ABD-Çin gerginliğinin etkileri yayılır mı?
Küreselleşen dünyada hemen hemen hiçbir konunun zaten iki taraflı olmadığını çok taraflı olduğunu yaşıyoruz. Dolayısıyla uzun vadeli bakacak olursak aslında en önemli soru, bu iki ülke arasında yaşanan gerginlik küresel ekonomileri nasıl etkileyecek?
Çin, 2019 yılı verilerine göre gerçekleştirdiği yıllık 2,5 trilyon dolar hacmindeki ihracatı ile dünyanın en büyük ihracatcısı. Dolar açısından bakıldığında küresel ihracatın yüzde 13’ünü tek başına yapıyor. İhraç ettiği ürünlerin yaklaşık yüzde 50’ni Asya ülkelerine gerçekleştiriyor.
ABD ise 2019 yılı verilerine göre 1,6 trilyon dolar ihracat gerçekleştirmiş durumda. ABD küresel ihracatın yaklaşık yüzde 8’ini gerçekleştiriyor ve ihracatının yaklaşık yüzde 33’lük kısmından Küzey Amerika ülkeleri, yüzde 30’undan da Asya ülkeleri pay alıyor.
Her iki ülkenin de ihracat yaptığı ülkelerin başlıca sıralarında birbirleri geliyorlar. İkisi arasındaki ticaret hacmine baktığımızda görüyoruz ki; 2019 yılında ABD Çin’e 106,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş iken Çin’den 451,6 milyar dolar ithalat gerçekleştirmiş. Bu durum sonucunda da ABD, Çin ile yaptığı ticarette 2019 yılı toplamında 345,2 milyar dolar açık vermiş.
İki ülkenin 2020 yılı Haziran ayına dair ticaret dengelerine ayrı ayrı baktığımızda da şu görüntü var. Çin’in ticaret fazlası mayıs ayındaki 49.65 milyar dolar seviyesinden haziran ayında 46.42 milyar dolara geriledi. Piyasanın haziran ayı için beklentisi ise 58.6 milyar dolar fazla vermesi yönündeydi. Haziran ayında ihracatı yıllık yüzde 0.5 oranında büyürken, ithalatı yüzde 2.7 oranında büyüme gösterince bu gerileme yaşanmış oldu.
ABD’nin ise 2020 yılı Mayıs ayı verilerine göre ticaret açığının büyüdüğünü görüyoruz. Nisan ayında 49.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı mayıs ayında 54.6 milyar dolar seviyesine çıktı. Bu durum 2018 yılı Aralık ayından bu yana görülen en büyük açık. Covid-19 salgını nedeniyle ABD’nin hem ihracat hem de ithalat hacimlerinin gerilemesi bu açığın büyümesindeki en büyük etken. İhracat yüzde 4.4 oranında gerilerken ithalat yüzde 0.9 oranında geriledi.
2020 yılında ise iki ülkenin birbirleri arasındaki ticarette en son haziran ayına ait verilere baktığımızda ABD’nin Çin ile yaptığı ticarette verdiği açık ilk 6 aylık süreçte 167,8 milyar dolar seviyesine gerilemiş durumda. 2019 yılının ilk 6 aylık sürecinde ise bu rakam 176.5 milyar dolar seviyesinde idi. Dolayısıyla 2020 yılının ilk 6 ayında durumun ABD lehine geliştiğini söyleyebiliriz.
Buraya kadar baktığımızdaki duruma göre bir tarafta Çin’in ticaret fazlası daralırken diğer yandan ABD’nin de ticaret açığı büyümüş vaziyette. Yani aslında her iki ülkede bu durumdan zarar görmüş. Ancak iki ülke arasındaki ticaret dengesine baktığımızda durumun nispeten ABD lehine olduğunu görüyoruz.
İki ülkenin ticaret savaşları neticesinde birbirleri arasında yaşanan bu gerilim elbette ki küresel ekonomilere de etki ediyor ve etmeye devam edecek. Bu gerilimden zarar görenler olduğu kadar elbette fayda sağlayanlar da var.
Çin’in ihracatında önemli paylara sahip olan Asya ülkeleri arasında yer alan Hindistan, Malezya, Tayvan, Singapur (sırasıyla Çin’in ihracatı içindeki payları,yüzde 3, yüzde 2.1, yüzde 2.2, yüzde 2.2) son verilere göre ticaret dengelerinde fazla verdiler. Aslında bu ülkelerin dış ticaret dengelerinde fazla vermelerinin ardındaki gerçek neden, mal ve hizmet satışlarında çok iyi performans sergilemelerinden kaynaklı değil.
Bunun ana nedeni Covid-19 salgını sonrasında Çin’den başlayan tedarik zincirlerinde bozulma ile mal ve hizmet arzında kısıntılar olmasının sonucu olarak ülkelerin ihracattaki düşüşlerinin ithalattaki düşüşlerinden daha az olmasından kaynaklı. Yani bu ülkelerin toplam ticaret hacimleri aslında düştü. Fakat mal alımları mal satışlarından daha fazla gerilediği için bu durum ticaret dengelerine fayda sağladı. Daha da basit tabirle, ağırlıklı Çin ile ticaret yapan bu ülkelerin hem giderleri hem de gelirleri düştü ancak giderlerdeki düşüş gelirlerdeki düşüşten daha fazla oldu.
ABD açısından baktığımızda en büyük ticaret partnerleri arasında yer alan Kanada ve Meksika’da ise durum biraz farklı. Kanada da bu süreçte dış ticaret açığını kapatırken Meksika şimdiye kadar kayıt altına alınmış en yüksek ticaret açığını vermiş oldu. Bunda elbette ki Meksika’nın gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alarak ekonomisinin nispeten daha kırılgan olmasının etkisi büyük.
PEKİ, BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE NE OLACAK?
Bundan sonraki süreçte ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı gerginliği, iki ülkeden ziyade belki de daha çok bu ülkeler ile ticaret yapan partnerlerini etkileyecek. Özellikle Fed önderliğinde gerçekleşen genişleyici para politikasının uzantısı olarak piyasadaki dolar bolluğu ABD dolarının diğer ülke para birimleri karşısındaki değerini geriletmiş durumda. Bunun sonuncda ABD malları diğer ülkeler açısından daha ucuz hale gelmişken ABD’nin ihracatını olumlu yönde etkiliyor. İlaveten kasım ayında yapılacak seçimlere doğru ilerlerken ABD’nin Çin’e olan yaptırımları muhtemelen artacak iken diğer Asya ülkelerinin ilk tercihlerinin Çin olmasından ziyade ABD olmasını sağlamak için ise özellikle Singapur ve Malezya’ya yönelik birtakım avantajlar sağlayabilir. ABD bu süreçte Çin’e ilaveten Asya’nın diğer büyük ekonomisi olan Hindistan’a da rotasını çevirerek buraya da birtakım kotalar uygulayabilir. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki 2021 yılında küresel ekonomilerde beklenen büyümeler içerisinde en hızlı atak Hindistan’dan gelecek.
Neticede ABD bu siyasi gerginliği tırmandırırken aslında önemli bir stratejik hamle olarak diğer ticaret partnerlerinden bazılarına yol açarken bazılarının da önünü tıkama yoluna gidiyor. Böylece savaşı sadece tek bir cephede değil birden fazla cepheye yayılmış bir arenada sürdürme politikasını işliyor ve buna devam edecek gibi görünüyor.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN