Sigorta Sektörü Yol Ayrımında
Bankacılık operasyonları tüm mali sektörde taşların yerinden oynamasına neden oldu.Bu sarsıntıdan nasibini alanlar arasında sigorta şirketleri ön planda yer alıyor. Özellikle fona devredilen bankaların iştiraki şirketlerin akibeti merak ediliyor.
Son günlerde yaşanan bankacılık operasyonları sigortacılık sektörünü de olumsuz yönde etkiliyor. Uzun bir süreden bu yana dillendirilen ‘sigorta kesiminin yol ayrımında olduğu’ gerçeği bankacılık operasyonlarının ardından daha fazla ön plana çıktı. Yetkililere göre sigortacılık sektörü bankacılıktan daha fazla güvene ihtiyaç duyuyor.Ayrıca bir çok sigorta şirketi faaliyetlerini bağlı olduğu banka ile iç içe sürdürüyor. Fakat son günlerde bankacılık sektöründeki olumsuz gelişmeler, üst üste gelen operasyonlar, faizlerin aniden yükselmesi dolaylı olarak sigortacılığı da olumsuz yönde etkiliyor. Fona devredilen bankalarla birlikte, bu bankalara bağlı olan sigorta şirketlerinin sahipleri de değişiyor. Geçtiğimiz günlerde Hazine Müsteşarlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 62 sigorta şirketinden 26’sı mali açıdan sorunlar yaşıyor. Hazine’nin 26 sorunlu şirketten 15’ini gözetim altına aldığı söyleniyor. Böyle bir gelişme ‘yoksa bankalardan sonra sigorta şirketlerine de mi bir operasyon geliyor?’ sorusunu akıllara getirdi. Sigortacıların büyük bir bölümü ise böyle bir operasyon beklemiyor. Kendilerinin zaten Hazine tarafından sıkı bir şekilde denetlendiklerini belirten sigortacılar, ayrıca şirketlerin de her yıl düzenli olarak sermayelerini artırdıklarını belirtiyorlar.
‘Sigorta şirketlerinin de bir operasyona ihtiyacı var’ şeklinde bir genelleme yapmanın çok yanlış bir davranış olduğunu söyleyen Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Ertem, “Bütün sektörlerde olduğu gibi hem iyi hem de kötü şirketler bulunuyor. Bunları ayırabilmenin en güzel yolu halkın kendi tercihini yapmasını sağlamaktan geçiyor” diyor. Halkın kendi tercihini yapması için de reyting uygulamasına geçilmesi gerektiğini kaydeden Ertem, reyting sonuçlarının kamuoyuna duyurulmasıyla birlikte kötü olan sigorta şirketlerinin durumlarını düzelteceklerini düşünüyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi banka operasyonlarının sigortacılık sektörü üzerinde bazı tereddütler yarattığını söyleyen Emek Sigorta Genel Müdürü Haçik Copikoğlu, sigorta şirketlerinin Başbakanlık Sigorta Denetleme Kurulu tarafından denetlendiğini ve mali durumunda bozulma olan şirketlerin sermaye artırma işlemlerinin Hazine tarafından talep edildiğini vurguluyor. Bugünkü durumda mali durumu kötü sigorta şirketi olmadığını savunan Copikoğlu, “Ancak hatalı risk kabulü ve rekabetçi fiyatlandırma ile nakit akışları bozulan sigorta şirketleri doğal olarak hasar ödemelerinde zorlanırlar. Hedef ne şekilde olursa olsun prim yazmak olmamalı. Sigortacılıkta riskler ve nakit hareketleri iyi hesaplanmalı. Artık sigorta şirketleri çok prim yazmaktan ziyade, doğru prim üretmek zorundalar” diye konuşuyor.
İsviçre Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Noyan, bankacılık sektöründe yaşanmakta olan krizin, bankalarla aynı grup içinde yer alan sigorta şirketlerini ve dolaylı olarak sektörü etkileyeceğini söylüyor. Amerika ve Avrupa’da sigorta şirketlerinin bankası olduğunu vurgulayan Noyan, şöyle konuştu: “Sigortacılığın, bankacılıktan çok daha güçlü fonları elinde tuttuğu ve finans sektörünü yönlendirdiği batılı ülkelerden farklı bir yapı söz konusu olduğu için, sektörümüz, bankacılıktaki krizden ciddi şekilde etkilenecektir. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sigorta şirketleri ciddi fon yaratan finans kaynaklarıdır. Oysa Türkiye’de bankalar sigorta şirketlerine sahip olduğundan, bankalar krize girince, sigorta şirketlerinin de bundan çok ciddi şekilde etkilenmesi kaçınılmaz”. Sigorta sektörünü etkileyen faktörlerden biri de uzun bir süreden beri –son iki haftayı saymazsak-düşük oranlarda seyreden faiz oranları. Faizlerin düşmesiyle birlikte ekonominin yeni bir boyut kazanması ve para politikalarının istikrarlı bir şekilde uygulanması sigorta sektörünü 1999 yılının sonunda bir yol ayrımına getirdi. Çünkü sigorta şirketleri uzun yıllardan beri fonlarını devlet tahvili ve hazine bonosunda değerlendiriyorlardı. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, istikrarlı ekonomilerinin baş şartı şirketlerin esas faaliyet karlarından elde edilen karlar. Sigorta şirketleri bu yeni ortama alışmak için yeni stratejiler geliştirmeye çalıştılar.
Bazıları başarılı olurken, bazıları ne yazık ki istedikleri istikrarı sağlayamadılar. Faaliyet dışı gelirlerdeki daralma önemli ölçüde bilanço sonuçlarına yansımaya başladı. “1999 yılının sonunda faizlerdeki düşüşün mali karları etkileyeceğini ve bir çok sigorta şirketinin mali durumunun zorlanacağını gördük” diyen Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Ertem, sigorta şirketlerinin bundan böyle sigortacılık faaliyetlerinden elde edilen karlılıklarını yükseltmeye başladıklarını söylüyor. Sektörde sigortacılık faaliyetlerinden elde edilen karlara teknik karlılık deniyor. Yani faizlerden, devlet tahvilinden ve repodan arındırılmış karlara bu ad veriliyor. Yetkililerin verdiği bilgilere göre teknik karlılık oranlarını yükseltmenin yolu hizmet kalitesini yükseltmekten geçiyor. Sektörün önde gelen şirketlerinin 2000 yılı içerisinde mali gelirlerinde her ne kadar düşme görülse dahi, teknik karlılıklarını yükseltmeye çalıştıklarını söyleyen Ertem, eğer sigorta şirketleri hala prim üretimi endişesiyle ucuz fiyat politikası uygulamaya devam ederlerse, önümüzdeki yıllarda zararlı çıkacaklarını düşünüyor. Ertem, bu sebeple sektördeki şirketlerin fiyat rekabetinden kaçınmaları gerektiğini vurguluyor.
TEB Sigorta Genel Müdürü Fahri Altıngöz de sigorta şirketlerinin yeni ortama uyum sağlamasının zorunlu olduğunu düşünenlerden.Altıngöz, “Sigorta şirketleri, yeni stratejik modelleri kendi yapılarına uygun olarak geliştirmeli ve mutlaka düşük enflasyonlu ortama uygun olacak şekilde de uygulamaya koymalıdır” diyor.
Aslında sigorta sektörünü etkileyen nedenlerin başında rekabet geliyor. Son yıllarda sigorta sektöründeki aşırı rekabet nedeniyle teknik karlar ve dolayısıyla da faaliyet karları eridi. Şirketler yıllarca ancak mevcut fonlarından elde ettikleri gelirlerle yetindiler. Ama faiz oranlarının gerilemesi sigorta şirketlerinin risk kabulü ve fiyatlandırmada daha dikkatli davranmasına sebep oluyor. Yetkililere göre, bu da uzun bir süredir sigorta sektörünün kanayan yarası olan rekabetin doğru şekilde yapılmasını sağlayacak. Diğer taraftan geçen yıl Türkiye’de yaşanan deprem felaketlerinde sigorta sektörü çok başarılı bir sınav vererek, hızla sigortalıların hasarlarını ödedi. Bu felaketler aynı zamanda toplumdaki sigorta bilincinin de gelişmesine doğrudan katkı sağladı. Olası deprem felaketlerine karşı geliştirilen ve 27 Eylül 2000 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortası’nın yaygın şekilde diğer sigorta ürünleriyle desteklenmesi sonucunda faaliyet karlılığı ön plana alınarak çalışmalara bu yönde hız verileceği sigorta sektörünün yöneticileri tarafından belirtiliyor.
Sigortacılar ne diyor?
‘Bankacılıktaki rüzgar, sigortada fırtına estirecek’
Bankacılıktaki krizle ilgili olarak, her kesimde ayrı görüşler ortaya çıkması, yaşanan kaosu daha da derinleştirdiğini ve var olan endişeleri artırdığını söyleyen İsviçre Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Noyan, ancak kimse gelişmelerin, sigorta sektörüne yansımasına dikkat çekmediğini belirtiyor. Bu ortamda tüketicilere, gelişmeleri dikkatle izlemelerini ve bilinçli hareket etmelerini öneren Noyan, bu kriz ortamının birleşmeleri ve hizmet kalitesinde artışı beraberinde getirebileceğine dikkat çekiyor. Krizin sektöre etkiylerinin 2001 yılında net bir şekilde görülebileceğini söyleyen Noyan, bu etkileri şu şekilde sıralıyor:Örneğin şirketlerde daralmalar, personelde sayı azalması söz konusu olabilir. Bankacılıktaki konsalidasyonların sigortacılık sektörüne yansıması, sigorta sektöründeki şirketlerin aktiflerinde büyüme ve hizmet kalitesinde rekabet artışına ortam hazırlayacaktır.
