Büyüme `alarm` veriyor
TÜSİAD Başkanı Yılmaz, kalıcı, yüksek büyümeyi sağlayacak olan mikro-yapısal reform ajandasına bir türlü odaklanılamadığını da belirtti
<ımg hspace="10" vspace="5" align="right" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cf5e6f601c04688fbdba0a.jpg">TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, yılın ilk YİK toplantısında ‘siyaset’ yaptıklarıyla ilgili eleştirilere, “Demokrasi için, piyasa ekonomisi için, refahın devamı için siyaset yapıyoruz” cevabını verdi.
ımg>TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), hükümetin ‘Siyaset yapıyorsunuz’ eleştirisine siyasetin merkezi Ankara’dan yanıt verdi. Hürriyet`ten Hacer Boyacıoğlu`nun haberine göre; TÜSİAD Başkanı Muherrem Yılmaz, “Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz, demokrasiyi konuşuyoruz. Demokrasi konuşmak da piyasa ekonomisini konuşmak demek aynı zamanda. Refahın sürdürülebilirliğini konuşmak demokrasiyi konuşmak. Bundan sonra da Türkiye’yi seven ve güvenen, bu ülkeye yatırım yapan, bu ülkede istihdam yaratan üyelerimiz ve uzman kadrolarıyla, yapıcı eleştiri, öneri ve çalışmaları ülkemizin yararına sunmaya devam edeceğiz” dedi.
PROTOKOLE GÖNDERİLDİ
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’nin ekonomiden sorumlu isimleri de katıldı. TÜSİAD yetkilileri, konuk olarak tüm protokole davet gönderdiklerini, Kılıçdaroğlu’nun da bu davet çerçevesinde geldiğini söyledi.
CANLI BORSA İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN...
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Yılmaz, özetle şu mesajları verdi: “Yerel seçimler; sert siyasi çatışmalar, keskin kutuplaşmalar, vahim yolsuzluk ve devlet içi örgütlenme iddiaları ile maalesef hayli yıpratıcı geçti. Önümüzdeki dönemi de böyle geçirirsek, demokrasimizi geliştirme konusunu tartışmaya toplumca mecalimiz kalmayacak korkusundayım. Kutuplaşmanın yerini toplumsal mutabakat almalı. Seçim barajının düşürülmesinin toplumsal uzlaşmaya katkı yapacağını düşünüyoruz. Türkiye gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmek, refahı artmış, huzurlu ve mutlu bir toplum olmak istiyorsa, gelişmiş bir demokrasiye de sahip olmak zorundadır. Dünyanın en gelişmiş 25 ülkesi, unutmayalım ki, aynı zamanda en gelişmiş demokrasileridir. Devletin, demokrasinin kurumlarının itibarını korumak esastır ve o ülkeyi yönetenlerin de vatandaşların da öncelikli sorumluluğudur. Hiçbirimiz bu sorumluluğu ihmal edemeyiz.
HUKUKTAKİ HASARLAR
Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz, demokrasiyi konuşuyoruz. Demokrasi konuşmak da piyasa ekonomisini konuşmak demek aynı zamanda. Refahın sürdürülebilirliğini konuşmak demokrasiyi konuşmak… Dört-beş yıl öncesine kadar örnek gösterilen Türkiye, bugün tüm bu başlıklarda geride kalmış gibi hissediliyor.
Son yıllarda demokratikleşme iradesinde eksiklik gözlemler gibiyiz, hatta bunu da duyuyoruz dostlardan. Yani aslında, yavaş demokratikleşmenin ekonomik büyümesi de yavaş oluyor. Yavaşlamanın bir diğer temel nedeni de piyasa ekonomisinin üzerinde faaliyet gösterdiği “hukuk zemininde” oluşan hasarlar.”
BÜYÜMEYLE İLGİLİ ALARM SİNYALİ VAR
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, kalıcı, yüksek büyümeyi sağlayacak olan mikro-yapısal reform ajandasına bir türlü odaklanılamadığını da belirterek, “Başlatılan reformlar yarım kalıyor ya da uygulamada aksaklıklar çıkıyor. Piyasaların adil ve şeffaf çalışmasını sağlayacak olan bağımsız düzenleyici kurumlar da etkilerini yitiriyorlar bu süreçte. İş dünyası olarak, dünyadaki gelişmeler karşısında hızlı tedbir alma gereğini görüyoruz. Teknolojik gelişme ve yüksek katma değerli mal ve hizmet üretme yarışında mesafeleri kapatmak üzere gecikirsek, reformlarımızı yapmakta daha fazla gecikirsek büyük fırsatları kaçıracağımız endişesini duyuyoruz. Büyümenin temel motoru olması gereken imalat sanayimizin milli gelir içindeki payının on yılda yüzde 25’ten yüzde 15’e gerilemesinin, büyümemizin sürdürülebilirliği ile ilgili ciddi bir alarm sinyali olduğunu da düşünüyoruz.”
MÜCADELE HUKKULA OLMADI
TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu da Türkiye markasının “dış politika, demokrasi, hukuk devleti ve ekonomi” olduğunu söyledi. Bu kapsamda Suriye konusunda bazı gelişme ve politikaların, Türkiye’yi uluslararası camiadan uzakllaştırdığı yönünde bir algı olduğunu söyleyen Yücaoğlu, “Bu sadece bir algı da olabilir, bazı hatalar da olabilir” dedi.
Yücaoğlu ilticalen eklemeler de yaptığı konuşmasında, şu mesajları verdi: “Seçimlerde kullanılan kutuplaştırıcı üslup, basını zaman zaman baskı altına alma çabaları, tabii ki ileri bir demokrasiyle bağdaşmadı. Güvenlik güçlerimiz sert müdahaleleri zaman zaman devam ettiriyorlar. Son olarak, kısa süreler için olsa da Türkiye’yi Twitter’a, YouTube’a erişimi engelleyen bir ülke olarak gördü, dünya ve bizi hiç arzu etmediğimiz bir kategoriye soktu. Ciddi boyutlarda yolsuzluk iddiaları ve buna bağlı yargı süreçleri ile devlet içine kadar uzanan bir siyasi çatışmanın başladığına şahit olduk. Devlet içinde devlet görüntülerine karşı mücadele verilmesi kaçınılmazdır. Her türlü derin devlet girişimleri önlenmelidir. Ama bu mücadele, yargı süreçlerini aksatmadan objektif kriterlerle yapılmalı. Bu arada bir parantez açarak, Dışişleri Bakanlığı’nın dinlenmesinin bir istihbarat ve güvenlik zafiyeti, anlık zafiyeti olduğunu söylemek istiyorum. Bu olayın bir ulusal güvenlik meselesi olduğu konusuna katılıyoruz.”
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN