Leasingciler Gelecekten Umutlu
Dünya genelinde alternatif finans kaynaklarından biri olarak nitelendirilen leasing Türkiye`de 1980`li yıllarda uygulanmaya başlandı. 1981 yılında sermaye Piyasası Kanunu çıkarıldıktan sonra, iktisadi kalkınmaya katılmak için Amerika ve Avrupa ülkelerindeki Leasing sözleşmesi uygulamasından esinlenerek 83/7506 Özel Finans Kurumları Kurulması hakkındaki kararname yürürlülüğe kondu ve 1985`te 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu Türk hukukunda yerini aldı. 1985 yılında 50 adet olan leasing firma sayısı 1997 yılında 96`ya kadar yükseldi. 1999 yılına gelindiğinde şirket sayısı 110 oldu. 1995 yılında 1,328 milyar dolar olan işlem hacmi 1997 yılında 2.000 milyar dolara yükseldi ancak 1999 yılında bu rakam 1,200 milyar dolara kadar düştü. Ciro olarak bakıldığında 1994 yılında 15.799 trilyon hacim yapılırken bu rakam 1997 yılında 303.918 trilyona yükseldi. 1997 yılına kadar sürekli yükseliş gösteren sektör, bu yıldan sonra başlayan global krizin etkisi ile durağan bir döneme girdi. 1997 yılında yaklaşık 2 milyar USD`lık yatırıma kaynak aktaran leasing sektörü 1998 yılında 1.7 milyar USD ciro gerçekleştirdi. Bu rakam 1999 yılı sonunda 1,1 milyar dolara kadar düştü.
LEASİNG FİRMALARININ SORUNLARI;
Sektörde yaşanan sorunların başında; yurtdışında uygulanan operasyonel leasing sisteminin Türkiye`de hala uygulanmaması ve kanuni boşluğun bulunması geliyor. Bazı ürünlerin tüketim süresinin 4 yıldan az olması, 3226 sayılı kanuna göre leasing süresinin alt sınırının 4 yıl ile belirlenmesi, Türkiye`de operasyonel leasing imkanını ortadan kaldırıyor. Leasing çevrelerinin yaptığı değerlendirmelere göre, operasyonel leasingin sektörde uygulamaya başlaması ile sektör büyümesine hız katarken ürün çeşitliliğini artmış olacak. Mevzuat yetersizliğinden kaynaklanan diğer bir sorun ise; gayrimenkul leasinginde yaşanılan sorunlar. Gayrimenkul ile ilgili kanuni amortisman süresinin uzunluğu, alım - satım işlemlerinde tapu harçlarının mükerrer olarak tahakkuk ettirilmesi Türkiye`de gayrimenkul leasingini imkansız kılıyor. Sektörün sorunlarından bir diğeri ise alt kiralama sisteminin uygulanamaması. Leasing yapılan bir malzemenin kiralanmasının kanuna göre mümkün olmayışı, malzemelerden maksimum yararlanma imkanını ortadan kaldırıyor. Bu ise leasing yapacak olan kuruluşların, leasing işlemlerinden maksimum faydalanmalarını engelliyor.
Diğer yandan 1997 yılının ortalarında başlayan Uzakdoğu merkezli ekonomik krizi, 1998 yılının 2. ayında kısa süreli etkisini gösteren Körfez Krizi, 1998 yılı ortalarında patlak veren Rusya krizinin etkileri ve Hükümetin ekonomik hedefleri tutturabilmek için uyguladığı sıkı para politikaları sonucunda daralan piyasalar ve yükselen faiz oranları bütün sektörlerde olduğu gibi leasing sektöründe de uzun vadeli fonlama imkanlarını azaltırken maliyetleri de aynı oranda yükseltti. 1999 yılında yapılan işlem hacmi bir önceki yıla göre 237.6 trilyondan 172.1 trilyona kadar geriledi. Bunun yanında 17 Ağustos depreminin yaşanması, ülke ekonomisine olumsuz etkiler artırarak GSMH`nın yüzde 6 oranında düşmesine yol açtı.
GÜZEL GÜNLER GELİYOR;
1999 yılında kurulan DSP - MHP - ANAP koalisyonunun enflasyonu düşürücü politikalar üretmesi, IMF ile Stand - By anlaşması yapılması Global krizin etkisini azaltması, faizleri yüzde 130`lardan yüzde 30`lara kadar geriletti. Böylece sektör kısa vadeli fonlama yerine uzun vadeli düşük fonlama imkanına kavuştu. Ancak bu politikaların kalıcı olup olmadığı sektör gelişimi için büyük önem taşıyor. Genel olarak bir değerlendirme yapıldığında ise leasing Türkiye`de hala gelişme aşamasında. Leasing şirketlerinin de har fırsatta belirttiği gibi 3226 nolu Finansal Kiralama Yasası sektörün büyümesi için yetersiz kalıyor. Operasyonel leasing imkanının bulunmaması, Gayrimenkul sektöründe leasing uygulanamayışı sektörün büyümesini engelliyor. Son olarak global kriz nedeniyle yıllık işlem hacminde yaşanılan yüzde 30`luk gerileme bu gelişim sürecinin uzamasına yol açtı. Ancak sektörün en önemli sorunlarından birisi olan uzun vadeli ucuz fon sağlama konusunda olumlu gelişmeler yaşandı.
57. Hükümet`in enflasyonla mücadele kararları ve özelleştirme konusunda sağlanan gelişmeler faiz rakamlarının yüzde 130 seviyelerinden yüzde 30 seviyelerine kadar gerilemesine yol açtı. Bunun sonucunda işlem hacmi gerileyen leasing sektörünün hızlı bir büyüme içine girmesi bekleniyor. Türkiye`de leasing sektörü yatırımları sadece yüzde 7 - 8 oranında uygulanabiliyor. Bu oran Avrupa ülkelerinde yüzde 30`lar seviyesinde. Geçen yıl 1,2 milyar dolar işlem hacmi gerçekleştirilen sektörde 2000 yılı içinde 1,5 milyar seviyesinde bir hacim bekleniyor. Ancak 2000 yılı bu sektör için bir toparlanma yılı olsa da, bu yıl sonrasında sektörün en hızlı büyüyen sektörler arasında yer alacağını belirtiliyor.
(FİNANSAL FORUM)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN