Internette Hukuk Var Mı?
Internet ortamında yaşanan mağduriyetlerde `suçlu internet mi yoksa suça sadece yataklık mı ediyor?` ikilemi yaşanıyor. Mevcut düzenlemeler yanında, caydırıcı
nitelikteki önlemlerin etkili olacağı savunuluyor.
Farkında mısınız, internetle olan samimiyetimiz, mümkün olan her işimize adeta ortak olması sonucunu doğuruyor. Herhangi bir malın alımında, banka havalesi gibi elektronik ortamdaki dijital ürün satışında, uçak bileti temini ya da otel rezervasyonu gibi hizmet teminlerinde ve en çokta hava raporundan uçak tarifelerini öğrenmeye varıncaya dek geniş çaplı bilgi temininde... Ne de olsa internet dediğimiz şey uluslararası bilgi iletişim ağı olarak tanımlanıyor. Buraya kadar herşey iyi güzel, tabi eğer bu hizmetleri alırken mağdur olmadıysanız. Çünkü umman kadar bilgiye ulaşmamızı sağlayan internetin bir de mağdurları var...
Bu hafta internetteki mağduriyet konusunu kapağımıza taşıyalım istedik. Ne de olsa internet ile tanışalı henüz çok kısa bir süre olan ülkemiz insanının, internet mağduriyetliğini hiç duymamış ya da henüz duymuş olması çok doğal.Hatta bazıları mağdur olmamak için -savunma amaçlı olarak- internetten uzak durma yolunu seçiyor. Oysa hakkını bilen ve yapması gerekenin bilincindeki internet kullanıcısı için bu tür savunma mekanizmalarına ihtiyaç yok ki. Hem de hiç.
Aslında internet alanındaki sorunların pek çoğu önyargılardan oluşuyor. Bir de bu denli büyük bilgi iletişim ağının tek bir sahibinin olmamasından. Çünkü mağdur konumdaki kişinin başvuracağı mevki sorunu, en büyük çıkmaz. Çünkü internetin sahibi yok. Çünkü belli bir kişinin mülkiyetinde olmadığı gibi internetten yararlanmak için herhangi bir yasal formalite, başvuru, izin, onay vb. işlemlerden bahsetmek de mümkün değil. Bu nedenle internetin kullanımıyla ortaya çıkabilecek suistimalleri, aşırılıkları, usulsüzlükleri, kuraldışı davranışları denetleyip, müeyyide uygulayacak bir merkezi otoriteden bahsetmek mümkün değil. Gerçi çıkan tartışmaların odak noktasını da burası oluşturuyor ya... Ne de olsa bir tarafta internetin bir bütün olarak düzenlenmesi ve denetim altında tutulmasını tercih edenler, diğer tarafta serbestlik ve özgürlük anlayışı içinde bulunmasını savunanlar var.
Daha konunun kendisi böylesine yoğun tartışmalara meydan verirken, bir de üstüne hukuk sistemimizin internetin bazı önemli ögelerinin düzenlenmesinde yetersiz kalması eklenince, `internet hukukunun neresindeyiz` sorunsalı üzerinde düşünmek zorunluluk oluyor. Zira şu anda internet kaynaklı sorunlarımızı mevcut düzenlemelerle gidermeye çalışıyoruz. Gerçi iki taraf arasındaki özel hukuk ilişkileri büyük ölçüde akdi ilişkiler kapsamına girdiği için mevcut hükümlerle düzenlenme yoluna gidilse de özellikle kamu hukuku alanında yetersiz kalındığı aşikar. Zaten ilgili çevrelerin ortak kanısı da bu konuda hukukumuzda bir çok boşluk bulunduğu yönünde.
Herşeyden önce internet söz konusu olunca, sadece iki taraftan bahsetmek mümkün değil. Bir tarafta internete bağlantıyı sağlayacak hatlardan sorumlu olan telefon/telekomünikasyon idareleri, bir taraftainternet sistemi içinde birinci derecede önem taşıyan ve internet üzerinden iletişim kurmayı, internetin sağladığı olanakları kullanmayı temin eden internet servis sağlayıcı (İSS) şirketleri, server, host ve içerik sağlayıcılar gibi farklı taraflardan bahsetmek gerek. Üstelik bunların birbirleriyle olan ilişkileri de yapılan anlaşmanın içeriğine göre değişiklik gösteriyor. Tabi bu arada önemli bir karakter olan internet kullanıcısını da unutmamak gerek. Çünkü onun tüm bu objelerden yararlanma şeklikonuyu farklı bir boyuta taşıyabiliyor. Mal alırken farklı, dijital ürün satışı yapılırken farklı, hizmet ve bilgi teminlerinde farklı olacağı gibi.
Bu nedenle şu anda internet ortamındaki sorunlar, yapılan anlaşmanın mevcut mevzuatlardan hangisinin kapsamında yer alıyorsa ona göre çözüme ulaştırılmaya çalışılıyor. Örneğin tamamen elektronik ortam içinde, internet üzerinden yapılan sözleşmeler olarak tanımlanan e-contract söz konusuysa, işlemin özelliğine uyduğu oranda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunlar gibi mevcut yasalar, uygulanacak hükümler arasında yerini alıyor. Tabi bu alışveriş sitelerindeki mağdurlara yönelik çözüm.Bir de internet eylemleri var ki, o internetin kullanılma biçimi nedeniyle biraz daha farklı olarak ele alınıyor. Örneğin hakaret, sövme, müstehcen yayın, suçların övülmesi, suça tahrik, adli teşkilatın işleyişine tecavüz, devletin güvenliğine karşı suçlar, devlet kuvvetlerine karşı tahkir, devlet memurlarına hakaret ve yalan haber yaymak gibi eylemlerde internet bir araç olarak kullanıldığından, bu tür eylemler Internet yolu ile işlenen eylemler olarak tanımlanıyor. Bu eylemlerin dışında kalan ve doğrudan doğruya internetin işleyişi ve yayıncılığı ile ilgili internetteki bir yayını bozmak, yayının anlamını değiştirecek eklemeler yapmak, yayını etkisiz hale getirmek, birtakım elektronik şifreler ile bilgisayarı çalışamaz hale getirmek ve virüs bulaştırmak gibi suçlara ise `Internet Eylemleri` adı verilebiliyor.
Bir yandan `bu eylemlere ceza uygulanmalı mıdır ve uygulanan cezalar klasik ceza hukuku kuralları mı olmalıdır?` konusu tartışılırken, diğer yandan internet yolu ile işlenen suçlarda suçun işlendiği yer ve zaman unsuru da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Örneğin internette bulunan bir web sayfası ile ilgili yayın yurtdışından yapıldığında ya da suç içerikli yayını yurtdışındaki fail yaptığında, suçun yurtdışında mı yoksa bunun izlendiği ülkede mi işlenmiş olduğunun tayini önemli bir sorun. Bu arada internet yayınının farklı yerlerde yapılması neticesinde suçun işlendiği zaman yönünden değişik olasılıklarla karşılaşılabileceği de gözden kaçırılmaması gereken bir başka konu. Yetkililere göre burada dikkate alınacak kriter, suç teşkil eden eylemin, Türkiye sınırları içinde etkisini gösterip göstermemesi olması gerektiği yönünde.
Bu suçlara uygulanacak yaptırımlara gelince; internet yolu ile işlenen suçlar sınıflandırılırken, bunların doğurdukları zarar ya da tehlikenin ağırlığına göre, yaptırımların farklılık göstermesi gerektiği noktasında herkes aynı düşünceyi paylaşıyor. Bu yaklaşımda, her ülkenin ceza yasalarında yer alan klasikleşmiş suçlar olarak; devlete karşı suçlar, devlet idaresi aleyhine suçlar ve kamunun güvenine karşı suçların günümüzün klasikleşmiş ceza yaptırımları ile karşılanabileceği görüşü hakim. Internet yolu ile işlenen suçlarda ise delil yönünden çeşitli sorunlarla karşılaşılması, ispat güçlükleri, yer ve zaman sorunları, klasik cezaların, klasik yargılama içerisindeki uygulanabilirliklerini zorlaştırıyor. Bu nedenle idari para cezası, meslekten belirli bir süre için men, eylemi ve suçluyu ilan etmek, bilgisayar alanında zorla çalıştırmak, bir kamu kurumuna devam zorunluluğu getirmek, işletme ruhsatını geçici olarak geri almak gibi idari, para, ceza ve önlemlerinin dikkate alınabileceği kaydediliyor. Bu konuda bir başka baskın görüş de internet bakımından getirilmesi öngörülebilecek düzenlemelerin, dar anlamda cezai müeyyideler yerine daha çok güvenlik önlemleri niteliğinde olması yönünde.
MAGDURİYET DERECESİNDE YAPTIRIM UYGULANMALI;
Internet alanındaki araştırmalarıyla tanınan ICC Danışmanlık`ın Genel Müdürü Nilüfer Birdal`a göre, internetten alışveriş yapan ancak satın aldığı ürünü değiştirmek istediğinde sorunla karşılaşan kişinin, tüketici hakkını aramak için izleyeceği yol; Rekabet ya da tüketici üst kuruluna (eğer böyle bir kurul varsa) başvurmak olarak özetlenebilir. Sitesine hackersaldırısı yapılan bir internet kullanıcısının ise herhangi bir ISP`den bağlantısının kesilebileceğini ve hacker`ın verdiği hasara bağlı olarak yaptırımların uygulanması gerektiğini savunan Birdal, Yanlış bilgilendirmenin olduğu durumlarda -örneğin alışveriş amaçlı kurulmuş gibi gösterilen bir sitede porno yayın yapılması gibi- internet hukukunun izlemesi gereken yolun, para cezası ya da kapatma yaptırımı olabileceğini dile getiriyor.
ICC DANIŞMANLIK GENEL MÜDÜRÜ NİLÜFER BİRDAL;
Hukukçular teknolojiyi takip edebilse...
Teknoloji hukuktan önde gidiyor. Şirket avukatları bu konuda kendilerini geliştiremiyorlar ve temsil ettikleri şirketin teknolojik hizmet alımları ile ilgili sözleşmelerinde yetersiz kalabiliyorlar değerlendirmesini yapan kurumsal web yazılım ve tasarım hizmetleri alanında faaliyet gösteren MagiClick/Lazarus Interavctive`in Stratejik Direktörü Murat Kalaora, bu nedenle sektör içerisindeki sözleşme aşamalarının çoğunlukla ve gereksiz yere uzun dolayısıyla problemli olduğundan yakınıyor. Zaten Kalaora`ya göre internet hukukundan önce, internet ile ilgili genel konuları, şirketlerin bu konuda talep ettikleri hizmetlerin niteliklerini öğrenip anlayabilmeleri çok daha önemli. Çünkü Kalaora`yı internet bağlantıları olmayan, e-mail kullanmayan ve örneğin bir web hizmeti sözleşmesine özellikle saat sabah 9.00-17.00 saatleri arasında web sitesinin açık olması gerekliliğini koydurtmaya çalışan `hukuk temsilcileri` ile çalışmak hayli yormuşa benziyor. Bu nedenle olsa gerek Kalaora konuya ilişkin son tespitini Teknoloji ve internet hukuku konusunda bilgi sahibi olan ve sürekli kendini geliştiren şirket avukatlarına son derece büyük ihtiyaç var şeklinde dile getiriyor.
MAGİCLİCK 9 LAZARUS INTERACTİVE STRATEJİK DİREKÖTRÜ MURAT KALAORA;
`Tr`si var mı? Var. Asma kilidi var mı? Var....
Türkiye`de internet hukuku diye bir kavramdan bahsetmenin mümkün olmadığını, mevcut kanunların emsal alınmasıyla olayların sonuca bağlandığını belirten Estore Satın Alma Müdürü Can Günay`dan özellikle alışveriş sitesi yöneticilerinden biri olarak sanal alışverişteki sorunlar konusunda değerlendirme yapmasını rica ettiğimizde, öncelikle doğru bilinen bir yanlışın altını çizmek istediğini belirtiyor. Sahte kredi kartı ile yapılan işlemlerde, tüketicinin itiraz etmesi durumunda, kanun tüketicinin yanında. Yani tüketici alışverişin sahte olduğunu ispatlamak zorunda değil, aksine firma yani sanal mağazalar alışverişin gerçek olduğunu ispatlamak zorunda. Zaten Günay`a göre olayın bu aşamaya gelmesine mahal vermeden müşterinin yapması gerekenler var. Örneğin bir siteden alışveriş yapmadan önce, o sitenin güvenliği ve yasallığı konusunda araştırma yapmak gibi. Araştırma dediysem çok basit bir iki püf noktası var, onlara dikkat etmek yeterli.
Türkiye`de domain adreslerini, yani www.firmaismi.com.tr`leri sadece ODTÜ veriyor. Adresin sonundaki tr uzantısı sadece bu kurum tarafından veriliyor ve ODTÜ ancak yasal olarak kurulmuş şirketlere tr uzantılı adresleri veriyor diyen Günay, dikkat edilmesi gereken bir başka noktanın da sitelerin yurtdışından sertifika alıp almadığı konusu olduğunu belirtiyor. Çünkü sertifikayı veren şirketler, `internetin noterleri` olarak tanımlanıyor. Kendi ülkelerinde yasal olarak varolduklarını ispatlayan sitelerin, bu varlıklarını uluslararası platforma taşımaları için sertifika sahibi olmaları zorunlu. Bunu öğrenmek için ise bir siteye girdiğinizde, sağ alt köşedeki asma kilit işaretini görmeniz, yurtdışından alınmış sertifikanın varlığını ifade ediyor. Sertifikanın detaylarını görebilmek için ise asma kilide tıklamak yeterli. Bu arada hacker saldırılarına da değinmeden geçemeyen Günay, site sahibinin, sanal müşteri kadar şanslı olmadığını ve tek elden geleninson teknolojik güvenlik yazılımlarını kullanmaktan geçtiğini kaydediyor.
ESTORE SATIN ALMA MÜDÜRÜ CAN GÜNAY;
`4077 tüketicinin sanal haklarını da korur`
Öncelikle `derneklerin maddi imkanlarındaki olumsuzluklar nedeniyle internet ortamındaki gelişmeleriyeterince hızlı takip edemedikleri` açıklamasını yapma gereği hisseden Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı Fuat Engin, internet ortamında karşılaşılan sorunları göz önünde bulundurarak, genel anlamda hukuksal bir boşluktan bahsetmenin gerekliliğine dikkat çekiyor. Örnek olarak alışveriş sitelerinden mağdur olan tüketicileri ya da site sahibi olup da hacker`lardan canı yananları gösteren Engin, hacker sorununda hukuksal boşluk olduğu inancını taşıyor. Alışveriş sitelerinden doğan mağduriyetlerde ise tüketici kanunları devreye giriyor. 4077 sayılı kanunun ilgili maddelerinden hareketle, tüketiciler sanal ortamdaki haklarını arayabilirler uyarısını yapan Engin, kanuni bir isim altında hukuk dışı yapılan yayınlar konusunun hukuksal tartışma sürecine açılması gereken bir konu olduğu görüşünde. Hem de ivedilikle.
TÜKETİCİ BİLİNCİNİ GELİŞTİRME DERNEĞİ BAŞKANI FUAT ERGİN;
Hukukçu Gözüyle...
`Herşeyi yapabilirsin birşey olmaz mantığı var`
Hakaret, tehdit, küfür ve sözle cinsel sarkıntılığın internet üzerinden kişiye yapılan saldırılar arasında yer aldığını belirten Avukat Nihad Karslı, bir başkasının bilgisayarına gizlice girmek, özel hayatına saldırı ya da ticari yaşama saldırı ile donanım/yazılımları çalmak ve zarar vermenin ise kişinin mal varlığına zarar vermek, hukuki manada mala zarar vermek olarak tanımlanabileceğini belirtiyor.
Bu kavramların günlük yaşamımızda internet dışında yapıldığında herkesçe takibe alınabildiği açık olduğunu fakat internet üzerinden yapıldığında yasal takip yapılabilir mi dendiğinde, pek fazla bilinmediğini, hatta internet üzerinde Türkiye`de herşeyi yapabilirsin bir şey olmaz mantığının bulunduğuna dikkat çeken Karslı, bunun nedeninin ispat sorununda yattığını kaydediyor. Oysa beyaz ekran arkasına gizlenen genelde çocuk yaşlarda haşarı ve belli bir amacı olmayan kişiler ya da nadir de olsa bu işi gerçekten iyi bilip de internet üzerinden saldırıda bulunan çok az gerçek hackerler saldırılar düzenleyip suç işliyorlar.
Ancak internete bağlandığı andan itibaren böyle bir davranış söz konusu olduğuna göre karşımıza bir acount ya da ISP serverlerin internet servisini kişi ya da kuruluşlara sağlaması ortaya çıkmaktadır noktasına dikkat çeken Karslı, Demek ki suç işleyen bir kişinin bir kimliği olması ve bu kimlikle bir servis sağlayıcıdan hizmet alması gerekmektedir. Bu kişinin tespit edilebilmesi ya da acount`unun hangi server tarafından verildiğini anlayabilmek için ip tespiti gerekmektedir. Teknik bilgim fazla olmamasına rağmen, bunun tracer veya who çekme gibi komutlarla dos üzerinden ya da bulunduğunuz karşılaştığınız chat se chat serverinden tespit edilmesi mümkündür. Yine mail serverlerinden ve yine hazır trcer programlarından kişiye ait karşılaştığınız internet üzerindeki kimliğini verdiğinizde bu tespit edilebilmektedir. İp`i tespit ettikten sonra bu ip`i tr ekleri için ODTÜ`nün who sorgulamasını tr`siz ise uluslararası who sorgulamasını yapam ripe.net`den sorgusu yapılarak o ip`in hangi servis sağlayıcı tarafından verlidiğini ve sorumlu admin`in kim olduğunu ve server`in telefon numaralarını, maillerini bulabilirsiniz şeklinde izlenmesi gereken yolu özetliyor.
Eylemi yapan kişinin kimlik bilgisine ulaşmak için ise Karslı`nın aktarımıyla Hiç zaman kaybetmeden eğer dialup bağlantısı ile bağlanan bir saldırganı tespit etmek istiyorsak server`in telefonlarından sorumlu admini arayıp saat ve dakikasını belirterek ip numarasını veriyoruz ve o ip numarası ile saldırı nerede gerçekleşti ise mail-chat-nameserver`in loglarının kaydedilmesini aynı bilgilerin server yetkilisine maille veya faxla iletileceğini acount sahibinin kimliğinin kendileri tarafından tespit edilmesini ve savcılığa suç duyurusu ya da ilgili mahkemede dava açacağınızı ve adli makamlardan bu bilginin istendiğinde verilmesi için kayıtların saklanması istenecektir diyerek faili arama aşamalarını özetliyor.
Bundan sonrası ise yapılan eylem suçsa ya Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulup serverin adresi ve şikayetçi tarafından tutulan kayıtlar savcılığa verilebilir ya da şahsi olarak ceza mahkemesinde dava açılabilir. Eğer eylem maddi anlamda zarar içeriyorsa, tazmini için yine hukuk mahkemelerinde dava açımı söz konusu.
TEKNOLOJİ SORUNLARININ PANZEHİRİ YİNE TEKNOLOJİ;
Bilişim sektöründe özellikle otomatik veri toplama, işleme alanı ve bununla ilgili teknolojiler alanında faaliyet gösteren Teknoloji Holding`in Yönetim Kurulu Başkanı Emin Hitay`a göre; hukuk sistemimiz maalesef sorunları çözecek yapıdan uzakta. Alışveriş sitelerinde ise kimlik tespiti ve bununla ilgili örneğin parmak izi tanıma teknolojisi gibi mevcut teknolojilerin kullanılmaya başlanmaması sorunlara davetiye çıkarıyor. Fakat bu çözümün olmadığı anlamına da gelmiyor elbette. Tüketicinin haklarını korumak adına çıkarılmış yasaların burada devreye girebileceğini ifade eden Hitay, müşterilerin de sitede iade ile ilgili bilgi ve uyarılara dikkat etmeden alışveriş yapmamasını salık veriyor.
Hukuk sistemindeki boşlukların tam olarak doldurulabilmesinin pek mümkün olmadığını, teknolojinin kullanımı ile ortaya çıkan sorunlarının panzehirinin yine teknoloji olduğunu savunan Hitay, sorunların üstesinden teknolojiden maksimum düzeyde yararlanarak, ancak gelinebileceği inancında. Örneğin herhangi bir internet sitesinden alışveriş yapmaya karar verdiniz. Alışverişinizi yaptıktan sonra sizden istenen bilgileri doldurdunuz ve son olarak kredi kartı numaranızı yazdınız. Bu noktaya kadar sizin kart numaranızı bilen herhangi biri bu alışverişi sizin adınıza yapabilir ve parayı da siz ödersiniz. Ancak örneğin siz kredi kartınızın numarasını girdikten sonra bir de sizden parmak izi onayı alınırsa, sahtekarlık büyük ölçüde engellenir diyen Günay, otomatik tanıma/veri toplama sistemlerinden parmak izi tanıma teknolojisinin yanı sıra, el tanıma, yüz tanıma, retina tanıma veses tanıma teknolojilerinde kullanılan okuyucuların ucuzlamasıyla birlikte bu tür teknolojilerin ödeme sistemlerinin her türünde yer almaya başlanacağından emin.
Bunun yanı sıra, sahtecilik sorununönüne geçmek için Akıllı Kart ygulamalarından da yararlanılabileceğini ekleyen Günay, 2005 yılından itibaren Europay-Mastercard-Visa standartları çerçevesindeki tüm kredi kartlarında Akıllı Kart Teknolojisi`nin kullanılmaya başlanacağını belirtiyor. Hatta Günay`ın öngörüsü çok yakında geniş alanda GPRS, kısa mesafelerde ise Blue Tooth ile mobil veri iletişiminin hızlanması ve yaygın kullanılmaya başlanması sonucu, kablosuz iletişim, akıllı kartlar ve parmak izi teknolojilerinin bir arada kullanımı, ödeme sistemlerinde güvenliği sağlayacağı gibi bir evrimi de beraberinde getireceği yönünde. (TREND)
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN