Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 128 milyar dolar açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda 128 milyar dolar tartışmalarıyla ilgili konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden üretilen kampanya doğru... Baştan sona yanlış, baştan sona cehalet...'' dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ
Dün gece hem bir bakanlığımızı ikiye böldük, hem de 3 bakan atamasını yaptık. Ruhsar Pekcan ve Zehra Zümrüt Selçuk'a bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum. Üç yeni bakanımıza başarılar diliyorum. Bugüne kolay gelmediğimiz gibi bundan sonrasının da kolay olmayacağını biliyoruz.
Ticaretimizin derinliğinin sığ olduğu dönemlerde yatırıma dayalı uzun vadeli girişimlere cesaret edilemiyordu. Ülkemizin çok küçük dalgalanmalarda dahi ekonomik krize girme durumlarıyla karşı karşıya olduğumuz dönemler geçirdik. 1990'larda aynı oyunu kökenler üzerinden tekrar sahneye sürdüler, bu arada ekonomiyi de hiç boş bırakmadılar. Bir kaç milyar liralık spekülasyonla 1994'de ülkemizi büyük bir krize sürüklediler.
"TÜRKİYE İSTİKRARINI KORUMAYI BAŞARDI"
Erdoğan, Gezi olaylarından en son Karabağ'da Azerbaycan'a verilen desteğe kadar tüm bu süreçlere sürekli, ekonomiye yönelik tehditlerin de eşlik ettiğini söyledi.
Faizden döviz kuruna, borsadan enflasyona uzanan pek çok sorunun, bu süreçle paralel olarak can yakıcı hale geldiğini ve getirildiğini dile getiren Erdoğan, "Türkiye, makroekonomik dengeleri gerçekten sağlam olduğu için, son 8 yıldır yaşadığı tüm gizli, açık saldırılara rağmen ayakta kalmayı, istikrarını korumayı başarmıştır. Allah göstermesin, 2002 öncesi Türkiye'sinin siyasi, sosyal ve ekonomik ikliminde bu tür saldırılarla karşılaşmış olsaydık, ülkemizin nasıl bir duruma düşeceğini tahayyül etmek bile istemiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ödediği bedellerin nedeninin; egemenliğini, istiklalini, istikbalini, milli iradenin üstünlüğü ilkesini, bölgesindeki hak ve menfaatlerini koruma azmini, aksi yöndeki dayatmaların önünde tutması olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şayet vesayete teslim olsaydık, darbelere boyun eğseydik, terör örgütlerine eyvallah etseydik, dış telkinlere kayıtsız şartsız uysaydık, belki bu baş ağrılarının hiçbirini çekmeyecektik. Ama o zaman da başımız dik şekilde yaşayamaz, milletimizin yüzüne bakamazdık. Ben huzurunuzda Dışişleri Bakanımıza, Yunan Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede vermiş olduğu cevaplar sebebiyle de teşekkür ediyorum. Asla baş eğmeyecek ve dik durmaya devam edeceğiz. Bizim milletimiz asla boynunda böyle bir esaret zinciriyle yaşayabilecek bir millet değildir."
"EKONOMİK SALDIRIYA SEYİRCİ Mİ KALACAKTIK?"
Mehmet Akif Ersoy'un, "Zulmü Alkışlayamam" adlı şiirinin, "Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale. Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum." dizelerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gerekirse, baş verip baş eğmeyen bir millet olarak, tarihimizin her dönemi gibi bugün de önceliğimiz istiklalimizdir. Sahada terör örgütlerine, uluslararası alanda müstemlekecilere karşı verdiğimiz mücadeleyi, ekonomide de faiz-kur-enflasyon şer üçgenine karşı yürüttük. Bu mücadeleden dolayı bizi suçlayanlara soruyorum, ne yapacaktık? Böyle davranmayıp da başımıza gelenlere rıza mı gösterecektik? Şanlı 15 Temmuz kıyamını adeta cezalandırmak için başlatılan ekonomik saldırıya seyirci mi kalacaktık?
Suriye sınırlarımızı güvenli hale getirmek için yürüttüğümüz ve haklılığımız konusunda en küçük bir şüphemiz olmayan harekatlarımızın ardından maruz kaldığımız ekonomik tuzaklara seyirci mi kalacaktık? Ağustos 2018'de Amerikan yönetiminin açıkladığı haksız yaptırım kararının ardından yaşanan kirli gece yarısı saldırılarına seyirci mi kalacaktık? Son olarak dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs salgınının yol açtığı sıkıntıları ekonomik virüsle taçlandırma gayretlerine seyirci mi kalacaktık? CHP'nin ve onun peşine takılıp gidenlerin bir süredir sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları 128 milyar dolar meselesini, işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor."
"128 TUĞLAYI ÜST ÜSTE KOYMUŞLUĞU DAHİ YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra "Şimdi CHP'nin, yalan stratejisini ve bu meseledeki gerçekleri hep birlikte izleyelim." diyerek, "CHP'nin 128 milyar dolar yalanı" başlıklı videoyu izletti.
"Siyasi çıkarları için devletin en hayati kurumlarını milletimiz nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışan ve en aşağılık yalanları yüzleri kızarmadan söyleyen kötü niyetli müfterilere inat, bu ülke büyümeye, üretmeye ve gelişmeye devam edecek." mesajı verilen video, partililerce ayakta alkışlandı.
Bunun ardından konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Gördünüz bunlar delil, belge. Bir yalan nasıl aşkla, şevkle, heyecanla söylenir gördünüz değil mi?" diye sordu.
Erdoğan, "CHP'nin başındaki zata sorsanız, 'Hesap uzmanıyım' der ama geçmişte bilinen tek yönetim hikayesi SSK'yı batırmasıdır. Başbakanlığım döneminde, görevi devraldığımızda Merkez Bankasının döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Görevden ayrıldığımda bu rakam 135 milyar dolara çıktı. Bırakınız 128 milyar doların ne olduğunu, nasıl yönetildiğini, 128 tuğlayı üst üste koymuşluğu dahi yok olan Kılıçdaroğlu, kalkmış bunları konuşuyor." dedi.
Partililere izlettiği "CHP'nin 128 milyar dolar yalanı" başlıklı videoda, "Yalanı büyük konuşacaksın, büyük söyleyeceksin." mesajı verildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"İşte Kılıçdaroğlu'nun rehberini öğrendiniz mi? O bayan. 'Büyük söyleyeceksiniz' diyor. O da 'Emredersin' diyor ve büyük söylüyor. Bu kişinin sözcüsü olan kişi ise, önce BDDK'daki göreviyle, sonra Hazine Müsteşarı olarak, 2001 krizinin en önemli sorumlularından biridir. Şayet bu kişi '128 milyar dolar nerede?' sorusunu, Merkez Bankası bilançolarını okumayı bilmeden soruyorsa, geçmişte kendisine tevdi edilen görevlere yazıklar olsun.
Yok, bunu bildiği halde aynı soruyu soruyorsa cehli mikap olduğunu kabulleniyor, ülkesine ve milletine taammüden ihanet içine girdiğini de ikrar ediyor demektir. Meselenin önüne arkasına bakmadan bu kampanyanın peşine düşenlerin bir kısmını üzülerek, bir kısmını gülerek seyrediyoruz. Hele hele sağa sola pankart asarak, sosyal medya trollerinin peşine takılarak, koca koca unvanlarından utanmadan bu yalan kampanyasına figüranlık yapanları görünce, içimizde bir acıma duygusu uyanmıyor da değil."
"2020 YILI DÜNYAYLA BİRLİKTE ÜLKEMİZDE DE SIKINTILI GEÇTİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankasının 2019 ve 2020 yıllarında, küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve özellikle salgının yol açtığı zorlu süreci yönetmek için çok ciddi döviz işlemleri yürütmek mecburiyetinde kaldığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bilhassa 2020 yılı dünyayla birlikte ülkemizde de gerçekten sıkıntılı geçmiştir. Çeşitli ülkelerin salgınla mücadele için aldıkları mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları, merkez bankalarının bilanço genişlemeleri de 10 trilyon doları bulmuştur. Bu çalkantılı ekonomik iklim, elbette ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. Cari açığımız negatif yönde artarken turizm gelirlerimiz düşmüştür. Yabancı sermaye çıkışı ve reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltma gayretleri döviz talebini artırmıştır. Böyle dönemlerde vatandaşlarımızın tasarruflarını döviz ve yine dövizle alınan altına yönlendirmeleri de ilave bir talep ortaya çıkarmıştır.
Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur. Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir. Gördüğünüz gibi, sadece 4 kalemde 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı.
CHP Genel Başkanı dün çıkmış, 'Bu 128 milyar dolarla şunlar yapılırdı, bunlar yapılırdı, şunlara şu kadar para dağıtılırdı.' diye kürsüden atıp tutuyor. Bu zat herhalde, bu 128 milyar doların kendi cebindeki bir para olduğunu, istediği yere, istediği gibi keyfince dağıtabileceğini sanıyor. Aslında bu sözler, bu şahsın çapsızlığı yanında, kar eden SSK'nin genel müdürlüğü döneminde nasıl iflasa sürüklendiğini de ortaya koyuyor. Şöyle inşallah tekrar Savaş Ay ile yaptığı programı bizim tekrar tekrar burada görüntüye getirmemiz lazım ve bütün milletimiz bunun SSK genel müdürlüğünde neler yaptığını, nasıl iflasa götürdüğünü izlesin."
*Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Merkez Bankası rezervlerinin her kuruşunun ne olduğu, neye karşılık geldiği, nasıl toplandığı ve niçin kullanılabileceğinin belli olduğunu ifade etti.
En basit ifadesiyle Merkez Bankası rezervlerinin, çeşitli yöntemlerle piyasadan sağlanan emanet paralar ile altın varlığının ve şayet varsa cari fazlanın toplamından oluştuğuna işaret eden Erdoğan, rezervin amacının, ithalatçısından yatırımcısına, reel sektöründen vatandaşına kadar dövize ihtiyaç duyulan işlemlerde ortaya çıkan talebi karşılamak olduğunu anımsattı.
Merkez Bankasının bu işlemleri bir süredir, ihale yoluyla değil, Asya piyasalarından Türkiye'ye yönelik gece yarısı operasyonlarının önüne geçmek için 24 saat esasına göre çalışan piyasa yapıcısı bankalar eliyle yürüttüğünün altını çizen Erdoğan, "Piyasa, döviz talebini kendi içinde karşılayabiliyorsa, Merkez Bankasına ihtiyaç kalmaz. Nitekim geçtiğimiz haftalarda, yaklaşık 15 milyar dolarlık böyle bir işlem, Merkez Bankasına ihtiyaç kalmadan, piyasanın kendi dinamikleri içinde gerçekleşmiştir." bilgisini verdi.
Erdoğan, bu talebi piyasa karşılayamıyorsa, o zaman Merkez Bankasına görev düştüğüne işaret ederek, "Zaten Merkez Bankasındaki döviz rezervlerinin amacı da budur. Merkez Bankası bu görevini yapmazsa ne olur? Öncelikle arz-talep dengesizliğinden dolayı döviz kuru istikrarsız bir şekilde yükselir. Şayet buna rağmen talep karşılanmazsa, uluslararası piyasalarda ülke olarak temerrüde düşersiniz." değerlendirmesini yaptı.
"TURŞUSUNU KURMAK İÇİN DEĞİL..."
Türkiye'nin son iki yılda, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir döviz talebiyle yüz yüze kaldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buna rağmen ülkemiz, talebin hepsini de karşılamayı başarmıştır. Evet, bu bir başarıdır. Hem de Türkiye’nin sadece siyasette ve diplomaside değil, aynı zamanda ekonomide de öyle kolay yıkılamayacağını gösteren tarihi bir başarıdır." dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Nereye harcandı?) diye yaygarası yapılan 128 milyar dolar ne buhar olmuştur ne de haksız ve hukuksuz yere herhangi birilerinin cebine girmiştir. Bu para ve çok daha fazlası, ekonominin aktörleri ve vatandaşımız arasında dolaşıma girmiş, yani yer değiştirmiş ama sonuçta çoğu yine ülkemizin değeri olarak yurt içinde kalmıştır. Günün sonunda ise ekonomik işleyişin tabii sonucu olarak, bu paranın çok önemli bir kısmı yeniden Merkez Bankası rezervine geri dönmüştür. Üstelik Merkez Bankası bu işlemleri yaparken zarar bir yana, son iki yılda 98 milyar lira kar etmiş ve bunu da Hazineye aktarmıştır.
Merkez Bankası rezervini 27,5 milyar dolardan 135 milyar dolara çıkartan da bizdik Bay Kemal. Bu rezervi turşusunu kurmak için değil, ülkemizin ihtiyaç duyduğunda kullanması için büyütmüştük; o günler geldiğinde de kullandık. Halihazırda Merkez Bankamızın 90 milyar dolara yakın rezervi var. Bu rezerv, ihtiyaç duyulduğu anda yine kullanılabilir veya rezerv yarın öbür gün 100 milyar doların üzerine de çıkabilir. Bunların hepsi de ekonominin kendi dinamikleri içinde yürüyen işlerdir. Elbette bu bir ekonomi politikası tercihidir. Türkiye, serbest piyasa ekonomisi olarak ifade edeceğimiz bu tercihi, çok önceden yapmış bir ülkedir."
"TÜRKİYE GEÇTİĞİMİZ YIL YÜZDE 1,8 BÜYÜMEYİ BAŞARDI"
Erdoğan, bu kritik dönemde sergiledikleri güçlü duruşla, Türkiye’yi hem içeride hem dışarıda sıkıntıya düşürmeden bir büyük dalgayı göğüslediklerine, etkisiz hale getirdiklerine inandıklarını söyledi.
Üstelik bununla da kalmadıklarını dile getiren Erdoğan, "Toplamda 60 milyar liranın üzerinde bir kaynağı 'sosyal koruma kalkanı' başlığı altında her kesimden insanımıza hibe şeklinde dağıtarak, vatan toprakları içinde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık. Ayrıca 311 milyar liralık bir kaynağı da üretimi ve istihdamı desteklemek için harekete geçirerek, reel sektörün bu zorlu dönemde ayakta kalmasını, işini yürütmesini sağladık. Bu sayede, gelişmiş ülkeler dahil dünyadaki diğer devletler çok ciddi ekonomik daralmalarla başa çıkmaya çalışırken, Türkiye geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyi başardı, istihdamını büyük ölçüde korudu, üretimini artırarak sürdürdü. Hatta, döviz talebinin önemli bir kısmı da kapasitesini artıran fabrikalarımızın makine, ham madde ve ara mamul ithalatından kaynaklanmıştır. Nitekim bu yılki büyüme hedefimiz yüzde 5’in üzeridir." diye konuştu.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Birliği'nin, Türkiye'nin salgın döneminde ekonomik durgunluğu önlemek için yaptığı harcamaların olumlu etkilerinden övgüyle bahsettiğine işaret ederek, "Eğer biz döviz üzerinde yoğunlaşan talebi tereddütsüz karşılamamış olsaydık, yani kontrolü ele almasaydık, işin ucunun nereye kadar varabileceğini, 1994 ve 2001 krizlerine bakarak az çok görebiliyoruz." diye konuştu.
Şu anda "128 milyar dolar nerede" yaygarası kopartanların tüm amaçlarının ülkenin böyle bir duruma düşmesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "IMF komiserleriyle otel lobilerinde yaptıkları gizli görüşmelerin gayesinin de Türkiye'yi eski günlerine döndürmek olduğunu biliyoruz. Bugüne kadar vesayetten darbeye, terörden uluslararası baskıya kadar her konuda heveslerini kursaklarında bıraktık, inşallah ekonomide de heveslerini kursaklarında bırakacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"GERÇEKLERİN ER GEÇ ORTAYA ÇIKMAK GİBİ BİR HUYU VAR"
"Bunların ceddi de rahmetli Menderes'in 12 uçak dolusu para ve altınla kaçmaya çalıştığı iftirasıyla darbeyi meşrulaştırmanın, hatırlayın gayreti içindeydiler. Kimdi onlar, CHP'nin ceddi." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü bunları üzerimize salan akıl, 'Yalanı ne kadar büyük söyler ve ne kadar ısrarla devam ettirirseniz, inandırması o kadar kolay olur' diye kendilerine telkinde bulunuyor. Ama gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. İşte biraz önce 4 ana kalemde açıkladım. Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilen cari açığımız, izaha ve belgeye ihtiyaç duymayacak kadar açık bir gerçek olarak zaten ortadadır. Türkiye'den bu dönemde hangi yabancı sermaye sahiplerinin, ne kadarlık bir meblağla çıktığı da bellidir. Bizim söylememiz olmaz ama onlar kendileri bunu açıklayabilir. Reel sektörden hepsi de ülkemizin ilk beş yüzü, ilk bini içinde yar alan şirketlerden hangilerinin döviz borcu pozisyonlarını kapattıkları da bellidir. Bunları da bizim söylememiz olmaz ama o şirketler kendileri açıklayabilir. Vatandaşımızın aldığı döviz ve altına gelince, burada neredeyse ülkede yaşayan herkesi hedef alan kötü niyetli bir itham söz konusudur."
Türkiye'de ticaretle uğraşan herkesin dövizle ve altınla işinin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'de tasarruf edecek üç-beş kuruşu olan herkesin de dövizle ve altınla işinin olduğunu söyledi.
"O ÖRNEKLERİ EN İYİ IMF'YE ÇANTACILIK YAPANLAR BİLİR"
"Kim, ne zaman, ne kadar miktarda döviz aldı, altın aldı?" gibi bir sorunun, mantıksız olmasının ve hukuki olarak suç teşkil etmesinin ötesinde doğrudan milleti suçlamak olduğunu ifade eden Erdoğan, Merkez Bankasının döviz işlemlerinin, alıcı ve satıcı tarafın, işlem gerçekleşene kadar bilinmediği, otomatik platformlarda yapıldığının altını çizdi.
Alış veya satış fiyatının da işlem anında ortaya çıkan bir rakam olduğuna işaret eden Erdoğan, hiçbir kişiye veya şirkete ayrıcalıklı işlem yapılabilmesinin, sistemin işleyişi gereği mümkün olmadığını vurguladı.
Geçmişte bunun örneklerinin bulunduğunu anımsatan Erdoğan, "O örnekleri en iyi CHP'lilerin kendileri, özellikle de o dönemlerde IMF'ye çantacılık yapanlar bilir. Bu çantacı şu anda CHP'nin parti sözcüsü, iyi çantacıdır. Mevcut sistem, hiç kimseye özel olarak, fiyat ve miktar bakımından ayrıcalıklı bir döviz satışına imkan tanımaz. Biz her zaman, tasarrufların Türk lirası cinsinden tutulmasından yana olduğumuzu söyledik, söylüyoruz. Ama vatandaşımız dövizle veya altınla tasarruf etmek istiyorsa, onu da başka türlü davranmaya zorlayamayız." ifadesini kullandı.
Etiketler
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN