Hafriya`nın Bağdat`ın 40 kilometre güneyinde olduğunu belirtiyor. Irak gazetecilerin bombalanan yerlere gitmesini yasakladıysa da, Iraklı yetkililer orada bir kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Irak televizyonu zarar görmüş ve işyerlerini göstermeye devam etti.
Irak cuma gününün saldırısı sonunda 2 kişinin öldüğünü ve 20 kişinin de yaralandığını söylüyor. Bunların arasında kadın ve çocuklar da var. Britanya parlamentosu üyelerinden ve Irak`a karşı yürütülen alçak yoğunluklu savaşın muhaliflerinden George Galloway, bombalama saldırısı sırasında yaralandığı ve iyileşmeye başlayan kişileri bir Bağdat hastanesinde ziyaret etti. Bir genç Iraklının yanında konuşan Galloway, bu tür operasyonların müttefiklerin amaçlarına karşı muhalefetin harekete geçmesine neden olduğunu ve mevcut rejimi haklı çıkardığını söyledi. Galloway, Bazen Britanya ve Amerikalıların Saddam Hüseyin için çalışıp çalışmadığını merak ediyorum. Ortadoğu`nun yeniden kaynamaya başladığı bir dönemde, geliyor, yangına körükle gidiyoruz, dedi.