Yunanistan referandumunda neden hayır oyu çıkmalı?
Yunanistan borçlarını ödeyemez duruma geldi, sadece borç ödememekte değil, bu borçları çevirmek için kreditörlerden mali yardımın devamına kavuşmak için gereken koşulları da yerine getirmemekte ısrarlı görünüyor. En azından bu koşulların birçoğunda revizyonlar istiyor. Kim bu kreditörler: IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Birliği. Yunanistan, kreditörler tarafından getirilen bu koşulların Yunan-spesifik tasarlanmasını istiyor.
Yerine getirilmesi istenen bazı şartlar gerçekten de çok ağır. Yunanistan’da emeklilik fonuna yapılan kamu harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı Avrupa Bölgesindeki ortalama orandan yüzde 1.5 daha yüksek ve vergi yükü yine diğer AB ülkelerine nazaran Yunanistan’da yüzde 5.5 daha düşük ama bir taraftan da aynı Yunanistan’ın çok yüksek bir savunma sanayi ödemesi var, Yunanistan’da militer harcamaların gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı diğer AB ülkelerinde görülen oranın yüzde 1 üzerinde (grafik 1). Örneğin kreditörler açısından baktığımızda Yunanistan’a şartlar öne sürülürken bu alana daha fazla müdahale etmek gerekir.
Grafik 1:
Halbuki IMF, AMB gibi kurumlar hala daha belli çatılar, şablon olmuş belli kural ve şartlar üzerinden kredi vermeyi tercih ediyorlar. Hal böyle olunca Yunanistan, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri IMF’e en yüksek borç ödemeyen ülke olarak tarihe geçti. Aynı zamanda, son 70 yılda IMF’e borcunu ödememiş tek gelişmiş ülke Yunanistan oldu ve borcunu ödemediği sürece Afganistan, Haiti ve Zimbabwe ekonomileri klasmanında kalacak. Borç ödemelerini yapmayan ülkeler, ödemelerini yapana kadar IMF’den anlaşma dahilindeki diğer yardımları almaktan men ediliyorlar.
Yunanistan neden kreditörlerin şartlarını kabul etmiyor?
Kreditörler tarafından getirilen şartların Yunanistan gibi bir ülke ekonomisini canlandırmak için efektif olmadıkları konusunda hemfikirim.
Dün Yunanistan’da yaşayan üniversite mezunu bir Yunanlı arkadaşımla konuştuğumda, kreditörlerin taleplerinin Yunanistan için efektif olmadığını, bunu hiç okumamış birinin bile anlayabilecek kapasitede olduğunu dile getirdi. Aslında demek istediği Yunanistan ülkesine spesifik (özgü) gerçeklerin, IMF gibi kreditörlerin “şablon” şartlarıyla uyuşmadığı idi.
Biliyorsunuz Türkiye’de IMF ile kredi anlaşması imzaladığında aynı şartlara razı kalmıştı ancak Yunan hükümeti defalarca bu şartların kendi ülkelerini uçuruma sürükleyeceği yönünde görüş bildirdi.
IMF, AMB ve Avrupa Birliği gibi Yunanistan kreditörlerinin tezi, kredi verdikleri ülkelerin vergi düzenlemeleri ve düşük maaş yoluyla maliyet avantajı yakalayarak ülke ekonomisini düzeltebilecekleri yönünde. Bu şartlar Portekiz ve İspanya’ya uygulandıktan sonra o ülkelerin ekonomik vaziyetleri gözle görülür bir şekilde iyileşti.
Gerçekten de rekabet avantajı ve işçi maliyeti Yunanistan, Portekiz, İspanya’da düştü. Ancak diğer AB ülkelerine göre düşük maliyet avantajına sahip olan bu üç ülkenin daha fazla yatırım çekmesi gerekirken bu durumu Yunanistan’da hala göremiyoruz. 2015 yılının başında Yunanistan’da hem kurumsal yatırımlarda, hem ihracatta, hem ev alımlarında ve hem de istihdamda ciddi düşüşler yaşandı.
Nedeni ise çok gizli değil, diğer ülkelerin aksine rekabet avantajı Yunanistan’ın ihracat performansına katkı sağlamadı çünkü endüstri o kadar zayıfladı ve ihracat pazarı o kadar küçük ki böyle bir rekabet avantajı ekonomisine hiçbir katma değer yaratamıyor.
Yunanistan’da birim başına düşen maliyetteki düşüş grafik 2’den görüldüğü gibi diğer ülkelerden daha fazla, yani normalde endüstrisinde bunun avantajını, rekabet avantajını yaşaması gerekir. Yunanistan’da maaşlar Portekiz’e göre daha yüksek ancak birim işçi başına maliyet tüm diğer AB ülkelerine göre en düşük seviyede. Ama bu kadar düşük işçi maliyetine rağmen bile işletmelerin karlılıkları İspanya ve Portekiz’in çok çok gerisinde (grafik 3).
Grafik 2:
Grafik 3:
Yunanistan’da maliyet avantajı ve düşük maliyetle işçi çalıştırılmasına rağmen hala ekonomisi İspanya ve Portekiz’deki gibi düzelmiyor, rekabet avantajı ihracat performansına yansımıyor, ne yatırımları ne de istihdam düzeyini artırmıyor ve hatta düşük petrol fiyatlarına rağmen tüketicilerin harcamaları da artmıyor. Bu maliyet avantajına rağmen ihracat performansının olumlu yönde etkilenmemesinin sebebi Yunanistan’da olmayan imalat sektöründe kapasite kullanım oranının düşüklüğü ve sanayi üretiminin ülke ekonomisindeki düşük payı. Sanayi sektörü Yunanistan’da hiçbir rekabet avantajına cevap veremeyecek küçüklükte. Ülkenin en büyük geliri turizm ve servis sektörü olarak kalmış (grafik 4).
Grafik 4:
Sonuçta kreditörler tarafından getirilen koşullar, İspanya ve Portekiz’de yarattığı etkiyi yaratmaz. IMF’in ve diğer kreditörlerin talepleri Yunanistan’a özgü tekrar şekillendirilmeli, ancak bunun için önce Pazar günü Yunanistan referandumundan “kreditörlerin şartlarına” hayır oyu çıkmalı ki Yunanistan Başbakanı Tsipras bu talebini istifa etmeden iletebilsin. Unutulmaması gereken Pazar günü referandumda Yunanistan’ın Avrupa Birliği üyeliği oylanmayacak, sadece kreditörlerin şartlarına cevap oylanacak. Ben ısrarla Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nden asla çıkarılmayacağını ve çıkmayacağını savunan bir ekonomistim. Ha keza referandumdan evet oyu çıkarsa Tsipras kreditörlerin talep ettiği anlaşmayı imzalamasına rağmen istifa edecek. Bu da Yunanistan’da yeni seçimlerin yolunu açar. Ki bu da başka bir yazının konusu olur. Pazar referandum sonucunu bekleyelim.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN