Kıdem tazminatında yeni sistem ne getirecek? İşte kırmızı çizgiler
Her 100 çalışandan 85’i kıdem tazminatını alamıyor. Mahkemelerde işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıkların yüzde 70’i kıdemden kaynaklanıyor. Reforma ihtiyaç olduğu tüm kesimler tarafından kabul ediliyor. Ancak işçi sendikaları, aylık ücretin yüzde 8.33’üne denk gelen tazminat tutarında ısrar ediyor, işveren kesimi ise bu oranı düşürmeye çalışıyor.
İşte Hürriyet gazetesi yazarı Noyan Doğan'ın bugünkü yazısı...
Pazartesi günkü, ‘Tüm yönleriyle tamamlayıcı emeklilik ile kıdem tazminatı fonu’ başlıklı yazımda, kıdem tazminatı reformu kapsamında atılacak adımlara ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile kıdem tazminatının nasıl entegre edileceğine değindim. Yazı sonrası da okuyuculardan soru yağmuruna tutuldum. Kimileri geçmiş hakların ne olacağını ve istediği zaman kıdemini alıp alamayacağını soruyor, kimileri reform ile kıdem tazminatı oranının azalıp azalmayacağını merak ediyor. Kimileri de kıdem tazminatında fonlu sistemi desteklediğim için beni eleştirip, çalışanlar için kıdemin kırmızı çizgi olduğunu hatırlatıyor. Sorulara tek tek cevap vereyim. Ama önce bir-iki tespitte bulunayım.
Bugün işçilerin yüzde 85’e yakını kıdem tazminatını alamıyor. Yani, her 100 çalışandan 85’i kıdem tazminatını alamıyor, yüzde 15’i ancak alabiliyor. Yargıda ki, son düzenlemeler ile arabuluculuk sisteminde, işçi ve işveren uyuşmazlıkları dosyalarının yüzde 70’e yakını kıdem tazminatıyla ilgili uyuşmazlıklardan kaynaklanıyor. Daha açık bir anlatımla işçi sendikaları, ‘kıdem kırmızı çizgimiz dokundurmayız’ deyip, reforma ve kıdemde fonlu sisteme karşı çıkıyor ama ortada bir gerçek var; o da, işçilerin çok büyük bir kısmı kıdem tazminatını alamıyor. Aynı şekilde işverenlerin büyük bir kısmı da çalışanının kıdem tazminatını ayırmıyor. Peki, sorun nereden kaynaklanıyor? İşçi sendikaları kıdem hesaplamasında yılda 30 günden, aylık da yüzde 8.33’lük orandan taviz vermiyor, işveren kesimi ise, bu oranın yüzde 5.6 olması gerektiğini savunuyor. Yeri gelmişken belirteyim, son rakamlara göre işçi statüsünde 16 milyondan fazla çalışan var, sendikaya üye işçi sayısı ise 2 milyonu ancak buluyor.
ESKİ HAKLAR NE OLACAK?
Gelelim, okuyuculardan gelen soru ve eleştirilere. Deniyor ki, ‘yeni sistemde, kıdemimi istediğim zaman alamayacağım, tazminatıma dokunamayacağım’. Kıdem, zaten, 3-5 yılda alınacak bir birikim değil. Yıllarca çalışmış, doğru dürüst tasarruf yapamamış, birikimi olmayan kişilerin emekliliklerinde alması gereken toplu bir para. Soruyorlar, ‘yeni sistemde her ay ya da her yıl işveren hesabıma kıdemimi yatırmazsa ne olacak?’. Bugün de işveren yatırmıyor ve çalışan kıdem karşılığının ayrılıp ayrılmadığını bile bilmiyor. En çok merak edilen konu ise, eski hakların ne olacağı. Eski haklar baki olacak, hak kaybı yaşanmayacak. Emekliliğine az süre kalmış ya da belirli çalışma süresini geçmiş kişiler yeni sisteme girmeyecek; yeni çalışanlar ya da iş değiştirenler ve belirli yaşın ve prim ödeme gün sayısının altında olanlar işvereni ile anlaşıp, yeni sisteme geçecek. Yine soruyorlar, ‘yeni sistemi emeklilik şirketleri üzerine mi kuracaklar?’. Kıdem tazminatı reformunda emeklilik şirketleri sadece bir aracı rolü üstlenecek.
YENİ SİSTEM NE GETİRECEK?
Reform adı verilen yeni sistemde çalışanların kıdem tazminatları bir hesapta yönetilecek, işveren bu hesaba dokunamayacak ve her ay ya da her yıl çalışanının kıdemini bu hesaba yatıracak, çalışan şeffaf şekilde yatırıldığını takip edecek, çalışan iş değiştirdiğinde hesabı da transfer olacak, belirli süre ve şartlarda çalışanın kıdemine ulaşmasına ya da belirli miktarına ulaşmasına imkan tanınacak. Bugünkü uygulamada kıdem tazminatında devletin bir katkısı yok, işveren ödüyor; yeni sistemde ise devlet de katkı yapacak. Kimlerin yeni sisteme gireceği, çalışanın kıdem hesabına nasıl ve hangi şartlarda erişeceği, kıdemin hangi yılda ve ne zaman hak edileceği, devletin yapacağı katkı, işverenin hesaba yatıracağı tutar, işçiden kesilecek tutar; bunların hepsi sene sonuna kadar tüm tarafların görüşü alınarak, netleşecek. Diyeceğim o ki, çalışanların yüzde 85’inin alamadığı kıdem tazminatında hem reforma hem de tarafların anlaşmasına ihtiyaç var.
KİM ALIYOR, NASIL HESAPLANIYOR?
- TAZMİNAT alabilmek için işten çıkarılmış olmak ve işyerinde bir yıldan az çalışmamış olmak gerekiyor. Kendi isteği ile işten çıkanlar ve işyerinde bir yıldan az çalışanlar tazminat alamıyor. Gerekli yaş ve prim ödeme gün sayısını doldurup emekli olanlar kıdemini alabiliyor. Bunlara ek olarak erkek çalışanlar askerlik nedeniyle; kadın çalışanlar da evlendikten sonra bir yıl için kendi isteği ile işten ayrıldığında tazminata hak kazanabiliyor. Ayrıca 15 yıllık sigortalılık süresini dolduran ve 3600 prim ödeyen de kıdemini alabiliyor. Kıdem tazminatı; aylık brüt maaş, ikramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi ödemeleri içeren giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanıyor ve işveren, her bir yıl için aylık brüt ücret üzerinden -yani 30 gün üzerinden- tazminatı hesaplayıp, çalışana ödüyor. Bu da bir işçinin aylık ücretinin yüzde 8.33’üne denk geliyor. Yani, çalışanın aylık ücretinin yüzde 8,33’ü kıdem tazminatı olarak ayrılıyor. İşte tüm tartışma da buradan kaynaklanıyor. İşçi sendikaları yılda 30 günden, aylık da yüzde 8.33’lük orandan taviz vermemekte ısrar ediyor; işveren kesimi ise, bu oranın yüzde 5.6 olması, gerektiğini savunuyor.
KIDEM TAZMİNATI NEDEN SORUN OLDU?
- Çalışanların yüzde 85’i kıdem tazminatını alamıyor.
- Her 100 kişinden 86’sı kıdem tazminatı alamıyor.
- Sadece işten atılanlar alabiliyor.
- İşverenlerin çoğu, çalışanın kıdem tazminatını yasal olarak ayırmıyor.
- Çalışanlar kıdeminin ayrılıp ayrılmadığını bilmiyor ve takip edemiyor.
- İşten ayrılanlar tazminatını yakıyor.
- Kayıt dışılık nedeniyle 100 çalışandan 35’inin kıdem hakkı bulunmuyor.
- Bir işçinin yılda en az bir kere işe giriş çıkışı yapılıyor, kıdem hakkı oluşmuyor.
- Mahkemelerdeki iş uyuşmazlığı davalarının yüzde 70’i kıdem tazminatı alamamaktan kaynaklanıyor.
- İflas eden, konkordato ilan eden, finansal sorun yaşayan şirketlerde çalışanlar kıdem tazminatlarını alamıyor.
- İşçi sendikaları kıdem hesaplamasında yılda 30 günden, aylık da yüzde 8.33’lük orandan taviz vermiyor, işveren kesimi ise bu oranın yüzde 5.6 olması gerektiğini savunuyor.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN