Yabancı yatırımcı da 'al-sat' yapmaya başladı
Aracı kurumlar, işlem hacmi yapmak için atağa geçtikçe borsa yatırımcısını ‘al-sat’a zorluyor
<ımg class="yeniImg" border="0" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cf59ec601c04688fbd9d15.jpg">
Aracı kurumlar, işlem hacmi yapmak için atağa geçtikçe borsa yatırımcısını ‘al-sat’a zorluyor. Hisse senedini elde tutma süresi yerli yatırımcı için iki ayı bulmazken yabancılarda bu süre bir yılın altına indi.
ımg>Borsanın duayenlerinden Peter Lynch’a göre borsaya gelecek yatırımcı eğer beş yıl içinde parasını piyasadan çekecekse hiç gelmesin daha iyi. Milliyet'ten Zeynep Aktaş'ın haberine göre; ona göre ideal zaman dilimi yirmi yıl. Bu süre şimdilerde Borsa İstanbul’daki yatırımcı profili için oldukça uçuk bir zaman dilimi olsa gerek. Zira aldığı hisseyi en fazla elde tutan yabancı yatırımcının dahi ortalama bekleme süresi geçen yıl ancak 305 gün ile sınırlı kaldı. Yerli yatırımcı ise daha hızlı.
Her ne kadar 2009 yılına göre süresini uzatmış görünse de onlar için de ortalama bekleme süresi 42 gün. Borsada elde tutma süresinin kısalması kuşkusuz en fazla aracı kurumları memnun ediyor.
Gelir kaynağı komisyonda
Neticede temel gelir kaynağı, gerçekleşen işlemlerden elde edilen komisyon olunca, işlem hacmini artırmak da aracı kurumlar için olmazsa olmaz koşul. Hatta işlemlerin daha da kısalabilmesi için aktif çaba gösterdikleri dahi dillendiriliyor. Müşterilere rapor hazırlanıyor, öneride bulunuluyor, hisse geçişleri sağlanmaya çalışılıyor. Görülen o ki yerli yatırımcının gerçekleştirdiği kısa süreli ‘al-sat’lara yabancı yatırımcılar da kendisini kaptırmış. Aracı kurumlar ise yerli yabancı ayrımı yapmadan yatırımcılara daha hızlı işlem yaptıracak sistemlerin peşinde.
PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
Aracı kurum sayısı azalacak
SPK’nın hayata geçirdiği asgari sermaye kuralı karşısında önümüzdeki yıl aracı kurumların sayısında ciddi bir azalma bekleniyor. Hatta mevcut aracı kurumların üçte birinin kapanacağı dahi dile getiriliyor. Aracı kurumlar ise yeni koşullara kendilerini adapte edebilmek için tedbirlerini alıyor.
Sermayesini artıramayacak olanlar yetki belgelerini azaltıyor. Bu anlamıyla rekabet yine sürüyor. Aracı kurumlar bir yandan piyasadan çekilen rakiplerden kalan müşterilere ulaşmaya çalışılırken diğer yandan işlem hacimlerini artırma yollarını aramakta.
Al-sat işlemleriyle artan işlem hacmi, aracı kurumların kârlılığını da artıran önemli bir unsur.
Yabancı yatırımcıların 2012’de aldığı bir hisseyi elde tutma süresi ortalama bir yılı aşarken, geçtiğimiz yıl bu süre iki ayı aşan bir azalış göstererek 10 aya indi. Söz konusu sürenin azalmasında endeksdeki düşüşlerin tetiklediği panik satışlar da etkili oldu. Ancak her ne kadar 2012’de yabancının aldığı hisseyi elde tutma süresi bir yılın üstünde olsa da diğer yıllar hep altında kaldı. Özellikle bankalarda pozisyon alan yabancı kâr gördüğünde satış yaparken düşüşlerde tekrar pozisyon açıyor ve bu şekilde kârını artırıyor.
YERLİLER PİYASANIN GELECEĞİNE İNANMIYOR!
Yerli yatırımcıların hisse senetlerini elde tutma süresi iki ayı dahi bulmuyor. Peter Lynch bir hissenin 20 yıl elde tutulması yönünde öneride bulunurken kuşkusuz aynı zamanda içinde bulunduğu ekonomiye olan inancını da dile getirmekteydi.
Yerli yatırımcılarımızın ise genel ekonomiye ve sermaye piyasalarına bakışı biraz daha tereddütlü olsa gerek. Geçmişten gelen alışkanlıkla her an ekonominin kırılgan yapısının öne çıkacağı kaygısı, borsaya temkinli yaklaşılmasına neden olmakta. Bu nedenle hisse senetlerini en fazla ortalama 46 gün ellerinde tutabilmekteler. Bu süre en önemli krizlerden birisi olan 2001 yılındaki elde tutma süresinden sadece dokuz gün fazla. Türkiye’de cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan en büyük ekonomik krizde bile yatırımcılar aldıkları bir hisseyi ortalama 33 gün elde tutarken, geçtiğimiz yıl bu süre sadece 42 gün olarak gerçekleşti.
YERLİ YATIRIMCININ KÂRI YABANCIDAN DAHA FAZLA
Al-sat işlemlerinin artırılmasıyla sağlanan işlem hacmi, her ne kadar aracı kurumlara kazandırdığı tartışmasızsa da yatırımcılara kazandırdığı hususu şüpheli. Türkiye Sermaye Piyasası Birliği’nin mayıs ayında yayınladığı raporda, yer alan verilere göre, yatırımcılar kazanıyor.
Rapora göre; dolar bazında son beş yılda borsanın çıkış gösterdiği dönemlerde yerli yatırımcıların getirisi yabancıların üzerinde. Endeksin gerilediği yıllarda ise yerli yatırımcının kaybı daha düşük oldu. Ancak söz konusu veriler tek başına geçerli kabul edildiğinde cevapsız kalan sorular var. Eğer yerli yatırımcı yabancıdan daha iyi kazanıyorsa neden hâlâ borsadan uzak durmayı tercih ediyor? Neden hâlâ 2000 yılında yakalanan 1.4 milyon yatırımcı sayısının gerisinde bulunuluyor?
Neden borsadaki yerli payı yabancının gerisinde? Bu sorular verilerin ikna edici vasfını zayıflatıyor. Zira gerçek olan bir şey varsa o da yatırımcının, kârın olduğu yere gittiğidir. Kazanç varsa yatırımcı da vardır. Bu noktada TSPB’nin verileri kafalardaki soru işaretini gidermeye yetmiyor.
İLK ALTI AYIN FAVORİSİ MALİ SEKTÖR...
Yılın ilk yarısı pazartesi günü tamamlanıyor. Tablo ise ortaya çıkmış durumda. Yılın ilk yarısında kârlılık ve performansı ile Ereğli ve kardemir, metal ana sektörünü yukarı doğru tırmandırırken, ana sektörler içerisinde bankalar öne çıktı. BIST Banka Endeksi yılbaşından bu yana yüzde 20’nin üzerinde değer kazandı. Bu oran aynı süre zarfında yüzde 15,74 oranında değer kazanan bist 100 Endeksi’nin de üzerinde bir performansı işaret ediyor.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN