Yabancıların gözü üreten şirketlerde
Son dönemlerde yaşanan ekonomik gelişmelerle Türkiye’deki şirketler de görece olarak ucuzladı. Şirket satışlarına aracılık yapan danışmanlık firmaları, “Türkiye ne yaşarsa yaşasın iyi şirketlere ilgi her zaman var. Gayrimenkul ve müteahhitlik dışında üretim ve ihracat yapan şirketler bugünlerin gözdesi” diyorlar.
İşte Hürriyet gazetesi yazarı Jale Özgentürk'ün bugünkü yazısı...
“BOYA sektörünün önde gelen oyuncularından ve bünyesinde Filli Boya’yı da bulunduran Betek Boya, hisselerinin yüzde 100’üne kadar satış opsiyonlarını değerlendirmeye karar verdi.” Son günlerde sık sık duyduğumuz satışa çıkan şirketler konusunda önceki gün basında yer alan somut açıklamalardan biriydi bu. Betek’ten yapılan açıklamada ilgilenenler arasında Amerika, Avrupa ve Uzak Doğu’dan şirketler olduğu belirtiliyordu. Türkiye için zor bir yıl geride kalırken, ABD, Avrupa gibi ülkelerle ciddi sorunlar yaşanırken bir yıl içinde ne kadar birleşme ve satın alma oldu? Döviz kurundaki artışla birlikte Türk şirketleri ucuzladığı için haraç mezat şirket satışı var mı? 2018 ve 2019 için ne bekleniyor? Bu soruları uzmanlara, şirket birleşme ve satın almalarına danışmanlık yapan şirketlere sordum. Rekabet Kurumu’nun yıl sonunda toplu yapacağı açıklama öncesinde aldığım bilgilere göre bu yıl Denizbank-NBD Bank birleşmesi gerçekleştiği takdirde 2016 rakamlarının yakalanacağı ve 10 milyar dolarlık bir rakama ulaşılacağı belirtiliyor.
RİSKİ SEVMİYORLAR
Türkiye’nin stratejik önemi nedeniyle ilginin her koşulda sürdüğünü ve sürmeye devam edeceğini söylüyor şirketlerin yöneticileri. Ekonomideki gelişmeler yüzünden satışa çıkan şirket sayısı arttı mı, soruma ise “Asla öyle bir artış yok. Geçen yıl ne kadar şirket satış istediyse bu yıl da o kadar” yanıtını alıyorum. Ancak ilgi gören sektörler değişmiş tabii ki... İlginin kaybolduğu sektörler şöyle sıralanıyor: “Gayrimenkul geliştirme, müteahhitlik proje bazlı işler. Yatırımcılar o riski almayı sevmiyor. Eskiden yanına yanaşamayacağımız AVM’ler bile satışta. Bu alanda fiyatların daha da düşmesi bekleniyor. En çok ilgi gören sektörler ise katma değerli üretim yapan ve üretiminin ciddi kısmını ihraç edebilen sektörler. Beyaz eşya, otomotiv yan sanayi yani her türlü üretim.” Bunun nedeni de şöyle açıklanıyor: “Çünkü yatırımcı şunu görüyor artık. Türkiye inanılmaz ucuzladı. Yatırımcı yüzde 80-90 ihracat yapan şirket alsam kapasite arttırıp Avrupa’ya gönderdiğimde daha karlı olur.” Verilen bilgilere göre bir süredir Türkiye’de alımları duran fonların da yatırımcılarıyla yeni fon tahsisi için konuştuğu belirtiliyor. Fonların Türkiye içinde yönetilen paralarının ağırlıklı olduğu ülkeler Ortadoğu’dan. AB ve ABD’den de az sayıda var. 2015’ten sonra ise 20 milyar dolar ve üzeri kaynağa sahip fon sahiplerinin son üç senedir Türkiye’de olmadıkları da belirtiliyor. Bu süreçte siyasi nedenlerle gidenlerin olduğu ancak yenilerinin geldiği belirtiliyor. “Ne yaşanırsa yaşansın Türkiye’ye ilgi sürüyor ve sürecek. Ancak Türkiye’nin çektiği yabancı sermaye milli gelirine göre sadece yüzde 1.”
YENİ HİKÂYE LAZIM
Bu oranın en az yüzde 3’e çıkabilmesi için ise öneriler şöyle: “Yatırımcı makro ekonomide istikrar arar. Şu andaki ortamı olumlu hale çevirecek kurlardaki oynaklığı düşürecek her türlü aksiyon yabancı yatırımcının iştahını arttırır. Çünkü Türkiye yabancı sermaye çekmeye çalışırken sadece gelişmekte olan ülkelerle yarışmıyor. ABD ve Amerika da var.” Son zamanlarda hep söyleniyor. Türkiye’nin bunun için yeni bir hikâye yazması lazım. Nasıl bir hikâye? Bunun yanıtı da şöyle: “Türkiye artık yavaş yavaş katma değersiz, gayrimenkul, köprü, yol gibi yatırımlara kaynak aktarımından vazgeçmelidir. Geleceğin sektörlerine yatırım yapan, insan kaynağını çeken, bilime önem veren bir hikâye olabilir.”
50-100 MİLYON $
TÜRKİYE’de büyük banka satışı ve özelleştirmelerin dışında birleşme ve satın alma tutarı 50-100 milyon dolar civarında. 2018’de de orta ölçekli şirketlere ilgi olmuş. Bazı örnekler şöyle: “Okida Elektronik Sabaf Beyazeşya ve Sabaf S.p.A’ya, Aktiebolaget Rotech ve Rotek Robotik’in tek kontrolü ABB Ltd’ye, Liebherr Makine’nin belli oranda hissesi Liebherr MCCtec GmbH’e, Trendyol Alibaba.com’a, Oba Makarnacılık’ın belli oranda payı Pasta World Limited’e, Pronet’in Securitas Seguridad’a Marcegaglia TR Marcegaglia Specialties S.p.A’ya, Ravaber Yapı’daki Beşler Tekstil payı Ravago Petrokimya’ya, SA-BA Endüstriyel VarrocCorp Holding’e Pizza Pizza Türker Luz Business Opportunities SARL’a, UN Ro-Ro DFDS’ye, Mado’nun yüzde 42.7’sinin Turkey Cafe Company’ye devredildi.”
MUDO KONSEPT DEĞİŞTİRDİ
MUDO, 54 yıl önce Beyoğlu Fitaş Pasajı’nda 12 metrekare bir dükkandan doğan Türkiye’nin ilk markalarından biri. Hediyelik eşya, plak ve renkli fanila satışı başlayan Mustafa Taviloğlu’nun bu işe başlarken hayali özelliklere gençlere yönelik yeni bir moda anlayışının gelişmesini sağlamaktı. Yıllar içinde kurduğu 100’ün üzerinde mağazasıyla perakende sektörünün liderlerinden biri oldu. Mudo Collection ve ardından Mudo Contept mağazaları ile hedefini de “ev ve yaşam için her şey” olarak belirledi. Ancak Mudo için geçen yıl sıkıntılı bir süreç yaşandı. Türkiye ekonomisinde cari açık sorununu çözmek için ithal ürünlere getirilen yüzde 50’ye varan vergiler Mudo’yu etkiledi. Mustafa ve oğlu Ömer Taviloğlu bir yandan mağaza sayısını azaltarak, diğer yandan Maslak’taki mağazayı satarak önlemler aldı. Sektörde kalıcı olacağını, bu adımlarıyla gösteren aile, bankalarla da masaya oturdu. Bu süreci atlatmak için önemli bir yol aldı. Mudo’nun Maslak’ta iki mağazası vardı. Biri Mudo Bahçe... O dönemde kapatılan mağazanın önünden geçerken yeniden farklı bir konseptle açıldığını gördüm. Üç katlı son derece modern, farklı bir mağaza doğmuş. İçinde kafesi, sanat galerisi, çiçekçisi olacakmış. Merak ettim, Mustafa Taviloğlu’nu aradım. Mağaza önümüzdeki hafta birkaç davetle açılacakmış. O nedenle çok fazla detay vermedi, anlatmak istemedi. Ancak “hem kendileri hem de perakende sektörü zorlu bir süreçten geçerken böyle bir yatırıma nasıl karar verdikleri” sorumu yanıtladı: “Bana hep piyasa nasıl diye sorarlardı. Üç senedir bu soruyu soran yok. Sual artık ne oluyoruz, nereye gidiyoruz? Merak bu. Samimi cevap veriyorum. Cevabı bilmiyorum, bunu bileni de bilmiyorum. Onun cevabını aramak yerine biz yaptığımız işi daha iyi yapmaya çalışıyoruz. Herkese de bunu öneriyorum. Burası hepimizin. Bu duygunun neticesinde doğan bir iştir bu yatırım.” Bu yatırımı Türkiye’ye ve dünyaya mal olmuş bir mağazacılık olarak tanımlayan Taviloğlu, ünlü bankacı Burhan Karaçam’dan bir söz hatırlatıyor ve şunları söylüyor:“Burhan Karaçam der ki “Sana bir şey söyle derlerse yaz da ver. Bu mağaza da benim yazdığım şey.” Taviloğlu “hayali” olarak yorumladığı yeni mağaza konseptini Çarşamba günü anlatacak.. Bu koşullarda yatırım yapmak gerçekten cesaret ve hayal gücü ister!
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN