Konya ve Türk tarımı için umut projesi
Türkiye ortalamasına göre yüzde 40 daha az yağış alan Konya’nın bereketli topraklara sahip olduğunu dile getiren DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Konya için sulama büyük önem taşıyor. Ancak bu noktada bize umut olan bir Konya Ovası Projesi var. Bu proje ile 8 il suya kavuşacak. Böylece 2 milyar TL’lik bir üretim değeri artışı olacak” dedi.
Hürriyet ve DenizBank işbirliği ile altıncı kez Konya’da düzenlenen ‘Tarım Zirvesi’nde DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş tarımın sorunlarına değindi ve çözüm önerileri sundu. DenizBank olarak tarım milli bir mesele olarak gördüklerine vurgu yapan Ateş, “Bu ülkenin en büyük zenginliği, birikimi ve aynı zamanda da geleceğinin garantisi, tarımdır. Bugüne kadar sağladığımız her destek, çıkardığımız her üründen bu anlayış rehberimiz oldu. Bunun sonucunda, Ziraat Bankası gibi bir devin bulunduğu pazarda, 16 senede yüzde 13 gibi bir pazar payına ulaştık. Özel bankalar arasında ise yüzde 42 gibi bir pay ile tartışmasız lideriz” dedi.
YÜZDE 8’İNE SAHİP
Zirve’nin düzenlendiği Konya’nın da tarım için çok önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Ateş “Konya, toplam tarım alanlarımızın yüzde 8‘ini elinde bulunduruyor. Konya’yı yüzölçümü olarak Hollanda ile kıyaslama gibi bir alışkanlığımız var ama aslında 2 milyon hektar tarım alanına sahip Konya’nın sadece tarım alanı, İsrail ve Lüksemburg gibi ülkelerin yüz ölçümünden büyük. Bu durum Konya’yı kaçınılmaz olarak ülkenin tahıl ambarı haline getiriyor. Diğer yandan baklagiller ve endüstriyel bitkiler grubundaki birçok stratejik üründe ve hayvancılıkta da Konya yine ilk sıralarda. Buğday, arpa, şekerpancarı, kuru fasulye, yağlık ayçiçeği gibi birçok ürünün üretiminde ilk sırada; mısır, patates gibi ürünlerde ise ikinci sırayı Konya alıyor. Şekerpancarı üretiminin yüzde 30’unu tek başına gerçekleştiriyor. Şeker üretiminin yüzde 30’unu tek başına bu ildeki 4 fabrika gerçekleştiriyor. Kuşkusuz arka planda çok büyük bir organizasyonun, Konya Şeker’in ve aynı zamanda çiftçimizin örgütlendiğinde neler başarabileceğinin de bir göstergesi. Bu denli geniş bir ürün deseni ile uyumlu olarak tarım alet ve makinelerinin de yüzde 6’sı Konya’da bulunuyor. Özellikle Türkiyedeki biçerdöverlerin yüzde 12’si burada. Tarım makinelerine yönelik ihtiyaç, bu alanda sanayinin gelişmesi için de önemli bir fırsat sunuyor. Bu nedenledir ki Türkiye’nin tarım makinaları imalatının yüzde 65’ini, ihracatının ise yüzde 45’ini yine tek başına Konya yapıyor” diye konuştu.
KONYA OVASI PROJESİ
Tarım için bu kadar önemli bir ilin Türkiye ortalamasına göre yüzde 40 daha az yağış aldığına vurgu yapan Hakan Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tuz Gölü kenarı hariç Konya’nın tamamı alüvyonlu topraklardan oluşuyor. Yani büyük olmanın ötesinde, aynı zamanda bereketli topraklardan bahsediyoruz. Ancak Konya, az yağış alan bir coğrafya. Yani sulama, Konya için önemli bir gündem. Zira bu bölgenin alüvyonlu toprakları suyla buluştuğunda dünyanın birçok yeri ile kıyaslanamayacak bir verim ortaya çıkıyor. İşte tam da bu noktada hepimize umut kaynağı olan çok önemli bir proje var; Konya Ovası Projesi (KOP). Konya ve çevresinde toplam 8 ilin suya kavuşturulması planlanan KOP kapsamında söz konusu olan alan, Türkiye’nin toplam tarım alanlarının yaklaşık yüzde 5’i. Bu da 2 milyar TL civarında bir üretim değeri artışı anlamına geliyor.”
GENÇLER TEKNOLOJİ İLE TARIMA YÖNELEBİLİR
TÜRKİYE hatta dünyanın en önemli sorunlarından birinin, tarım yapan nüfusun yaşlanması ve gençlerin kırsaldan göçünün olduğunu dile getiren Hakan Ateş, Türkiye’deki çiftçilerin yaş ortalamasının 52 olduğuna dikkat çekti. Son 10 yılda kırsal nüfusun 1.5 milyon kişi azaldığını belirten Ateş, “Peki, bu insanlar neden tarımı bırakıyor ve bunu durdurmak, tersine çevirmek için ne yapmak gerekiyor? Bu olguyu araştırmak amacıyla kısa süre önce sosyal antropologlar aracılığıyla bu bölgede önemli bir çalışma yaptık. Sosyal antropologalar gündelik hayata katıldı. 10 gün çiftçilerimizle yaşadılar. Mikro ve makro ölçekte Türkiye tarımının ve kırsalının kültürel kodlarını tespite çalıştılar. Araştırmanın temel amaçlarından bir tanesi de genç nüfusun tarımdan uzaklaşmasının sosyokültürel sebeplerini incelemekti. Bu noktada teknoloji ve tarımda dijitalleşme konusu umut veren bir alan olarak karşımızı çıktı. Öyle ki gençleri yeniden tarımla buluşturmanın yolunun, tarımda dijitalleşme olabileceğini gördük” dedi.
MERA ISLAHINI DESTEKLİYORUZ
KONYA için hayvancılığın da büyük önem taşıdığını dile getiren Hakan Ateş, “Eskilerin söylediği bir söz var, ‘ot olmadan et olmaz’ derler. Gerçekten de etin en çok olduğu, en ucuza et üreten ülkelerin ortak özelliği, sahip oldukları ot. Bugün dünyanın en büyük meralarına sahip Brezilya, Arjantin, Meksika gibi ülkeler aynı zamanda dünyanın en büyük kırmızı et ihracatçıları ve dünyada eti en ucuza tüketen ülkeler. Biz ülke olarak mera açısından özel bir ülke değiliz. Dünyada 42’nci sıradayız. Ancak Konya ciddi bir potansiyel barındırıyor. Sadece bu potansiyeli değerlendirecek yatırımlar yapmak, yeni çiftlikler kurmak ve bu meraları ıslah etmek gerekiyor. Yakın zamanda çıkan bir yasa ile özel girişimcilerin mera ıslahı konusunda önü açıldı. Biz de tarıma finansman sağlayan en büyük özel banka olarak 7 yıl vadeli 1 yıl geri ödemesiz dönem içeren krediürünümüzle Türk tarımını mera ıslahı konusunda da desteklemeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
TOHUM ÜRETİMİNİN YÜZDE 24’Ü KONYA’DA
BİNLERCE yıl önce dünyada tarımın başladığı, birçok temel besin maddesinin tohumlarının dünyaya yayıldığı topraklar üzerinde yaşadığımızı, buna rağmen tohum ithalatının giderek arttığını söyleyen Hakan Ateş, şunları söyledi: “Tohumda dış bağımlılığımız, gıda güvenliği açığı, gıda enflasyonu gibi çeşitli sorunları doğuruyor. 22 milyar dolar değerindeki tohum ticaretinden daha fazla pay almamız mümkün. Malum Türkiye’nin en geniş tarım arazileri Konya’da. Ayrıca gece ile gündüz arasında nispeten yüksek sıcaklık farkı var ki bu da tohum kalitesi açısından önemli bir avantajı. Hem bu coğrafi avantajın hem de sahip olduğu girişimcilik ruhunun bir sonucu olarak Konya, 142 adet tohumluk üretim yapan firma ile toplam tohum üretimimizin yüzde 24’ünü tek başına gerçekleştiriyor. Son 10 yılda tohumluk üretimimizi 400 bin tondan 1 milyon tona, tohum ihracatımızı 50 milyon dolar seviyesinden 150 milyon dolar seviyesine taşıdık. Konya’nın bu konudaki katkısı yadsınamaz. Bu konuda gidilebilecek daha çok yol olduğunu eklemeliyim. Özellikle sebze tarafında dış bağımlılığımız sürüyor. Bakanlığımızın bu konuda da önlemler alacağına eminim.”
ÜRETİCİYE FAİZSİZ 5 AY VADE
HER 2 çiftçiden birinin DenizBank müşterisi olduğunu, tarıma özel ilk finansal inovasyonu olan Üretici Kart ile 580 bin üreticinin tarım faaliyetine destek olduklarını kaydeden Hakan Ateş, “Tarımda dijitalleşmeyi her tarlaya, çiftliğe, seraya ulaştırmak hedefiyle hayata geçirdiğimiz, Deniz’den Toprağa uygulamamızla, 100 bin üzerinde çiftçinin cebindeyiz. Petrol Ofisi, OPET, Lukoil, İgsaş gibi tarımın dev firmaları ile üreticiler adına anlaşmalar yaparak önemli maliyet avantajları sağlıyoruz. Bu anlaşmalar neticesinde üreticimiz tarımsal girdisini 5 aya varan vadelerle faizsiz olarak alabiliyor. Tarımda maliyet konusunun bu denli önemli olduğu bir dönemde üreticimizden desteğimizi asla çekmedik, her koşulda yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz” dedi.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN