Kurdaki ateş dinmiyor
ABD ile yaşamış olduğumuz vize krizi ve Eylül ayında takip ettiğimiz Kuzey Irak’taki referandum sürecinin Ekim ayında da fiyatlamalara yansıdığını gözlemledik. Fakat kur tarafını biraz daha büyük tabloya bakarak değerlendirecek olursak küresel gelişmelerin paritenin akıbetinde etkili olduğu sonucunu ortaya çıkarıyor. Öncelikle ABD’de Şubat 2018’de görev süresi dolacak olan FED Başkanı Yellen’ın yerine kimin geleceği ya da hali hazırdaki başkanın görevine devam edip/etmeyeceği tartışılıyor. Predictit bahis şirketinin oranlarından hareketle Powell isminin açık ara önde olduğu görülüyor.
ABD Başkanı Trump bu konu üzerinde net bir adayı ima etmemiş olsa da, hem bahis hem de anket şirketlerinin son çalışmaları neticesinde FED Başkanlığına yakın iki aday kamuoyunda ön plana çıkıyor. Geçtiğimiz hafta Politico dergisi de birazdan belirteceğim iki ismin ön planda olduğunu belirtmişti. Bunlardan ilki, ekonomide sıklıkla duyduğumuz Taylor Kuralı’na adını veren John Taylor. Bu ismin yalnızca oluşturduğu kurala bakılarak “şahin” bir Fed başkanı olabileceği konuşuluyor. Taylor Kuralı’na göre mevcut olan enflasyon oranının hedeflenen enflasyon oranını 1 puan aşması durumunda kısa vadeli faiz oranının 1 puanın üzerinde artırılması gerektiğini, esas alıyor. Bu kuralı şuan ABD’de izlediğimiz %1-%1.25 aralığındaki faiz ile uyarladığımızda faizlerin ortalama olarak %3.75 düzeyine ulaşması gerekecek.
İkinci olarak öne çıkan aday ise Fed Yönetim Kurulu Üyesi Jerome Powell. Powell’da tıpkı Trump gibi Cumhuriyetçi bir isim. Background’unda Maliye Bakanlığı’da bulunan Powell’ın kriz döneminde Yellen’ın uyguladığı politika ve kararlarının en büyük destekçilerinden birisi olduğunu hatırlatalım. Fakat Trump’ın kararını istikrardan yana kullanabilme ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Kaldı ki, Yellen öncesinde görev yapmış son 3 FED eski başkanlarına baktığımızda Paul Volcker (1979-1987), Alan Greenspan (1987-2006), Ben Bernanke (2006-2014) isimlerinin görev sürelerinin en az 4 sene daha uzatıldığını da görüyoruz. Bu gibi durumda Yellen’ın ABD ekonomisinin kilit dönemleri içerisinde yer almış olması ve aynı zamanda serin kanlı bir başkanlık yürütmüş olmasını referans olarak aldığımızda Yellen isminin daha önde dile getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
KUR TARAFI
Yurt içerisinde ise kırılganlığımızın yine had safhada olduğunu görüyorum. BİST 100 endeksine bakılarak ortamın güllük gülistanlık olduğu düşünülebilir fakat BİST 100 endeksi dolar bazlı olarak irdelendiğinde son 1 ayda yaklaşık %11’e yakın değer kaybettiğini ortaya çıkıyor. Bu bağlamda değerlendirildiğinde dolara karşı tepkimemizin yüksek olduğunu önümüze sürüyor. Aşağıda belirtmiş olduğum grafikte 26 Ekim tarihi itibariyle bizimde içerisinde bulunduğumuz 5 GOÜ para birimlerinin, turuncu çizgi ile belirtilen Dolar Endeksiyle olan yakınlıklarını ele almaya çalıştım. Dikkat edildiği üzere, 26 Ekim ile birlikte Dolar Endeksi’nin burnunu yukarı kaldırmasıyla birlikte, kırılganlığı yüksek olan GOÜ para birimleri kendilerini ele vermektedir. Sonuç olarak, yine son 1 aylık periyod içerisinde TL dolara karşı tepkimesi en yüksek olan para birimi olurken, bizi sırasıyla Güney Afrika Randı’nın ve Brezilya Reali’nin takip ettiğini gözlemliyoruz.
Ekim ayı Dolar Endeksi’nin kuvvetli performans gösterdiği bir ay oldu diyebiliriz. Endeks şuan için kritik olan 94.00-94.40 aralığının hafif üzerinde seyrediyor. Bu tutumun devam etmesi/kalıcı hale gelmesi Dolar/TL’yi pozitif anlamda etkileyebilir. Kurda, 3.8440 ilk engel olarak bizi karşılarken, fiyatlamanın bu seviyenin üzerine taşınması durumunda 3.88 direncine giden yolu önü açılabilir. Aşağı yönlü seyrin hakin olması halinde ise, 3.7350-3.70 destekleri gündeme gelebilir.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN