Çetinkaya: Amacımız enflasyonu tek haneye indirmek
TCMB Başkanı Çetinkaya, "Amacımız en kısa zamanda enflasyonu tek hanelere indirip, sonrasında hedeflere yaklaştırmak; bunun için gereken tüm para politikası adımları kararlılıkla atılacak" dedi.
Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu kararlılıkla sürdüreceklerini; en kısa zamanda enflasyonu önce tek haneye indirmeyi, ardından hedeflere doğru yaklaştırmayı amaçladıklarını söyledi.
Çetinkaya Davos zirvesi sırasında Reuters'a yaptığı açıklamada, "Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu kararlılıkla sürdüreceğimizi tekrar vurgulamak istiyorum. Para politikası açısından geçici oynaklıklardan ziyade temel fiyatlama davranışları belirleyici olacak" dedi ve şöyle devam etti:
"Enflasyon dinamiklerinde genele yayılan ikna edici bir düşüş gerçekleşene kadar duruşumuzu koruyacağız. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsulardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir. Amacımız en kısa zamanda enflasyonu tek hanelere indirip, sonrasında hedeflere doğru yaklaştırmak. Bunun için gereken tüm para politikası adımları kararlılıkla atılacak."
Para politikasının etkinliğinin artırılmasını ve dezenflasyon sürecinin hızlanmasını "temel hedefimiz" sözleriyle tanımlayan Çetinkaya, "Para politikası etkin bir biçimde bu hedefe yönelik şekillenmeye devam edecek. Sorunların kaynağına odaklı ve koordineli bir politika bileşimi için çaba harcayacağız" dedi ve ekledi:
"Yapısal alanlarda atılacak adımlar konusunda Merkez Bankası olarak gündemi belirlemeye ve katkı sunmaya devam edeceğiz. Fiyat istikrarının toplumsal refaha katkısı göz önünde bulundurulduğunda, bu alanda farkındalığı artırmada bize önemli bir görev düşüyor. Tüm aktörlerle birlikte bu sahiplenme sağlandığı ölçüde kalıcı çözümlerin daha hızlı ve etkin bir biçimde hayata geçirilebilmesi için uygun bir zemin oluşabileceğine inanıyoruz."
Enflasyonun neden hâlâ yüksek seyrettiğine ilişkin bir soruya ise Çetinkaya, şöyle yanıt verdi:
"Atılan adımların etkilerini görmek için zamana ihtiyaç olduğunu söylemeliyim. İkinci olarak, maliyet yönlü faktörlere dair oldukça yoğun şoklar yaşadığımız bir dönemden geçtik. Son bir yıl içinde jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle döviz kurunda ve petrol fiyatlarında yukarı yönlü önemli hareketler yaşandı. Bu gelişmeler çerçevesinde 2017 yılında TL cinsinden ithalat fiyatlarındaki ortalama artış oranı yüzde 30 civarında gerçekleşti ki bu yakın tarihin en yüksek oranıdır."
Maliyet faktörlerinin daha etkili olduğu üretici fiyatlarında ortalama artışın da 2017'de oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, "Ayrıca yıl içinde verilen kredi destekleri de parasal sıkılaştırmanın etkilerinin hissedilmesini geciktirdi. Bu nedenle enflasyonda yıla yayılan bir artış dalgasıyla karşılaştık" dedi ve ekledi:
"Maliyetlerdeki artış ve enflasyon beklentilerindeki yükseliş birincil etkileri yansıttığı sürece doğaldır, ancak biz bu süreçte fiyatlama davranışlarında bozulma riskini gördüğümüz için Aralık ayında politika tepkisi vererek ortalama fonlama maliyetini 75 baz puan yukarı çektik."
YAPISAL UNSURLARIN ORTA VADEDE FİYAT İSTİKRARINDAKİ ROLÜ
Enflasyonla mücadelede yapısal unsurların da büyük öneme sahip olduğunu ve yapısal adımlarla eşzamanlı dizayn edilecek politika bileşiminin enflasyonla kalıcı çözümlerin önünü açacağını belirten Çetinkaya, "Sorunların çözümü doğru teşhisi koyarak mümkün. Ülkemizde enflasyonla mücadele deneyimi, konunun oldukça kapsamlı bileşenleri olduğuna işaret etmekte" dedi ve ekledi:
"Enflasyonun alt kalemlerine bakıldığında para politikasına duyarlılığı düşük, yapısal faktörlerle ilişkili olabilecek çeşitli bileşenler dikkat çekiyor. Yapısal unsurların ülkemizde fiyat istikrarını sağlamadaki rolünün gündemde daha fazla yer bulması gerekiyor.
"Enflasyonun alt kalemlerine bakıldığında para politikasına duyarlılığı düşük, yapısal faktörlerle ilişkili olabilecek birçok bileşen olduğu görülmekte. Yapısal unsurların ülkemizde fiyat istikrarını sağlamadaki rolünün gündemde daha fazla yer bulması gerekiyor. Enflasyonla mücadelenin sonuç vermesi için birçok farklı alanda eşzamanlı adım atılması önem taşımakta."
Para politikasında gerekli tedbirleri alındığına dikkat çeken Çetinkaya, "Para politikası gerekli tedbirleri almalıdır ve alıyor; ancak dış açık ve tasarruf açığı, finansman kalitesi, verimlilik ve piyasa rekabeti gibi konuların da üzerine gidilmesi gerekiyor. Bu alanlarda atılacak adımlar enflasyonla mücadelede elimizi güçlendirerek kalıcı çözümün önünü açacaktır" dedi ve ekledi:
"Daha da önemlisi, bu yaklaşım toplumun refah düzeyini de önemli ölçüde destekleyecektir. Dolayısıyla, biz bütün bu gözlemlerden yola çıkarak bütüncül bir politika tasarımının ülkemiz için daha kalıcı sonuç vereceği kanaatine ulaştık. Son yıllarda birçok farklı boyutta gösterdiğimiz çabayı bu bağlamda düşünmek gerekiyor."
ORTAK ÇABALAR DEVAM EDİYOR
Enflasyonla mücadelede kamu sektörü fiyatlamasının da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Çetinkaya, "Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve aktif vergi ayarlamalarına tabi kalemlerin tüketici enflasyonu içindeki ağırlığı yüzde 30'un biraz üzerinde. 2005 yılından bu yana bu kalemlerin enflasyona doğrudan katkısının yıllık ortalama iki puanı geçtiğini hesaplıyoruz" dedi ve ekledi:
"Belki daha da önemlisi, bu kalemlerin oynaklık ve endeksleme anlamında enflasyon dinamikleri üzerinde önemli yansımaları olmakta. Dolayısıyla bu alanda da konuya bütüncül bir perspektiften yaklaşarak ortak çaba gösterilmesi önem taşımakta. Para-maliye politikası koordinasyonunun da bir yansıması olarak kamu maliyesinin enflasyonla mücadeleye verdiği desteğin arttığını görüyoruz. Bu eşgüdümün sürekli ve sistematik bir yapıya dönüşmesi yönünde ortak çabalar var."
Orta vadede kalıcı fiyat istikrarının sağlanması bakımından rekabet ve verimliliğin artırılması da öncelikli hedefler arasında yer alması gerektiğine dikkat çeken Çetinkaya, "Bu konuda birçok sektörde ciddi mesafe kaydetme ihtiyacımız var" dedi.
KUR RİSKİ YÖNETİMİ DÜZENLEMESİ ÖNEMLİ BİR YAPISAL REFORM
Çalışmaları son aşamasında olan kurumlara kur riski yönetimi için bazı sınırlamalar ya da hedge yönlendirmelerini getirecek düzenlemelere ve bunun yapısal bir alan olarak görülüp görülmediğine ilişkin bir soruya "Kesinlikle" yanıtını veren Çetinkaya, "Bunun iki boyutu var. Kur riskini hem parasal aktarım mekanizması hem de öngörülebilirliğe katkı boyutunda düşünmek lazım" dedi ve ekledi:
"Dış açık veren bir ekonomide, özellikle iktisadi birimlerin kur riski yönetimi konusunda bilinçli hareket etmeleri ve mevzuatın bunu desteklemesi önemli. Aksi halde, geçmiş yıllarda örneklerini gördüğümüz olumsuz döngüler yaşanmaya devam eder ve bu durum para politikasının etkinliğini de sınırlayarak ekonomi politikalarının hareket alanını daraltıcı bir faktöre dönüşür."
Para politikasının kur gelişmelerine duyarlılığının azaltılması için cari dengeyi iyileştirici ve finansman kalitesini artırıcı tedbirlerle birlikte daha etkin bir kur riski yönetim çerçevesinin hayata geçirilmesinin önemine dikkat çeken Çetinkaya,
"Yakın dönemde sorunun kaynağına inme yönündeki çabalarımızı yoğunlaştırdık. Kur dalgalanmaları ile bilançoların etkileşime girerek şokların etkilerini büyütmesini engellemek gerekiyor. Bu başarıldığında hem oynaklık azalacak hem de ekonomi politikalarının hareket alanı genişleyecek. Bu çerçevede, Finansal İstikrar Komitesi eşgüdümünde mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması ile ilgili çalışmaların ilk aşaması tamamlandı. Bu önemli bir yapısal reform alanı ve çalışmalar sürecek." Hükümetin üzerinde çalıştığı ilgili düzenleme firmaların döviz geliri ile döviz riski arasında bağ kurmayı ve dövizle borçlanmada finansal korumaya yönelik araçları teşvik etmeyi amaçlıyor.
Çetinkaya Reuters ile söyleşisinde Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu platformundaki tartışmaların uzun vadeli bir perspektif sunmakta olduğuna da dikkat çekerek, "Teknolojik gelişim, iktisadi kalkınmanın sürekliliği, dijital dönüşüm ve yapay zekâ gibi konuların masaya yatırıldığını gördük. Küresel ölçekte sürdürülebilir, sağlıklı bir refah artışının ancak yapısal alanlarda mesafe alınarak sağlanabileceği sıkça dile getirildi" dedi.
Çetinkaya Davos'ta parasal politikaların esas mecrasına dönmesi gerektiği ve büyümenin daha köklü politikalarla desteklenmesinin gerekliliği vurgulandığını da belirterek, "Artık normalleşme ve yapısal alanlara odaklanma zamanının geldiği hususunda bir uzlaşı söz konusu" dedi.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN