Seçime giden tek ülke Türkiye değil
ımg>Şevin Ekinci
Ekinci Economics Consulting
Yabancı yatırımcıların bu ay gelişmekte olan ülkelerde gördükleri en önemli risk/fırsat politik kaynaklı idi. Yatırımcılar bazı gelişmekte olan ülkelerde politik kaynaklı riskler görürken bazılarında da politik kaynaklı fırsatlar görüyorlardı. Ancak bu politik kaynaklı risk veya fırsat görülen ülkeler arasında Türkiye sayılmadı. Yatırımcılar, negatif tarafta Ukrayna konusundaki uzlaşmazlığa dikkat edilmesi gerektiğini belirtirken bunun diğer ucunda gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya’daki seçimleri pozitif yönde cesaretlendirici politik bir değişim potansiyeli olarak görüyorlar.
Beklentiler, Brezilya’da seçimlerin ikinci tura sarkacağı ve hâlihazırdaki Cumhurbaşkanı Roussef’in koltuğunu kaybederek yerini Aécio Neves’e bırakacağı yönünde.
Seçim sonuçları bu sene kendi piyasası için olumlu sonuçlanan bir ülke de Endonezya oldu. Endonezya özellikle seçim sonuçlarından beri önemli miktarda portföy ve doğrudan yabancı yatırım çekiyor. Bunda en büyük etmen yeni seçilen Cumhurbaşkanı Jokowi’nin ekonomi yönetimi kadrosunu çok değerli teknokratlardan oluşturması oldu.
Gelişmekte Olan Ülkelerde Reform Kaynaklı Fırsatlar
Bu sene yabancı yatırımcıların ilgisini özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki reformlar çekiyor. Bu reformları yapan ülkeler arasında maalesef henüz Türkiye sayılmıyor. Özellikle Çin, Hindistan, Meksika ve Endonezya’da yapılan ve Brezilya’da da Ekim ayındaki seçimlerden sonra raya girmesi beklenen reformlar yatırımcıların merceği altında bulunuyor. Burada savunulan tez, söz konusu ülkelerde politik iradenin reformları düzenlemek için çok istekli olması ve bunun da bu ülkelerdeki hisse senedi performanslarına olumlu yarayacağı yönünde. Özellikle Brezilya’da yapılacak seçimler sonrasında hâlihazırdaki Cumhurbaşkanı Roussef’in ikinci turda kaybederek yerini Neves’e bırakmasıyla ülkedeki enerji ve finans sektörlerinde ciddi kazançlar yaşanması bekleniyor.
HAZİRAN AYI SANAYİ ÜRETİMİNİ NASIL OKUMALIYIZ?
Farkında mısınız her açıklanan öncü veriye göre büyüme beklentileri yavaşlatılıyor veya yükseltiliyor? Bu sene ilk çeyrek büyümesi yüzde 4.3 olarak açıklandıktan sonra önce büyüme beklentileri yukarı doğru revize edildi. Haziran ayı sanayi üretimi verisi açıklandıktan sonra da büyüme de yavaşlama sinyalleri var diye not düşülmeye başlandı.
Peki bu doğru mudur? Hayır. Bir aylık veriye bakarak büyümenin yavaşladığını söyleyemeyiz.
Unutmayalım ki sene başında bu sene için yüzde 1 olan tüm büyüme tahminleri yukarı doğru revize edildi.
Haziran ayı sanayi üretimi
Haziran ayında, diğer etkilerden arındırmadığımızda sanayi üretimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1.4 büyüme kaydetti. Piyasa beklentisi yüzde 1.6 idi. 8 Temmuz tarihli BigPara ( http://bigpara.hurriyet.com.tr/haber-detay/bigpara-uzman/son-aciklanan-sanayi-uretimi-rakami-dusuk-buyume-sinyali-mi/942896/) yazımda arındırılmamış (ham) sanayi üretimi verisini daha çok dikkate aldığımı çünkü açıklanan gayri safi yurtiçi hâsıla rakamını esas etkileyen verinin bu ham veri olduğunu belirtmiştim. Yani söz konusu çeyrekte yüzde 4.3 büyüme olmuşsa bunun yüzde 35’e yakın ağırlığı aslında arındırılmamış sanayi üretimi verisinden gelmektedir. Bu bağlamda sanayi üretimi rakamına bakarak büyüme üzerine tahminde bulunurken arındırılmamış veri üzerinden konuşmamız gerekir.
Peki nedir Türkiye İstatistik Kurumu’nun bu makro veri için diğer hesaplama yöntemleri?: Takvim etkisinden arındırılmış veyahut takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış veri. Takvim etkisinden arındırılmış veri ay içindeki gün sayısı değişiminden kaynaklanan etkileri, tatil günü sayısı değişiminden kaynaklanan periyodik etkileri sıfırlar. Bu hesaplamaya göre Haziran ayında sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 1.4 artış gösterdi. Hem mevsim hem takvim etkisinden arındırdığımızda sanayi üretimi Haziran ayında sadece yüzde 0.1 arttı. Mevsim etkisinden kaynaklanan hareketleri de bazı ekonometrik software (bilgisayar yazılım) programları kullanarak hesaplayabiliyoruz ve mevsim etkilerinden arındırılmış veriyi elde edebiliyoruz. Toplama yöntemine göre mevsimsellikten arındırdığımızda Haziran ayının yıl içerisinde Ekim ve Kasım aylarından sonra en yüksek mevsimsel etkiye sahip olduğunu görüyoruz. Tarihsel olarak baktığımızda ise, büyüme için sıradışı (eksepsiyonel) bir yıl olan 2009 yılı haricinde Haziran ayı sanayi üretiminin hep Mayıs ayından daha düşük bir yıllık artış gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu sene içinde de Mayıs ayındaki yüzde 1.7 artıştan daha düşük bir sanayi üretim artışı yaşandı.
Her ne kadar kapasite kullanım oranı yılın başından beri geçen yılki ortalama seviyenin altında kalmış ise de Haziran ayında bu yılın en yüksek kapasite kullanım oranını (yüzde 75.3) gördük. Temmuz ayı kapasite kullanım oranı da bu yılın en yüksek ikinci kapasite kullanım oranı (yüzde 74.9) olarak gerçekleşti. Reel kesim güven endeksinde de, aynı tüketici güven endeksinde olduğu gibi Haziran ve Temmuz aylarında yılın ilk çeyreğinden çok daha iyi bir performans görüyoruz.
Krediler tarafında, haftalık bazda baktığımızda tüm kredilerde Temmuz ayının son iki haftasında da krediler bir önceki haftaya göre artış gösterdi. Hem toplam kredilerde hem de ticari kredilerde yıllık artış hızı hala yüzde 20’nin üzerinde.
Tüm bunların neticesinde yüzde 1.4 yıllık artış yaşadığı açıklanan Haziran sanayi üretimi rakamını henüz bizi bu sene büyüme verisi açısından kaygılandırması gerektiği yönünde değerlendirmiyorum. En azından yılın başında verilen ve yukarı yönlü revize edilen yüzde 1 büyüme beklentilerinin hala yüzde 3’ün üzerinde kalması gerektiğini düşünenlerdenim. Son açıklanan sanayi üretim verisiyle biz sene sonu için öngördüğümüz yüzde 3.3-3.5 aralığındaki büyüme rakamı beklentimizi hala değiştirmedik. Temmuz ve Ağustos öncü göstergeleri ve sanayi üretimi rakamları bu sene büyüme verisi için daha anlamlı veriler olacak.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN