Sektör ne Kadar Tehlikede?
Alınan döviz tevdiat hesabı (DTH) olduğunu kaydediyor. Demirbank Genel Müdürü Hasan Akçayalıoğlu ve aktifte ne kadar döviz varlığı olduğuna bakılması gerektiğinin altını çiziyor. Kaldı ki diyor Akçakayalıoğlu, Bankaların aradaki farkın etkilerini ortadan kaldıracak farkın etkilerini ortadan kaldıracak yöntemleri de bulunuyor. Bankacılık sektörünün yüksek borç/özkaynak oranıyla çalıştığını savunan Pamukbank Fon Yönetim MüdürüBigehan Kuru, bu oranın 1`e 8 dolayında olduğunu, bu açıdan bakıldığında henüz bir sorun görünmediğini söylüyor. Ancak Kuru bir de Şart koyuyor; Bir kur riski çalışması yapılmalı
Garanti Bankası Hazine Müdürü Sinan Akıman da konunun tek tek bankaların kendileriyle ilgili olduğuna işaret ediyor. Yurtdışından borçlanabilen bankaların mali açıdan güçlü kuruluşlar olduğunu ve bu güçlerine göre borç verenlerin değerlendirilmeleri sonucu fon sağladıklarını Akıman`ın dayanak noktası.
AÇIK POZİSYONA DEVAM;
Buraya kadar irdelediğimiz konu, bankaların dışarıdan borçlandıklarını dövizleri ödüyebilmede herhangi bir sıkıntıya düşüp düşmeyeceğiyle ilgiliydi. Dediğimiz gibi bankacılar bankacılar bu konuda endişeli değil. Özellikle de borç veren kurumlar taviz vermeden uyguladıkları kriterlere bakarak borcunu ödeyecek fon sağlamayacağı söyleniyor. Ancak alınan döviz olarak kullanıldığı da çok önemli. Çünkü alınan döviz olarak kullanılıyorsa herhangi bir olumsuzlukta kur riski yaşanmayacak. Sistemin döviz işlemleriyle ilgili en önemli sorun, aslında döviz olarak alınıpborçlanıp parayı Türk Lirası olarak kullanmaktan kaynaklı açık pozisyonların da sürekli artması.
Bankalar Birliği`nin son açıklaması, bu rakamın 19.2 milyar dolara çıktığını gösteriyor. Çünkü devalüasyonunhızlanması durumunda şimdi böyle bir sorun görünmesede bankaların aktifinde bulunan döviz miktarı pasifinde bulunan miktarı karşılamaktan uzak olacak. Yani 9 milyar dolarlık sermayesi olan sistemin 19.2 milyar dolarlık bir riski söz konusu. Bankalar neden bu riski giriyor. Çünkü buradan para kazanıyorlar. Bundan sonra kazanmaya devam edecekleri görüşünde bankalar. Nasıl kazanıyorlar? Diyelim ki banka yıllık yüzde 11 faiz oranında DTH topluyor. Merkez Bankası yükümlülükleriyle masraf yüzde 13`e çıkıyor. Bir de devalüasyon rakamı maliyeti belirliyor. Sepet bazında gider ve önümüzdeki 12 ay için düşünürsek, yüzde 12`lik devalüasyon maliyete etkilenecek. Toplam maliyet de yüzde 25 civarında oluyor. Bu paraya hazine bonosu alırsa yüzde 45`e kadar kazanç elde edecek banka. Aradaki yüzde 20`ye varan fark , döviz borçlanıp TL vermenin karlılığının sürdüğünü gösteriyor. Bunu hesap eden bankalar da Açık pozisyona devam ediyor.
Ancak önümüzdeki yıl için beklenti, faiz oranlarının daha da düşeceği yönünde. Uzmanlara göre bu da karlı işi ortadan kaldıracak ve bankalar hazine bonosu kazançalarından sonra bu karlarını da kaybedecekler. Tabii bu durumda zorlanacaklar.
REEL FAZİLER DÜŞERSE;
Bankacılara göre ise durum yazılıp çizildiği gibi dramatik değil. Bilgehan Kuru, Türkiye`ye sermaye girişinin azalarak da olsa bu yolla olabileceğine işaret ediyor. Sinan Akıman ise getirinin düşmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyor. Akıman, reel getirilerin uzun süre yüksek gitmesinin sistem için daha zararlı olacağı görüşünde. Akçakayalıoğlu da sistemin zora düşeceği görüşüne katılmıyor. Faiz markajının düşmesiyle birlikte sektörün uluslararası standartlara geleceğini savunuyor. (PARA)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN