Dikkat, ticari defterler için son üç gün!
Ticari defterlerin kapanış tasdikinin 31 Ocak Çarşamba gününe kadar yaptırılması gerekiyor. Aksi halde çeşitli müeyyidelerle karşılaşılması söz konusu. En önemlisi de, kapanış tasdiki yaptırılmayan defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamaması.
Ülkemizin sorunlarından en önemlisi olmakla birlikte, gündemin en arkasında kalanlarından biri de hiç şüphesiz kayıt dışı istihdam, yani kaçak işçilik sorunudur. Eldeki verilere göre; Türkiye`de 4,5 milyon kayıt dışı çalışan sözkonusudur. Bunun devlet bütçesine olan yükü ise tam 3,5 katrilyon liradır. Evet, sigorta primi ve vergi kaybı işte bu kadar büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu konu son günlerde sigorta müfettişlerinin yetkilerinin kaldırılması bağlamında tekrar gündeme gelmiştir. Konu basında ve televizyonda tartışılmaktadır. Doç. Dr. Şükrü KIZILOT ve Dr. Veysi SEVİĞ konu hakkında ayrıntılı bilgi vermişlerdir. Her iki müellif, Sigorta müfettişlerinin yetkilerinden olan, `asgari işçilik miktarını tespit etme yetkisi`nin 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırıldığını yazdılar.
Kayıt dışı istihdamla mücadelenin önemine inanan ve bunda da etkin bir denetim sisteminin olması gerektiğini bilen biri olarak, ben konunun gündeme getirilmeyen başka bir yönüne değinmek istiyorum. Kaçak işçilikle mücadele öncelikle Sosyal Sigortalar Kurumu`nun görevidir. Kurum ise bu görevini sigorta müfettişleri aracılığıyla yapmaktadır. Bu mücadelede müfettişlerin yetkilerinin artırılması gerekirken, aksine son zamanlarda dikkatlerden kaçan olumsuz gelişmeler yaşanmıştır. Bunları kısaca özetleyelim.
SSK müfettişlerinin denetim yetkisi zayıflatıldı:
İlk önce, 4447 Sayılı Kanun ile `Sigorta müfettişleri tarafından tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir` hükmü kaldırılmıştır. Bu şekilde, müfettişlerin denetim yetkisi zayıflatılmıştır. Bu durum milyonlarca kayıt dışı çalışan işçinin aleyhine işlemektedir. Eski hükme göre, bir sigorta müfettişinin tutanağına yazılan işçi, artık SSK kayıtlarına girmiş oluyordu. Bu hükmün kaldırılmasından sonra ise, sigorta müfettişleri tarafından düzenlenen tutanaklar tartışmalı hale gelmiştir.
Bir diğer husus, daha önce `Sigorta müfettişleri görevlerini yaparken; mülkiye amirleri, emniyet amir ve memurları, belediye başkanları, köy muhtarları ve kamu müesseseleri kendilerine kolaylık göstermeye mecburdurlar.` şeklindeki hükmün de yukarıda belirttiğimiz Kararname ile kaldırılmış olmasıdır. Denetimin etkinliği, bilhassa görev yapan müfettişlerin can güvenliği açısından son derece gerekli ve yerinde olan bu hükmün kaldırılmış olmasının kayıt dışı istihdamla mücadeleyi zayıflatacağı açıktır. Bu durum, denetim elemanında gönülsüzlüğe ve çekingenliğe yol açabilir. Kayıt dışı istihdam bu noktaya varmışken, bu konuda mücadele veren sigorta müfettişlerinin yetkilerinin azaltılması ya da kaldırılması yerine daha da artırılması gerekmektedir. Hal böyleyken, tam tersine gelişmelerin yaşanmasını anlamak mümkün değildir. Doğru olan, yukarıda anlattığımız sigorta müfettişlerinin kaldırılan yetkilerinin şu anda Mecliste görüşülmekte olan SSK Kanun Tasarısı`na tekrar yasa hükmü olarak konulmasıdır.
SSK`da iki ayrı teftiş kurulu var:
Denetim açısından olumsuz bir başka husus da SSK bünyesinde iki Teftiş Kurulu Başkanlığı`nın mevcut olmasıdır. Bunlardan biri, dış denetim yapan ve son günlerde tartışma konusu olan Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı, diğeri de iç denetim yapan Teftiş Kurulu Başkanlığı`dır. Bu kurullar, SSK Genel Müdürü`ne bağlı denetim birimleri olarak görev yapmaktadırlar. 616 Sayılı KHK ile Kurum içi denetim yapan Teftiş Kurulu`na dış denetim yapma, yani işyerlerini denetleme yetkisi getirilmiştir. Kanımca bu değişiklik kayıt dışı istihdamla mücadeleye canlılık ve etkinlik kazandıracaktır. Bu düzenleme Sayın Bakan Yaşar Okuyan`ın kayıt dışı istihdamla mücadelede gösterdiği kararlı tutumu göstermektedir. Bu şekilde, kurum içinden dışa doğru denetime derinlik kazandırılmıştır. Bu yerinde mantığın tersinden de işletilerek dış denetim yapan sigorta müfettişlerine gerektiğinde kurum içi denetim yapma yetkisi tanınarak, dıştan içe doğru da denetimin derinleştirilmesi ve etkin kılınması yerinde olacaktır.
İşte bu noktada farklı görüşler öne sürülmektedir. Bu görüşlerden ilki, aynı yetkileri kullanan aynı makama bağlı, her yönüyle eşit, iki ayrı Teftiş Kurulu örgütlenmesidir. Bu görüşü savunanlar, iç ve dış denetim konularının ayrı uzmanlık alanları bulunduğunu ve yapılan işlerin birbirinden farklı olduğunu belirtmektedirler. Bu konudaki ikinci görüş ise, iki ayrı Teftiş Kurulu olarak örgütlenmenin çağdaş idari yapılanmaya uymadığı, denetimde etkinliği ve verimliliği azaltıp maliyetleri artırdığı, böylece kamu kaynaklarının israf edildiği, ayrıca kısır bürokratik çekişmelere yol açtığı şeklindedir.
Kanaatime göre, aynı okullardan mezun, mesleğe giriş ve yetiştirilme şartları ile özlük hakları ve bağlı oldukları makam aynı olan her iki teftiş kurulu müfettişlerinin tek çatı altında örgütlenmesi, isabetli bir uygulama olacaktır. Bu uygulama, denetimin daha da yaygınlaşarak kayıt dışı istihdamın azalmasına yol açacak, bu da işletmeler arasındaki haksız rekabetin bir anlamda önlenmesine ve bu sayede Kurum hizmetlerinin kalitesinin yükselmesine katkıda bulunacaktır. Esasen, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarını, Avrupa Birliği normları çerçevesinde tek çatı altında toplamaya çalışan Sayın Bakan Yaşar Okuyan`ın, bu çalışmalara SSK`daki mevcut yapıları yeni bir bakış açısı ile düzenleyerek başlayacağına inanıyorum.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN