TÜSİAD: Durmayalım Düşeriz
Yücaoğlu, Partiler AB konusunda oy kaygısı nedeniyle farklı davranıyorlar dedi.
Yücaoğlu`na göre siyasi kriterlerde adım atılmış olsaydı, Kıbrıs konusunda daha güçlü bir dirence sahip olurduk.TÜSİAD Başkanı Erkut Yücaoğlu, dün AB-Türkiye ilişkileri üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yücaoğlu Katılım Ortaklığı Belgesi, evrensel insan hakları ilkelerini ve AB`deki ortak demokratik standartları tanımlamakta ve Türkiye`nin bu ilke ve standartlara uyum sağlamasını istemekte. AB`nin bu konudaki yaklaşımı Türkiye`nin bugünkü üniter yapısı, anayasal düzeni ve yurttaşlık kavramı sınırları içinde. Reform taleplerinin odak noktasını yasal düzenimizdeki bireysel özgürlükleri ve kültürel kimliklerin ifadesini yasaklayıcı mevcut yasal düzenlemeler oluşturmakta. AB bunun ötesinde bir taleple gelmiyor dedi.
Yücaoğlu`nun taraflara yönelik tespitleri özetle şöyle:
AB, genişleme politikası ve Avrupa`nın geleceği söyleminde Türkiye`ye istisnasız aday ülke olarak yer vermelidir. Mali işbirliği fonlarının tamamını AB`ye uyum sürecine yönelik ve toplumun değişik kesimlerini ilgilendiren projelere ayırmalı ve bir kısmını doğrudan Hazine`ye aktarma uygulamasını tekrarlamamalıdır. Türkiye ise AB`ye uyum sürecimizi yönlendirecek Ulusal Program üzerinde partilerüstü bir anlayışla toplumsal uzlaşma sağlamalıdır. AB`nin toplumsal yaşamımızın tüm alanlarında olması gereken bir boyut durumuna geldiği gerçeğini hepimiz görmeliyiz. AB ile uyum konusunda tüm siyasi sorumluluk sahibi kurumlar ve devlet birimleri ilerlemeler hakkında saydamlık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun bir şekilde toplumu düzenli olarak bilgilendirmelidir.
Askerlerin AB`ye yaklaşımı:
Askerler doğru bir şekilde AB ile görüşmelerde bir pazarlık şansımız olduğunu ve bunun kullanılması gerektiğini düşünüyorlar. Nitekim Türkiye`nin askeri işbirliğinin içinde yer almasını istiyorlar ve Siz, bizi bu oluşumun içine almazsanız, biz de NATO kanalıyla yapacağınız askeri müdahalelerde veto hakkımızı kullanırız diyorlar. Doğru bir yaklaşım. Siyasi partiler genelde oportünist bir yaklaşım gösteriyorlar. AB`ye yakın duruyorlar. Ama kendilerine oy kaybettireceğine inandıkları konuda yan çiziyorlar. Kıvırıyorlar.
Referandum konusu:
Türkiye için henüz erken bir konu. Önce bu süreci yaşayıp, toplumu bilinçlendirdik. Bu konular sonra ister istemez gündeme gelecek. Örneğin, şimdi halka, üç şıklı bir soru sorsak.
1) İdam kalsın,
2) İdam kalkmasın,
3) İdam kalksın ama Apo asılsın desek...
Referandum büyük ölcüde 3 şık olarak karşımıza çıkar.
Bazı AB yöneticileri kendilerini bir başöğretmen gibi görüyorlar. Biz bunları eleştiriyoruz. Onlara, kaynaklarınızı ortaya koyun diyoruz. Bu sadece parasal anlamda değil. Örneğin bu ülkede 650 bin öğretmen var. Aileleriyle birlikte milyonlarca insan. Onlara, Biz eğitimcilerin eğitimi için şu kaynakları seferber ediyoruz demelisiniz diye öneride bulunuyoruz. Bahçeli ve MHP, bu konuda ne istediği daha anlaşılır bir konumda. Ecevit ve DSP`de bir sıkıntı gözleniyor. Ecevit, `önce onlar Kıbrıs konusunda bir adım atsın, sonra biz demokratikleşme konusunda adımlar atarız` yaklaşımı içinde. Belki bu bizim sahip olmadığımız bazı devlet bilgileri nedeniyle yapılıyor. Bunu bilmemiz mümkün değil. Yılmaz ve ANAP ise bazen hızlı adımlar atılmasını istiyor ama oy kaygısı ile geri çekildiği anlar oluyor.
Ve en büyük hata:
Siyasi kriterler konusunda ise yol almalıyız. Eğer Türkiye bu konuda AB`yi beklemeden adım atsaydı, Ermeni ve Kıbrıs karşımıza konduğunda kendi tezlerimizin arkasında çok daha güçlü dururduk. Şimdi adamlar hiç bir şey yapmadınız diyor...
Gümrük Birliği hata mıydı?
Gümrük Birliği`ne katılmamız iki taraf içinde olumlu oldu. Onlar 5 milyon euro civarında yeni bir pazar yarattılar. Biz ise bu sayede AB`de yeni pazarlar yarattık. Örneğin, şirketlerimiz ile ortaklıklar kurdular. Eğer dünya otomobilleri üretir hale geldiysek bu anlaşma en büyük nedendi. Eğer tersi olsaydı, hala dünyanın ikinci sınıf otomobillerini üretiyor olurduk. AB kendi içinde büyüyen bir pazar değil. Türkiye onlar için yeni iş alanı demek. Örneğin kamu ihalelerine girmek istiyorlar. Alt yapı yatırımlarında bulunmak istiyorlar. Yunanistan`da bu böyle oldu. Bizim de bunu bilip, karşılarına serbest dolaşımı koymamız lazım. Şirketlerimizin AB`de daha rahat hareket imkanına kavuşma hakkını sağlamalıyız. Bu bir pazarlık süreci. Şirketlerimiz gittiğinde kendi işçisini de götürecek. Ayrıca TÜSİAD olarak AB`ye yeni ekonomi konusunda bir öneri götürüyoruz. Onlara, Bu alandaki işgücü ihtiyacınızı katılım sürecine giren ülkelerden temin edin diyeceğiz. (YENİ BİNYIL)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN