Ekonomi savaşı ABD'yi vuracak
Son dönemlerde ekonomide yaşanan gelişmeleri değerlendiren Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Tüm dünyada değerlenen dolar kuru ve ticaret savaşlarından en olumsuz etkilenecek ülkelerden birinin ABD ekonomisi olduğu öngörülüyor” diye konuştu.
Dünyada, 2008 global krizinden sonra izlenen aşırı genişlemeci para politikaları ile hemen hemen bütün ülke gruplarının büyümeyi ivmelendirdiğini, 2018’e girildiğinde bu büyümenin global düzeyde epey yaygınlaştığını ifade eden Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, ancak son dönemlerde ABD ile Çin arasında ticaret savaşları, İran’a yönelik yaptırımlar ve korumacı önlemlerin büyüme üzerindeki öngörüleri bir miktar olumsuz etkilemeye başladığını söyledi. G20 Zirvesi için Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) hazırladığı notta; ticaret savaşlarından en olumsuz etkilenecek ülkelerden birinin ABD olacağının öngörüldüğüne dikkati çeken Bali, ABD dolarının bütün dünyada Fed’in faiz artırımlarından da beslenerek değer kazandığını, bunun ABD’nin dış ticaret açığını artırdığını ifade etti.
İYİMSER BİR TABLO VARDI
Bankanın 94. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Anadolu Ajansı’na açıklamada bulanan Adnan Bali, şöyle devam etti: “Doların değer kazanması nedeniyle Amerikan ekonomisinin dışarıya mal satması zor, mal ithal etmesi ise kolay. Buradan ortaya çıkan şu; bu yolla sermaye akımlarını belki ABD’ye çekiyorsunuz ama ticaret tarafında kayıplar veriyorsunuz. IMF, tüm dünyada değerlenen dolar kurunun üzerine ticaret savaşlarının eklenmesiyle büyüme açısından bundan en olumsuz etkilenecek ülkelerden birinin ABD ekonomisi olduğunu öngörüyor. Bu yönüyle bakıldığında aslında güçlü ABD dolarının, o kadar sürdürülebilir olmadığı görünüyor. Aslında 2008 global krizine girerken ABD’nin hem bütçe açığı hem dış ticaret açığı vardı. Dışarıda açıkların giderilebilmesi için mümkün olabildiği kadar serbest ticaret, bol likidite ve ABD dolarının da biraz güçsüz olması seçildi. İçeride, harcamalarla ilgili çok ciddi disiplinli politikaların uygulanması söz konusu oldu. Şimdi de ABD’nin tekrar çift açık noktasına doğru gittiği görülüyor. İstikrarlı olmayan bir tablo söz konusu. Oysa çok kısa bir süre önce, 2018’in başlarında çok daha iyimser bir tablo vardı. Ekonomilerin birbirlerini de etkileyecek şekilde büyümesi öngörülüyordu. Özellikle jeopolitik gerginlikler, yaptırımlar, tabloyu biraz daha karmaşık hale getirdi.”
Bankaların yurtdışından borçlanma gereksinimi ve maliyetlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bali, “Bu tür dönemlerde fonlamaya ilişkin yurtdışı yatırımcı ve kreditörlerde ilgi, iştah bir miktar düşer ama bu dramatik, majör bir problem haline gelmez” dedi. Adnan Bali, Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesinde ise artık bir üst lige geçmek için farklı bir büyüme modeline ihtiyaç duyulduğunu, bunun da ancak katma değerli üretim, Ar-Ge, teknoloji, eğitim, hukuk, iş gücü alanlarında mesafe alınması ile mümkün olabileceğini vurguladı.
KARŞILIK BULMAYA BAŞLADI
Bali, şu anda yaşanan sıkıntıların 2001 krizi ile kıyaslanamayacağını ifade etti. Bu tür atakların öngörülebilmesi ve buna göre hep tedbirli olacak şekilde hareket edilmesi, hızlı bir şekilde aksiyon gösterilmesi gerektiğini söyleyen Bali, “Yeterli aksiyon alınmaması durumunda piyasalar, kötü niyetli yaklaşanlar tarafından kullanılır. Piyasa, buradaki gecikmeyi cezalandırır. Son yaşadığımız döviz kuru ile ilgili dalgalanmada ise gerek Merkez Bankası, gerekse BDDK problemleri giderecek yönde aksiyonlar aldı. Bunların piyasada karşılık bulmaya başladığını görüyoruz” dedi.
Sıkıntılı dönemlerde çok fazla gündeme gelen konulardan birinin de kredi derecelendirme kuruluşlarının notları olduğunu söyleyen Bali, orada teknik açıdan tutarlı bir tablo görmediğini vurguladı.
Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hepimiz sermayemizi bu ülkeden edindik. Zorluklar, tıpkı bir turnusol kâğıdı gibi ayırt edici olması bakımından önemlidir. Esasen, sıkıntılı dönemlerde sergilenen yaklaşımlar kimin bu ülkeye ne kadar taahhüdünün olduğunu ortaya çıkarır.”
HERKES SORUMLU DAVRANMALI
ADNAN Bali, son dönemde gündeme gelen yeniden yapılandırmalara dair de görüşlerini paylaştı. Kredi yapılandırmalarını standart işlemmiş gibi bir hale getirmenin irrasyonel olduğunu söyleyen Bali, bunların bir kredi yapılandırma kampanyası olmadığının altını çizdi. Kaynakların kısıtlı olduğunu, bu nedenle önceliklendirilerek doğru alanlara tahsis edilmesi gerektiğini belirten Bali, kullandırılan bir kredinin geri ödemeleriyle, kullanıldığı işten doğacak nakit ihtiyacı akışlarının öngörülemeyen sebeplerle zaman içerisinde birbirini karşılayamaz hale gelebileceğine işaret etti. Bali, değerlendirmesini şöyle tamamladı: “İhtiyacı olanla olmayanın ayrıştırılmadan taleplerin yerine getirilmesi, bana göre ahlaki çöküntüdür. Doğru bir şey olmaz. Bu, sektörün daha sonra haklı olmayan taleplerle karşılaşmasına yol açar. Zor günlerden geçiyoruz. Herkesin sorumlu davranması lazım.”
GEREKTİĞİNDE HER ENSTRÜMAN KULLANILABİLMELİ
ADNAN Bali, çekirdek enflasyonun belirgin bir şekilde arttığı dikkate alındığında, enflasyondaki yükselişin biraz kalıcı olabileceğini söyledi. Bali, TL’deki değer kaybı, işlenmemiş gıdadaki fiyat hareketleri, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin enflasyonu ciddi şekilde tetiklediğinin altını çizdi. “Faiz konusunda, iktisat biliminin kurallarına göre hareket edilmeli” diyen Bali, “Kötü bir örnek; ama yeri geliyor kemoterapi yapılıyor. Çok mu arzu ediliyor? Hayır. Faiz de böyle bir şey. Gerektiği zaman her enstrüman kullanılabilmeli” dedi.
HEDEFLERE 6 AYDA ULAŞTIK
ADNAN Bali, bankanın ilk 6 aylık finansal sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde ise gerek kredi gerekse mevduat büyümesi açısından ilk yarıda İş Bankası’nın hedeflerine önemli ölçüde ulaştığını vurguladı. Bali, 2018 yılı için yıllık yüzde 13-14 civarında bir kredi ve mevduat büyümesi öngördüklerini söyledi.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN