Kamu Bankalarını Kütlü Pamuk Hortumladı
Son haftalarda kamu bankalarının görev zararı olarak gündeme gelen 20 milyar doların, anaparasını Ziraat bankası`nın 1993-1994 yıllarında ödediği 315 milyon dolarlık kütlü pamuk primlerinden kaynaklandığı bildirildi. Ziraat Bankası, zararda gözükmesin diye kağıt üzerinde zaman zaman yüzde 300`e varan oranlarda faiz işletilen, aslında kamu borcu olan görev zararının bu hızla artmaya devam etmesi halinde 2002 yılında 34 milyar dolara ulaşacağı belirtildi.
Kamu bankalarının özelleştirilmesiyle ilgili düzenlemeyle birlikte gündeme gelen 20 milyar dolarlık görev zararının nereden kaynaklandığına Sayıştay açıklık getirdi. Sayıştay tarafından hazırlanan 2000 Yılı Mali Raporunda görev zararının nasıl oluştuğu şöyle açıklandı:
Ziraat Bankası 1993 ve 1994 yıllarında üreticilere yaklaşık 315 milyon dolara karşılık gelen tutarda kütlü pamuk primi ödemiştir. Bunun karşılığı Hazine tarafından Banka`ya ödenmediği için, kalan borca faiz yürütülmeye başlanmıştır. Hazine 1997 yılında Bankaya yaklaşık 712 milyon dolarlık ödeme yapmış, ancak bu ödeme 315 milyon dolarlık borcun sadece 51 milyon dolarlık kısmını tasfiye edebilmiştir. Yani 1993 yılındaki 1 dolarlık destekleme primi karşılığında 1997 yılında Ziraat Bankası`na 17 dolar ödenmiştir. 1998 yılı sonunda borç bakiyesi 7.4 milyar dolara ulaşmıştır. Bu borcun aslı ile kıyaslandığında 1`e 28 demektir.
Sayıştay söz konusu borcun yapılan geri ödemelere rağmen 1999 yılı sonunda 11 milyar dolara ulaştığına dikkat çekti. Bu borç bir kaç yıl daha aynı şekilde devam ederse ne olur sorusuna, Son yıllardaki gibi artmaya devam etmesi durumunda, kütlü pamuk destekleme primlerinden kaynaklanan bu borç 2002 yılında 34 milyar dolara ulaşacaktır. Bunun diğer bir ifadesi 1993 yılında üreticiye ödenen 1 dolara karşılık, 9 yıl sonra Ziraat bankasına (dolayısıyla bankanın fon sağladığı piyasaya) 158 dolar borçlu olmaktadır yanıtı verildi.
Yüzde 300 faiz işletildi
DYP-SHP Koalisyon hükümetinin Türkiye`yi yönettiği ve Tansu Çiller`in başbakanlığına rastlayan bu dönemde ortaya çıkan söz konusu durum, Hazine`nin finansman yetersizliği nedeniyle bir kısım KİT`leri giderleri finanse etmeye zorlamasından kaynaklandı. Bu şekilde doğan görev zararı ödemeleri zamanında yapılmadığı için KİT`ler finansman aracı olarak kullanıldı. Bu borçlar, Devlet tahvili ve Hazine bonosuna bağlanmadığı için iç borç stokunda gösterilmedi.
Görev zararı borçları 1999 yılı sonunda GSMH`nin yüzde 15`ine ulaştı. Borçların bu büyüklüğe ulaşmasında sübvansiyonların fazlalığı değil, bu borçlara zaman zaman yüzde 300`e varan oranlarda faiz yürütülmesi yol açtı. Görev zararlarına 2000 yılında da piyasa faizinin yüzde 35 üzerinde faiz işletilmeye devam ediliyor.
Ziraat Bankası`nın görev zararı alacaklarına yüzde 300`e varan oranlarda faiz işletilmesi söz konusu bankanın bilançosuna zarar yazılmasını önlemek amacıyla yapıldı. Nakit açığını yıllardır piyasalardan çok yüksek faizlerle borçlanarak karşılayan Ziraat Bankası`nın buradan doğan zararları, görev zararı alacaklarına yüksek faiz uygulanarak kapatıldı.
Maliyeti başkası ödüyor
Devleti yöneten siyasi kadroların, kamu harcamalarını ve borçlarını gizlemek amacıyla bu yola başvurmalarının nedeni ise şöyle açıklanıyor:
Görev zararlarının doğurduğu mali yük uzun süre geçtikten sonra ortaya çıktığı için kararları alanlar bu maliyete katlanmamaktadır. Bu nedenle sorumluluk mekanizması işlememekte ve gelecekte çok önemli mali yükümlülüklere yol açacağı bilindiği halde görev zararı kararı alınabilmektedir. (ANKA)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN