ABD’de Resesyon Beklentileri Arttı

11.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

Kasım ayını ABD doları karşısında düşüş trendi içinde geçiren Euro’nun aralık ayı ile birlikte yukarı harekete geçtiği görülmektedir. Buna göre 88 cent seviyelerine ulaşmıştır. Geçmiş aylarda Euro’nun değer kazanacağı yönündeki beklentilerin sürekli olarak ters yönde gelişmesi pariteyi düşük tuttu. Ancak trendin artık artış yönüne geçtiği görülmektedir.


ABD ekonomisindeki büyüme trendinin son birkaç aydan beri yavaşladığını gösteren verilerin çıkmaya başladığını görmekteyiz. Hatta bu durgunluğun resesyon olabileceği yönünde de yorumlar yapılmaktadır. ABD’nin büyüme hızının 1. çeyrekte yüzde 8.3,2. çeyrekte yüzde 5.6 ve 3. çeyrekte ise 2.4 düzeyine gerilediği görülmektedir. Dolayısıyla ekonomik büyüme rakamları açısından Avrupa’yla karşılaştırıldığında parite düzeyinin yukarı olması gereği de piyasalar tarafında kabul edilmektedir. Ayrıca ABD’nin en önemli büyüme trendini destekleyen tüketici güveni ile ilgili beklentilerin artık negatif düzeylere inmesi büyüme önündeki en önemli yavaşlatıcı etken olarak görülmektedir. Geçmişe göre düşük olmakla birlikte USD’ye olan güven ise halen piyasalarda FED’in uygulamalarından ve uluslararası sermayenin ABD’yi kendine güvenli liman olarak tercihinin devam etmesinden dolayı sürdüğü görülüyor. Sonuçta ekonomideki yavaş büyüme sinyalleri ve FED’in istikrarlı faiz oranları politikası nihai olarak dolara olan talebi azaltacaktır. Ödemeler dengesi özet tablosu, 2000 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında;


CARİ İŞLEMLER DENGESİ;

• Cari işlemler açığı, geçen yıla göre büyük bir artış göstererek 25 Milyon USD’ndan 6.771 Milyon USD’na yükselmiştir.
• Cari işlemler açığı, eylül ayında 51 Milyon USD olarak gerçekleşerek, 2000 yılı başından bu yana en düşük seviyesini yaşamıştır.
* Bu düzelmedeki en önemli faktör, kuşkusuz ki turizm gelirlerindeki yükselme nedeniyle yurda döviz girişinin artmasıdır. Sözkonusu dönemde net turizm gelirleri, yaklaşık % 60 oranında artarak 4.417 milyon USD’na ulaşmıştır.
• İhracatta %8 oranında sınırlı bir yükseliş olmuş; ithalatta ise 37.1’lik bir artış gerçekleşmiştir. Böylece dış ticaret açığında, geçen yılın aynı dönemine göre % 122.3’lük bir genişleme yaşanmıştır.
• İhracat gelirleri açısından rahatlatıcı bir faktör olan bavul ticareti gelirlerinde, sözkonusu dönemde % 37.9 oranında bir artış gerçekleşerek, bavul ticareti 1.502 milyondan 2.071 Milyon USD’ına ulaşmıştır.
Bavul ticaretindeki sözkonusu artışın nedeni, Rusya ekonomisinde, petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle alım gücünün yükselmesidir.
• Turizm sektöründe yaşanan olumlu gelişmeler sonrasında, net turizm gelirleri sözkonusu dönemde, turist sayısındaki % 38.7’lik bir artışla birlikte %60.’lık bir artış göstermiştir.
• Net faiz ödemeleri, % 7’lik bir artışla 2.391 Milyon USD, net diğer gelirler yaklaşık %25 artarak 3.414 Milyon USD olmuştur.
• Toplam mal ve hizmet dengesi %165.2’lik bir artışla 10.551 Milyon USD’na ulaşmıştır.
• Bu gelişmeler sonrasında, net görünmeyen gelirler % 69 oranında artarak 5.490 Milyon USD’na ulaşmıştır. Bu artış, cari işlemler açığındaki boşluğu dolduracak nitelikte görülmektedir.
• Toplam mal ve hizmet gelirlerinde gerçekleşen bu olumlu gelişmenin aksine, reel faizlerdeki düşüşler nedeniyle sözkonusu dönemde işçi gelirleri % 5’lik azalmayla, 3.397 Milyon USD’na gerilemiştir.


SERMAYE HAREKETLERİ;

a) Net doğrudan yatırımlar.

• Net doğrudan yatırımlar kalemi incelendiğinde; sözkonusu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre gerçekleşen azalmayla yurt dışına sermaye çıkışı 257 Milyon USD seviyesinde gerçekleşmiştir. Oysa ki geçen yıl aynı dönemde 81 Milyon USD’lık bir sermaye girişi sözkonusu olmuştu.
• Türkiye üzerinden 3. ülkelere yapılan doğrudan yatırımlar % 45 oranında artarak 721 Milyon USD’na ulaşmış; buna karşın yabancıların Türkiye’de gerçekleştirdikleri doğrudan yatırımlar %19 oranında azalarak 464 Milyon USD’na gerilemiştir.
b) Net portföy yatırımları
• Yabancı yatırımcılar, Türkiye’de net doğrudan yatırım yapmak yerine net portföy yatırımları yapmayı tercih etmiş; sözkonusu dönemde net portföy yatırımları % 248.9 oranında artarak 6.032 Milyon USD’na ulaşmıştır.
• Yurt içinde yerleşiklerin yurt dışında menkul kıymet alımları % 455 oranında artarak 16.424 Milyon USD olmuştur.
• Yabancıların ülkemize yaptıkları portföy yatırımları ise % 375 oranında artarak 15.820 Milyon USD’na ulaşmıştır.
• Tahvil ihracı yoluyla borçlanma, sözkonusu dönemde % 587 oranında artarak 5.954 Milyon USD olarak gerçekleşmiştir.
• Yabancıların ülkemizde yaptıkları net menkul kıymet yatırımları %37 artarak ülkeye giren döviz bedeli 682 Milyon USD’na ulaşmıştır.
Yabancıların yurt içinde menkul alımları %4 oranında azalarak 2.469 Milyon USD’na, yabancıların yurt içinde menkul satımları ise %14 oranında azalarak, 1.787 Milyon USD seviyesine gerilemiştir.
c) Uzun vadeli sermaye hareketleri
• 1999 yılı Ocak-Eylül döneminde, ülkemizden 500 Milyon USD’lık bir sermaye çıkışı sözkonusu olmuşken; 2000 yılının aynı döneminde, ülkeye, 2.981 Milyon USD’lık bir sermaye girişi gerçekleşmiştir.
• Kredi kullanımı (sağlanan krediler), %65.4’lük bir artışla 12.393 Milyon USD’na yükselmiştir.
• Kredi geri ödemelerinde ise, %25’lik bir artış hızı sözkonusu olmuş ve 9.926 Milyon USD’lık kredi geri ödenmiştir.
d) Kısa vadeli sermaye hareketleri
• Kısa vadeli sermaye hareketleri, %281.8 oranında artarak 2.367 Milyon USD olarak gerçekleşmiştir.
• Net kısa vadeli varlıklar kalemi sözkonusu dönemde %%67.7’lik artışla 1.878 Milyon USD olarak gerçekleşmiştir.
• Net yükümlülükler ise %144’lük artışla 4.245 Milyon USD olarak gerçekleşmiştir.


REZERVLER;

• Resmirezervler, 1999 yılı Ocak-Eylül döneminde 5.075 olarak gerçekleşmiş ve %42.9’luk bir artışla 2.896 Milyon USD’na ulaşmıştır.
Sonuç olarak;
• Turizm gelirleri, 2000 yılı Eylül ayında cari işlemler açığının daralmasında etken olmuştur. Turizm gelirlerinde mayıs ayında başlayan artış, ağustos ayında en üst noktaya ulaşmıştır.
• İthalat artış hızı ocak-ağustos döneminde %39.9 olarak gerçekleşmişken, sözkonusu ocak-eylül döneminde %37.1 olarak gerçekleşmiştir. İhracat artış hızı ise %8’le oldukça sınırlı bir düzeyde kalmıştır.
• Bavul ticareti, Rusya’da yaşanan rahatlama nedeniyle artış göstermiştir.


Uygulanmakta olan para programının, en zayıf noktalarından birisi; programda kur sepetinin sabitlenmesi nedeniyle, ihracatın bu durumdan olumsuz etkilenmesidir. Dolayısıyla, program istikrarı destekleyici bir program özelliği taşımamaktadır. Nitekim, programın uygulanması öncesinde ve uygulanması sırasında, cari işlemler açığının bir yükseliş trendi yaşayacağı beklentisi oluşmuştur. Ancak 2000 yılı başından bu yana Euro’nun USD karşısında değer kaybetmesi ve petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi programın gidişatıyla ilgili olumlu beklentileri tersine çevirdi. İhracat beklenenin altında bir artış hızı gösterdi; yurtiçi talepteki artış ve petrol fiyatlarındaki yükseliş ithalat artış hızını yükseltti. Hükümetin istikrar programındaki kararlılığı sermaye akışını güçlü tutarak cari işlemler dengesindeki büyük açığın finansmanında sorunlar oluşmasını engelledi. Ancak 2000 yılı Kasım ayı sonunda Türkiye’de yaşanmaya başlayan kriz sonucunda, reel faizler yükseldi ve ülkeden yaklaşık olarak 6 milyar USD’lık sermaye çıkışı oldu. Türkiye’de yatırımı olan yabancı yatırımcılar, ülkenin içinde bulunduğu likidite sıkıntısı nedeniyle, ‘panik’ davranışı içerisinde sermayelerini çekme eğilimine girdiler. Kısacası bu durum, uygulanmakta olan para programını tehlikeye sokmuştur. Ancak, eylül ayı içinde azalma gösteren işçi gelirlerinde, kasım sonlarında yaşanan faiz yükselişleri ile birlikte, aralık ayı itibariyle yükselme olması beklenmektedir.


TÜFE DEĞİŞİM ANALİZİ;

TÜFE (tüketici fiyat indeksi), belirli bir dönem içerisinde tüketilen mal ve hizmetlerden oluşan, fiyat artışlarını göstermektedir.

2000 yılı Kasım ayı TÜFE verileri incelendiğinde, TÜFE’nin;

• Bir önceki aya göre %3.7,
• Bir önceki yılın aralık ayına göre (11 aylık dönemde) %35.7,
• Bir önceki yılın aynı ayına göre %43.8, oranlarında artış gösterdiği görülmektedir.


Uygulanmakta olan ekonomik programın 2000 yılı sonu enflasyon hedefi; TÜFE’de %25 olarak ilan edilmişti. Ancak, 11 aylık dönemde TÜFE’nin, kümülatif olarak %35.7 olarak gerçekleştiği ve program hedeflerinin, ekim ayından itibaren aşıldığı görülmektedir. TÜFE’nin bölgesel olarak durumuna bakıldığında ise, aşağıdaki sonuca ulaşılmaktadır:

2000 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre;

• En yüksek artış %5.9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde,
• En düşük artış %3.2 ile İç Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşmiştir. İllere göre ise;
• En yüksek artış %6.4 ile Gaziantep’te,
• En düşük artış ise %2.9 ile Kayseri ve Ankara’da gerçekleşmiştir. 2000 yılı 11 aylık dönem itibariyle;
Bölgesel olarak,
• En yüksek artış %39.0 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde,
• En düşük artış %35.1 ile Marmara Bölgesi’nde gerçekleşmiştir.
İllere göre ise;
• En yüksek artış %45.1 ile Kocaeli’nde,
• En düşük artış ise %33.7 ile Antalya’da gerçekleşmiştir.
Sektörel (Ana Harcama Gruplarına Göre) TÜFE


Piyasa enflasyonu olarak da tanımlanabilecek olan TÜFE artışları, sektörel ve alt harcama grupları açısından incelenecek olursa, aşağıdaki gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır:Ekonomik stabilizasyon programının uygulandığı Aralık 1999-Kasım 2000 döneminde gerçekleşen %35.7’lik TÜFE artışının, harcama grupları açısından payları incelendiğinde ise aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır:

• 15.44’ü gıdadan,
• 8.68’i konuttan,
• 3.86’sı giyimden,
• 2.89’u ev eşyasından,
• 1.93’si ulaştırmadan ve
• Geri kalanların ise 0.96’lık paylarla lokanta-pastane-otellerden, eğlence-kültür ve çeşitli mallar-hizmetlerden kaynaklandığı görülmektedir.


Bir önceki yılın aralık ayına göre en yüksek TÜFE artışı gösteren maddelerde, genelde giyim eşyaları ve gıda maddeleri ağırlıklıdır. Ana harcama grupları detaylı olarak incelenirse, TÜFE gelişiminde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır:

Gıda, İçki ve Tütün: TÜFE içinde en büyük pay, gıda sektörünündür. Tarım sektöründe gözlenen düşük fiyat artışları, perakende fiyatları da etkilemiş; dolayısıyla gıda sektöründe fiyat artışları, önemli ölçüde azalmıştır. Ancak Aralık 1999-Kasım 2000 döneminde TÜFE’de %33.3’lük bir artış gerçekleşmiştir. Sigara ve tütün gibi kamu kesimi fiyatlamasına tabi olan tekel ürünlerindeki artış; gıda sektörüne kıyasla, %11.3 gibi düşük bir oranla sınırlı kalmıştır. Giyim ve

Ayakkabı: %31.3 ile giyimde gerçekleşen TÜFE artışı, %40.6 ile kendini göstermiştir. Giyim harcamalarında fiyat artışları, genellikle eylül ve kasım aylarında en üst düzeye ulaşmaktadır.

Konut: Konut harcamalarında %40.4 gibi yüksek bir fiyat artışı sözkonusu olmuştur. Sektör, son 2 yılda olduğu gibi, bu yıl da TÜFE artışında en yüksek paya sahip olan sektörler arasına girmiştir. Konutla ilgili diğer harcamalarda ise %48.0 gibi yüksek bir fiyat artışı sözkonusu olmuştur. Kira ile ilgili harcamalarda %42.7’lik fiyat artışı sözkonusudur.

Sağlık: En yüksek TÜFE artışı %49.7 ile sağlık sektöründe gerçekleşmiştir. Sağlıkla ilgili harcamalar içinde ‘hastane ve hastane dışı tıbbi hizmetlerde %55.8 ile en yüksek TÜFE artışı gerçekleşmiştir.

Ulaştırma: Ulaştırma sektöründe gerçekleşen harcamalarda %26.6’lık TÜFE artışı gerçekleşmiştir. Sektör harcamalarındaki fiyat artışları, genel TÜFE fiyat artışının altında kalmıştır.

Eğlence ve Kültür:Eğlence-kültür araçları, kültür-eğlence hizmetleri ve gazete-kitap-kırtasiye harcamalarında 11 aylık fiyat artışları %35.2 olarak gerçekleşmiştir.

Eğitim: Eğitim hizmetleri ve eğitim araçlarındaki fiyat artışları yılın ilk 11 ayında %27.5’lik artışla sonuçlanmıştır. En düşük artış ise %11.3’le eğitim araçları harcamalarında ortaya çıkmıştır. Eğitim hizmetleri özellikle okulların açıldığı sonbahar dönemlerinde yoğunluk kazanmaktadır. Sektörde bir önceki aya göre hiç bir fiyat artışı sözkonusu olmamıştır.

Lokanta, Pastane ve Otel: Turizm sektöründeki canlılıkla ilgili olarak fiyat davranışları gösteren bu sektörde, ilk 11 ayın fiyat artışları %44.9 gibi önemli bir orana ulaşmıştır. Bu yıl hem iç turizmde hem de dış turizmde belli bir canlılığın olması sonucu fiyatlar yüksek seyretmektedir.

Sonuç olarak; TÜFE’nin hesaplanmasındaki ağırlığı yüksek olan harcama gruplarından gıda, giyim ve ulaştırmada fiyat artışlarının sınırlı kalması, TÜFE indeksinin %35.7’ye gerilemesine yardımcı olmuştur. (TREND)



Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
KAPANIŞLAR (BIST)
BUGÜN 1000 TL NE OLDU?
1.000 TL        
BORSA
1.003 TL        
DOLAR
1.002 TL        
EURO
1.001 TL        
ALTIN
 
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.