İsviçre Sigorta Genel Müdür Yardımcısı
Sezgin Noyan
‘10 yıldır zarar ediyoruz’
TEB Sigorta Genel Müdürü Fahri Altıngöz, değişen ekonomik koşullar nedeniyle tüm sigorta şirketlerinin bundan böyle faaliyet geliri odaklı çalışmaları gerektiğini savunuyor. Sigorta şirketlerinin düşük enflasyonlu ortama uyum sağlayıp, yeni stratejiler oluşturmaları gerekliliğine dikkati çeken Fahri Altıngöz, “sigorta sektörü 1993 yılı hariç son 10 yılda faaliyet zararı veriyor. 1993 yılında karlı sonuç sağlanabilmesinin nedeni deprem ve terör tarifelerinin anılan yılın başında uygulamaya konulmuş olmasıdır. 1999 yılında ise sigorta sektörünün toplam faaliyet zararı 236 milyon dolar seviyesindedir. Bilindiği gibi, faaliyet zararı şirketlerin öz kaynaklarının reel anlamda küçülmesi, mali bünyelerinin zayıflaması, nakit akışının olumsuz etkilenmesi gibi sonuçlar doğurur” diyor.
TEB Sigorta Genel Müdürü
Fahri Altıngöz
Operasyonlar çok önemli’
Bankalara yönelik olarak yürütülen operasyonların ağırlıklı olarak söz konusu sorunlu bankalarla organik bağı olan sigorta şirketlerini etkilediğini söyleyen Hür Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri, sektör genelindeki çok sayıda şirketin bankalar ile arasında ciddi bir ortaklık ilişkisi olduğu dikkate alındığında, doğal olarak bankacılık operasyonlarının daha büyük önem kazandığını belirtiyor. Utkueri konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor: Bu tür hassas konudaki görüşün mevcut uygulamada tüm sigorta şirketlerini kontrol ve denetleme görevini yürüten, şirketlerin teknik ve mali durumlarına ilişkin verileri elinde bulunduran Hazine Müsteşarlığı ve Sigorta Denetleme Kurulu yetkilileri tarafından beyan edilmesi gerekir. Yoksa ciddi bir analiz ve rakamsal verilere dayanmaksızın tamamıyla dedikodu ve subjektif yorumlara dayalı olarak fikir ileri sürülmesi özellikle güvenilirlik esasının çok önemli olduğu sigorta sektörüne hiçbir yarar sağlamayacaktır.
Hür Sigorta Genel Müdürü
Okan Utkueri
‘Fonlarımızı devletin politikası belirliyor’
2001 yılında daha sıkı bütçe hedeflediklerini söyleyen Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Ertem, şunları söylüyor: Biz düşük enflasyonlu ortama hazırlık için teknik gelirlerimizin yükseltmeye çalıştık ve giderlerimizde de azami tasarruf yaptık. 2001 yılında da daha sıkı bir bütçe hedefliyoruz. Mali gelirlerle ilgili yapacağımız pek bir şey yok. Çünkü bütün fonlarımızı devletin para politikasına göre yönlendiriyoruz. Bu amaçla devlet tahvili ve banka mevduatlarına yöneliyoruz. Genel giderlerde de büyük bir kısıntı yapıyoruz. Bir tek burada geliri artırıcı etken sigortacılık faaliyetleri ile ilgili gelirlerimizi artırmaya çalışıyoruz.
Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı
Cengiz Ertem
‘Ekonomik şartlara uyuyoruz’
Ekonomik şartların değişmesiyle birlikte Emek Sigorta olarak stratejilerinde değişiklikler yaptıklarını belirten Emek Sigorta Genel Müdürü Haçik Copikoğlu, buna göre genel giderleri dikkatle izlediklerini, satışlardaise risk kabulü ve fiyatlandırmaya gereken önemi verdiklerini söylüyor. Copikoğlu, ayrıca enflasyondan arındırılmış kar ve zarar simülasyonlarını da devamlı kontrol ettiklerini belirtiyor.
Emek Sigorta Genel Müdürü
Haçik Copikoğlu. (TREND)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN