Eylül Ayı Finansmanı ve Moody's'in Kaygıları
<ımg class="yeniImg" border="0" hspace="10" vspace="5" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66cecfa4601c04688fb9b699.jpg" align="left">Bugün Eylül ayı ödemeler dengesi açıklandı; ödemeler dengesinin cari işlemler tarafında piyasa tarafından 2.6 milyar dolar açık bekleniyordu. Buna karşılık nispeten daha olumlu, 2.2 milyar dolarlık bir aylık cari açık açıklandı. Böylece sene başından son açıklanan veriye kadar ilk dokuz yılda cari işlemler açığı 30.9 milyar dolara ulaşmış oldu, sene sonu için ise hükümetin orta vadeli programı 46 milyar dolar gibi bir açık öngörüyor. Muhtemelen bunun da altında bir cari işlemler açığı ile bitireceğiz seneyi.
ımg>Şevin Ekinci
Ekinci Economics Consulting
Ancak burada özellikle yabancı yatırımcıların ve derecelendirme şirketlerinin baktığı: bu rakamın gayri safi yurtiçi hasılaya oranı; bu rasyo da aşağı yukarı yüzde 5’lerde bir rakama tekabül edecek ki yabancı yatırımcı açısından hiç de fena algılanmayan bir rakam olacak. Bu sene cari işlemler dengesini olumlu yönde destekleyecek çok fazla faktör vardı; özellikle olumlu ihracat performansı, petrol fiyatlarındaki düşüşler ve kurun seviyesi bunlardan başlıcalarıydı. Biz cari işlemler dengesindeki aynı performansı gelecek sene de bekliyoruz yani bu sene görülen cari işlemler-büyüme resmi 2015 yılında da tekrarlanabilir.
İhracat performansındaki iyileşme Türkiye makroekonomik dinamikleri açısından olumlu bir performans olarak not edilmeli aynı düşük cari işlemler açığını Ekim ayında da deneyimleyebiliriz, çünkü Ekim ayı TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) verilerine göre ihracat yine yüksek seyretti ve yıllık bazda Ekim ayında yüzde 6.7 artış gösterdi.
Buraya kadarki gelişmeler Moody’s in Kasım ayında yaptığı konferansta verdiği ‘Türkiye iç talep kaynaklı büyüyor ihracat performansı hala iyi değil’ söylemini yalanlıyor. Ancak, cari açığın finansmanı tarafında onların endişelerini destekleyecek gelişmeler katlanarak sürüyor. Cari işlemler açığının uzun vadeli yatırımlarla finanse edilmediğinin yanı sıra özellikle Eylül ayında bankaların dış finansman yükümlülüklerinin rekor seviyeye çıktığını görüyoruz, Eylül ayında finansman dengesinde bankaların 3.8 milyar dolarlık bir yükümlülüğü görünüyor ki bu bankaların yurtdışından aldıkları kredileri de barındırıyor (3.1 milyar dolar). Moody’s bu yıl Kasım ayında yaptığı konferansta özellikle Türkiye’nin dış şoklara karşı fazlaca maruz kalma riskini bu ödemeler dengesindeki finansman kalitesindeki bozukluğa bağlayarak şöyle sıralamıştı:
• Türkiye’deki iç talep kredilerle canlandı hâlbuki bu verilen kredileri besleyen dış sermaye kaynaklarıdır.
• Ödemeler dengesindeki yabancı finansman kaynakları Türkiye’nin kısa vadeli yabancı borcunu yükseltiyor ve portföy yatırımlarında volatiliteye sebep oluyor. Daha dayanıklı finansman kaynakları olan doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2010 yıllarında neredeyse cari açığın finansmanında yüzde 50 yer ederken şimdilerde sadece yüzde 28 yer ediyor.
• Dış borç neredeyse ikiye katladı, 2008 yılından beri, 2013 yılında gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 47’sine yükseldi.
• Dış borcun vade yapısının neredeyse üçte birinin kısa vadeli borçlardan kaynaklanması da dış şoklar açısından bir risk oluşturuyor.
• Türkiye’de her ne kadar yabancı para rezervleri artmış olsa bile diğer ülkelere göre bu oran çok daha düşük kaldı.
• İç politikada hala belirsizlikler var, seçimler yaklaşıyor, jeopolitik risklerden Irak önemli bir faktör, Irak’la ilişkilerinin kötüleşmesi Türkiye dış dengelerini ve dış ticaretini oldukça negatif yönde etkiler. Öte tarafta gelişmiş ülkelerin para politikalarının da normalizasyon sürecine girmesi tüm bunlara tuz biber ekecektir. Bu şokların birleşmesi ülkenin dış finansman pozisyonunu oldukça güç durumda bırakıyor.
Yukarıda saydıklarım Moodys’in konferansta sıraladığı kaygılar, yani yabancı kredi derecelendirme kuruluşlarının esas kaygısı hem kısa vadeli portföy yatırımları hem de yurtdışı bankalardan alınan kredilerdeki yükselişin Türkiye’yi ani bir dış şok riskine maruz bırakıyor olması. Eylül ayında da bu görünümün kötüleşerek devam ettiğini görüyoruz; finansman tarafında bankaların yurtdışına Eylül ayında da 3.8 milyar dolar yükümlülüğü, yabancıların 1.7 milyar dolarlık devlet iç borç senetlerine portföy yatırımı ve fakat bunun karşılığında ise sadece 610 milyon dolar gibi uzun vadeli kabul ettiğimiz bir net doğrudan yabancı sermaye girişi Moody’sin dikkat çektiği dış şoklara karşı güvenlik açığı/savunmasızlık riskinin en güzel örneği.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN