Forex piyasalarında yatırımcı ne yapmalı/yapmamalı?
Değişen piyasa koşullarında diğer piyasalardan ayrışarak küresel anlamda yukarı bir trend çizen FX piyasası, dünya çapında yatırımcıların ilgisini çekmeyi başarmış ve finans piyasalarının vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Kapalıçarşı kökenli Forex piyasası Türkiye serüvenine ise, resmi olarak 2011 yılında regüle edilip Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’nun denetimi altına alınmasıyla başlamıştır. Temeli Kapalıçarşı’da usta-çırak ilişkisine dayanarak atılan ve hiçbir denetime tabi olmadan kişi veya kurumlar tarafından yapılan Forex işlemleri “merdiven altı” dediğimiz şekilde gerçekleştiriliyordu. Ancak getirilen radikal kurallar ile SPK tasarruf sahiplerinin yatırımlarını güvence altına almış, piyasaya güvenin ve gelişimin önünü açmıştır. Gelinen noktayı değerlendirdiğimizde işlem hacimlerinde gerçekleşen hatırı sayılır artış bize piyasanın ne denli geliştiğini göstermektedir. Dünyanın en büyük, en likit ve en etkili piyasalarından biri olarak karşımıza çıkan Forex piyasası, kendine özgü özellikleri ile yatırımcılar için cazibe kaynağı olmaktadır.
Peki nedir bu finans piyasasında aslan payını alan Forex’in farklı avantajları?
Yeni nesil küresel finans piyasası olan Forex başta kaldıraç faktörü ve manipüle edilememesi özellikleriyle öne çıkmış ve çift yönlü işlem imkânı, düşük maliyet, emir çeşitliliği, 5 gün 24 saat boyunca işlem yapabilme imkânı, gibi birçok konuda yatırımcılara kolaylıklar sağlayarak diğer piyasalardan ayrışmıştır. Özellikle de hedge konusunda hem kurumsal hem de bireysel yatırımcıların gözbebeğidir Forex piyasası. Oynaklığın ve belirsizliğin yüksek olduğu zamanlarda yatırımcılar açtıkları işlem sonrasında kararsızlık doğrultusunda ters işlem açarak pozisyonlarını hedge edebiliyorlar. Fiyat dalgalanmalarından dolayı oluşan riski azaltmak için Forex piyasasının ilaç niteliğinde olduğunu da belirtmek gerekiyor.
TÜRKİYE DÜNYA FOREX PİYASASINDA NEREDE?
Türkiye’de keşfedilmeden önce yurtdışı piyasada yaygın olarak işlem gören Forex piyasasının kısa zamanda gelişim göstererek neredeyse yurtdışı standardını yakaladığını söyleyebiliriz. Dünya çapındaki işlem hacmi 6 trilyon dolarlık işlem hacmiyle göz kamaştıran Forex piyasasının Türkiye’deki işlem hacminin ise, hızla yükseldiğini görmekteyiz. Ancak uygulama anlamında farklılıkların olduğunu da göz ardı edemeyiz. Bu kapsamda en önemli farklılığın Introducing Broker (IB) yani Tanıtıcı Broker olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de ise böyle bir statü bulunmamaktadır. İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda’ da yatırımcıların IB üzerinden gelmesi oldukça yaygındır. Ancak bazı ülkelerde IB uygulaması için ayrı bir otorite ile kayıt gerekebiliyor. Örneğin İngiltere’de Avrupa Bölgesinden bir müşteri getirilmek istendiğinde İngiltere Finansal Yönetim Otoritesi’ne (FCA) kayıt olması gerekiyor. Yeni Zelanda ve Avustralya’da ise böyle bir kural bulunmuyor. Çin’de ise bir müşteri regüle olmasa da IB olarak işlem yapabiliyor.
Türkiye ekonomisine sağladığı katkıları değerlendirdiğimizde ise, piyasasının sermaye piyasalarına azımsanmayacak ölçüde katkı sağladığını görmekteyiz. Yeni lisansların alınmasıyla da aracı kurum sayısında da artış kaydedilmesi hem karlılık açısından hem de sermaye piyasalarının gelişimi açısından ekonomiye büyük katkı sağlarken yarattığı işlem hacmiyle de ekonomiye önemli oranda katma değer sağladığı yadsınamaz bir gerçek. Diğer taraftan aracı kurumların ödediği vergiyi göz önünde bulundurursak Forex piyasasının Türkiye ekonomisine hatırı sayılır oranda girdi sağladığını söyleyebiliriz.
TÜRKİYE VERGİDE AYRIŞIYOR!
Yurtdışı uygulamalardaki bir diğer farklılık ise, vergi düzenlemeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de yabancı yatırımcılar vergi uygulamasına tabi tutulurken İngiltere, Malta, Yeni Zelanda gibi ülkelerde vergi sistemi bulunmuyor. Bireysel bir yatırımcı elde ettiği gelir için yatırım yaptığı ülkede herhangi bir vergi deklarasyonu yapması gerekmiyor. Sadece kendi ülkesinde bir vergi ödemesine tabi tutuluyor. Örneğin Mısır’dan bir yatırımcı İngiltere’de hesap açarsa İngiltere hükümetine karşı herhangi bir vergi ödeme yükümlülüğü bulunmuyor. Türkiye ise böyle bir durumda vergi mükellefiyeti kazanıyor.
FOREX DÜZENLEMELERİ PİYASAYA NE KAZANDIRIR?
İşlem hacmi, katılımcı oranı ve hızlı gelişimi ile dikkatleri üzerine çeken Forex piyasası, SPK düzenlemelerine tabi tutularak riskin kontrol edilebilir bir yapıya kavuşmasına katkı sağlamaktadır. Son olarak SPK, kaldıraç oranlarında bir düzenlemeye gitmişti. Bilindiği gibi yurtdışında kaldıraç oranı 1:100 ve 1:800 aralığında değişmektedir. Türkiye’de ise bu oran Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’nun kararıyla 1:100 olarak belirlenmiştir. Yapısı gereği riskli bir piyasa olan Forex’te kullanılan kaldıraç oranı arttıkça pozisyonun riski de o oranda artış göstermektedir. Kaldıraç oranlarına uygulanan düzenleme ile yatırımcılar risklerini dizginleyerek pozisyonlarındaki riski minimize etme imkanı sağlayabilirler.
YATIRIMCI NE YAPMALI?
Öncelikle Forex piyasasının henüz tam anlamıyla yatırımcılar tarafından kavranmadığını söylemek yanlış olmaz. Piyasanın cazibesine kapılıp risklerin göz ardı edilerek işlem yapılması birçok yatırımcıyı zararla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu bakımdan yatırımcıların bu piyasada yatırıma başlamadan önce hem global ekonomi anlamında hem de Forex piyasası konusunda detaylı bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Forex piyasası diğer piyasalar ile karşılaştırıldığında birçok avantaj sunmaktadır. Yalnızca bu avantajları göz önünde bulundurarak Forex piyasasında yatırım yapmak doğru bir adım değildir. Yatırımcının piyasayı anlaması ve doğru stratejilerle başarılı yatırımlar yapabilmeleri için Forex piyasasının işleyişini, nasıl yatırım yapılması gerektiğini bilmeli ve piyasayı anlamalıdır. Kısa zamanda yüksek kazanç arzusu ile yapılan yatırımların çoğu kayıpla sonuçlanmaktadır. Bu yüzden yatırımcıların sabırlı hareket etmeleri gerekmektedir. Aynı zamanda Forex piyasasının sağladığı kaldıraç avantajı bilinçli olarak kullanılmalıdır. Özellikle piyasada ilk defa yatırım yapacak olan yatırımcıların düşük oranda kaldıraç oranı ile başlayarak piyasaya tam anlamıyla adapte olduktan sonra kademeli olarak bu oranı artırabilirler. Yatırımcıların bir diğer dikkat etmesi gereken husus ise stop-loss seviyesidir. Olası zararların önlenebilmesi adına yatırımcıların stop-loss seviyesi belirleyerek riski minimize etmeleri gerekmektedir.
Forex piyasasında doğru yatırımın en önemli kurallarından bir diğeri de seçilen aracı kurumdur. Bilindiği üzere Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) 2011 yılında yaptığı regülasyon hamlesiyle piyasayı denetimi altına aldı. Bu anlamda ilk olarak SPK tarafından yetkilendirilen lisanslı kurumların tercih edilmesi önemlidir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Yatırımcı bir kurum bünyesinde hesap açmadan önce o kurumun düzenlediği birebir eğitimlere katılarak hem deneyim hem de güvenilirlik açısından emin olmalıdır. Verilen piyasa analizlerinin de doğruluğu ve tutarlılığı da büyük önem taşımaktadır.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN