Kavcıoğlu: TL'deki değer kaybı sadece faiz ile ilişkilendirilemez
Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, "Türk Lirası'ndaki değer kaybı sadece faiz ile ilişkilendirilemez. Faiz indirimi sonrasında kurda hareketlenme oldu ama küresel gelişmeleri değerlendirince bunun direkt bizim faiz indirimi ile ilgisi olmadığını görürüz. Rezervlerle ilgili protokolün gizli olduğu ve açıklanmadığı doğru değil, merkez bankasını kanunsuzlukla suçlamak eşyanın tabiatına aykırı, her şey protokol ve kanuna göre yapılmıştır" şeklinde değerlendirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, bu hafta açıklanacak 8 Ekim 2021 tarihi itibarıyla banka rezerv rakamının 123,5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini belirterek, "Önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlamaktayız." dedi.
Kavcıoğlu, banka faaliyetlerine ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, küresel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, küresel iktisadi faaliyetlerin sert şekilde daralmasına neden olduğunu belirten Kavcıoğlu, ülkelerin, çeşitli uygulamalarla ekonomilerini desteklediğini söyledi. Aşılanmanın dünya genelinde hızlanmasının küresel ekonomik toparlanmayı desteklediğini anlatan Kavcıoğlu, Türkiye'nin başlıca ticaret ortaklarının gelirlerinin arttığını ve dış talep görünümünün iyileştiğini ifade etti.
Türkiye'nin, borçluluk anlamında tüm kategorilerde, gelişmiş ülkelerden belirgin şekilde pozitif ayrıştığını vurgulayan Kavcıoğlu, "Türkiye gibi genç nüfuslu, yüksek büyüme potansiyeline sahip ancak yeterli tasarrufa sahip olmayan ülkelerde üretim, ihracat ve yatırımın finansmanı için borçlanma, bu düzeyde normaldir." diye konuştu. Kavcıoğlu, üçüncü çeyreğe ilişkin siparişler ve kapasite kullanım oranı gibi öncü göstergelerin, dış talebin desteğiyle iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürdüğüne işaret ettiğini belirtti.
Tarım dışı istihdamın, öncelikle sanayi sektörünün katkısıyla toparlanmaya başladığını dile getiren Şahap Kavcıoğlu, hizmet sektöründeki açılma ve turizmin katkısıyla beraber istihdam piyasasının, salgın dönemi etkilerini büyük ölçüde attığını söyledi. Kavcıoğlu, "Son dönemde aşılamadaki olumlu gelişmelerle birlikte normalleşme adımları turizm sektöründeki toparlanmaya destek verirken, alınan tedbirlerin etkisiyle altın ithalatı da gerilemektedir. Böylece cari açıkta düzelmenin başladığını söyleyebiliriz. Nitekim 2020 yılı ilk 8 ayında 26 milyar dolar olan cari açık, bu senenin ilk 8 ayında 14 milyar dolara gerilemiştir." dedi.
REZERVDEKİ GELİŞMELER
Şahap Kavcıoğlu, son dönemde rezervlerde istikrarlı bir artış eğilimi gözlendiğini ifade etti. Bu dönemde özellikle reeskont kredi geri dönüşleri, zorunlu karşılık adımları ve cevherden altın alımlarının, Merkez Bankası rezervlerini yukarı yönlü etkileyen faktörler olarak ön plana çıktığına işaret eden Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Bu dönemde ayrıca diğer merkez bankaları ile yapılan swap işlemleri, SDR tahsisatı gibi gelişmeler de rezervleri yukarı yönde etkileyen diğer faktörler olmuştur. Bu hafta açıklanacak olan 8 Ekim 2021 tarihi itibariyle rezerv rakamımız 123,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlamaktayız. Bu doğrultuda reeskont kredileri temel rezerv biriktirme aracı olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca son dönemde reeskont kredi mekanizmasının etkinliğini artırmaya yönelik çeşitli adımlar da atmış bulunmaktayız."
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Bankanın salgın döneminde Türkiye ekonomisinin maruz kaldığı şokların kalıcı etkilerini sınırlayıcı, iç ve dış dengeyi gözeten, nihai olarak fiyat istikrarına öncelik veren bir para politikası duruşunu benimsediğini belirterek, "Para politikasında bundan sonraki dönemde de olası riskleri gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdüreceğiz." dedi.
Kavcıoğlu, eylül ayı itibarıyla tüketici enflasyonunun yüzde 19,58 olarak gerçekleştiğini, bu yükselişte enerji ve hizmet fiyat gelişmelerinin etkili olduğunu söyledi. Emtia fiyatlarındaki yüksek seyir sürerken bazı ürünlerdeki fiyat artışlarının oldukça keskin olduğunu dile getiren Kavcıoğlu, Brent petrol ve doğal gazda yıllık olarak yüzde 100'lere yakın fiyat artışlarının görüldüğünü kaydetti. Kavcıoğlu, emtia fiyatlarındaki yüksek artışların son aylarda daha da hızlandığını belirtti. Son dönemde taşıma maliyetlerinde yüksek artışlar görüldüğünü, tedarikçilerin teslimat sürelerinde uzamalar olduğunu anlatan Kavcıoğlu, "Bu durum fiyatlar üzerinde arz kısıtları kaynaklı yukarı yönlü bir baskı oluşturarak üretici fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır." diye konuştu.
Kavcıoğlu, 2021 yılında net olarak 249 milyar lira kredi artışı yaşandığına işaret ederek, net kredi artışında bireysel kredi kullanımlarının öne çıktığını söyledi. Kavcıoğlu, bireysel kredilerdeki artışın, ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartından kaynaklandığını dile getirdi. Bu yıl Türk lirası mevduatında güçlü artışın devam ettiğini belirten Kavcıoğlu, yabancı para mevduat artışının ise görece sınırlı kaldığını kaydetti. Para politikası görünümüne dair son dönem gelişmelere değinen Kavcıoğlu, şöyle devam etti:
"Enflasyon görünümü, salgının seyriyle salgın dönemine özgün koşulların arz zincirleri üzerindeki etkileri, iktisadi faaliyetin ve talep kompozisyonunun durumu ve finansal koşulları bir arada değerlendirdiğimizde para politikası duruşunda güncellemeye giderek politika faizini 100 baz puan indirdik. Para politikası duruşunu belirlerken para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirdik. Enflasyon, kısa dönemde başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemektedir. Bununla birlikte geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruş, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklığa karşı önemli bir tampon işlevi görmektedir. Merkez Bankamız salgın döneminde Türkiye ekonomisinin maruz kaldığı şokların kalıcı etkilerini sınırlayıcı, iç ve dış dengeyi gözeten, nihai olarak fiyat istikrarına öncelik veren bir para politikası duruşu benimsedi. Para politikasında bundan sonraki dönemde de olası riskleri gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdüreceğiz."
"ÖNCÜ GÖSTERGELER GÜÇLÜ SEYREDİYOR"
Kavcıoğlu, öncü göstergelerin yurt içinde iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret ettiğini belirterek, "Aşılamanın toplumun geneline yayılarak hızlanması, salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır." dedi. Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikasının cari işlemler dengesini pozitif etkilediğini ifade eden Kavcıoğlu, "İhracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir. Cari işlemler dengesinde görülen iyileşme eğilimi fiyat istikrarı hedefi için ayrıca önem arz etmektedir." diye konuştu.
"PARASAL DURUŞUN SIKILIĞI TİCARİ KREDİLERDE DARALTICI ETKİ YAPMAYA BAŞLADI"
Kavcıoğlu, enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmelerinin etkili olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğunu değerlendirmekteyiz. Diğer taraftan güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır. Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için makroihtiyati politika çerçevesi güçlendirilmiştir. TCMB, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir ve değerlendirmeye devam edecektir. Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve eylül ayında politika faizinde indirime gidilmiştir."
KURDAKİ HAREKETLENMEYLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Kavcıoğlu sunum sonrası soruları yanıtladı. Kavcıoğlu açıklamalarında, "Türk Lirası'ndaki değer kaybı sadece faiz ile ilişkilendirilemez. Faiz indirimi sonrasında kurda hareketlenme oldu ama küresel gelişmeleri değerlendirince bunun direkt bizim faiz indirimi ile ilgisi olmadığını görürüz. Rezervlerle ilgili protokolün gizli olduğu ve açıklanmadığı doğru değil, merkez bankasını kanunsuzlukla suçlamak eşyanın tabiatına aykırı, her şey protokol ve kanuna göre yapılmıştır" dedi.
Etiketler
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN